‘AKP’nin Model Olma Plani Zarar Gördü’
Orta Asya-Kafkaslar Ipek Yolu Arastirmalari Programi bünyesinde uzmanlar, Türkiye’de ‘Erdogan sonrasi’ olasiliklari ve ABD`ye olasi etkilerini tartisti. Toplantidan iyimser beklentiler çikmadi
WASHINGTON — Amerikali Türkiye uzmani Alan Makovsky, Türkiye’nin Ortadogu’da önemli bir “demokrasi laboratuvari” olmayi sürdürdügünü söyledi.
Washington’da bir konferansta konusan Makovsky, Türkiye’nin idari yapisinda ve demokrasisinin islemesinde Amerika’nin büyük çikarlari oldugunu vurguladi ve Ortadogu bölgesinde kurumsal demokrasinin eksiklikleri göz önüne alindiginda, Türkiye’nin Islam dünyasi içinde demokratik açidan hala yol gösterici olabilecegini savundu. Alan Makovsky, “Içeride güçlü bir Türkiye daha iyi bir müttefik olur, ama tabii ki müttefik olarak kalmaya devam ederse” diye konustu.
Orta Asya-Kafkaslar Ipek Yolu Arastirmalari Programi bünyesinde uzmanlar, Washington’da düzenlenen konferansta, Türkiye’de “Erdogan sonrasi” olasiliklari ve bunun Amerika’ya olasi etkilerini tartisti. Fakat toplantidan iyimser beklentiler çikmadi.
Geçen yilki Gezi Parki protestolarinin ve Aralik ayinda düzenlenen rüsvet ve yolsuzluk operasyonunun Basbakan Recep Tayyip Erdogan’in konumunu bir yil öncesine göre zayiflattigi vurgulanan toplantida, özellikle iktidardaki ‘Islami muhafazakar hareket’ içinde son iki yildir bölünme yasandigina dikkat çekildi. Uzmanlar Erdogan’in kisisel gücünü arttirma çabasi içinde daha otoriterlestiginin, bunun sonucunda Cumhurbaskani Abdullah Gül ve Fethullah Gülen de dahil olmak üzere, içinde bulundugu muhafazakar koalisyonun unsurlarini kendisine yabancilastirdiginin altini çizdi ve yakin geçmise kadar bir sekilde bastirilan bu kavganin, artik açiga çiktigini ve gittikçe daha da siddetlendigini belirtti. Toplantida, Islami muhafazakar tabanda yasanan çatismanin, Erdogan’in iktidarini kaybetmesine yol açmasi durumunda karsilasilabilecek olasiliklar ve bunun Amerika’ya etkileri ele alindi.
‘Ortadogu’ya örnek olma fikri zarar gördü’
Erdogan sonrasi olasiliklari, Amerika açisindan Erdogan döneminde iliskilerin kilit unsurlarini öne çikararak degerlendiren ABD Temsilciler Meclisi Disisleri Komisyonu eski danismanlarindan Alan Makovsky, Washington’un “Erdogan sonrasi döneme hazir oldugunu” söyledi. “AK Parti’nin demokrasi ve Islam’a ilimli yaklasima bagli olmasi temelinde, Türkiye’nin Ortadogu’da bir model olmasi fikri, geri dönülmez bir sekilde zarar görmüstür” diye konusan Makovsky, Erdogan uzun süre basbakan ya da cumhurbaskani olarak kalsa bile, Obama yönetimi gözünde Adalet ve Kalkinma Partisi’nin Ortadogu’da model olabilecegi fikrinin tamamen zarar gördügünü ve bunda kismen Misir’daki Müslüman Kardesler deneyiminin etkili oldugunu belirtti. Alan Makovsky’ye göre Obama yönetimi, Arap dünyasi konusunda ilk danisabilecegi ve bölgede vekil tayin edebilecegi ülkenin de Türkiye olmasindan vazgeçmis durumda.
‘Eger Erdogan sonrasi bir dönem varsa…’
Bununla birlikte “eger Erdogan sonrasi bir dönem varsa” diye sözlerine devam eden Alan Makovsky, Washington’un Türkiye’yle ilgili beklentileri söyle siraladi: Daha fazla basin özgürlügü, gerçek anlamda hukuk devleti, daha az mezhepçi yaklasim, Misir’la yeniden yakinlasma, Filistin devlet baskani Mahmut Abbas’a daha fazla agirlik verip Hamas’tan uzaklasma ve son olarak da, Israil’e karsi düsmanliga son verilmesi.
