Tarih: 01.01.2018 00:00

Can Dündar: Türkiye`de basin özgürlügünün olmazsa olmazi kursun geçirmez camlar

Facebook Twitter Linked-in

 Can Dündar: Türkiye’de basin özgürlügünün olmazsa olmazi kursun geçirmez camlar

 Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayin Yönetmeni Can Dündar, yaptiklari haberlerden dolayi çesitli tehditler aldiklarini söyledi. Dündar, “Birçok gazete kursungeçirmez camlardan, baskin ve yangin halinde çikis kapilarinin denetlenmesine kadar ciddi önlemler aliyor bu günlerde. Türkiye’de basin özgürlügünün olmazsa olmazlarindan biri kursun geçirmez camlar ve yangin merdivenleridir.” dedi. 

Türkiye Gazeteciler Sendikasi (TGS), Uluslararasi Gazeteciler Federasyonu, Avrupa Gazeteciler Federasyonu ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafindan düzenlenen, ‘Türkiye: Kutuplasmis bir ülkede gazetecilerin hak ve özgürlügünü savunmak’ baslikli konferans Taksim Nippon Otel’de gerçeklesti. Konferansin açilis konusmasini Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayin Yönetmeni Can Dündar yapti. 

Hürriyet’e baskindan sonra Cumhuriyet’in de tehdit edildigini belirten Can Dündar, “Bu tehditler, birkaç kez degisik yöntem ve yollarla devam etti. Güvenlik toplantisi yaptik. Baskin halinde alinmasi gereken önlemleri tartistik. Çok sik yaptigimiz bir sey degildi bu. Son dönemde giderek siklasmak zorunda kaldi. Birçok gazete kursungeçirmez camlardan, baskin ve yangin halinde çikis kapilarinin denetlenmesine kadar ciddi önlemler aliyor bu günlerde. Türkiye’de basin özgürlügünün olmazsa olmazlarindan biri kursungeçirmez camlar ve yangin merdivenleri.” diye konustu. 

Bir televizyon kanalinda, MIT TIR’lariyla ilgili konusan bir gazetecinin, “Bu isler Amerika’da olsaydi CIA çoktan onlari bir sekilde ortadan kaldirmisti.” seklindeki ifadelerini hatirlatan Dündar, söyle devam etti: “Dogrusu CIA’nin böyle bir yöntemi var mi bilmiyorum. Amerika’da böyle örnekler yasandi mi bilmiyorum. Ama örgütün içinden gibi konusuyordu konusan arkadas. O yüzden onun uzmanligina saygi duyarak önlem almamiz gerektigini düsündük. Çünkü intihara zorlama falan gibi tabirler de kullandi. Bunu yapan gazeteciler hakkinda.” 

“Ölüm tehditlerini, baskilari ciddiye almali miyiz?” seklinde bir soru soran Dündar, “Aslinda Türkiye ve gazete tarihine bakinca bunlarin pek de yabana atilir seyler olmadigini görüyoruz. Çünkü benim çalismakta oldugum gazete siradan bir gazete degil. Binadan girdiginiz andan itibaren daha önce yazdiklarindan dolayi öldürülmüs gazete yazarlarinin fotograflari karsilar. Toplanti salonumuzda onlarin öldürüldügü güne ait gazetelerin birinci sayfalarinin çerçevelenmis fotograflari altinda yapariz her gün. Dolayisiyla böyle bir bilgi zihnimizde var zaten. Yazdiklarindan dolayi arabasi bombalanmis, suikasta ugramis, bir sekilde hapis yatmis, gözaltinda yillarca tutuklu olarak kalmis meslektaslarimiz var.” seklinde konustu. 

‘TÜRKIYE’DE HER SEYI YAZMAK SERBESTTIR, YETER KI BEDELINI ÖDEMEYI GÖZE ALIN’

“Türkiye’de her seyi yazmak serbesttir. Yeter ki bedelini ödemeyi göze alin.” diyen Dündar, sözlerine söyle devam etti: “O bedel bazen çok agir olabilir. Bu günlerde bir hayli agir oldugunu görüyoruz. Bu hiç yeni bir sey degil. Türkiye’de basin hiç özgür oldu mu diye düsündügümüzde hayir, hiç özgür olmadik aslinda. Cumhuriyet kuruldugundan beri özgürlügü hiç teneffüs etmemis bir meslek grubuyuz biz. Askeri yönetim döneminde, 1980 darbesinde de gazeteciydim. Gene kosullar agirdi, gazeteler kapatiliyordu, tutuklamalar vardi. Ama o dönemde böyle bir polis devleti, böyle bir fasizm görmedim. Yöntemler çesitli ve zengin degildi. 12 Eylül döneminde su haberlerin, iskencelerin yayinlanmasi yasaktir diye yazar ve duvara asardik. O haberleri o gün gazeteye koymazdik. Dönemin basbakaninin, simdi cumhurbaskaninin bizzat telefonla ‘bu haber yayinlanmayacak’ dedigine dair ses bantlarini hatirliyoruz. Telefon talimatiyla seyrettigi televizyon kanalina çikan konugun yayinin kesilmesine emrettigine tanik olduk. Örnek aldigi Putin bunlari yapiyor mudur bilmiyorum ama biz kendi tarihimizde bu kadar dogrudan müdahaleye tanik olmus degiliz. Bir baska yaratici sansür yöntemi, medya sahiplerini havuç ve sopa taktigiyle yola getirmek. Yandas olmayi basaranlari ciddi havuçlarla ödüllendirdi. Öte yandan kendi safina gelmemekte inat edenleri de ciddi vergi cezalari, kapatmalarla sopaya tabi tuttu.” ifadelerini kullandi. 

