Bugün, 25 Kasım 2024 Pazartesi

AKP`nin plani Suriye`nin karmasasi oldu

AKP`nin plani Suriye`nin karmasasi oldu

?Halklarin Adalet, Özgürlük Arayislari ve Müdahaleler? basligiyla toplanan Ortadogu Konferansi, 14 ülkeden 20`y Sevda Karaca

“Halklarin Adalet, Özgürlük Arayislari ve Müdahaleler” basligiyla toplanan Ortadogu Konferansi, 14 ülkeden 20’yi askin temsilcinin katilimiyla dün de devam etti. Ortadogu açisindan en güncel konulardan olan Suriye ile ilgili oturumda AKP’nin Suriye ve bölge politikalarinin Ortadogu’daki halklarin bir yili askin süredir yürüttügü mücadelelerin kazanimlari için bir tehdit olusturdugu ortaya çikti.

Suriye Komünist Partisi temsilcisi Inaam Al Masri Suriye’de 2000’li yillara kadar ilerici ve demokrat güçlerin sosyal ve ekonomik programlarinin etkili oldugunu belirtti. Esad hükümetinin Türkiye’yi örnek alarak AKP’nin ekonomi politikalarini dayattigini söyleyen Masri bununla birlikte kamu fabrikalarinin özellestirildigini, saglik ve egitim alanindan devletin elini çektigini, yer alti kaynaklarinin özellestirildigini, neoliberal politikalarin halki yoksul, Suriye’yi de müdahaleye açik hale getirdigini söyledi. “Biz bu Türk modelinin ulusal birligimizi yok edecegini, bunun da ABD’nin bölgedeki çikarlarina yarayacagini söylüyorduk” diyen Al Masri’ye göre  Türkiye Ortadogu’da hamilik üstlenerek yakin durdugu yönetici kesimlerle bu politikalarin uygulanmasina aracilik eti.

HALKIN GERÇEK TALEPLERI BASTIRILDI

Bu süreçle daha fazla yoksullasan ve haklarini kaybeden Suriye halkinin Arap Bahari’nin etkisiyle rejime karsi sokaga çiktigini ama halk muhalefetinin gerçek taleplerinin çikarilan çatismalarla baltalandigini anlatan Al Masri, silahlandirilmis Islamci çetelerin Suriye halki içinde dini farkliliklari kullanmaya çalistigini da ifade etti. “Suriye’de bu süreçten önce liberalizme karsi duran birçok insan vardi,  çok güçlü halk tabanina sahip olmasa da muhalefet eden önemli gruplar vardi. BAAS partisinin uyguladigi baskiya karsi çikiyorduk. Halkin demokrasi talebi güç kazanmisti. Dis müdahaleler de bu devrimci süreci baltalamak için elinden geleni yapti, bazi gruplar silahlandirildi ve bunlar Suriye halkinin evlatlarini öldürdüler. Simdi halkin bir kesimi,  önceden dahil oldugu bu devrimci süreci emperyalizmin bir oyunu olarak degerlendirme egiliminde” dedi.
Ortadogu halklari olarak bir “halklar kutbu” olusturarak çatismalarin çözümü ve devrimci sürecin ilerlemesinin saglanacagini söyleyen Al Masri Türkiye halkina da “Bu mücadele ortak mücadelemizdir” dedi.

BÖLGE HALKLARININ YERI ÖZGÜRLÜGÜN YANI

Halklarin Demokratik Kongresi adina sunum yapan Mersin Milletvekili Ertugrul Kürkçü, Türkiye’nin bugün bölgede tarafini çatisma ve savastan yana seçmesinin geçmiste Arap dünyasina kan kusturan statükonun yeniden olusturulmasinda pay kapma anlayisindan kaynaklandigini tarihsel örnekleriyle anlatti. “Türkiye bölgesel güç kaymalari içerisinde yildizinin parladigini düsünüyor. Türkiye burjuvazisi ve egemen güçleri, yayilmaciligin kendisi için yeni bir ufuk açtigini düsünüyor. Davutoglu’nun sifir sorun söylemi bu yayilmaciliktir” diyen Kürkçü AKP’nin Kürtlerin bölgedeki varliklari ve statükonun bozulmasinin Kürtlerin özgürlükleri için yeni bir imkan yaratiyor olmasini da bir tehdit olarak gördügünü söyledi. Bati Avrupali güçlerin ve ABD’nin kendi çikarlari için planladiklari “vekaleten savasin” tüm yükünü Türkiye’nin sirtlanmasini istediklerini söyleyen Kürkçü’ye göre bunun karsisina bir güç olarak çikmak gerekiyor.

