Tarih: 01.01.2018 00:00

Çocuklugumun Ramazan Günleri-1

Facebook Twitter Linked-in

 Çocuklugumun Ramazan Günleri-1

 Bu mübarek günlerin anilarindan, benim hatirimda kalanlar genellikle kis aylarindaki Ramazan Günleri;Çocuklugumda yasadiklarimi bugün bile çok net animsiyorum.Genellikle benim bademciklerimin sistigi ve atesler içinde birkaç gün yatmak zorunda kaldigim zamanlar, Ramazan ayina denk gelirdi .

Zira Sivas_Divrigi de kis siddetli olup zor geçerdi, yedi çocuklu bir ailenin kizi oldugumdan , annemin kardeslerimle ilgilenerek bana zaman ayiramayacagini düsünen babaannem , beni kendi evine götürüp özel bakim yapmak istemisti. Üç katli ahsap konagin giris kati kislik daire olarak kullanilirdi, çok genis kare seklindeki toyhanenin , o gömme dolaplarina gizlenip saklanbaç oynadigim günler çocuklugumun unutamayacagim belgeselleri gibidir.

Toyhanenin(Salon) ortasina kurulmus kuzine bana her zaman iri cüsseli, kalin kahverengi paltosunu giyinmis, sicak yürekli bir baba,dede gibi görünürdü.Tüm insanlarin onun etrafinda toplanmasi, yasamin onun çevresinde sekillenmesi ,benim sanal benzetmelerimin kanitiydi. Hasta oldugumdan beni hemen bu sicak yüzlü dost kuzine(Soba)'nin yanina yatirmislardi.Bogazimi tedavi etmek için önce biraz pamuga ispirto döküldü, bogazima yapistirildi,babaannem eski tülbentlerinden birini boynuma sararak sicak kalmasini sagladi. Sonra kuzinenin üzerindeki kocaman çaydanliktan(Biz ona demlik alti derdik) kulplu bir cam bardaga sicak su koyuldu içine bal karistirilip bu 'Kant'i içmem gerektigi söylendi. Dedemle babaannemin gece sahurda kömbe,peynir ve çayla kahvalti yaptiklarini görürdüm, ancak benim kant içecek olmam ,çayin koyu kirmizi çekiciligindeki yasak, istihami uyandiriyordu.

Bu gün çayin çocuklara faydasinin olmadigini biliyorum ,halbuki eski insanlar önceden biliyorlarmis yani cahil degillermis. Hele de kizlar kahve içmez sözündeki gizemli sirri simdi daha iyi anliyorum, aliskanlik tiryakilik yapar,cildinizi matlastirir vitaminleri baglar,demir eksikligine sebeb olur . O zamanlar her yasagin faydali bir sebebi varmis, rahmet olsun güzel yürekli ,bilge büyüklerimize.. Ramazan günlerinde , Gündüz herkes oruçlu oldugundan , hem nefisleri uyanir, oruçlari mekruh olur. Hem de yemegin tadi tuzu ayarlanamaz düsüncesiyle . babaannem kokusu yayilacak,Kalbura basti,lokma tatlisi peynirli maydonozlu börek,lahana sarmasi,etli yaprak sarmasi,kiymali börek kadayif baglamak gibi agir yemekler tabir ettigimiz yemekleri genelde iftardan sonra yapardi.Tabii komsulara da kenari nakisli, kalayli bakir sahenlerde pay göndermek adettendi .

 Iftar sofralarinizda birkaç komsudan gelen çesitli iftariyelikler görmek ,Ramazanin bereketindendi. ''GALEYLI GAPTAN MANCA YEMIS'' Divrigi yöresine ait veciz sözümüzüde animsadim. Fakat ben hastaligim sebebiyle bana gösterilmis ilgiden simarmis dedemin gazetelerini karistirmaya baslamistim,kadincagiz her seferinde elimden gazeteleri alip katlayip eski ceviz çeyiz sandiginin üstüne koyardi.Ilkokul birinci sinifa giden bir kiz çocugunun gazete okumasi biraz abesti o günlerde hatta ayipti. Ben ya Elifba'mi(Kuran Alfabesi) okumaliydim ,yaz tatillerinde Camide açilan Kuran Kursuna gidiyordum, fakat bos zamanlarimda elimde tig tentene(Dantel) örmeliydim.Yada çorap sisleriyle örgü ögrenmeliydim.

