Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

?Seküler hicret` var, ekonomik kriz AKP`yi götürebilir

?Seküler hicret` var, ekonomik kriz AKP`yi götürebilir

Türkiye`nin ciddi bir ekonomik kriz içerisinde oldugunu söyledi. Sidar`a göre Türkiye`yi uçuruma sürükleyen ekonomik krizin tek müsebbibi, iktidarin otoriter, demokrasi ve hukuku hiçe sayan politikalari. Ancak iktidar, hem içeride, Suriye ve Irak`ta savas

Stratejist Cenk Sidar: ‘Seküler hicret’ var, ekonomik kriz AKP’yi götürebilir

Röportaj; TUNCA ÖGRETEN

Dünyanin en etkili küresel genç liderleri arasinda gösterilen, uluslararasi ekonomi ve siyaset stratejisti Cenk Sidar, Türkiye’nin ciddi bir ekonomik kriz içerisinde oldugunu söyledi. Sidar’a göre Türkiye’yi uçuruma sürükleyen ekonomik krizin tek müsebbibi, iktidarin otoriter, demokrasi ve hukuku hiçe sayan politikalari. Ancak iktidar, hem içeride, Suriye ve Irak’ta savasarak, hem de Bati’nin Türkiye üzerinde oyunlar oynadigini dile getirerek ekonomik krizin faturasindan kurtulma niyetinde.

Sidar ile Türkiye’deki krizin boyutlarini, iktidarin politikalarini, Türkiye’nin akibetini ve çikis yollarini konustuk.

‘Hukuksuzluk ekonomik yatirimlari tehdit ediyor’

Türkiye ekonomisi su an ciddi bir kriz içerisinde mi?

Evet. Türkiye ciddi bir ekonomik kriz yasiyor. Son verilere göre büyüme yüzde 3, enflasyonsa yüzde 8 seviyelerinde. Issizlik rakamlari artiyor, Türk Lirasi diger para birimleri karsisinda giderek deger kaybediyor.

Bugünün dünyasinda ekonomiyi, dis politik hamleler ve demokrasiden ayri tutmak mümkün degil. Dolayisiyla Cumhuriyet gazetesine yapilanlar, gazeteci ve yazarlarin hapse atilmasi, sirketlere kayyim atanmasi, HDP’li vekillerin tutuklanmasi, dis politikadaki söylemler de bu krizin siddetini ve hizini artiriyor.

Nasil?

Ekonomi dedigimizde, ayni zamanda mülkiyet hakkindan, hukukun üstünlügünden, hukukun arabuluculuk rolünden de bahsetmis oluyoruz. Eger sistemdeki genel kurallari hiçe sayar, adalet mekanizmasina zarar verir, hukuku ayaklar altina alirsaniz ekonomik yatirimlari ve aktiviteleri tehdit etmis olursunuz.

Türkiye toplumunun çogunlugu hukuk sistemine güvenmiyor. Güven olmayinca da sirket kurmak, yatirim ya da inovasyon yapmaktan da kaçiniyor. Saydiklarim, bugünün krizine isik tutuyor.

Yarinin krizi de mi var?

Olmaz mi? Kendinizi 23 yasinda, yapay zekaya dair çok iyi bir fikri olan, finansmani da bulmus bir girisimcinin yerine koyun. Hukukun olmadigi, sirketlere el konuldugu Türkiye’de mi bir sirket kurmak istersiniz, yoksa haklarin güvence altinda oldugu, genel hukuk sisteminin tikir tikir isledigi bir Bati ülkesinde mi? Bugünkü sistem ve alinan siyasi kararlar, genç nüfusun gelecekte is yapma arzusunu da yok ediyor.

Hukuka güvensizlik ve otoriter rejim beyin göçüne mi neden oluyor?

Evet. Ülkenin aydin, özgürlükçü, çagdas ve demokrat gençleri artik siyasi olarak mücadele edemeyecegini anladi ve çözümü ülke disina çikmakta buldu. Bugün tam anlamiyla seküler bir hicretten bahsediyoruz. Bunun örnegini daha geçen gördük. Almanya, Türkiye’deki muhaliflere bir çagrida bulundu ve kucak açabilecegini söyledi. Bu acikli bir durum. 1930’lardaki Türkiye, Almanya’daki zulümden kaçan bilim insanlarina kapiyi açarken, 80 sene sonra siyasi nedenlerle göç veriyoruz.

