Ben Hakkımı Helal Etmiyorum.

Tekstilkent’te hayallerimizi yıkanlara, güvenimizi yerle bir edenlere, sevgimize saygımıza ihanet edenlere , Halil İbrahim soframızda karnını doyurup sırtımızdan hançerleyenlere,Tüm iyi niyetimizi kullanarak yüzümüze baka baka yalan konuşanlara, yanımızda gibi olup arkamızdan çelme takıp düşürmeye çalışan sinsilik yapanlara, Bu dünyada hesap yok diye hakkımıza girenlere hakkımızı helal etmiyoruz..

Bazı Omurgasız Şahsiyetsizler Tekstilkent’te Cirit Atması.

Tekstilkent’te tek amacı fırıldak gibi ortada dolaşmak olan güç nerede oraya geçerek saf tutan hatta bu aralarda avukatlığına savunan Fetocu ve dilsiz şeytanlardan geçilmiyor.Ömürlerin de hiç güvenmemiş kooperatiften beslenen asalakların alttan bize asla güç gösterisi yapmasın.

Bu aralar Tekstilkent’te Niyet Okuyucular Türedi.

Bak sen bunu demek istiyorsun, sen şusun, sen busun diyerek zamanı damgalamaya çalışan omurgasızlar Öyle ki, zaman korkuyu emzirmeye devam ediyor. Kısa sürede büyüyen dev misali, gücüne güç katan , korkunun her tarafı birer ikişer teslim almaya başladığı bir döneme doğru gidiyoruz.

Zamanı Gelince iki yüzlü insanları ifşa etmeye başlayacağız.

Konuşan konuştu, susan sustu. ne konuşma konuya ilgiyi göstermekteydi ne de susmak ilgisizliği. Bazen susarak anlatmak daha muhtevalıydı. Evet, her olağanüstü dönemde yargı gücüyle işleyen bir yargı hâkimiyeti kendini belli etmeye çalışıyor.

Tekstilkent’te özel keyfiyet yasası uygulanıyor.

Tabiri caizse ; keyfim isterse yasası, canınıza okurum yönetmeliği, ben bilirim hukuku ve savulun bre yobazlar ilkesi, her tarafa hâkim olmuş.Hak, hukuk, adalet, akademik gerçekler, bilimsel veriler laf ü güzaftan ibarette kaldı