11 yillik AKP iktidari boyunca Türkiye’de “memnun edici degisimlerin de yasandiginin” altini çizen uzman, ABD’nin degismesini istemedigi unsurlari da söyle siraladi: Askerler bir daha geri dönmeyecek sekilde sivil idarenin devami, Türkiye’nin Kibris ve Ermenistan politikalarinin yani sira, kendi topraklarindaki ve Kuzey Irak’taki Kürtler’e yönelik politikalarinda yumusamaya neden olan “daha az milliyetçi” politikalarin sürdürülmesi.
‘Istanbul ve yüzde 40 destek Erdogan’i rahatlatir’
30 Mart’taki yerel seçimlerin Basbakan Erdogan açisindan ilk isaret olacagini savunan Alan Makovsky, bu isaretlerin Erdogan’in ulusal bazdaki popülaritesini ve ülke siyasetinin gidisati yönündeki memnuniyeti ortaya koyacagina dikkati çekti.
Makovsky, “Istanbul belediyesi üzerinde büyük rekabet var. Istanbul’u alir ve yerel seçimde ülke genelinde yüzde 40 oyu garantilerse Erdogan’in durumu iyi demektir” diye konustu.
‘Kiliçdaroglu cumhurbaskanligina aday olsun’
Türkiye uzmani Alan Makovsky, bu yilki cumhurbaskanligi seçimlerinde Erdogan’in karsisina çikacak adayin Abdullah Gül olup olmayacaginin hala belli olmadigina dikkati çekerek, ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi’nden de adaylik konusunu 17 Aralik tarihine kadar düsündügü yönünde izlenim almadigini söyledi.
Rüsvet ve yolsuzluk sorusturmasiyla birlikte Basbakan Erdogan’in daha savunmasiz hale geldigini belirten Alan Makovsky, simdiye kadar sembolik bir adaya destek verecegi izlenimi sunan CHP lideri Kemal Kiliçdaroglu’nun adaylik konusunu ciddi bir sekilde düsünmesinin zamani geldigini söyledi. Makovsky, “Sayin Kiliçdaroglu, öne çikmali ve sansini denemeli” diye konustu ve birkaç hafta öncesine kadar yalnizca Erdogan ve Gül gibi olasi adaylarin konusuldugu cumhurbaskanligi seçiminin artik bir “yarisa döndügünü” kaydetti.
’17 Aralik’ta Erdogan’in sonunun geldigini düsündüm’
17 Aralik’ta baslayan rüsvet ve yolsuzluk sorusturmasinin Basbakan Erdogan’in siyasi açidan sonunu getirdigini düsündügünü söyleyen Alan Makovsky, özellikle Bilal Erdogan hakkindaki iddialarin, Basbakan için ‘ölümcül bir darbe’ oldugu kanisina vardigini söyledi.
Bu kaniya neden vardigini açiklayan uzman, Erdogan’in son bir yil içinde siyasi açidan “Midas dokunusu” diye tanimladigi çekiciligini kaybettigini, dis politikasinin, özellikle Suriye politikasinin hem Türkiye hem de Amerika için sorunlara yol açtigini ve bu politikaya kendi halkinin bile destegini kaybettigini hatirlatti. Ayrica Basbakan’in Gezi Parki olaylarindaki tutumunu da sert bir sekilde elestiren Alan Makovsky, Erdogan’in Cumhurbaskani Gül ya da yardimcisi Bülent Arinç gibi protestoculari yatistirmaya çalismak yerine, daha sert bir tepki verdigini, hatta polis müdahalesini de atesli bir sekilde savunarak daha büyük bir krize yol açtigini kaydetti.
Ayni sekilde Erdogan’in rüsvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasi tavrini da elestiren Alan Makovsky, hukuk devletinin isleyecegi yolunda güvence vererek ve personel degisikligine giderek ilk dalgayi kolaylikla atlatmak yerine, durumu çok daha kötülestirdigini, neredeyse “çaresiz bir suçlu” gibi davrandigini savundu.
