AKP`nin yutarak büyüme stratejisi

AKP`nin yutarak büyüme stratejisi

Hükümetin 12 Haziran seçimlerinden sonraki dönemi Basbakan Recep Tayyip Erdogan tarafindan ?ustalik dönemi?

Hükümetin 12 Haziran seçimlerinden sonraki dönemi Basbakan Recep Tayyip Erdogan tarafindan “ustalik dönemi” olarak adlandirilmisti. Geride kalan bir yila bakildiginda ustalik dönemini karakterize eden iki temel noktadan söz edilebilir: Birincisi Basbakan Erdogan’in siyasi istikbali ile dogrudan iliskili olan 2014 yilinda halk tarafindan seçilmis ilk Cumhurbaskani olup Cumhuriyet’in kurulusunun 100. Yili olan 2023’e kadar iktidarinin önünü açacak adimlarin atilmasi. Ikincisi ise 2023 hayallerinin gerçeklesmesinin toplumda karsiligini üretmek açisindan için büyük önem tasiyandevletin, toplumun hatta tek bireylerin günlük yasamlarinin ve siyasetin yeniden düzenlenmesi.  Yargi ve emniyette yasanan kapisma ve buralarda yapilan düzenlemeler de, dindar nesil yetistirme hayali de, Istanbul ‘un siluetine Çamlica’ya büyük bir cami yaparak imza atma hayali de, kürtaj yasagi tartismalari da bu perspektiften degerlendirilebilecek konular olarak son dönemde siyaset gündeminin tartismalari arasinda yerini aldi.
Yukarida ifade edilen iki argüman üzerine daha uzun bir tartisma yapilabilir ancak en sondan baslarsak geçtigimiz hafta içerisinde burjuva siyaset alaninin yeniden düzenlenmesi bakimindan Basbakanin attigi iki adim dikkat çekti. Bunlarin ilki AKP ile ayni gelenekten gelen ancak sosyal adalet temali vurgulariyla dikkat çeken HAS Parti’nin AKP’ye iltihaki olurken ikincisi 12 Eylül öncesinin kontrgerilla faaliyetlerinin tetikçiligini yapmis isimlerin 3. Yargi Paketinde yapilan özel bir düzenleme ile serbest birakilmasi oldu. Her iki adima da bakildiginda 2014 seçimlerinde referandum döneminde AKP’ye destek olmus kesimlerin desteginin garantiye alinmasinin AKP’nin birinci amaci oldugu sonucu çikartilabilir.

HAS PARTI’NIN AKP’YE ILTIHAKI

Son seçimlerde HAS Parti’nin AKP’ye katki saglayacak ciddi bir oy orani yakalayamadigi ortada ancak partiyi kuran kadrolarin AKP’yi en çok rahatsiz ettikleri söylemleri, AKP’yi ve dogrudan Basbakan Erdogan’i hedef alan firavunlasma, karunlasma ve dini buna alet etme elestirileri olmustu. AKP kadrolari ile benzer bir siyasi geçmise sahip isimlerden gelen bu çikislar AKP’ye oy vermis kesimlerin ilgisini çekmis ve iktidar partisini müteahhitler – mücahitler ve cipe binen türbanlilar elestirileri ile zora sokmustu. Numan Kurtulmus’un iktidar gemisine geçis yapmasiyla birlikte bu kesimlerinde iktidar pastasina ortak olmaya karar verdikleri degerlendirmesi yapilabilir. Ancak bu durumun sonuçlari açisindan bakildiginda AKP kendisi ile benzer bir tabana sahip ve iktisadi ya da siyasal bir kirilma aninda kendisini rahatsiz edebilecek bir alternatiften kurtulma hesabi yaptigi açiktir. Bu süreç iki partinin bütünlesmesinden ziyade süpermarketin yuttugu bakkalin sahibine marketin bir reyonunda is vermesine benzemektedir. Ve is verilenler arasina kisa zaman içerisinde Demokrat Partinin eski Genel Baskani Süleyman Soylu, teskilat yapisi ile birlikte Muhsin Yazicioglu’nun ölümünün ardindan zaten AKP’nin hamiliginde açik kalabilen BBP ve 12 Eylül öncesinin eski ülkücüleri de yer alacak gibi görünmektedir.

ERDOGAN KENDI TECRÜBELERINDEN ÖGRENIYOR

Erdogan’in 2014 seçimlerini ilk turda kazanma hesabiyla ilgili oldugu açik olan siyaseti yeniden dizayn etme projesindeki rehberi ise kendi tecrübeleri gibi görünüyor. 2002 yilinda Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi ile siyasal alanda meydana gelen temsiliyet krizinin ardindan seçim barajinin sagladigi avantajla %34 oy oraniyla Meclis’teki sandalyelerinin  %70’e yakinina sahip olan AKP sonrasinda kazandigi iki genel seçim öncesinde de merkez sag muhafazakar seçmeni seçeneksizlestiren siyaset mühendisligi projelerinin örtük ya da açik destekçisi oldu. Bunlarin ilki 2007 seçimleri öncesinde bir önceki seçimde sinirdan barajin altinda kalmis DYP ve ANAP birlesmesinin basarisizliga ugratilmasiydi. Iki partinin yönetici elitlerinin arasindaki güç paylasimi kavgasi iktidara yakin kalemler tarafindan kizistirilirken bu proje seçimlere çok kisa bir süre kala sabote edildi. Bu durumun en önemli sonucu ise “milli görüs gömlegini çikartip, merkez sagin yeni merkezi” oldugunu iddia eden AKP’nin Menderes’e kadar uzanan bir siyasi çizginin tek temsilcisi olarak seçimlere girmesi oldu. Seçim sonucunu sadece bu operasyona baglamak süphesizki hatali olacaktir. Ancak %47 içeresindeki payinin azimsanamayacagini o dönemlerin seçim anketleri de göstermektedir.  

