Tarih: 01.01.2018 00:00

Ah Islam dünyasi ah

Facebook Twitter Linked-in

Ah Islam dünyasi ah

Bir kan deryasi içindesin: Misir’inda kan akar, Suriye’nde kan akar, Irak’inda kan akar...

Batililar için sirasini beklemekte olan bir hedefsin: Afganistan tamam, Irak tamam, Suriye eh iste, Iran sirasini beklemekte falan.
Hiç kimse bölemezse seni, tutar sen bölersin kendini... Sii diye, Sünni diye...
Öyle belalisin ki... Diktatöründen kurtulmak için baslattigin kutlu mücadelede, diktatörünün döktügü kandan daha fazla kan dökülür.
Bagdat’in yikildi... Sam’in tarumar... Kahire’n yasli... Iste geldik, gidiyoruz, bir türlü sen olamadi Halep adli sehrin...
Katliam rekorlari kirilir topraklarinda: 10 ölü... 20 ölü... 100 ölü... Bin ölü... Iki bin ölü... Bu hep böyle gider.
Gösteri hakki nedir bilmezsin... Sivil itaatsizlikten anlamazsin... Özgürlük rüzgârlari estirmeyi basaramazsin... Sürekli ihtilaf üretip sifir rahmet üretirsin... Özelestirinin kiyisindan bile geçmezsin... Hepsini geçtim... “Biz niye böyleyiz” demeyi bile aklina getirmezsin.
Destanlarini hep kendi halklarina karsi yazarsin.
Kazandigin bütün zaferler, kendi çocuklarinin kendi çocuklarini öldürmesi sonucu ortaya çikar.
Hem Bati’dan nefret edersin, hem de basin her sikistiginda “Neredesin ey Bati” diye çigirmaktan kendini alamazsin.
Diktatörlerin yeryüzünün en gaddar diktatörleridir... Krallarin yeryüzünün en zalim krallaridir... Baskanlarin yeryüzünün en kibirli baskanlaridir... “Göndereyim sunlari” dersin ve basina çok daha büyük bela almis olursun. 
Biliyorum: Mazlumsun, magdursun... Biliyorum: Ezdiler, sömürdüler seni... Biliyorum: Gözünü açtirmadilar, tepene çöktüler... Biliyorum: Isbirlikçi rejimler eliyle perisan ettiler seni... Biliyorum: Hem yetim, hem öksüz birakildin... Biliyorum: Kabahatin bir kismi onlarda... 
Ama ey Islam dünyasi, kabahatin çogu da senin degil mi? Dinine, imanina dogru söyle...

Insan gerçekten hayret ediyor

MISIR’daki katliama seyirci kalan Bati’ya her firsat buldugumuzda, “Ey Bati! Ey Bati! Bu yaptigin evrensel degerlere sigar mi? Bu mu senin demokrasi anlayisin? Bu mu senin evrensel insan haklari anlayisin?” diye soruyoruz.
Iyi yapiyoruz.
Güzel yapiyoruz.
Yüreklerimiz soguyor vallaha...

*

Ve fakat...
Söyle bir durum var:
Bati’ya ayar verme konusunda gösterdigimiz bu enerjik tutumu, acaba neden Misir cuntasiyla isbirligi yapan Müslüman kardeslerimizden esirgiyoruz?
Mesela Misir’in katil darbecilerine en büyük kiyagi yapan Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden?
Neden “ilkeli durusu” ile göz kamastiran Basbakanimiz, Bati’ya söyledigi onlarca seyden sadece bir tanesini bile Suudi Arabistan’in ve Körfez ülkelerinin yönetici takimina söylemiyor?
Neden Basbakanimiz Arap Körfezi’ne dogru dönüp “Ey Suudi! Ey Körfez! Ey krallar! Ey melikler! Bu yaptiginiz Islam’a sigar mi? Siz nasil Müslümansiniz ya?” diye sormuyor?

*

Insan gerçekten hayret ediyor.
Hatta hayret etmekle kalmiyor, ayrica merak da ediyor.

Öyle olmadi, söyle oldu

SORUYORUM:
Gezi’den sekiz saat canli yayin yapan CNN, is Misir’daki katliama gelince fok belgeseline mi abandi?
Taksim’deki nümayise genis yer ayiran BBC, is Adeviye olaylarina gelince sus pus mu oldu?
Istanbul’u ve Türkiye’yi diline dolayan Bati basini, Misir’da olup bitenlere kulaklarini mi tikadi?
Lütfen duyanlar duymayanlara aktarsin:
Böyle olmadi.

