Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) “Kobani’yi Yeniden Insa Edelim” kampanyasina destek için Türkiye’nin çesitli illerinden oyuncaklar, kitap, saglik malzemeleri ile Suruç’a giden ve Amara Kültür Merkezi önünde patlayan bomba ile Türkiye gündeminde yerini alan Suruç katliaminin üzerinden tam 1 yil geçti. Çogunlugu genç 33 yurttas yasamini yitirdigi olayin ardindan adalet bir türlü gelmedi. 1 yil boyunca her gün “Acaba gelecekler mi?” diye sevdiklerinin yolunu bekleyen aileler, gelmeyen adalete ise tepkili. Saldirida yasamini yitirenlerden Polen Ünlü’nün annesi Sennur Ünlü, “Ölüm benim kizimi teget geçmedi. Ben arkadasimi, sirdasimi, ögretmenimi ve evladimi kaybettim. Suruç patlamasinda adalet bir adim ileriye gidemedi. Giden gitti bari buna sebep olanlar adalet önüne çikarilsin” diyor. Ezgi Hatice Saadet’in babasi Ali Saadedet de “Kizim Kobane’deki çocuklara oyuncak götürecek diye çok heyecanliydi. Akademisyen olmayi çok istiyordu. Üzerinden 1 yil geçti. Adalet halen yok. Devlet suçlu degilse gizlilik kararini kaldirsin” diye konusuyor.
Her sey SGDF üyesi gençlerin, ISID kusatmasi ve taarruzu sirasinda büyük yikima ugrayan Kobani’nin yeniden insasi için çalismalara katilmak üzere, Kobanili çocuklara oyuncak ve kitap alarak yola çikmasiyla basladi. Gençler, yola heyecan ve umutla koyuldular. Yapmak istedikleri, Kobani halkina yönelik saglik taramalarina katilip, Kobani’deki çatismalarda hayatini kaybeden Suphi Nejat Agirnasli anisina kurulan kütüphanenin açilisini yapmakti. Kentteki savas magduru çocuklari da unutmamislardi... Çocuklar için bir kres açip, duvarlarini resimler çizip, çocuklara müzik aletleri hediye edeceklerdi. Yola çiktiklari araçlari oyuncak doluydu... Suruç’a geldiklerinde kahvalti yapmak için Amare Kültür Merkezi önünde durdular. Ardindan basin açiklamasi yaparak yola devam edeceklerdi. Iste hersey bu sirada oldu. Gençlerin basin açiklamasi yaptigi sirada bir anda patlayan bir bomba onlari, hayatlarinin yaninda hayallerini ve umutlarini da yok etti. Olayin üzerinden bugün tam 1 yil geçti... Ne Kobani’ye giderken gülümseyen gençlerin gülüsleri unutuldu, ne de patlama aninin acisi geçti.
‘Birsey olmaz, korkma baba’
Katliamda yasamini yitiren 20 yasindaki Hatice Ezgi Saadet, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü ögrencisiydi. Üniversite sinavina haziran 2013’te, Gezi Direnisi’nin en hareketli günlerinde girmisti. Bölümü için, “Issiz olacagim ben. Mutluyum” diyordu. Ancak caniler Hatice’nin issiz kalmasina bile izin vermedi. Baba Ali Saadet, kizi ile Suruç’a gitmeden önce oturup konustuklarini belirterek, “Kizima ‘Kobane’de bir katliam var. Gitmeniz sakincali’ dedim. Kizim ise o kadar mutlu ve heyecanliydi ki, ‘Bir sey olmaz, korkma baba’ dedi. Bende 300 kisinin gittigi bir yerde devletin bir kontrolü olur, çocuklarimiza zarar veremezler diye düsündüm” diyerek anlatiyor.
‘Son kez balkondan baktim’
Yola çikmadan önce son kez kizi Hatice ile kahvalti yaptiklarini söyleyen baba Saadet “Son kez ona balkondan baktim. Yolda oldugu gece boyunca telefonda konustuk. Bana ‘Sarkilar ile çok güzel bir yolculuk geçirdiklerini söyledi.’ Kizimla, patlama günü, sabah erken saatte yine konustum. Bu son konusmamiz oldu. Hatice’m iyi kalpli, öz güven sahibi, neseli bir çocuktu. Dinlemeyi seven ama dinlenmedigi yerde de durmayan biriydi. Hatice’m kansizligi olan bir çocuktu. Ufacik soguk alginliginda bile hasta olurdu” diyor. Olayin oldugu saatlerde Hatice Ezgi’yi defalarca kez aradiklarini söyleyen baba Saadet, “Çaldi, çaldi, çaldi... Kizim telefonunu açmadi. Haberi alinca yikildik. Ben hukuk bilgisine sahip degilim ama hukukçular araciyla yaptigimiz tüm girisimler buz dagina çarpip geri dönüyor. Eger devlet suçlu degise, gizlilik kararini kaldirsin. Bizde gerçegi ögrenelim. Zaten basindan beri belli bazi seyler. Olay yerinde herhangi bir güvenlik önleminin olmamasi devlet isin içinde mi sorusunu akillara getiriyor. Tek istedigimiz adalet” diye konusuyor.
‘Çocuklarimizi ölüm bile ayirmadi’
Patlamadan 1 ay önce Istanbul Üniversitesi’nden mezun olan ve saldirida yasamini yitiren Polen Ünlü’nün annesi Sennur Ünlü ise kizinin Hatice Ezgi Saadet ile çok yakin arkadas olduklarini belirterek “Çocuklarimiz ölüm bile ayirmadi. Mezarlari yanyana” diyerek basliyor konusmasina. Anne Ünlü, söyle devam ediyor:
“Polen okul disinda çalisiyordu. Çalistigi parayla Kobanili çocuklara hediyeler aliyordu. Böyle bir yolculuga çikacagi için içi kipir kipirdi, yerinde duramiyordu. Çocugum çocuklugundan beri kendini okumaya vermisti. Sürekli kitap okuyordu. Çalisan anneler bilirler kreste büyüyrn çocuklar daha erken olgunlasir. Polen’de o çocuklardandi. Yasina karsin çok akli basinda ve çok paylasimliydi. Asla haksizliga gelemezdi. Patlamadan birgün önce beni arayip telefonuna kontör yüklememi istedi. Olayin oldugu sabah kontör yükledigimi söylemek için aradim ve bu son konusmamiz oldu. Olayi televizyondan duydum. Aradim çocugumu arkadaslari ‘Polen yaralilara yardim ediyor’ dediler. Israrla telefona istememe karsin telefona gelen olmadi. Polen, çok üsüyen bir çocuktu. Temmuz ayinda bile yorganla yatardi. Polen’im havaalaninin morgunda, o sogukta sabaha kadar bekledi. Polen’imi bir daha göremedim. Kabullenemiyorum. ‘Yurtdisina gitti. Dönecek’ diyorum ama dönmüyor. Ben yalnizca kizimi degil, arkadasimi yoldasimi, ögretmenimi kaybettim. Babasi bir kez bana sesini yükseltmisti. Polen’im, ‘Baba, anneme sesini yükseltme’ demisti. O gideli babasi bana sesini asla yükseltmiyor. ‘Sen bana Polen’in emanetisin’ diyor. Bu isi ISID yapti. Destekleyenleri belli. Giden gitti... Adalet yerini bulsun. Gizlilik karari kaldirilsin.”
‘Arkadaslarimizin hayatini çaldilar’
Saldirinin sembol fotograflarindan biri, yerde yatan iki yarali kadinin el ele tutusarak birbirlerine güç verdigi kareydi. O kadinlardan Dr. Çagla Seven olayin üzerinden geçen 1 yil boyunca patlamanin ve bedenine isabet eden 100’ün üzerinde yarattigi yaralar ile hayata tutunmaya çalisiyor. Haseki Devlet Hastanesi’nde Çocuk Hastaliklari ve Sagligi Uzmani olarak görev yapan Dr. Seven yasadiklarini su sözler ile anlatiyor:
“Patlama sonrasi agir yaralandim. Suan sag bacagim aksiyor. Bir daha eskisi gibi yürüyüp, kosamayacagim. beni bekleyen bir dizi ameliyat daha var. Bunlar benden çalinanlar. Arkadaslarimizin ise hayatlarini çaldilar. Olayin üzerinden 1 yil geçmesine karsin dosyada bir aydinlanma olmadi, dosyada gizlilik karari var, bu karar derhal kaldirilmali. Hayata geri dönemiyoruz, kayiplarimizin acisi halen devam ediyor. Bugün sokaga çagiranlar, bizim Suruç Patlamasi’nin yil dönümünde yapacagimiz anmalara izin vermiyor. Adalet yerini bulursa belki biraz rahatlayacagim. Psikolojim bozuk, ilaçlar kullaniyorum. Tek istedigim sey adalet.”