Avrupa müzeleri telasta

Avrupa müzeleri telasta

The Economist, Türkiye`nin geri istedigi tarihi eserleri nedeniyle Avrupa`da müzelerin telasta oldugunu yazdi. Dergi Türkiye`yi `kültürel hirsi olmakla` elestirdigi yazisinda, Osmanli topraklarindan çikan tarihi eserleri de hatirlatti.

ISTANBUL - The Economist dergisi 19 Mayis günü ‘Türkiye’nin kültürel hirslari’ baslikli makaleyle Türkiye ’nin yurtdisina kaçirilan eserlerini geri alma mücadelesini elestirdi. Kültür editörü Fiammetta Rocco tarafindan kaleme alinan yazida, Avrupa müzelerinde ve koleksiyonerlerde telas oldugu vurgulanarak “Bazisi avukatlara basvurdu, bazisi da uzun dönemli ödünç vermenin sorunu çözecegini umuyor. Ancak Kültür ve Turizm Bakani Ertugrul Günay sadece süresiz ödünç vermeyle tatmin olacaklarini söylüyor. Bazisi da oyalama taktigi güderek Türk yetkililerin bezeceginii umuyor” ifadesi kullanildi.
Türkiye yillardir, topraklarindan kaçirilmis tarihi eserlerinin pesinde. Kültür ve Turizm Bakani Ertugrul Günay , Hattusa’dan 1917’de restorasyon bahanesiyle götürülen Bogazköy Sfenksi’ni iade etmeyen Almanya’yi, Almanlarin yürüttügü kazilari iptal etmekle uyarmisti. Berlin Müzesi iki ay sonra eseri ‘iade’ karari aldi. Bakanlik ayrica Amerikan Metropolitan Müzesi’ndeki Herakles Heykeli’nin üst yarisinin iadesini de sagladi. Bakanlik Avrupa ve ABD’deki birçok müzeden de zamaninda kaçirilmis eserleri istiyor.
Dergide çikan makale ise Türkiye’nin bu eserleri isteme hakki olmadigini savunuyor: “Osmanli padisahi 2. Abdülhamid, 1887’de Lübnanli bir köylünün Sayda kentinde buldugu 18 lahiti Istanbul’a getirtmisti. En büyük lahitte Büyük Iskender’in kemiklerinin bulunduguna inaniliyordu. Lahit Türklere ait degil ve Sayda bugün Lübnan topraklarinda ama lahit, Istanbul ’un en büyük hazinesi kabul ediliyor. Mona Lisa Louvre için neyse, Iskender Lahti de Istanbul Arkeoloji Müzesi için o.”
Oysa Iskender Lahiti Lübnan’dan getirilirken bu topraklar Osmanli Devleti’ne aitti. Türkiye’nin iadesini istedigi hiçbir eser ise bu kapsamda degil. Iadesi istenen eserlerin tamami yasadisi yollarla kaçirilan hazineler. 