Peki bölge halklari nerede duracak? AKP hükümetinin NATO’nun yaninda yer alarak halk muhalefetinin karsisina bir tehdit olarak dikildigini, demokratik bir biçimde olusabilecek muhalefetin önüne geçtigini ifade eden Kürkçü, bu sorunun yanitini söyle veriyor: “Halklarin özgürlesme dinamigi nerede varsa orada duracagiz. Türkiye su an statükonun yeniden insasinda kendine yer açmakla mesgul. Türkiyeli devrimciler ve bölgenin devrimcileri olarak karsimizda duran görev her ülkedeki ezilenler için enternasyonalist bir dayanisma gücü olusturmak, özgürlesme dinamigini tasiyanlarin yaninda yer almak”.


FILISTIN BUGÜN HALK AYAKLANMASINA NE ÖGRETIYOR?

Ortadogu Konferansi’nin tartismalarindan biri de Ortadogu’daki halk mücadelesi açisindan  önemli deneyimler sunan Filistin mücadelesinin bugün bölge halkina neler ögretebilecegi oldu.

“Arap Bahari’ndan en çok Israil ve onun hamisi Amerika korkuyor” diyen Filistin Halk Kurtulus Cephesi sözcüsü Ebu Ahmed Fuat, yüz yillardir Ortadogu cografyasinda herhangi bir rejimin halk eliyle degismedigini ancak Tunus ve Misir’in halkin bunu basarabilecegini gösterdigini söyledi. Fuat, bu dönemin en önemli basarisinin Ortadogu halklarinin kazanilmis haklarini ABD’nin çikarlarina baglayan Camp David anlasmasini imzalayan Mübarek rejiminin düsmesi oldugunu söyledi. Ortadogu yeniden sekillendirilirken Filistin’de bölünmüs güçlerin birlesmesinin tarihi bir görev oldugunu ifade eden Fuat’a göre bölgede bir kutup emperyalist müdahaleler ve devrimin üstüne oturmaya çalisan güçlerse karsitinin da mutlaka tüm Ortadogu halklarinin ortak mücadelesi olmali.

Filistin Halk Kurtulus Cephesi’nden Meryem Ebu Dakka Filistin’in mücadele tarihinin birlesik mücadelenin ne kadar önemli oldugunu gösterdigini, ideolojik olarak farkli olunsa da ortak düsmanlara karsi ortak mücadelenin kazanimi getirecegini Filistin halkinin deneyimledigini anlatti.

Akademisyen Erhan Kelesoglu Filistin mücadelesinde Oslo görüsmelerinin önemli bir tarih oldugunu, 1987’den itibaren Filistin’de olusturulan halk komitelerinin, farkli direnis modellerinin Oslo’daki görüsmelerin ardindan yavas yavas ortadan kalkmasinin Filistin’de bugün yasanan korkunç tabloda etkili oldugunu anlatti.  Kelesoglu’na göre bu anlasmayi savunanlar önce bunun bagimsiz Filistin Devleti’nin yolunu açtigini söylüyordu. Ama Israil, yerlesim yerlerini dogal kaynaklara sahip olmak ve Filistin ekonomisini çökertmek için önemli yerlerde olusturarak Filistin halkini ablukaya aldi. Bir yandan da Filistinli mücadele güçlerini bölme hamleleri basariya ulasti. Diger yandan da artik savasmaktan yorulan halk, kendi mahalle, fabrika, direnis komitelerini devam ettirmedi. Bütün bunlar, bugün Filistin’de yasananlardan bölgede mücadele yürüten halklarin çikarmasi gereken sonuçlar.


