BELEDIYE BASKANI ILE DOLASTIK
Egzoz dumani kusan sehirde bir sivri dil mahkûmiyeti yasiyoruz, yillardir. Göz görebildigince zenginlik aldatisi ve fakirlik yontusu iç içe geçmis, zihinsel üretkenligin kafatasimizi zorlamasini engelliyor. Belediye baskanina tesadüf edip Istanbul caddesinde baslayan Rumeliler derneginde son bulan refakatimiz da bu gerçek yine su yüzüne çikti. Esnaf gezisinde Baskani gören yurttaslarin çogu ufak tefek, küçük büyük yardim taleplerini dile getirdiler çünkü.
Milletin belediye çalismalarina bir diyecegi yok görüntüsü hakim. Belki de direkt belediye baskaninin yüzüne diyemediler, ya kinanmamak için nefsin hilelerine düsmediler. Ya da sikinti çektiklerini dile getirmelerine karsin sonuçlarini bekliyorlar, iyi bir çevrede yasayabilmek arzusuyla sustular. Her türlü dürtüden yoksun bir yok olus yasaniyor Esenler’de. Açikça yildirmaya yönelik bir durum yoksa da bir yilginlik kol geziyor sokaklarda.
Baskan yardimcilari ve birim müdürleriyle yola koyulan baskanin, sicak temastan nasil sonuçlar çikaracagini görecegiz ileriki günlerde. Yillarca gün yüzü görmemis ahali, karsisinda baskani görünce filozof kesilenleri hariç ateste çorbasini kaynatmayla ilgili serzenisleri sundular utanip sikilarak. Halkin ne çok derdi var, Ülke güllük gülistanlik degil maalesef. Bir sehir var ki ülkenin ve kisilerin kaderini sip diye degistirecek güçte, ama yoksul çogunlugun alinyazisi degismez degistirilemez biçimde yazili alinlarina. Bayrak bezinden barinaklarda, tek katli gecekondularda, viran evlerde, tümseklerde bayirlarda külfetli külçe hikâyeler depolaniyor isin özü.
Bu sahte kurmacayi hesap kitap edip, belirleyip yapanlar, dümene geçince gecelerin siircisi kesilirse sokakta karsilasilan bu olur elbette. Yardim biraz daha yardim, evvel Allah sonra siz. Müthis örgütçü olmak da yetmez is kivamina erdiyse. Kamuoyu arastirma uzmanligi da çare olmaz bu hastaliga. Baskan çikar dolasir, halk adami ve bürokrat olmak da delice esen rüzgâri dâhice dizginlemek olur. Sali günü caddeler dolasilir Çarsamba halk matinesine müsteri bulunur. Salincakta her daim tek kisilik ölümler yasanir nasilsa. Persembenin gelisi de çarsambadan belli olur.
Kapilmisiz gündelik hayata inançlari körelten, bellegi zayiflatan bir yalnizligi yasiyoruz mavi kürede. Oysa semadan kaleye yolculuk bir findik tanesi çapi kadar. Aslinda koca kentte semboller arayarak dolasmaya gerek bile yok. Nasilsa alem bir noktadan dogdugu gibi günü gelir batar. Zifiri karanlikta bir mum isigi ferahlik, aydinlik arayanlar da kapiya dayanir. Kapilari ardina kadar açik tutmak yeter de artar bile.
Çözümsüzlük çinarina çivi çakilmis bir kere. Altin tozuna yatirilmis beyinlerde ise sebepsizce yepyeni masallara açilir düsler. Çünkü açlik lezzet tanimaz. Ne çikarsa bahtina ya alistirilmislik sokak lambalarindan zirveye çikisi asla önemsemez. Her çikisin da bir inisi varmis zerrece enterese etmez garibi.
Çok dolastik bu caddelerde sokaklarda. Belediye baskaniyla dolasinca kendi kendimize parolasiz yazmak geldi içimizden. Yazinin hangi kelimede çatladigini kaleye almadan hem de. Hayat felsefesi olusum düzlemindeki genç beyinlerle selamlasmayi ve söylesmeyi de gözlemleyince sokaga çikma yasagi günlerinden bu güne ilaveten günlükler tutmaya gerek olmadigini da gördük.
Her sey baskanla bir esnaf gezisine katildiktan sonra sekilsizlesti dememek için, ilham bazen insani kontrolden çikarir diyelim bari.
Zaten tüm yasadiklarimiz “agriyan dise kekik yagi sürmek” gibi bir sey.