Ülkemizde yangın faciaları yaşanıyor.
Ülke ekonomisi savaşan ülkelerden daha kötü.
Küçük çocuklarımız kaçırılıyor.
Yetkili ağızların hemen hemen hepsinden aynı nakaratı dinliyoruz. O da an be an takip ediyoruz.
Bu aslında olayları seyrediyoruz deme acziyetinin çaresizce siyasi olarak dışa vurumu.
17 Ağustos depremi üzerinden 23 yıl geçti. Gerçek manada ibret alınsa idi İstanbul’da bugün çürük yapı stoğundan bahsediyor olmaz idik.
TOKİ ve muadil yapılar ile mevcut iktidar yaklaşık 1.700.000 bağımsız bölüm üretti. İstanbul’da 2021 verilerine göre 1.160.000 bina 4.500.000 bağımsız bölüm bulunuyor! 1.160.000 binanın 800.000 inin2000 öncesi olduğu biliniyor. Dağa taşa bina yapan TOKİ ve muadil yapılar bu enerjiyi yapı stoğunu düzeltme adına değil de rantsal dönüşüm adına yaptıkları için İstanbul’umuzda hala deprem korkusu olanca şiddeti ile yaşanmaktadır.
Ekonominin kötü olması gereksiz yapı stoğu artışı ile inşaat sektörünün dönemez hale gelmesi nedeni ile kötü yapı stoğundan kurtulma isteği vatandaşta ekonomik nedenli olarak akamete uğramış durumdadır.
Sözde ekonomist yönetimde olunca, lafla faiz karşıtlığı da bununla birleşince, faiz canavarı hortlamış, enflasyon canavarı hortlamış TUİK ise doğruları söyleme yerine abudikgubidik hesaplara sığınmayı tercih etmiştir.
TUİK abudikgubidik hesapları ile an be an takip etmediğini gösterse de an be an zırva tevili yapmaktan geri kalmamaktadır. Yalan, kuyruklu yalan, istatistik denklemini an be an takip ettikleri görülmektedir.
TUİK nüfus verilerinde de sağlıklı bilgi vermese de İstanbul’u yaklaşık 16 milyon nüfus ve ülke nüfusunun%19‘unun ikamet ettiği ilimiz olarak göstermektedir. Nüfusta %19 yer kaplayan İstanbul ekonomiye katkıda %50’lik yer kaplamaktadır.
Dağa taşa konut yapana kadar İstanbul’un deprem odaklı kentsel dönüşüm ile kötü yapı stoğundan kurtarılması elzem iken her yıl bu manada konuşmalar yapanların rantsal dönüşüme teslim olduğu, öncelik belirleme reflekslerinin deprem değil rant olduğu son 23 yılın özeti olarak karşımızda durmaktadır.
Rant için bina yapanların yangın uçağı almak yerine itibar diye uydurdukları komplekslerini ve nefislerini tatmin için filolarına uçak almaktan, tasarruf edebiyatı yanında son model araç almaktan vazgeçmediklerini görüyoruz.
Uzaya para ile adam göndermeyi teknoloji kalkınma diye yutturan bu kafa, oraya harcanan 55 milyon dolar ile en az iki yangın söndürme aracı alınacağını elbette biliyordur. An be an takip ettikleri için bilmiyor değildirler, hatta yanan yerlere kaç konut veya kaç yıldızlı otel yapılacağını bile an be an hesaplamışlardır birileri.
Orman yangınlarında yetersiz kalmanın verdiği acziyeti de an be an takip ediyoruz beyanları ile geçiştirdiklerini görüyoruz.
An be an takip ettikleri için halkımız kayıplarını sabah programı sunucularından bekler hale gelmiştir. Bu programların polis teşkilatı ve hukuk sistemine verdiği zararı düşünmeyenler bu programlar ile halkı uyutup oyaladıklarını düşünseler de halkımız da an be an acziyeti izlemektedir!