‘GEÇMIS HESAPLASMASININ ÇOK ANLAMI YOK, BIR ARADA DURMALIYIZ’ 

Gazetecilere birlik olma çagrisi yapan Dündar, “Biz sürekli binalara kursun geçirmez camlar taktirip, giris kapilarini acaba döner sekilde yapsak daha mi iyi korunuruz? Yangin durumunda yangin merdiveninden mi, çatidan mi kaçmaliyizi mi tartismaliyiz yoksa bütün bu baskilara karsi bir arada nasil direnecegimizi konusmanin zamani geldi mi? Bizim artik basin özgürlügü, ifade özgürlügü için sansüre karsi, iktidar baskisina karsi bir arada durmamizin, ortak ses vermemizin, ortak görüntü vermemizin, ortak basliklarla çikmamizin, ortak basyazilarla çikmamizin, dünya huzuruna ‘biz bu baskiya direnecegiz’ mesaji vermemizin zamani geldi.” diye konustu. 

Bunu yapilmamasi halinde herkesin tek tek teslim alinacagina dikkat çeken Dündar, “Ve burada artik geçmis hesaplasmasinin çok anlami yok. Onlar zamaninda söyle yapmisti, böyle yapmistinin da vakti geçti. Daha önceki sicili her ne olursa olsun herkesin yeni dönemdeki medyaya baskilar karsisinda bir arada, saglam, cesaretli ve dik durmasi gerektigini düsünüyorum. Eger daha fazla sansüre ugramak istemiyorsak, daha çok tehdit almak, daha çok gazete baskinina tanik olmak, gazetelerimizin hem madden hem manen kusatilmasini görmek istemiyorsak bir arada durmak zorundayiz.” vurgusunu yapti. 

Türkiye’de gazeteci olduguna ve bu dönemde gazetecilik yaptigindan dolayi çok mutlu oldugunu söyleyen Dündar, “Gazeteciligin asil simdi önemli oldugunu düsünüyorum. Asil bu dönemlerde gazetecilik kiymetli. Bu meslegi yapacaksak en dogru zaman ve yerdeyiz diye hissediyorum. Bugün Türkiye’nin gerçekleri bilmeye hakki var. Bugün, yolsuzluklarla ilgili bilgi alma hakkini gazeteciler savunacak. Baskiya karsi bir arada durmayi ögrenecegiz.” seklinde konustu. 

ILETISIM FAKÜLTELERININ DURUMA SES ÇIKARMAMASI AKIL ALIR GIBI DEGIL

Medyaya baski yapildigi bu dönemde hiçbir iletisim fakültelerinden ses çikmamasini elestiren Dündar, “Bu kadar derin bir sessizlik olabilir mi? Tarihe geçecek bir dönemde, iletisim fakültelerinin, akademisyenin hiçbir ses çikarmiyor olmasi akil alir gibi degil. Bu is gazeteci yetistiren okullardan baslamak zorunda. Gazeteciligin nasil yapilacagini özelde, baris gazeteciligini üniversitede ögrenmeliyiz. Sonra bu bilgiyi kurumlara transfer etmeliyiz. Ne yazik ki bu alt yapiya sahip degiliz. Çünkü ayni iktidar yapilanmasi üniversiteyi de ele geçirdi ve buradan en ufak ses çikarak akademisyen isten atiliyor.” dedi. 

Gelecek dönem için öngörüsünü dile getiren usta gazeteci, “Sunu tahmin ediyorum ve öngörüyorum. Bu siyasi kadro yargilanacak. Bugün bizi tehdit edenler yarin mahkeme önünde olacaklar. Ve onlarin adil yargilanmasi için biz gene buralarda onlarin hakki için çalisiyor olacagiz. Onlarin hakkini savunuyor olacagiz. Yeter ki bir arada olalim.” ifadelerini kullandi. kaynak CHA




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —