BÖKE; ?KOLTUKTAN OLMAK PAHASINA SIYASETTE OLMAK LAZIM?

BÖKE; ?KOLTUKTAN OLMAK PAHASINA SIYASETTE OLMAK LAZIM?

CHP Parti Meclis üyesi Prof. Dr. Selin Sayek Böke, Istanbul Yüksek Ticaret ve Marmara Üniversitesi Iktisadi Idari Bilimler Fakültesi Mezunlar Dernegi`nin düzenledigi, ?14. Türkiye Vergi Kongresi`nin son oturumunda ?Siyasetin ve Bürokrasinin Ekonomik Büyü

BÖKE; “KOLTUKTAN OLMAK PAHASINA SIYASETTE OLMAK LAZIM” 
 
CHP Parti Meclis üyesi Prof. Dr. Selin Sayek Böke, Istanbul Yüksek Ticaret ve Marmara Üniversitesi Iktisadi Idari Bilimler Fakültesi Mezunlar Dernegi’nin düzenledigi, ‘14. Türkiye Vergi Kongresi’nin son oturumunda  “Siyasetin ve Bürokrasinin Ekonomik Büyümeye Bakisi” kapsaminda bir sunum gerçeklestirdi. Böke; “Siyaset, teknik ve bilimsel çalisma yapma ve üretme zeminini ortadan kaldirdigi için siyasete girdik. Koltuktan olmak pahasina siyasette olmak lazim…” dedi.
 
Böke, sunumunda; “2007’den bu yana ülkeyi güçsüzlesen noktaya tasiyan bir ekonomik anlayisla karsilastik. Bu arada hiçbir ekonomi paketi ortaya konmadi. Ve agir maliyet ödemeye basladik. Öyle ki bir reform paketi olmadan, devletin kaynaklarini kullanma yetkisi siyasi anlayisa bagli kalacak bir sekle dönüstü. Eger siyasi bir fayda alinabiliyorsa bu kaynaklar siyasi faydalarina bakilarak kullanabilir hale dönüstürüldü. Bu ayri ayri yapilan bal çalma toplumu da olumsuz etkiledi.
 
“DEVLET KAPITALIZMI YASANAN BIR DÖNEM…” 
 
2013`ten sonra ise neredeyse devlet kapitalizmi yasandigi bir döneme girdik. Zamanla bütün ihalelerin tek kisi tarafindan, kime verilecegine karar verildigi,  hangi sektörün ve o sektörde hangi aktörlerinin yasayip yasamayacagina tek bir kisinin izin verdigi bir dönem açildi. Dolayisiyla kuralsizlik kural haline geldi. Bütün bu deneyimlerden sunu ögreniyoruz. Kurallara ihtiyacimiz var. Kurallari düzenleyen bir kamuya ihtiyacimiz var.  Günü kurtaran bir anlayisin degil, açikça sinif temelli ve bir bütüne oturtulan ekonomik anlayisin uygulanmasi gerekiyor.
 
Dolayisiyla kaynagi da tartisan bir anlayisa ihtiyaç var. Bir ilk adim olarak da vergiden baslamak gerekiyor. Yeniden sosyal devleti tarif etmek gerekiyor. Ve bütüncül paketin ilk adimi da vergi olmali.  Bu dogrultuda birçok alanda yenilenme sart. Asgari ücretten vergi almazsiniz rant ekonomisinden vergi alirsiniz. Örnegin yeni bir ücret politikasi olmali. Bu gün asgari ücret açlik sinirinin altinda. Daha önemlisi kayit disilik artiyorsa,  güvencesiz çalisma varsa dönüp önce ücret politikasini revize etmek gerekiyor. En kolay yapilacak sey asgari ücretin düzenlenmesi. Ancak sadece asgari ücret arttirici, arttiracagim diyen bir anlayis yanlistir. Çünkü istihdami saglayan Kobilerdir.  Ve Kobiler de milyonlarca asgari ücretli çalisan vardir. Milyonlarca emekçi Kobilerde çalismaktadir. O zaman Kobilerin verimliligini de artirmak gerekiyor. Bütüncüllük burada devreye giriyor. Es zamanli olarak KOBI’lerin ödeme gücünün yükseltilmesi konusunda adimlar atilmalidir. Bir ekonomik düzen kurulmalidir. Ve üretim yapan Kobilerin verimlilik artisini saglayacak sekilde düzenlemelere gidilmelidir. Verim artiracak neyse yatirimi oraya yapmak lazimdir.  