Humann: Nasil kaçirdim?
The Economist’teki makalede Almanya’da bulunan Bergama Zeus Sunagi da yer aldi ve ‘padisahin izniyle’ kaçirildigi öne sürüldü. Oysa gerçek kaçirilma hikâyesi farkli. 1864 yilinda Ege’deki tren yolu insaatinda mühendis olarak çalismaya gelen Carl Humann bir yil sonra Bergama akropolünü kesfetti. 1871 yilina kadar yani Osmanli yönetiminden kazi izni aldigi tarihe kadar Zeus Sunagi’na ait pek çok parçayi Almanya ’ya kaçirdi. Izni aldiktan sonra da bu eserleri sanki izin alindiktan sonra götürmüs havasi yaratti. Tüm bunlari da Berlin Müzesi Heykel Bölümü Müdürü Alexander Conze’ye yazdigi mektupta anlatti. Iste o mektuptan bir bölüm:
“...Simdi size söyle bir teklifim var. Bu isin kokusu çikmadan rölyefleri tepeden asagi indirteyim. Saglam sandiklara koyayim ve Dikili’ye tasitayim. Orada kimse sandiklari Izmir istikametli bir gemiye yükletmemi engellemez. Izmir ’de Diran Efendi’yi hemen yoklayip beni Izmir Limani’na kontrolsüz sokmalarini saglarim. Sonra da sandiklari Izmir ’de Hollanda veya Ingiliz bandirali bir silebe yükleyip yollarim. Böylece sandiklari kimse bulamaz. Biz de bunlarin size alti yil önce ve geçen sene gönderdigim rölyeflerden oldugunu söyleriz.”
Osmanli dava açti
Troia diger ismiyle Troya Hazineleri de benzer yöntemlerle kaçirilmisti. Alman amatör arkeolog Schlieman, buldugu hazineleri Atina’ya kaçirdi. Kaçakçiligin ortaya çikmasindan birkaç ay sonra Osmanli Devleti Atina’da 1874 yilinda dava açip eserlerin iadesini talep etti. Ancak dava kaybedildi. Daha sonra temyize gidildi ve Osmanli hakli bulunarak eserlerin iadesine karar verildi. Schlieman’in Atina’daki evi arandi ancak eserler kaçirilmisti. Daha sonra Osmanli, Schlieman aleyhine 1 milyon Frank’lik tazminat davasi açti. Ancak mahkeme tazminat bedelini 10 bin Frank olarak belirledi. Bu arada Osmanli Devleti girdigi savaslar nedeniyle eserlerin pesini birakti.

IstedIgImIz eserler
ABD’den: Kumluca Eserleri, Herakles Heykeli, Getty Museum ve Lydia Eserleri.
Almanya ’dan: Bergama Zeus Sunagi, Aphrodisias Ihtiyar Balikçi Heykeli, Konya Beyhekim Camii Mihrabi, Haci Ibrahim Veli Türbesi Sandukasi, Troya Hazineleri.
Danimarka’dan: Diyarbakir Müzesi Sfenks Figürini, Aksehir Seydi Mahmut Hayrani Türbesi’ne ait sanduka, Cizre Ulu Cami kapi tokmagi, Nuruosmaniye Kütüphanesi’ne ait Kur’an sayfalari.
Rusya’dan: Troya Hazineleri.
Fransa’dan: II. Selim Türbesi çinileri.
Ingiltere’den: Çalinti Kur’an sayfalari, Victoria&Albert Müzesi’nde bulunan Eros Basi, Samsat Steli, Halikarnas Mozolesi parçalari, Knidos Aslan heykeli.



Knidos Aslani vinçle tasindi
Ingiliz Arkeolog Charles Newton ve arkadaslari, kürekli bir filikayla, Knidos Aslani’nin binlerce yildir kipirdamadan yüzükoyun yattigi Datça koyuna geldi. Büyük ihtimalle o tarihe kadar kimseler bu essiz koya ugramamisti. Newton, aslani tasiyabilmek için koya bir vinç bile getirtti. 11 ton agirligindaki Knidos Aslani heykeli, vinçlerle koya yanasan tekneye, sonra da bir Ingiliz savas gemisine yüklenerek götürüldü. Newton bu ani fotograflamayi da ihmal etmedi. Newton tarihi eserler konusundaki bu ‘basarilarindan’ dolayi daha sonra ‘sir’ unvaniyla ödüllendirildi. Hem Knidos hem de Bodrum’dan çok kiymetli eserleri gemilerle Ingiltere ’ye tasimis, dönemin yöneticilerinden Mehmet Ali Aga’dan da insan gücü ve malzeme yardimi almisti. Çaldigi eserler bugün British Museum’da sergileniyor.



Eros Basi Ingiltere ’de
Konya Eregli’de 1879 yilinda Konsolos Charles Wilson tarafindan yapilan kazilar sirasinda ortaya çikarilan 700 yillik Sidemara Lahti üzerinden koparilip götürülen Eros Basi Ingiltere ’de Victoria&Albert Müzesi’nde sergileniyor. 25 tonluk Sidemara Lahiti ise Istanbul Arkeoloji Müzesi’nde Eros basinin yeri bos olarak sergileniyor. Eserin müzeye Wilson’in torunlari tarafindan bagislandigi ortaya çikti.