Bununla birlikte Erdogan’in siyasette sonunun geldigine artik inanmadigini belirten Alan Makovsky, Basbakan’in aldigi darbeden sonra kavgaya devam ettigini, 1700 polisi sürdügünü, yargi çalisanlari ve kurumuna sert söylemlerle saldirdigini, hatta askerlere sempatik davranip Ergenekon ve Balyoz davalarinin yeniden görülmesi için yasal düzenleme bile yapmak istedigini hatirlatti. Makovsky, “Basbakan belki çaresiz olabilir, ama elindeki kozlar tükenmedi” diye konustu.
Partililerin de Erdogan’i dislamaya yanasmadigini söyleyen Makovsky, Abdullah Gül’ün cumhurbaskanligi seçimlerinde hala Erdogan’a karsi adayligini koyup koymayacagini belli etmedigini, tüm bunlarin da Erdogan’in popülaritesini hala koruduguna isaret ettigini belirtti. Cumhurbaskanligi konusunun, kazansa da kazanmasa da Erdogan’in siyasi geleceginde belirleyici olacaginin altini çizen Alan Makovsky, bu konunun Gül ve Erdogan’in ortak müzakerelerinde belirlenecegini, ama Abdullah Gül’ün hareketi bölen ilk kisi olmayacagina inandigini kaydetti.
Soldan saga: Alan Makovsky, Cenk Sidar, Halil Kareveli, Svante Cornell
Sidar: ‘Türkiye demokrasisini gelistirirse gerçek model olur’
Orta Asya-Kafkaslar Ipek Yolu Arastirmalari Programi’nin Washington’da düzenledigi toplantida söz alan Sidar Küresel Danismanlik kurumu yönetim kurulu baskani Cenk Sidar, Erdogan sonrasi dönemi tartismadan önce Türkiye’yi 2013 yilina kadar yasadigi dört ana soruna dikkati çekmek istedigini söyledi. Bu sorunlari, Türkiye’de artan siyasi kutuplasma, zayiflayan demokrasi, basarisiz dis politika ve ekonomik durumun kötülesmesi diye tanimlayan Sidar, siyasi durumun enerjisini dis yatirimlardan alan Türk ekonomisi açisindan büyük riskler dogurduguna dikkati çekti.
Türkiye’de 1980’li yillardan sonra her siyasi geçis döneminin ekonomik krizlerden sonra yasandigini hatirlatan Cenk Sidar, AKP’nin de ekonomik krizin ardindan iktidara geldigini animsatti. Son dönemde cari açigin gayri safi yurtiçi hasilanin yüzde 7’sine ulastigina, büyüme kalitesinde düsüs yasandigina, enflasyonun Merkez Bankasi tahminlerini asarak yüzde 7’ye çiktigina, siyasi alanda belirsizlikler olduguna ve tüm bunlarin kötü bir yatirim ortami olusturduguna dikkati çeken Sidar, Gezi protestolariyla rüsvet ve yolsuzluk operasyonunun basladigi 17 Aralik tarihinden itibaren Türk ekonomisinin bundan olumsuz etkilendigini, Türk lirasinin Mayis ayindan bu yana yüzde 20, borsanin da yüzde 30 kayip yasadigini söyledi.
Türkiye’nin kaliteli büyüme, kaliteli üretim ve yenilikçi, katma degeri yüksek sektörlere gereksinim duyuldugunu vurgulayan Sidar, otoriter rejimlerde bunlari saglamanin zor oldugunu belirtti.
Türkiye’nin Müslüman yapisi yüzünden Ortadogu ülkelerine örnek olabilecegi yönünde Bati ülkelerinde “yanlis bir izlenim” dogdugunu kaydeden Cenk Sidar, Türkiye’nin proaktif dis politika yürütmesi, ayni zamanda hem Avrupa, hem de Ortadogu ülkesi olmasi yönündeki söylemi Ahmet Davutoglu’ndan önce eski Disisleri Bakani Ismail Cem’in yazdigini hatirlatti.