“ÇARPAN ETKISI YÜKSEK OLAN DEGERLERE YÖNELMEK GEREKIR”
 
Yeni yatirimlar için kaynak var. Ama bu siyasi bir tercihtir. Ulastirma yatirim bütçenizi kullanilmayacak köprüler yerine Kobilere yatirsaydiniz yine ayni miktarda harcama olacakti. Ama getirisi çok olacakti. Ve sosyal devlet yükümlülügünü yerine getirmek için alanlar açan bir sonuç dogacakti. Onun için ücret politikasi çerçevesinde asgari ücreti artirirken, verimliligi de arttiran bir ekonomik anlayisi ortaya koymak gerekiyor. Çarpan etkisi yüksek olan degerlere yönelmek gerekiyor. KOBI’lerin rahatlatilmasi yönünde atilacak adimlar ücret artisini da kendiliginden getirecektir.  Sanayide dört sifir yokmus gibi yaparsak daha çok kavga edilir. Dolayisiyla dijital altyapiya yatirim yapan, verimi artiran, ücretleri arttiran, sosyal yükümlülükleri yerine getirmeyi saglayan bir ekonomik yöntemi gelistirmek zorundayiz. Bunun içinde para var.
 
Bugünkü rantçi insaat sisteminden daha yüksek getirisi olabilecek alanlarda hizmet üretmeliyiz. Yatirim yapilmalidir. Insaat sektörünün çarpan etkisi birkaç sektörle iliskilidir ve sinirlidir. Ancak istihdam yaratacak yatirimlarda çarpan etkisi yüksek olacaktir. Degisik iskollarina olanak ve istihdam olanagi saglayacaktir. Her taraftan çarpan etkisini artirabilecek yatirimlara ve akademik çalismalara göre rantçi insaat modeli yerine sosyal projeler ve üretim projeleri hayata geçirmek gerekmektedir. Ama bu da bir siyasi tercih meselesidir.  
 
“HUKUKSUZLUGUN, OHAL’IN ORTADAN KALKMASI GEREKIYOR.”
 
Bütün bunlarin yapilabilmesi için de hukuk gerekiyor. Hukuksuzlugun OHAL’in ortadan kalkmasi gerekiyor. Basini tek sesli olmaktan çikarmak gerekir. Merkez Türkiye projesi kapsaminda yeni projeler üretilerek savaslara dahil olmak yerine barisin öncüsü olabilecek ve ticari diplomasi yoluyla Barisi ekonomik refaha çevirecek bir sistemi kullanmak gerekir. Esasinda bu yolla müthis kazanimlar elde edilebilir. Bunun için de salt cografi konumdan dolayi ürünün geçisinden fayda saglayan bir yaklasimdan degil, ürün geçerken ürüne arti katki saglayacak yaklasimlar önemsenmelidir. Onun için de teknolojik yatirimlar, egitim, bilim, özgür düsünce ve teknoloji merkezli dijital altyapiya ihtiyaç vardir.  
 
Bu gün Türkiye`nin cografi konumu itibariyle herkesle kavga halindeyiz. Savas eden degil, emperyalizmin oyuncagi olan degil, kendi kendine var olan ve bölgeye baris getiren bir ülke olmaliyiz. Cumhuriyetin öz degerlerine dönmeliyiz. Bunlarin olabilmesi için de siyasetin degismesi gerekiyor.

“HALK SIZ ÖNCÜ OLURSANIZ BIZ GELMEYE HAZIRIZ DIYOR.”
 
Degisme talebinin siyasi partilerden degil toplum dinamiklerinden almak ve okumak gerekiyor. Benim umudum da burada. Toplum siyasi partileri de degismeye itmeli ve itiyor. Toplum siyasi partilerin çok ötesinde. Tüm baski ve Devlet gücüne ragmen bu toplumda ortaya çikan sonuç memleketin yarisinin demokrasi istedigidir. Demokratik bir ortami istedigidir. Ancak bu da yetmiyor. Irade vasfina durun diyen ve baski olusturan toplumsal güce gereksinim var.
 
Koltuktan vazgeçmek pahasina siyasette olmak lazim. Siyasetle olmayanlarin da ortak hareket etmesi gerekir. Her olumlu adimi toplumsal baski attirir. Halk bu gün siz öncü olursaniz biz gelmeye haziriz diyor. Bunu görmek lazim. Ölçü budur. Gelmezseniz zorlamayla getiririz diyor. Degisim iste böyle baslamalidir. Mekanik sekilde, siyasette, siyasi parti de degisecek demeyle olmaz. Siyasette talebe göre degisim olmalidir. Ben bu anlamda gelecekten umutluyum.
 
Cumhuriyet degerlerinin yeniden ayaga kalktigi bir ülkede teknik anlamda görev yapacagimiza, çocuk büyütüyor olacagimiza inaniyorum…”