Enflasyon, düsük büyüme, özel sektör borcu ekonomi açisindan elbette büyük risk. Ancak Türkiye ekonomisi açisindan bu göç en büyük risk. Çünkü bu siraladigim sorunlari belki ekonomik ve parasal hamlelerle çözebilirsiniz fakat ülkeden kaçan bir gencin Bati’da kuracagi sirketi geri getirmeniz mümkün degil. O sirket artik Bati’da katma deger yaratacak, oradaki ekosisteme faydali olacak ve istihdam yaratacak.

‘Dolar borcu olan sirketler ayakta kalamaz’

Cumhurbaskani Erdogan, yakin zamanda yabanci sermayenin Türkiye’deki yatirimlarini artirdigini söyledi. Siz Türkiyeli yatirimcinin dahi güvenmediginden bahsediyorsunuz…

Erdogan bir önceki konusmasinda da Türkiye’nin daha önce hiç olmadigi kadar özgür bir ülke oldugunu söylemisti. Dolayisiyla bu sözlerinin hiçbir inandiriciligi yok.

Iki tip yabanci yatirimci vardir. Birincisi sicak para akisiyla Türkiye’de spekülatif yatirimlar yaparak para kazanmaya çalisir. Ülkeye hiçbir katma deger saglamaz, kazandigi parayi çeker, gider. Bir de ülkeye gelip üretim ve operasyon odakli yatirim yapan sermaye vardir. Bunlar, aslinda Türkiye’nin ihtiyaci olan yatirimcidir. Ford ve Toyota gibi… Istihdam yaratir, üretim yapar, kendisi için çalisan tedarik zincirini besler, ortagina teknolojik birikimlerini aktarir…Iste bu büyük ve katma deger saglayan yatirimlari yapan sirketler, yarin öbür gün Türk ortagina devletin el koyup koymayacagina emin olmak ister. Ya da herhangi bir yolsuzluga bulasmadan operasyonunu nasil sürdürecegini, lisanslarini nasil alacagina bakar. Bu yatirimci ayni zamanda sunu da söyler: “2014’te cumhurbaskanligi seçimlerinde aday olmus biri bugün tutuklandiysa (HDP Es Baskani Selahattin Demirtas’i kastediyor) yabanci yatirimci olarak ben kendimi nasil koruyabilirim?” Bu isin hukuki ve ekonomik tarafi. Bunun bir de güvenlik boyutu var.

Evet…

Bugüne dek dis politikada verilen kararlar nedeniyle ülkeyi ISID için bir cennete çevirdiler. Militanlar cirit atti ülkede. Ayni sekilde Kürt meselesi de bir çikmazda. Hiçbir yabanci yatirimciya Gaziantep’te fabrika kurduramazsiniz çünkü Türkiye güvenli ülke kategorisinden çikmis durumda.

Ekonomik kriz, yerli sermayeyi nasil etkileyecek?

Geldigimiz noktada yüzde 3 büyümeden bahsediyoruz. Gelecek yil belki de 2.5’i konusuyor olacagiz. Issizlik yüzde 11-12 seviyelerine dayanmis durumda. Keza genç nüfusun issizlik orani daha da fazla. Enflasyon ise yüzde 8’de… Dünya ekonomisindeki bütün olumlu faktörlere ragmen cari açik çok fazla çünkü petrol ve dogalgaz ithal ediyoruz. Üstelik petrol ve dogalgaz fiyatlari neredeyse tarihinin en düsük seviyelerinde. Fiyatlar bu seviyedeyken cari açiginiz yüzde 6-7 ise bir de yükseldigini düsünün. Krizde özel sektör borç sarmalina girdi, kendini döndüremeyecek hale geldi. Özellikle dolar borcu olan firmalarin hayatta kalma olasiliklari neredeyse tamamen ortadan kalkiyor.

‘Dolarin 4 lirayi görmesi uzak bir ihtimal degil’

Dolar borcu olan firmalarin hayatta kalamayacagindan bahsediyorsunuz. Beri yandan Cumhurbaskani Erdogan’in ekonomi basdanismani Cemil Ertem, rekor seviyeye ulasan dolarin istedikleri noktada oldugunu söylüyor…

Üniversitede basit ekonomi dersi almis birinin bile söylemeyecegi sözler bunlar. Cumhurbaskanina ekonomi danismanligi yapan birinin agzindan bu sözler çikiyorsa, bu ya kör cehalettir ya da kötü niyettir.