Agaç yasken egilirdi ,babaannemde geç kalinmis bu faaliyetleri bana hemen ögretmek için kollari sivamis,sandiktaki yamali bohçasindan özenle çikardigi rengarenk örgü ip yumaklarini önüme sermisti ,bunlar bana Ramazan paketinden çikmis hediye gibiydiler, hemen kirmizi ve beyazi kapmis,babaannem sayesinde iki küçük çorap sisiyle boynumda örgü örmeyi bellemistim. Ödül olarakta mevlüt sekerlerinden bir fisenk kar beyazi sekerim olmustu,ancak babaannem çayini akide sekeriyle içerdi ,renkli akide sekerleri ,iri kesme çay sekerleri ve beyaz,kinali (Kirmizi seritli) mevlüt sekerleri ;Ölbe(tahta kutu) dedigimiz ,küçük sandiklarda saklanirdi .Çocuklar ödüllendirilecegi zamanlarda o sandiktan dagitilirdi.

Ramazana özel seker sandigi! Babaannemin iftardan sonra ya Hocaömer Câmii'ne yada Cagli Câmii 'ye teraviye yetisebilmek telasi hâlâ gözlerimin önündedir. Yesilimsi yün atkisinin koltuk altina sikistirdigi seccadesi ,Kadife mantosunun cebine koydugu hicazdan gelme tesbihi ile gönlümde yürüyen bir türbe kutsiyeti uyandirirdi.Hele o gül yagi sürülmüs, misler gibi kokan beyaz tülbendi içime huzur verir adeta uykuya geçerdim. Uzun kis gecelerinin, Ramazan sohbetleri meshurdu, çok hos ve bir o kadarda faydali olurdu,hangi fakire gizliden yardim edilecek , fitireler kimlere verilecek, kimler sünnet ettirilip ,kimler bayramda baristirilacak, konusulan ,kararlastirilan önemli sohbet konulariydi.

Babannem -''Git Suna bacima söyle bögün iftardan sonra Ulucami de vaaz varmis orada toplanacuk ,andan sonada zöhüre gader bizde sohbet var'' diyerek ; uzaktaki akraba, dostlarina agabeyimle haber yollardi . Gündüzleride hatim duasinda bulunmak için sirasiyla komsularda, akrabalarda Mukabeleye katilirdi.Rahmetli Kuran dili bilmediginden Hz.Kuran'i okuyamazdi ,ancak hocaya danismisti, eger Kuran'in her sayfasindaki her satirina, yedi ihlas suresi okuyarak bitirirse Kuran'i okumus hatmetmis gibi sevap kazanacagini ögrenmisti.Her namazdan sonra birer ,ikiser sayfa Kuran okumayi kendine vird edinmisti.Babaannem dindar ve merhametli kadindi, fakat Ramazan ayinda vicdanlarin tavan yaptigi muhakkak ki Böylece o Ramazan çok ihtimamli bir sekilde bakilmis ve Ramazan ayinin sifasindan sebeplenmistim.

Hülya ASLAN DEVAM EDECEK KANT:Sicak Sekerli su MUKABELE: Mukabele karsilik verme, karsilikli okuma anlamina gelir. Bir kimsenin Kur`an`i ezberden veya kitaptan yüksek sesle okumasi ve onu dinleyen toplulugun da sessizce Kur`an`dan takip etmesine "mukabele" denir. TOYHANE, Eski Konaklarda dügünlerin Ramazan sohbetlerinin,mevlütlerin yapildigi büyük salon.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —