BU GÜN BAYRAM AILE MATINESI VAR BASROLLERDE BELGIN DORUKKKK

BU GÜN BAYRAM AILE MATINESI VAR BASROLLERDE BELGIN DORUKKKK

Bu gün seker bayrami, amcamin kizlari bize gelmisler, hepsi de Sümer basmasindan renk renk desenli fistanlariyla çiçek bahçesi gibiyiz, fakat benim elbisem farkli nedenini de anlatayim;

BU GÜN BAYRAM AILE MATINESI VAR BASROLLERDE BELGIN DORUKKKK

Bu gün seker bayrami, amcamin kizlari bize gelmisler, hepsi de Sümer basmasindan renk renk desenli fistanlariyla çiçek bahçesi gibiyiz, fakat benim elbisem farkli nedenini de anlatayim;

Annemin çok güzel ipek taftadan bir etegi vardi, kadincagiz onu benim çeyizime kaldirmis on sekiz yasima gelince verecekmis, ancak ben hâlâ öyleyimdir, sabirsizcayim. Bu bayram basma fistan degil de ipek tafta bir elbise giymek istedim.  Konu mankenim de son gittigim Belgin Doruk filmiydi, adini hatirlasam iyiydi ya asil önemli olan filmin bana ne verdigi olmali diyorum ve adini kendim kuruyorum

Filmin adi; Belgin Doru’gun Sal yakasi. Iste tutturdum anne bu etegi bana terzide elbise yaptir, bayrama on gün kala her gün anneme yalvardim. Sonuçta kadin pes etti ve gittik.

Terzi daha anlayisli, hos görülü hem anami, hem beni memnun etmek için üstün bir çaba sarf ediyor; “bak! caaanimmm sen daha küçüksün, gögüslerin çikmamis bu yakayi kaldiramazsin o Belgin Doruk’un gögüsleri var yaka güzel duruyor ama sen daha 12 yasindasin sana bebe yakali kollarini da fistik büzgüsü yaparim, cici bir elbise dikeyim, sen zaten güzelsin”

Anneme dönüp;

 —Nadire yenge bu kumasta çok agirrr, sümer basmasindan çitir çitir çiçekli üç metre bir kumas alsaydin ya.

Annem tüm hirsiyla,

—Giz anam bende ona böyüdügün zaman geyersin, -

—elin geçtügü köprüden geç, neydecen bu Galata Mali(Istanbul Galata Köprüsündeki sosyete kadinlar) islerini, icat çikarma dedim. Çehizimden galan ipek tafta etegim üç sefer geydim geymedim giza galduram dedim onu daha sindigin dibinden çikarana kadar agladi.

  — Dinletemedim. Kes bari geyinsin bu bayram. Bir daha da sinemaya gitmek yok.

Sonuçta Belgin Doruk yakali, karpuz kollu, etekleri de dizlerimde tiril tiril tafta kumas elbiseyi elde etmistim. Giyindigim de on yas büyümüs artik bir genç kizdim, sira disilik güzelmis ancak bir problem vardi etrafimda hayran hayran beni izleyen bu seker toplama ekibiyle uyumlu degildim, bir de annem siki siki tembihliyordu su su su komsularin yasli bayramlari oralara gitmeyin ayip olur deyince.

Kizlara arkadaslar; bizim komsularin sekerleri (akide)  kâgitli degil elimize yapisir. Bahçede oyun oynayalim, çali yemisi (igde) toplayalim demistim. Fakat elbisemi kime gösterecektim ki, devrim gibi bir olayla bu elbiseyi elde etmistim, hatta ceza da almistim sinemaya gitmem yasaklanmisti.

Demokrasi de çareler tükenmezmis, bende de icatlar bitmiyordu, daha önceleri yaptigim gibi amcamizin torunu Dijle’ye gidecek ondan parayi alip sinemaya gidecektim döndügümde ise kendisine anlatacaktim. Bu plani devreye sokarak elbisemi daha kalabalik bir ortamda sergileyecektim çocukluk bu ya.