SIYASAL ISLAM DEVRIMIN YANINDA MI, KARSISINDA MI?

Tunus’ta ve Misir’da siyasal islamin iktidar olmasinin ardindan ortaya çikan bir nokta da halk adalet, özgürlük, esitlik için ayaklanmisken siyasal Islam nasil bir rol oynuyor konusu oldu.  

Mehmet Bekaroglu, Faik Bulut ve Misir Komünist Partisi’nden Bahiga Hussei’nin degerlendirmeleri farkli tartismalari da ortaya koydu.

Arap cografyasinda ne zaman bir degisim rüzgari olsa Islamcilarin bunda etkili oldugunu söyleyen Bekaroglu’na göre Islamcilar bölgedeki adalet mücadelesinin “Çözüm Islam’da” anlayisiyla verilmesinde önemli rol oynuyor. ABD’nin bölgedeki çikarlari açisindan Büyük Ortadogu Projesinin uygulanabilmesi için iktidara getirilecek kesimlerin muhalefetle ortak çalismayi becerebilmesi gerekiyordu ki petrol dogal gaz hattinda ABD açisindan bir sorun çikmasin. Israil’le ilgili problem olusturmayacak, serbest piyasa ekonomisini harekete geçirecek, neoliberal politikalari uygulayacak, Müslüman halki dünya sisteminin istedigi biçime getirecek ilimli Islam bu açidan bölgede önemli bir rol de oynadi. Bekaroglu’na göre  ortada bir denklem var ve siyasal Islam da halk için bir anahtar olabilir. Ancak siyasal Islamci akimlarin  neoliberalizmle hiçbir derdi olmayan akimlar mi, yoksa sosyal adaleti savunan bir akim mi oldugu da belirleyici.  

Bu tartismada Faik Bulut “Islamcilarla iktidar halk için her zaman sorunludur” diyen tarafta yer aliyordu. Arap dünyasindaki ayaklanmada siyasal Islamcilarin son güne kadar gösterilerin içinde yer almadigini, ancak pragmatist bir sekilde halk isyaninin üzerine oturduklarini ifade eden Bulut’a göre sartlar degisince Islamcilarin söylemleri de tutumlari da degisiyor. Ve siyasal Islamcilar eski iktidarlarin siyasal ve ekonomik programlarinin daha agirini halka dayatiyorlar, hem de büyük bir baskiyla.  “Halk onlarin ‘Islam çözümdür’ sloganinin aslinda bir aldatmaca oldugunu gördügünde her sey çok farkli olacak” diyen Bulut’a göre  özellikle Misir ve Tunus’ta bunun kosullari çok daha uygun.   

Misir Komünist Partisi Sözcüsü ve gazeteci Bahiga Hussei de Misir’da bir devrim oldugunu, Islamci güçlerin bunun üzerine tirmanarak emperyalizmin imal ettigi asamalarla iktidara geldigini söyledi. Farkli inançlar arasinda yaratilan çatismalarin gelir dagilimindaki adaletsizligin üstünü kapattigini anlatan Hussei, Misir’da Islamci güçlerin anayasa tahakkümüne karsi birlesik bir mücadele yürütmeye çalistiklarini anlatti. “Sinifsal ayrim giderek derinlesiyor. Sosyalist gruplar bir federasyon olusturmaya çalisiyoruz, isçi ve kamu sendikalarini içeren sinifsal çeliskiyi açiga çikaran bir birlik örmeye çalisiyoruz. Milli demokratik cephe solcular tarafindan olusturuldu, bir önceki parlamento seçimlerinin deneyimleri üzerine yola çikti. Daha önce liberallerle ittifak kurmustu, ama onlar bizi satip Islamcilarla ittifak oldular. Biz yeni bir denklem yaratmak zorundaydik, yalnizca yeni seçimlere hazirlik degil, ayrica yeni bir mücadeleye dogru yola çiktigimizi da biliyoruz” dedi. (Istanbul/EVRENSEL)



  • Pazartesi 9.5 ° / 5.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 10.1 ° / 7.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 10.5 ° / 7.5 ° false