Ahmet Türk`ü çok ararsin Devlet Baba!

Ahmet Türk`ü çok ararsin Devlet Baba!

Bugüne dek yetisen her nesli kirip geçirdin Devlet Baba... Özgürlük istediler, dövdün. Bagimsizlik dediler, astin. Demokrasi talep ettiler, hapsettin, iskence ettin, ezdin.

Bugüne dek yetisen her nesli kirip geçirdin Devlet Baba...
Özgürlük istediler, dövdün.
Bagimsizlik dediler, astin.
Demokrasi talep ettiler, hapsettin, iskence ettin, ezdin.
Vurursam, asarsam, yasaklarsam ufalarim, sustururum, boyun egdiririm sandin.
Gencine düsman bir ülke yarattin.
“Ey vatan gözyaslarin dinsin, yetistik çünkü biz” marsiyla yetisen nesil, senin hoyratligina kurban gitti.
Yerine, her koyunun kendi bacagindan asildigina inanan, ülkesiyle hissi bagi kalmayan, umursamaz bir kusak geldi.
Öyle olmayanlari da hala baskiyla ufalamaya çalisiyorsun.
* * *
Ama senin dayak, Güneydogu’da farkli sonuç verdi.
Hani Diyarbakir Cezaevi’nin foseptik havuzunda iskence yaptiklarin, Filistin askisinda sakat biraktiklarin var ya...
Hani seher vakti evlerinden alip bir dag basinda sorgusuz, yargisiz infaz ettiklerin, köyünü yakip sürgüne gönderdiklerin, Meclis’te tutuklayip hapsettiklerin, ana dilinde türkü söylemekten men ettiklerin...
Onlarin çocuklari, terk edilmis köylerinde, kayiplarinin bos mezar yerlerinde, Cumartesi Anneleri’nin gösterilerinde, yitik babalarinin resimlerinin asili oldugu evlerde veya sürüldükleri kentlerde o acilari çekerek, bu öyküleri dinleyerek büyüdü.
Bugün sana dagda silah sikanlar, sehirde tas atanlar, Meclis’te kafa tutanlar onlar...
* * *
Her pedagog bilir:
Asi bir çocugunuz varsa, dövmek, kömürlüge kilitlemek çözüm degildir. Siddete siddetle tepki gösterir: Esyayi yakar, evi terk eder, size düsman kesilir. Onunla diyalog kurmaniz, derdini anlayip çözmeniz gerekir.
Oysa Devlet Baba, senin hoyratliktan baska usul bilmeyen despot kafan yasananlardan zerrece ders almadigi için, daha çok döversem, dilini kesersem, bayramini engellersem yola getiririm saniyor.
Gölge etmediginde sulh içinde kutlanan bir bayrami yasaginla cehenneme çeviriyorsun.
Istanbul’da gazdan etkilenip ölen gösterici de, Cudi’de çatismada sehit düsen polis de, senin siddete dayali çözüme endekslenmis darkafaliliginin bedelini ödüyor.
* * *
Geçen yil “resmi Nevruz”u bir hafta önceden baslatan sen, bu yil “Nevruz, gününde kutlanir” diye tutturdun.
Daha kaç bayrami izne baglayacaksin Devlet Baba?
Hapishanelerin doldu; daha kaç kisiyi tutuklayacaksin?
Daga militan tasiyan çocuk servislerini yoldan çevirerek, siddet karsiti aydinlari hapsederek, baris yanlisi politikacilari dövdürerek, köse yazarlarina yüklenerek bu isin üstesinden gelebilecegini mi saniyorsun?
Yasak kararinla asil provokasyonu sen yapiyor, “Bunlara dayak bile az” diyenlerle, “Bir bayrami bile çok gördüler” diyenleri birbirine düsman ediyorsun.
Birbirinin çigligini duymayan, komsusunun sehidine aglamayan, asirlardir birlikte kutladiklari bir bayramda bile ayri atesler yakan bir ülke yaratiyorsun.
Kangren hale getirdigin meselenin çözümü için silah sikmak, operasyon yapmak, caka satmak disinda bir politikan var mi?
Yoksa ilimli Ahmet Türk’e yaptigin gibi, “Karsi çikani gaza bogup polise yumruklatir, bastiririm” diye mi düsünüyorsun?
Öyleyse korkarim yarin, çocuklarini görünce onlari çok arayacaksin.