Bayram vesilesi ile amcazade dedemizin elini öpmeye gittigim de mutlaka harçlik verir o uzun aksakallari arasindan bir çift mavi gözle beni kontrol ederdi. acaba torunuma ne gibi bir yenilik asilayacaksin bâbindan baktigini anlardim. Buna ragmen asil ve hos görülü insanlardi. Sadece torunu Dijleyi sinemaya göndermez, benden de uzak tutmaya çalisirdi. Kulagima gelen bir dedikoduya göre’’ O kominist buralara gelmesin kitap mitap getirmesin’’ demis,  o kitaplari ben verdigin harçliklarla aliyordum, hatirin için de torunun da okusun diyordum.

—eee darildim valla dedecigim. 

 Sana Fatihalar yolluyorum isiklarda uyu.

Konuyu dagitmayayim sonra toparlamak zor oluyor.  amaç neydi yasaklar içinde çareler üretmekti.

Sevgili arkadasim yegenim Dijle O’ da kendince bir çözüm üretmis sinemaya gitmesi engellenince bana para verip sinemaya gönderiyor. Ilk önce sinemaya gidip filmi izliyorum. gelip hanimefendi sultan hazretlerine filmi anlatiyordum. Bu arada tesekkür ediyor yani hakkini inkâr edemem, hemen altima minderler seriyor, bahçelerinde ki petek baldan yufkaya sarip dürüm yapiyordu. Bende sanat yapiyoruz surada yaaaaa. Sahne düzenlemesi olarak kabul ediyorum bu yapilanlari ve…

 ‘’ Hülya sen çok güzel anlatiyorsun kizim adeta oynuyorsun, kendimi sinemada gibi hissediyorum” derdi. Öpüsme sahnelerinde iki elimi  birlestirip avuçlarimla öpüsür figürü yapmak kolay ismi, kizcagiz kendinden geçerdi, bak burada mütevaziii olamayacagim tiyatro kabiliyetim müthissss seyircinin tek olusu biz gerçek oyuncular için farketmez biz ask ile oynariz dermisimmm .Su satir arasi  hemen ortaokul arkadasim Ismail Hosça ile sahneledigimiz Molier’in Cimri’sini de yazmadan geçmeyecegim. Çok iyi performans göstermistik hele benim bir sahnede sabahlik olarak anamin hamam bornoz havlusunu kullaniyor olmam bayagi sükse yapti. O günlerde tiyatro malzemeleri aksesuar araç gereçleri uydurmak yakistirmak ayri bir kabiliyetti canimm. Neyse uzatmayayim, bu yetenegimi her ne kadar brans olarak uygulayamadimsa da kizim Venda da bu duygularimi hevesimi yasadim kizim üniversiteden bu yana belediye ve özel tiyatrolar olmak üzere çocuk oyunlari sergiledi oynadi beni hala güldürmek mutlu etmek için tek kisilik oyunlar sahneliyor bu bayram da aynini bana yapti.

YER;  bizim malik hanenin salonu kostümler de benimkiler özellikle ‘’kakilmis’i bana benzeterek oynamasi gülmekten lavaboya kosardim.

Ben de kizima harçlik verdim bayram vesile olsa bile emege saygiii bana oynuyor güldürüyor, bu arada kapiya da bakmaliyim çocuklara seker sakiz bozuk liralar verip hemen tiyatroya dönüyorum.

Not: Degerli dostlar anilarimi yazdigim bu yazimda ve diger yazacagim yazilarimda çocuklugumu ve gençligimi yasadigim memleketim Sivas Divrigi’nin yöresel agiz lehçelerini kullandim. Içerik bakiminda Yazima dökerek anlam ve zenginlik kazandirmaya çalistim.

Hos geldin BAYRAM.