Bugün durum 28 Subat`tan iyi mi?

Bugün durum 28 Subat`tan iyi mi?

Bugünlerde tüm basinda ve TV kanallarinda 28 Subat tartisiliyor. Her tasin altinda bir darbecinin arandigi son birkaç yildir, 28 Subat`in Çevik Bir ve Erol Özkasnak gibi namli komutanlari ?darbeci? diye sorusturulmazken, basinin yerden yer vurulmasi elbe

Bugünlerde tüm basinda ve TV kanallarinda 28 Subat tartisiliyor.
Her tasin altinda bir darbecinin arandigi son birkaç yildir, 28 Subat’in Çevik Bir ve Erol Özkasnak gibi namli komutanlari “darbeci” diye sorusturulmazken, basinin yerden yer vurulmasi elbette ilgi çekicidir.
Tartismalarda generallerin adi “göndermeler”de geçiyor sadece ve sanki darbeyi, Washington’da “Demokrasiye balans ayari yaptik” diyen generaller degil de gazeteciler ve basin yapmis gibi konusuluyor. Ve 15. yilinda 28 Subat tartismasi; Mehmet Ali Birand’in “Yatacak yerimiz yok!” diye feryat etmesine, Ertugrul Özkök’ün, istifa mektubu yazmasina, Can Atakli’nin “Turizm Bakani Yücel’i ben istifa ettirdim” demesine, Aydin Dogan’in, canli yayina telefonla baglanip o günkü yayin yönetmeni  Ertugrul Özkök’ü ayak altina atmasina, ... varan kiran kirana bir tartismaya dönüstü.
Elbette, tartismalarda ortaya atilan suçlamalar bir yana itiraf edilenler bile sermaye basini ve onun darbecilerin gözüne bakarak “gazetecilik” yapmaya razi olan yöneticilerinin cehennemin en derin yerine atilmasi için yeterlidir. Ancak, 28 Subat darbesi, bir basin darbesi degil, Türkiye’yi yöneten güç odaklarinin askerleri eliyle yaptigi bir darbedir.  
Tartismayi AKP ve Basbakan Erdogan, kendilerini 28 Subat’in bas magduruymus gibi göstererek, yönlendiriyor. Tabii kendisi “28 Subat ürünü’ bir hareket degilmis, 28 Subat’in gerçek magdurlarindan olan Erbakan’i arkadan hançerleyen, ona 28 Subatçilarla ayni suçlamalari yönelterek yollari ayirmamislar gibi!
Ve elbette tartismalarin böyle kendilerinin Erbakan’i arkadan hançerlemesi, Gülen cemaati ve onlarin basininin 28 Subat’a açik destek vermesini disarida tutarak, basindaki 15 yil önceki kepazeliklerin tartisilmasini, Erdogan ve AKP, ellerini ovusturarak izliyor. Öyle ya; mademki basin 28 Subat’tan bu ölçüde sorumludur, bu kadar rezillik yapmistir; öyleyse bugün de basin ne kadar baski altina alinsa, ne kadar sindirilse o kadar yerindedir!
Tarihin “tarih” olarak tartisilmasi idealist tarihçilere birakilmasinda da sakinca olmayan bir istir. Ama eger tarihi gerçekten tartisacaksak, bugüne isik tutmasi için, bugünkü gerçekleri anlamak için tartisacaksak, tarihi anlamli bir biçimde tartismis oluruz.
Eger 28 Subat, 15 yil önce olup bitmis bir olay ve kimin suçlu, kimin magdur oldugu tartismasi olarak kalirsa bos bir tartisma olur. Ancak 28 Subat’taki basinin rolüyle bugünkü rolü arasinda bir paralellik kurabilirsek, iktidarin basini kullanma biçimiyle bir kiyaslama yapabilirsek bu tartisma anlamli olur.
Yapilan gürültüden arindirirsak, 28 Subat’ta basin; Genelkurmay’dan gelen dosyalari, bilgileri, dogru yanlis süzgecinden geçirmeden, onlarin istedigi dogrultuda yayimlayarak, kamuoyunu çarpik biçimde bilgilendirme rolünü üslenmistir. Gazete patronlari ve sorumlu mevkideki gazetecilerin çogu askerin bu istegine boyun egmistir. Basinin 28 Subat’taki asil rolü ve 28 Subat’in basina verdigi asil “balans ayari” da budur.
Yukaridan gelen bilgiyi sorgulayanlar askerden gelen talimata göre gazetecilik yapmayanlar için ise “andiç”lar olusturularak, bu gazetecilerin isten atilmasina kadar gidilmistir.
Peki bugün durum nedir?
Bugün de tipki 28 Subat’ta oldugu gibi basindan, iktidardan gelen bilgi ve açiklamalari tartisilmaz dogrular olarak benimsemesi istenmektedir. Bugün de mansetlerin pek çok gazetede Basbakanlik danismalarindan gelen isaretlere göre belirlendigi bilinmektedir. Buna uygun davranmayan gazeteciler islerinden atilmakta, gazete patronlari mali ve siyasi baskilarla hizaya getirilmekte, bir takim yandas sermaye odaklari devlet imkanlariyla desteklenerek gazete ve TV’leri ele geçirmektedir. Bugün hükümetin “andici”nda Ertugrul Özkök’ten Bekir Coskun’a, Cengiz Çandar’dan Nuray Mert’e kadar pek çok gazetecinin yer aldigi, (28 Subat’çilarin listesinden daha uzun bir liste) artik bilinmektedir.
Ve dahasi, 28 Subat’in yerden yere vuruldugu Türkiye’de 105 gazeteci tutukludur, yüzlerce gazeteci için açilmis davalarsa sürmektedir.
Türkiye’de bugün Hükümetin basina karsi 28 Subat’i çok asan baskilari uyguladigi, gazetecilerin daha agir ve çok yönlü baski altinda oldugu gerçegi tartismanin merkezine konmadan, “28 Subat’ta su oldu, bu olmadi” tartismasi yapmak 28 Subat’i anlamayi kolaylastirmaz, zorlastirir. Dahasi böyle, bugüne baglanmayan bir “tarih” tartismasi, Hükümetin basin özgürlügünü ayaklara altina almasini mesrulastirmak, basina yönelik terörün gözlerden saklanmasinin ötesinde bir ise yaramaz.  Yaramiyor da.