Bakin, eger Türkiye ciddi anlamda ihracat yapabilen bir ülke olsaydi, o zaman Türk Lirasi’nin dolar karsisinda biraz daha zayif olmasi tercih edilebilir. Ancak durum böyle degil. En fazla ihracati Avrupa’ya yapiyoruz fakat yasanan sorunlar nedeniyle oradaki pazarlarda da ciddi daralmalar var. Erdogan Merkez Bankasi baskani gibi hareket etmeseydi, Merkez Bankasi bagimsiz bir kurum olmayi basarabilseydi, dogru zamanda dogru hamleler yaparak dolari frenleyebilirdi. Türkiye, bir an önce bu krizi dizginleyemezse, 2017’de felakete sürüklenmemiz kaçinilmaz. Dolarin 4 lirayi görmesi uzak bir ihtimal olmamakla birlikte, zincirleme iflaslar yasanabilir.

Bugünkü krizin maasli çalisan sade vatandas için tasidigi riskler neler?

Ekonomik sistem birbirine kenetli halkalardan olusur. Evet, sokaktaki vatandas dolar üzerinden kredi çekmiyor belki ama çalistigi sirketin dolar borcu var. Türk Telekom bugün dolar üzerinden çektigi krediyi ödeyemiyor. Türk Telekom ya da Türk Hava Yollari’nin çalistigi yüzlerce KOBI var. O yüzlerce KOBI’nin is yaptigi binlerce küçük isletme var. Onlarin da ekmek sagladigi yüz binler var. Dolarin bugün 3.30 olmasi, sokaktaki vatandasin yarin issiz kalmasi anlamina geliyor.

AKP’nin 10’uncu bes yillik kalkinma planinda 2018 yili için öngörülen dolar kuru 1.97 liraydi. Ancak bugün dolar 3.30 seviyesinde. Ekonomi, böylesine büyük bir yanilgiyi kaldirabilir mi?

Devletlerin, sirketlerin ve hatta kisilerin bile planlari vardir ve planlar önemlidir. Bazen dis etkenlerden dolayi bu planlar tutmayabilir. Ancak yanilginin da bir marji vardir. Bu ölçüde yaniliyorsaniz, bu isi beceremiyorsunuz demektir. Bugünkü tabloyla AKP’nin, devlet yönetimindeki rasyonel aklin ortadan kalktigini görüyoruz. Bunlar hazmedilecek hatalar degil.

Peki, nasil yapildi bu hatalar?

Burada bir planlama hatasindan bahsetmek de mümkün degil aslinda. Kisa dönemli siyasi çikarlar ugruna kisa, orta ve uzun vadeli gelecegini riske attilar.

‘Bedelini ödememek için ekonomik krizi tirmandiriyorlar’

Sizin gördügünüzü iktidar neden göremiyor peki?

Ben herkesin bu gidisati gördügünü düsünüyorum. Bugün uluslararasi ekonomi çevreleri tarafindan hala saygi duyulan Mehmet Simsek gibi bir isim var… Simsek’in, bu gidisatin farkinda olmadigini düsünmek naiflik olur. Mutlaka iktidar içinde de mevcut ekonomik ve siyasi gidisatin, Türkiye’yi içinden çikilamaz bir duruma sürükledigini bilenler vardir.

Bu krizden çikmak için zaman kaybetmeden demokratik bir Türkiye yaratmamiz gerekiyor. Türkiye’de bugüne kadar dört defa demokratik siyasi degisim oldu. 1950, 1973, 1995 ve 2002. Ortak noktalari, degisimlerin tümünün ekonomik krizden sonra gerçeklesmis olmasi. AKP de bir kriz sonrasi iktidara geldi. Buradan, Türkiye’deki seçmenin ekonomik krizle birlikte tercihini degistirdigini anliyoruz. AKP de Erdogan da bugün gelinen noktanin kendileri için ne kadar kritik oldugunun farkinda. Bu yüzden de ekonomik krizi tirmandirmaya devam ediyorlar.

Niye?

Ekonomik bedeli ödememek için Türkiye’deki siyasi ve jeopolitik krizleri tirmandirip, “Kriz, bizden dolayi olusmadi. Bati üzerimizde oyun oynuyor. Siz yine bizim arkamizda kenetlenin, beraber asalim” diyor.

Az önce ekonomik krizlere bagli olarak Türkiye’de dört siyasi degisim yasandigini söylediniz. AKP’nin ekonomi politikalarinin vardigi sonuç, besinci degisimi de beraberinde getirir mi? 

