Yaklaşık bir yıldır ince bağırsak kanseriyle mücadele eden ve hayatı boyunca türküleriyle milyonlara dokunan bu büyük sanatçıyı, 74 yaşında Antalya’da kaybettik.
O, yalnızca bir türkücü değildi; o, halkın sesi, bozkırın yüreğiydi.
Henüz 17 yaşında, yüreğindeki türkülerle sahneye adım attığında, belki de bir gün tüm Türkiye’nin onu bağrına basacağını bilmiyordu.
1986 yılında çıkardığı Gurbet Kuşu albümüyle şöhreti yakaladı, ama şöhretin ona kattığı en büyük şey, daha fazla insanın onun türkülerinde kendini bulmasıydı.
57 yıllık sanat yaşamına 19 albüm sığdırdı; her birinde memleket hasreti, sevda, özlem ve hayatın çetin yolları vardı. Onun sesi, bir annenin evladına ağıdı gibi yüreklere işlerdi.
Kahtalı Mıçe’nin türkülerinde bir gurbetçinin gözyaşı, bir sevdanın sitemi, Anadolu’nun yorgun topraklarının hikâyesi vardı.
O, türkü söylemedi; yaşadı…
Onun sesi, güneydoğu Anadolu’nun en uzak köşelerinde yankılanan bir ezgi, yokluk içinde büyüyenlerin içli bir haykırışı oldu.
Şimdi o ezgiler, onun doğduğu topraklara, Adıyaman’ın Kahta ilçesine son kez taşınıyor…
Mustafa Aslan, doğduğu yerde toprağa emanet edilecek.
Ama türküleri, sesi ve yüreği, bu topraklarda sonsuza dek yankılanmaya devam edecek.
Bugün Kahta suskun…
Bugün bir ustayı, bir halk ozanını kaybettik. Ama onun yaktığı türküler, her zaman gönüllerde yaşayacak.
Mekânın cennet olsun, Kahtalı Mıçe…
Türkülerin hiç susmasın…
Gazeteci/Burhan Akdağ