12 HAZIRAN ÖNCESININ FAILI BELIRSIZ KASETLERI

12 Haziran seçimleri sirasinda ise Erdogan tarafindan hem kampanyanin kuruldugu dil, hem de hazirlanan aday listeleri 12 Eylül referandumundaki kamplasma üzerinden politikayi kamplastirmaya devam etmenin esas strateji olarak seçildigini gösteriyordu. Bu dönemin siyaset mühendisligi projesi ise kaset komplolari ile önce CHP’nin sonra MHP’nin vurulmasi oldu. Üzerinden bu kadar süre geçmesine ragmen faili bulunmayan bu operasyonun birincil hedefinin görünür ifadesini Deniz Baykal’in politikalarinda bulan ve askeri ve sivil bürokrasi içerisinde de azimsanamayacak bir destegi olan CHP-MHP ulusalci koalisyonu hayallerinin sandik öncesi parçalanmasiydi. Ortaya çikan sonuçlara bakildiginda MHP’nin barajin altina itilmesi stratejisinin tutmadigi ancak 12 Eylül referandumu sirasinda MHP’den kopartilan Orta Anadolu illerindeki oy oranlarinin korunabildigini göstermektedir.  Erdogan ve partisinin seçim basarilarinin anlasilmasinda tek faktör seçmen tabanini genisletmeye dönük genellikle kimin tarafindan yapildigi karanlikta kalan siyaset mühendisligi operasyonlari yeterli degildir. Sadece Has Parti’nin ve siradaki isim ve gruplarin AKP’ye katilimlariyla amaçlananin ne oldugunun anlasilmasi için konunun bu yönünün alti çizildi. Sonuç olarak Numan Kurtulmus hamlesiyle amaçlanan iktidara yakin kalemlerin de ifade ettigi üzere referandumda yakalanan oy oraninin 2014 seçimlerinde tekrar yakalanmasi.

ERDOGAN’IN PARTI IÇI MÜCADELE HESAPLARI

Peki sadece bu açiklama yeterli midir? Kurtulmus’un gelisiyle birlikte Erdogan’in AKP’nin içindeki iktidar mücadelesinin tarihini öne çekerek kendisinin partinin basinda oldugu Abdullah Gül’ün ise parti içi mücadele için elinin biraz daha zayif oldugu bir anda yaparak 2023’e kadar uzatmayi hesapladigi tek karar verici pozisyonunu korumak için yol temizligi yaptigi degerlendirmesi yapilabilir. Erbakan ailesinin çocuklarini da partiye davet etmeyi içerdigi sözü edilen planla Erdogan partisi içerisinde meydana gelmesi muhtemele çatlaklarin daha erken bir dönemde meydana gelmesini kiskirtarak Çankaya’ya çikmis Özal sendromu yasamak istemedigini ortaya koyuyor. Erdogan’in bu konudaki kaygilarinin asilmasi için sadece parti içi mücadeleyle ilgili adimlarla yetinmeyecegi sir degil. Bu nedenle Erdogan’in Baskanlik sistemi istegi ve partili Cumhurbaskani istegiyle daha önce de disa vurdugu isteklerinin önümüzdeki bir buçuk yilin en önemli siyaset gündemleri arasinda yer almasi çok güçlü bir olasilik. Kurtulmus ve Erbakan ailesini partiye davetle Erdogan’in elini güçlendirmeyi istedigi bir baska çekisme alaninin da cemaat ile oldugu görünmektedir. Cemaatle hükümet arasindaki henüz bitmemis bürokrasiye hakimiyet mücadelesi akillardayken Kurtulmus’un katilmasi sürecinde AKP’nin Gülen Cemaati’ne yakin Hüseyin Çelik gibi isimleri Numan Kurtulmus’a adeta ‘gelme’ demislerdir. Yapilan açiklamalara bakilirsa Cemaat ve Erdogan arasindaki çekismenin alanin bürokrasi koltugundan AKP’nin parti içi güç dengelerine dogru kaymasi sürpriz olmayacaktir.

PEKI SIYASETI TEK BELIRLEYEN BUNLAR MI?

Erdogan ve AKP açisindan bakildiginda Numan Kurtulmus’un katilimi ve önümüzdeki dönemle ilgili hesaplar böyle. Ancak söz konusu olan Türkiye siyaseti oldugunda unutulmamasi gereken temel noktalarin basinda siyaset mühendisligi projeleri genellikle hayatin dogal akisi tarafindan akamete ugratilir. Dolayisiyla Erdogan 2023 hesaplari yaparken bir taraftan Türkiye’nin çözülmemis sorunlari gittikçe tasinmasi daha zor hale gelmektedir. Kürt Sorununda yasanan tikanma, dis politikadan saplanilan bataklik ve iç politikada gittikçe derinlesen mesruiyet krizi gibi önemli konu basliklarinin her biri kendi basina 2023 hayallerinin suya düsmesine yol açabilir. Ancak görünen o ki Erdogan’in ustalik dönemi siyaseti geleneksel kutuplasma noktalarindan kiskirtmak ve eskisine göre daha milliyetçi, daha sunni ve “Asim’in nesli”ni yetistirme hayalleri ile günlük yasamin düzenlenmesi için çok daha fazlasi müdahalenin gündeme gelecegi bir dönem olmaya devam edecektir.  Ancak unutulmamasi gereken nokta burasi Ortadogu ve bir buçuk yil içerisinde köprünün altindan daha çok su akacaktir.