Olabilir, olacaktir da. Ancak bunun için demokratik bir zeminin olusmasi ve seçmenin, istedigi partiye oy verebilmesi, partilerin adil sartlarda yarismasi ve ayni zamanda muhalefetin masaya iyi bir alternatif koymasi gerekir.

Bugün baktigimizda, hiçbir muhalefet partisinin medyayi AKP kadar kullanamadigini görüyoruz. Bagimsiz bir medyadan söz edemeyiz. Bütün medya kuruluslari AKP etkisi altinda. Hatta bazilari bizzat Erdogan ve ailesi tarafindan yönetiliyor. Bu da adil yarisi ortadan kaldiriyor.

Diger yandan 5 milyon oy almis partinin liderleri hapse atilabiliyor. 5 milyon insanin iradesi ayaklar altina alinmis durumda. Keza CHP de artik tehdit edilir duruma geldi. Bu sartlar altinda demokratik mücadele vermek mümkün mü?

Türkiye’de bugün, demokratik ve adil bir seçim yapildiginda Adalet ve Kalkinma Partisi’nin iktidarda kalma sansi yoktur.

‘AB’nin Türk sirketlerine tanidigi imtiyazlar kaldirilabilir’

Jeopolitik nedenler dediniz… Türkiye içeride, Irak’ta ve Suriye’de savasiyor. Ciddi ekonomik kriz içindeki, petrolü olmayan bir ülke için üç cephede savasmak sürdürülebilir bir sey mi?

Iktidar mutlaka bunun sürdürülebilir olmadiginin farkindadir. Ancak sorun da bu zaten. Bahsettigimiz jeopolitik hamleler, ekonomik krizin nedeni olarak gösterilecek. “Ekonomik kriz içerisindeyiz çünkü Bati devletleri Irak ve Suriye’deki ilerlememizden memnun olmadigi için ISID ve PKK araciligiyla bizi cezalandirmak istiyor” diyecekler belki de. AB ve ABD ile yasanan sorunlarin sebebi, ekonomik krizin üzerini örtmek ve AKP seçmenini kendi tarafinda tutabilmek… Bakalim AKP seçmeni evine ekmek götüremedigi, isten çikartildigi, aldigi sosyal yardimlar kesildigi zaman da ayni tutuma devam edecek mi? Yoksa “Kendim ve ailem için daha huzurlu bir hayat istiyorum. AKP ülkeyi yönetemez hale geldi” diyerek tercihini baska bir partiden yana mi yapacak?

Avrupa Parlamentosu, Türkiye’deki anti-demokratik gidisatin devam etmesi durumunda bazi ekonomik yaptirimlarin olabilecegini söyledi. Bunlar ne tür yaptirimlar?

Ilk etapta AB’nin böyle bir yaptirimda bulunacagini düsünmüyorum. Ancak bu durum devam ederse, mevcut gümrük birliginin Türk sirketlerine tanidigi imtiyazlar kaldirilabilir. Gerçi bunun olmasina da gerek yok çünkü Türkiye’nin AB’ye aday ülke olmasi, Ortadogu’da da, ABD’de de is yapmasini kolaylastiran bir durum. Türkiye’nin AB’ye aday ülke olma statüsünden çikmasi dahi Avrupa disindaki cografyalarda ticaret yapmasini zora sokar. Türkiye her gün daha da geriye giden bir ülke. Hala idami, gazetecilerin tutuklanmasini konusuyoruz. Bugünün dünyasinda bunlar konusulmaz.

Neyi konusmamiz gerekiyor peki?

‘Yapay zekayi, sanal gerçekligi, en iyi teknolojiyi nasil üretiriz’i konusmamiz gerekiyor. Iktidarin söyledigi gibi dünya, Türkiye’ye komplo kurmakla, Türkiye’yi bölmeye, bitirmeye çalismakla ugrasmiyor. Dünya, ‘Biz nasil 21’inci yüzyil sirketlerini yaratiriz’i konusuyor. Ve Türkiye bu firsatlari kaçiriyor. Gelecegin sirketleri de gelecegin mesleklerini yaratacak.

Yapay zekanin pek çok meslek grubunu ortadan kaldirdigi bir zamanda yasiyoruz. Eger Türkiye dördüncü endüstriyel devrimi pas geçer, idamla, gazeteci tutuklamakla vakit kaybederse, teknoloji nedeniyle ortadan kaybolacak mesleklerin yerine yenisini koyamayacak. Yasanacak issizligin boyutunu o zaman bir düsünsenize…



  • Cuma 18.7 ° / 12.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 13.1 ° / 10.8 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 17.7 ° / 9.5 ° Güneşli