Davutoglu’nun proaktif dis politikasinin Suriye ve Irak’ta oldugu gibi çatismayi tesvik ettigini söyleyen Sidar, Türkiye’nin bölgesel katilimciliginin Islami karakterine göre degil, evrensel aydinlatici ilkelere göre sekillenmesi gerektigini belirtti. Cenk Sidar, “Eger Türkiye, laikligi de içine alacak sekilde tam bir demokratik sistem kurarsa, o zaman Ortadogu için bir model olabilir” diye konustu.
Karaveli: ‘Erdogan Bati’yi hayal kirikligina ugratti’
Johns Hopkins Üniversitesi’nin Washington kampüsündeki toplantiya katilan Orta Asya-Kafkaslar Ipek Yolu Arastirmalari Programi arastirmacisi Halil Karaveli de Basbakan Erdogan ve Fethullah Gülen arasindaki kavganin Türk demokrasisine zarar verdigini söyledi.
Gülen hareketinin ‘siyasetin üstünde bir kurum’ oldugu iddialarinin bu son kavgayla geçerliligini yitirdigini kaydeden Karaveli, Basbakan Erdogan’in da son sorusturmadaki yolsuzluk suçlamalarindan zarar gördügünü savundu.
“Erdogan Gezi protestolarinin dis mihraklarin komplosu oldugunu savunarak muhafazakar tabanin destegini almayi basarmisti” diyen Karaveli, bu kez Basbakan’in ayni seçmen tabanini son yolsuzluk sorusturmasinin ardindan benzer sekilde seferber edemedigini kaydetti.
“Bir geçis dönemindeyiz. Erdogan’in sonunun baslangicindayiz” diye konusan Halil Karaveli, Basbakan’in cani pahasina mücadele verdigini ve bu kez bu durumun içinden çikmasinin daha zor olacagini ileri sürdü. Karaveli, Bati’nin Erdogan ve AKP iktidara geldiginde demokratiklesme yönünde, Amerika’nin güçlü müttefiki olacagi konusunda ve Ortadogu’da istikrar unsuru olusturacagi yönünde Türkiye’yle ilgili büyük umutlar besledigini, ama bu umutlarin bosa çiktigini söyledi. Karaveli, “Erdogan, eski generallerin durumuna düstü. Amerika’yi uzaklastirdi, kendisi de otoriter bir lider haline geldi” dedi.
Cornell: ‘Türkiye FED’in politikalarindan ilk etkilenen ülke olabilir’
Yasanan son krizle Basbakan Erdogan’in hayatta kalma mücadelesi verdigini savunan Orta Asya-Kafkaslar Ipek Yolu Arastirmalari Programi direktörü Svante Cornell de, basbakanin bu ugurda dis müttefikleriyle köprüleri yakmayi, Amerikan büyükelçisini sinirdisi etmeyi, yargiya ve güçlerin ayriligi ilkesine müdahale etmeyi göze aldigini belirtti.
Basbakan’in yargiyla kavgasini sessizce yürütmek varken bunu gürültüyle yaptigini kaydeden Cornell, Erdogan hakkinda simdiye kadar ileri sürülen yolsuzluk ve usulsüzlük suçlamalarinin “buzdaginin yalnizca görünen ucu” olduguna inandigini, bundan sonra daha fazla iddianin ortaya çikmasini bekledigini söyledi.
Türkiye’de siyasi durumun daha da degisken bir sürece girdigi yorumunda bulunan Isveçli uzman, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin yeni gelismelere gebe olabilecegi öngörüsünde bulundu. Artik Türkiye’deki mücadelenin laiklerle Islamcilar arasinda olmadigini da söyleyen Cornell, Türkiye’nin kisa vadede bölgesel sorunlarin çözümünde “istikrarli müttefik” konumunu yitirdigini, kendi içinde basli basina bir sorun haline geldigini ve bunun da Amerika`nin bölgesel politikalari üzerinde ciddi etkileri olabilecegini söyledi.
Cornell ayrica, Amerika Merkez Bankasi’nin son politika degisikliginin ve faizlerin yükselmesinin gelismekte olan bütün ekonomileri etkileyecegi, Türkiye’nin de, içinde bulundugu siyasi belirsizlik yüzünden, bu ekonomik gelismelerden en hizli etkilenen ülke olabilecegi uyarisinda bulundu.
Kaynak: Amerika’nin sesi