*

Söyle oldu:

CNN, saatler süren canli yayinlarla Kahire’de olup bitenleri seyircisine aktardi. Muhabirler Misir askerlerinin canli yayinda yaptigi tüm engelleme çabalarina karsin gelismeleri aktarmak için kelle koltukta mücadele verdiler.
BBC, yaptigi yayinlarla Adeviye Meydani’ndaki müdahaleyi an be an seyircilerine sundu... Yorumlar yapildi, canli yayinlar yapildi, vahset tüm boyutlariyla ekrana yansidi.
Bati basininda Misir olaylari üzerine yazilmamis haber, yapilmamis yorum kalmadi.
Yani?
“Gezi’ye gelince saatlerce canli yayin, Misir’a gelince fok belgeseli” gibi bir durum söz konusu degil.

*

Bati medyasini hiç sevmem.
Ama sevgisizligim hakikate sadakatime engel olamaz.

Demirtas’la kahvalti

FRANSIZ Sokagi denilen karsi devrimci yerde bir devrim aniti gibi yükselen bir kafe var.
Adi: Cezayir.
Iste orada BDP Esbaskani Selahattin Demirtas’la bir araya geldik...
Gazeteci kadrosu su isimlerden olusuyordu: Sedat Ergin, Soli Özel, Asli Aydintasbas, Oral Çalislar, Aydin Engin, Ezgi Basaran, Fehim Tastekin, Dogan Akin, Nuray Mert...
Kahvaltida Demirtas’in ele aldigi baslica konular sunlardi:

*

SÜREÇ: Asiri iyimserlik de yok, asiri karamsarlik da... Su iki sey bekleniyor: 1 Eylül’de demokratiklesme paketinin açiklanmasi, 15 Ekim’de ise pakette öngörülenlerin yasalasmasi...
NE OLUR: Diyelim ki beklentiler karsilanmadi... 15 Ekim’e gelindiginde adimlar atilmadi... Bu durumda ne olacak? Demirtas “Biz parti olarak sürecin devam etmesini zorlariz” diyor... 
ÖCALAN: Peki ya Öcalan? Onun tavri ne olur? Bu sorunun yanitini da veriyor Demirtas: “Eger beklentileri tam olarak karsilanmazsa Öcalan ben artik bu iste yokum diyebilir”.
UMUT: Demirtas umutlu... Özellikle Ortadogu’daki son gelismelerin çözümü dayattigini söylüyor ve ekliyor: “Hükümetin adim atacagini umuyorum”.
ROJAVA: “Rojava’da katliam olmadigi halde katliam olmus gibi gösterildi” iddialarina da yanit veriyor Demirtas... Söyledikleri sunlar: “Biz bölgeden aldigimiz haberlere göre orada katliam oldugunu biliyoruz. Ama diyelim ki olmadi. Bu durum Nusra örgütünün Kürt sehirlerine saldirmasini mazur gösterir mi? Ne isi var disaridan gelmis bu sahislarin Kürtlerin sehirlerinde?”

Trabzon notlari

BAYRAMDA üç günlük bir Trabzon turlamasi yaptim.
Tuttugum notlari aktariyorum:

*

Trabzonspor’un Trabzon için ne anlam ifade ettigini bildigini sananlari uyariyorum: Trabzon’a gittiginizde Trabzonspor’un Trabzon için sandiginizdan daha çok seyi ifade ettigini göreceksiniz.
Trabzon’u gezip dolastiktan sonra içimden tasan cümle: Burada tasra köhneliginin ruhu gezinmiyor, enerjik bir liman sehrinin nesesi yükseliyor.
Trabzon’da “kuymak” derler, Rize’de “mihlama”... Fakat ne derlerse desinler, ben bundan daha güzel bir kahvalti yemegine rastlamadim.
“Kaygana” diye bir olgu da var Trabzon’da... Nefis bir sey... Anlatilmaz, yasanir.
“Trabzon kolbastisi”nin modasi bizim buralarda geçti ama Trabzon’da hâlâ çok revaçta... Trabzon’da arabalardan hep onun coskulu ritminin sesi yükseliyor.
“Karadeniz pidesi nerede yenir” diye sordugunuzda herkes ayni yere isaret ediyor: “Çardak”.
Ayasofya... Müze iken yakin zamanda cami olmus... Gittik, gördük... “Müzeme dokunma” diye kampanya yapanlar ile camide muzaffer bir edayla namaz kilanlari ayni anda müsahede ettik...  
Sehrin ortasinda Gezi Parki gibi bir park var... O parkin karsi tarafinda da kafeler falan... Sehir en iyi o kafelerden gözleniyor... Bilginize...
Üç gün boyunca epey çaba sarf ettim ama hiçbir fikrada rol almadim.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —