3. Esenler Öykü Günleri’nin ‘Onur Konuğu’ ise “yol” temalı eserleriyle Türk öykücülüğünde kendine özgü bir yer edinmiş olan Mustafa Kutlu oldu.
Türk öykücülüğünün usta isimlerinden Mustafa Kutlu’nun ‘Onur Konuğu’ olarak yer aldığı 3. Esenler Öykü Günleri sona erdi. 3 gün boyunca 7 oturumda 21 yazarın ‘Yol Öyküleri’ temasıyla bildiriler sunduğu programa ilgi oldukça yoğun oldu. 3. Esenler Öykü Günleri kapsamında ayrıca Mustafa Kutlu’nun da senaristliğini üstlendiği “Uzun Hikâye” filminin gösterimi yapıldı. Program kapsamında yine Kutlu’nun eserinden sahneye uyarlanan “Mavi Kuş” adlı tiyatro oyunu izleyiciyle buluştu. 3. Esenler Öykü Günleri’nde her oturumda 5 kişiye 10 adet Mustafa Kutlu eseri armağan edildi. Esenler Öykü Günleri’nde sunulan bildirimlerin yer aldığı “Öykümüzün Serüveni” adlı eser de katılımcıların ilgisine sunuldu. Ayrıca katılımcılar arasından yapılan çekilişle 10 kişi Doğu Ekspresi seyahatine hak kazandı. 3. Esenler Öykü Günleri’nin kapanış programı ise Erol Çalı ve Tansu Can’ın sahne aldığı “Yol Türküleri” konseriyle gerçekleşti.
3. Esenler Öykü Günleri’nin ilk oturumu, Prof. Dr. Mehmet Güneş’in moderatörlüğünde “Mustafa Kutlu’nun Öykülerinde Yol” başlığıyla yapıldı.“Mustafa Kutlu Öykücülüğü” oturumu yazar Şakir Kurtulmuş, “Türk Edebiyatında Mübadele Öyküleri” yazar Özcan Ünlü, “Tren Yolu Öyküleri” yazar Osman Koca, “Türk Öyküsünde Taşra ve Merkez İlişkisi” yazar Erhan Genç, “Türk Öyküsünde Yol Metaforu” yazar Mehmet Nuri Yardım, Şehir ve Yol Öyküleri gazeteci Zeynep Türkoğlu moderatörlüğünde edebiyatseverlerle buluştu. Programa yazarlar Ali Ayçil, Mukadder Gemici, Abdullah Harmancı, Alpay Doğan Yıldız, Cihan Aktaş, Cemal Şakar, Yıldız Ramazanoğlu, Gülhan Tuba Çelik, Tuncay Günaydın, Naime Erkovan, Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Handan Acar Yıldız, Fahri Tuna ve Mehmet Mazak da katılarak oturumlarda bildirilerini sundu.
Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen programın ilk oturumu “Mustafa Kutlu’nun Öykülerinde Yol” başlığıyla gerçekleşti. Yazarlar Mukadder Gemici ve Ali Ayçil’in konuşmalarının ardından söz alan Kutlu, yazarlık hayatı boyunca ilk defa böyle bir oturuma katıldığını dile getirerek “Hiçbir yere gitmeyen bir adam bunları görmemiş tabi. Bu kadar güzellik karşısında dilim tutuluyor, bir şey söyleyemiyorum ama ifrat tefrit ettiğim sanılmasın, hakikaten bu duygular içindeyim. Arkadaşlar çok genişçe benim ne yapmak istediğimi anlattılar. İki hususa katkıda bulunmak istedim. Ali kardeşimin anlattığı maneviyatın emekle yoğrulması meselesi var. Şeyh Nakşibendi hazretlerinin Türkistan’daki külliyesinde tarımla meşgul olduğunu biliyoruz. Ter dökmek ve onun karşılığında yemek, istenen bir şey. Ama tekkede sürekli yiyip, hiç çalışmamak var. Ben bu çalışan şeyhi seviyorum” ifadelerini kullandı.
Oturumda söz alan yazar Mukadder Gemici, Kutlu’nun yol öykülerinde kurucu bir isim olduğuna dikkat çekerek ‘Tirende Bir Keman’ adlı esere ilişkin “Türk sanat müziğini yücelten bir eser. Hikâye boyunca devam eden bir keman sesi var. En kötü karakterden en masum karaktere kadar umutsuzluğa düşme olgusu yok. Umutsuz ve karamsar duygusuyla insanı yere çeken cümleler yok. Şarkılarla beraber yolculuk ve o yolculukla beraber neşe ve umut var” diye konuştu.
“Türk Edebiyatında Mübadele Öyküleri” başlıklı oturuma katılan yazar Cihan Aktaş, “Mübadelenin 100. yılında bu konunun Esenler’de konuşulması büyük önem arz ediyor. Mübadelenin gerçekleştiği zamanlarda kâğıda kaleme koşanlar zor bulunurdu. Roman daha geniş bir zamanda yazıldığı için bunu görebiliyoruz. Bu romanlar rehabilitasyondur. Esenler’e de mübadiller çok şey kattı. Ben 2017’den beri Esenler’e geliyorum. Burada çok mübadil dostum oldu. Mübadiller dayanışmayı ve sosyalleşmeyi çok önemsemişler. Dışarıdan birileri muhabbetle karşıladığında bağrına basmışlar” diye konuştu.
Yazar Cemal Şakar ise şunları kaydetti:
“Ben de mübadil bir aileye mensubum. Dolayısıyla bu göç hikâyelerini mübadele hikâyelerini bilenler bilir. Benzer şeyler Yunanistan a gidenler için de geçerli. Dedelerimden, ninelerimden çok göç hikâyesi dinledim ama bana masal gibi gelirdi. ‘İnsanlar bunu birbirine nasıl yapar?’ derdim. İnsanlar bunları yapmaya devam ediyor maalesef. Bir Suriyeli için düşünün. Kendi topraklarından kopuk, dilini bilmediği bir yere gidiyor. Hiçbir zaman yerli ve asli unsur olamıyorsunuz. Buna öznenin parçalanması, yersizleşme, yurtsuzlaşma diyebiliriz. Doğdunuz dil sizi siz yapar. Hiç bilmediğiniz bir yere sürükleniyorsunuz. Köksüzlüğün korkunç travmatik sonuçları var. Eserlerde de bu endişe hali yoğun bir şekilde işleniyor. Göç edebiyatı aynı zamanda bir tanıklık edebiyatıdır.”
3. Esenler Öykü Günleri’nin son oturumu olan “Şehir ve Yol” başlıklı oturumda konuşan Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Mazak, “Şehir medeniyetin merkezidir. İnsanların bir arada yaşadığı, kültür-sanatın, ticaretin bir arada yürüdüğü yerlerdir. Bir yolculuğun başlangıcı muhakkak bir evdir. İnsanın merkezi hepimizin medeniyet merkezi evlerimizdir. Şehir bir kitap gibidir. Bir kitabı elimize aldığımızda onu anlayabilmemiz için baştan sona okumamız gerekir. Şehirlerimiz de böyledir. Bir şehrin sadece meydanlarını, caddelerini gezdiğinizde şehri anlayamazsınız. İzbe sokakları, çay ocaklarına gidip çeşmeden su içtiğinizde şehri daha iyi hissedersiniz. Bir şehri anlayabilmeniz için araçla değil yürüyerek gezmelisiniz. Şehri adımlarınızla gezeceksiniz ve kulağınızı eski yapılara yaslayacaksınız. Şehir insanla konuşur. Dinlemesini okumasını bilene…” ifadelerini kullandı.