Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Divrigi`de Hürremsah`in Cennet Kapisi Türkiye`nin en büyük sanat yapitidir.

Divrigi`de Hürremsah`in Cennet Kapisi Türkiye`nin en büyük sanat yapitidir.

Mengücek Emiri Ahmet Sah ve esi Turan Melik`in yaptirdiklari Ulucami ve Sifahane`nin mimari olan Ahlatli Hürremsah`in tasarladigi, bezemelerinin çogunu eliyle yonttugu taç kapilar Türk çaginin en önde gelen basyapitlaridir.

Divrigi’de Hürremsah’in Cennet Kapisi Türkiye’nin en büyük sanat yapitidir.

Mengücek Emiri Ahmet Sah ve esi Turan Melik’in yaptirdiklari Ulucami ve Sifahane`nin mimari olan Ahlatli Hürremsah’in tasarladigi, bezemelerinin çogunu eliyle yonttugu taç kapilar Türk çaginin en önde gelen basyapitlaridir.

Kible kapisindaki yontu (heykel), tasarimi ve isçiligi ile Islam ve Yakindogu’da yoktur. Ikonografik olarak dünya sanat tarihinin hiçbir döneminde, büyük bir heykel uygulamasi olarak, bu nitelikte bir ‘Cennet Kapisi’ imgesi yaratilmamistir.

Hürremsah’in tasarladigi ve olaganüstü yaraticiligi ile kendi eliyle yonttugu bu taç kapi dünya sanat çevrelerinin artik farkinda oldugu bir yapittir. Divrigi Ulu Cami ‘korunmasi gereken en önemli evrensel sanat miraslarindan biri’ olarak, UNESCO’nun tarihi yapilar listesindedir. Anadolu Türk kültürünün kimligini olusturan en önemli tarih mirasidir. Anadolu-Türk varliginin dokunulmazidir.

Bu yazi 1967’de baslayan bir koruma çabasinin ülke gündemine getirilmesi için bir çagridir.

Esi dünyada yok: Bir Sah Eser

Dünyanin en büyük Cennet Kapisi Imgesi, 800 yüzyil önce, yaratici bir tasarimla ve kanimca, dünyada baska esi olmayan bir yontu ustaligi ile dünya heykel sanatina armagan edilmistir. Anadolu-Türk kültür ortaminda yaratilan bütün sanat yapitlari arasinda bu büyük sanat yapiti ile eslestirilecek baska bir yapit yoktur. Ülkemizde tarihi anitlarin arasinda koruma önceliginde ilk yapittir. Korunmasi, fakat cahil restoratörlerin dokunmamasi gereken bir ‘Sah-Eser’dir.

Toplum kimligini yok etmenin en kestirme yolu sanat yapitlarinin tahribidir. Onlar kültürün maddi kanitlaridir. Bunlarin basinda mimari gelir. Kuskusuz pek çok baska veri de var. Tarih de onlara dayanarak yazilir.

18. yüzyila kadar yazinin elle yazilmasi, egitimin sadece dini ögreti niteliginde olmasi, kitabin nadir ve sadece egemen olanlardan söz eden bir anlati olarak kalmasi, okuma yazmasi olmayan toplumlarin bu güne kadar cahil kalmalarinin nedenidir.

Tek arastiran uzman yok

Türkiye tipik bir örnektir. Bugün 80 milyon Türk’ten hiçbiri, eger bu konuyu inceleyen uzmanlar arasinda degilse, Mengücekoglu Beyligini, adindan baska bir seyi ile hatirlamaz. Libya’nin ya da Van’in nerede oldugunu bilmeyen sokaktaki kalabaliklara Mengücekoglu Beyligini sormayin! Bizim de ulusal kültürümüz var diye böbürlenen kimilerinden, ülkelerinin tarihi ve diline iliskin bilgi alamazsiniz. Kendi geçmislerini ögrenmemislerdir.

Avrupa’nin Rönesans’tan sonraki aydinlanmasinin bize sadece rüzgâri geldi. Kendi tarihimizi de Avrupalilardan ögrendik. Fakat bu toplum ve ülke, bir varlik olarak, bizim ocagimizdir. Ne var ki toplum, cehaletinin dogasi sonucu buna sahip çikma bilincini üretemiyor. Divrigilinin ortak akli da, ‘kültür’ deyince Hürremsah’in kapisini animsamiyor.

Tutucu halkin ne yazarini, ne dilinin tarihini, ne de anitlarini bilmemesi, Avrupa’ya göre sig kalmis Osmanli kültürünün tarih boyunca hep taklitle yasamis olmasinin sonucudur. Tarihi kimligimize sahip çikamiyoruz.

Mücevher’in farkinda olmayan toplum

Böyle bir yapitin farkinda olmayan ve ona esi bulunmaz bir mücevher gibi davranmayan bu toplum, kültürel aymazligin en derin çukurunda sayilabilir. Tarihin yasayan verilerini koruyamiyor. Burada kabahat ya da suç, döner kebap dükkâni ile tarihi taç kapi arasinda bir fark görmeyen, halk ya da idareci, aydinlanmamis çogunlugun degildir. Yozlasmis entelektüel azinligin sanatsal duyarsizligidir.

Bu yontu, tarihimizin dokunulmazdir. Hiçbir kurulusun mali degil, insanligin ve Türk tarihinin malidir. Türk tarihine onur veren bir mirastir.

Bu taç kapida, doganin, geometrik olmayan, çizgi ve sayiya indirgenemeyecek bir agaç gibi, özgür bir tasarimi yaratilmistir. Palmetler cennet agaçlarini simgeliyorlar. Sanatçi kapi kemerinin üstüne yerlestirdigi ‘Lotus’ çiçegimotifinde de ayni davranisla, Hindistan’dan Misira, sonsuz yasam imgesi olan lotus çiçegini, en klasik biçiminde kullanarak, Cennet Kapisi imgesini bir sonsuzluk simgesi ile taçlandiriyor. Hürremsah, neredeyse bütün Ortadogu geçmisini özetliyor.

Mona Lisa’dan zengin

Bir taç kapiyi simgesel çiçek ve yapraklar kullanarak sonsuza uzanan bir cennet kapisi olarak hayal etmek Hürremsah’in bize kültürel hediyesidir. Dünyada baska esi olmayan ve Anadolu-Türk kültürünü ayricaligini vurgulayan bu yapit, Mona Lisa’nin portresi yaninda, çok daha zengin bir sanat yapitidir. Hürremsah’i Leonardo ile karsilastirmak söz konusu degil. Ama bu kapi Louvre’da sergilenseydi, sanatseverlerin agzindan düsmezdi. Ulu Cami’nin kible kapisi büyük bir sanatçinin hayalini süsleyen bir imge olarak, olaganüstü bir isçilikle tasa oyulmustur.

Bu cephede sanatçinin olaganüstü hayalinin yarattigi derin ve güzel imgeler var. Agaçlara insan yasaminin simgesi olarak bakmak, kat kat günes simgelerini gök kubbenin tanriya çikan basamaklari olarak düsünmek, sufi imgelerden çok daha güçlü ve etkileyicidir. Yükselisin lotusla bitmesi de, cennete giren inançli insanin sonsuz yasamini simgeler.

Bu ayrintilarin çagdas insanlari nasil etkileyecegini bilmiyorum, ama Islam kültürünün sanatsal ifadesi açisindan baska örnegi yoktur. Hürremsah’in sanati üzerinde bir kitap yazilabilir. Burada pagan kozmogoni var. Bu tasarimda Türk Saman tarihinden kalan olgular var. Pagan Türklerde Samanlar gögü dokuzuncu katina yükselerek Kök Tengri’ye simgesel olarak ulasirlardi. Bu taç kapida sanatçi, dokuz gök katini simgelestirmistir.

Simetrik gibi, ama degil!

Insan yasamini dogaya yaklastiran bir yorum, birçok tarihi simge, sanatsal bulus var. Sanatçinin olaganüstü duyarligi ve essiz el mahareti ve kanimca, Batinin en iyi heykeltiraslariyla boy ölçüsecek bir ustaligi var. Simetrik bir tasarim gibi gözükmesine karsin, hiçbir biçim simetriginin esi degil. Her eli degdigi biçim, yerinde yontulurken yaratilmistir.

Kisaca dünya çapinda bir yontu yapitimiz, yani heykelimiz var: Cennet Kapisi simgesi... Esi ne Islam’da ne batida ne de herhangi bir kültürde yok. Türk halkinin da bundan haberi yok! Bu toplumsal cehaletin en büyük kanitidir.

Türk kültürü diye dövünenlerin utanmasi gereken bir durumdur. Türk kültürünü agizdan düsürmeyenler için Türkiye’de bundan daha önemli bir arkeolojik kalinti yoktur. Bunlarin farkinda olmayan bir toplumun geçmis kültür özentisi, içeriksiz bir politik söylemdir. Fakat asil aci olan entelektüel ahlaksizlik (halk katinda namussuzluk) ya da sanatsal duyarsizlik ve hamliktir.

Dis etkilerden mutlaka korunmali

Hürremsah’in yapitini korumak için yontuya el degdirmemek ve yapinin statik sorunlarini çözmek, yontulari dis hava etkilerinden korumak gerekir. Bu kapi bir müze objesidir. Her ayrintisini o andaki yaratici vurusu ile hiçbir tusunu yinelemeyerek yapan bir büyük heykeltirasin yapitini tasçi ustalarina restore ettirmeyi düsünmek bir cinayet programidir.

Buna karsi çikmak, entelektüel kamuoyu için, dünya çapinda bir sanatçiya, kültürel varligimiza ve çagdas koruma anlayisina saygi geregidir. ‘Cennet Kapisi’ deyimi yeni bir kültür kampanyasi çagrisidir. Aydin vatanseverlerin katilmasi toplumsal bir görevdir.

Dogan Kuban



  • Salı 23 ° / 14.1 ° false
  • Çarşamba 21.7 ° / 16.1 ° Güneşli
  • Perşembe 19.4 ° / 14.2 ° Güneşli