Bugün, 20 Mayıs 2024 Pazartesi

 Besiktas için köprüleri atma zamani

      Besiktas için köprüleri atma zamani

Gezi Parki`ndan baslayarak dört bir yana yayilan Haziran direnislerinin en büyük faydalarindan biri, gücünü 12 Eylül`ün eseri apolitiklikten alan steril orta yolculugun kiymetini yitirmis olmasi. Siyasal alan, artik din ve para gibi insanlarin kisisel ala

Gezi Parki’ndan baslayarak dört bir yana yayilan Haziran direnislerinin en büyük faydalarindan biri, gücünü 12 Eylül’ün eseri apolitiklikten alan steril orta yolculugun kiymetini yitirmis olmasi. Siyasal alan, artik din ve para gibi insanlarin kisisel alaninin bir parçasi olarak görülmemeye basladi. Politik konulardaki görüslerimize artik hemoroid muamelesi yapmiyoruz ve yaptirmiyoruz. Bu, ülkenin demokratiklesmesi açisindan iyi bir sey. Siyaset artik öcü degil, tu kaka degil, en önemlisi bir avuç laci takim elbiselinin ya da kariyer militanlarinin elinde degil. Siyaset tabu olmaktan çikinca, orta yolculuk da ister istemez taca çikiyor. Herkesin farkli düsünebilecegi ve bunlari açiklamakta özgür oldugu fikri normallestikçe laboratuvardan çikmisçasina steril, kokmaz bulasmaz insanlara her alanda daha az rast gelecegiz.

Bu zihniyetin kirilmasinin en kritik sonuçlar verebilecegi alanlardan biri spordu. Zira otuz yildir apolitizm kilifina sokulmus bir tür latent sovenizm, devlet-sermaye is birligiyle kurulmus spor oligarsisinin degirmenine su tasiyordu. Bir avuç adam (“adam” kelimesinin altini çizelim) herhangi bir etik kaygisi ya da kamu çikari gütmeden, giderek sisen bir piyasayi gönüllerince kontrol etmeye ve bundan para, güç, iktidar devsirmeye basladilar. Özellikle futbol bu isin sahikasina erdigi yer oldu. Kirli oldugu ayan beyan ortada olan bu düzenin sigortasi olarak da “kulüp milliyetçiligi”ni gazladilar. Taraftarlar kendi kulüplerinin baskanina, yöneticisine hesap sormadigi sürece bal gibi de olurdu bu is. Enerjilerini de birbirleriyle kavga ederek çikarabilirlerdi. Kavga çiktiginda da sal polisi üstüne... Hem “ayak takimi” taraftarlardan kurtul, hem kervanin yürüsün...

Futbol oligarsisinin uzaydan gelmedigini ve diger alanlarda boy gösteren aktörlerin buraya da hakim oldugunu biliyoruz. Büyük futbol kulüpleri, insaatçi baskanlari ve imza attiklari kentsel dönüsüm projeleriyle zamanin ruhuna çok güzel uyum saglamis vaziyetteler. Zaten bunun baska türlü olmasi da mümkün degil; Besiktas-Beyoglu-Kadiköy “insaat ya resulallah” siarindaki bir iktidarin göz bebegi olmak durumunda.

Ancak isler eskisi kadar rahat gidiyor denemez. Sike Operasyonu’nun planlandigi sonuçlari vermemesi, Aziz Yildirim’in yerine örnegin Nihat Özdemir gibi hükümete yakin birini yerlestirme projesinin gerçeklesmeyerek özellikle Kadiköy çevresindeki orta sinif taraftari politize etmesi iktidar için aslinda ilk alarm ziliydi. Daha sonra özellikle 1 Mayis’tan itibaren polisin Besiktas taraftarina savas açmasi ikinci dalga oldu. Sonrasinda da Gezi direnisi ve Taksim’in isgaliyle ipler koptu. Türkiye tarihinde ilk kez tribünler net bir sekilde politize oldular. Bunun çesitli nedenleri var. Birincisi; futbol taraftarlari polis siddetine diger pek çok gruptan çok daha uzun süredir ugruyorlar ve polisle husumetleri çok daha fazla. Ikincisi; alkol yasagi, fisleme gibi uygulamalar taraftarlarin dogrudan yasam tarzina müdahale ediyor ve onlari “terbiye etmeye” çalisiyor. Üçüncüsü ise yukarida bahsettigimiz gibi büyük kulüplerin kuruldugu semtler AKP’nin insaat çilginliginin dogrudan hedefi. Dahasi buralarda yasayan taraftarlar Gezi direnisine katilanlarinkine oldukça yakin bir sosyal profile sahipler. Bütün bunlar konjonktürle birlestiginde ise bugün yasadigimiz sonuçlar ortaya çikiyor. Hükümet, taraftarlarin politizasyon sürecini nasil engelleyecegini sasirmis durumda. Kimi taraftar gruplarini kendi taraflarina çekmeye çalismaktan tutun saçma sapan yasak denemelerine kadar birçok fikir ortaya atiliyor.

TARAFTARA KARSI HAVUÇ-SOPA TAKTIGI

Fakat buradan tribünlerin dört basi mamur bir siyasal bilince kavustugu sonucu çikarilmamali. Çünkü çok önemli bir eksik var. Taraftarlarin siyasi iktidara gösterdigi tepki, henüz futbol oligarsisinin kendi kulüplerindeki uzantilarina, yani baskan ve yöneticilere çevrilmis degil. Oysa iktidar, taraftarlari kontrol edemese de kulüpleri rahatlikla kontrol edebiliyor. Kulüp yönetimleri, gerek “kamu yararina dernek statüsü”nün getirdigi vergi muafiyetleri ve bunun disindaki aflar, gerek yönetimlere sizan siyasi figürler, gerekse yöneticilerin is baglantilari nedeniyle hükümete olan diyet borçlari nedeniyle son derece zayif ve her an iktidarin kuklasi olmaya tesne durumdalar. Dahasi iktidarla futbol oligarsisi arasinda nadiren çikar çatismasi oldugu için bunu gönüllü olarak yapiyorlar. Dolayisiyla önümüzdeki süreçte, yönetimlerin taraftarlarini böyle günler için hükümetle ortak olarak çikardiklari 6222 sayili yasayi da kullanarak atese attigina taniklik edecegiz. Birçok açidan en kritik durumdaki Besiktas’ta bu operasyon Fikret Orman yönetimi tarafindan baslatildi bile. Taraftarlarin direnisçilerin sopayla kovalandigi ve cografi olarak da çok sikintili Kasimpasa’ya gönderilmesi; hem Kasimpasa’yla imzalanan protokolde, hem de kombine taahhütnamelerinde getirilen ve fikir babasinin Muammer Güler oldugunu daha sonradan görebildigimiz “siyasi tezahürat yasagi” iktidarin “terör örgütü” olarak gördügü Çarsi’yi kistirmak için insaatçi baskani ve kulübün stat projesini kullanacagini gösteriyor. Görünen o ki; hükümet yönetimi Çarsi’ya ve diger Besiktas taraftarlarina karsi kullanmak için her zamanki gibi havuç ve sopa kullanacak. Yönetimin tavrina göre ödül de, ceza da stat projesi üstünden gelecek.

Stadyum insaati yalnizca Besiktas kulübünün mali gelecegi için degil, ayni zamanda Fikret Orman’in insaat sektöründeki ikbali açisindan da hayati önemde. Bu önem, Istanbul 2020’nin alinmasi hâlinde daha da artacak. Bu diger kulüpler için, ama en çok Besiktas için geçerli. Besiktas taraftari su ana kadar Fikret Orman’in bu süreçteki rolüne hazir oldugunu gösterecek herhangi bir adim atmadi. Serdar Bilgili ve Yildirim Demirören’in Besiktas baskani olarak kazandigi statüyü paraya ve güce tahvil etmekteki mahareti düsünüldügünde, benzer bir pasiflik bu kritik süreçte yalnizca kulübün degil, semtin de aleyhine olabilir. Su an Besiktas taraftarini geri durmaya iten büyük oranda stat projesi gibi gözüküyor. Ancak Fikret Orman’in stadyum üzerinden kazanacagi tüm puanlarin iktidarin istegiyle taraftara, özellikle de Çarsi’ya karsi kullanilacagini görmek için de müneccim olmak gerekmiyor.

Besiktas taraftari, sahip oldugu güçle bugüne kadar semtteki ve kulüpteki pek çok yanlisi engelleyebilir, Bilgili ve Demirören dönemlerinde yasananlarin meydana gelmesini önleyebilirdi. Ancak onlar sportif basariyi ön plana çekip, “aman takima zarar vermeyelim” mantiginda kalinca, Besiktas ismi kullanilarak mafya babalari yurt disina kaçirildi, kentsel dönüsüm projeleri yapildi, kulüp üzerinden çikar saglayanlar aldilar, yürüdüler. Artik bu orta yolculugun sonuçlari da çekilir gibi degil, bunun yapilacagi dönem de geçti. Besiktas taraftari sunu anlamali; ya yillardir atamadiklari köprüleri atacaklar, ya da futbol oligarsisi kendilerine savas açtiginda gafil avlanacaklar.

Daghan Irak/ Evrensel



  • Pazartesi 22.5 ° / 13.7 ° Güneşli
  • Salı 22.6 ° / 13.4 ° Güneşli
  • Çarşamba 24.1 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı