DOGU EROGLU/BIRGÜN
Basbakanlik Koruma Subesi`nde görevli polis: Ethem Sarisülük’ün ölümünden sonra Istanbul çevik kuvvet personeline sube müdürü, “Çanakkale Zaferi’nden sonra ikinci bir zaferi siz kazandiniz” diye mesaj yolladi. O mesaji okuyan herkes sube müdürüne küfretti
Polis Meslek Yüksekokulu’ndan mezun olduktan sonra kisa bir süre karakolda çalisan ardindan da Ankara`da Basbakanlik Koruma Sube’ye geçen polis, emniyet içerisindeki çalkantilari, sikintilari ve Gezi direnisine olan bakisini BirGün`e anlatti.
Su anda nerede görev yapiyorsunuz?
Polis Meslek Yüksekokulu’ndan mezun olduktan sonra kisa bir süre karakolda çalistim ve ardindan Ankara Basbakanlik Koruma Sube’ye geçtim. Bu birime gelirken hepimizin hayalleri, meslege iliskin arzulari vardi ama içerideki torpil olaylarini görünce kimsenin hayali, hevesi kalmiyor…
Gezi Parki protestolari çalisma düzeninizi nasil etkiledi?
Çevik Kuvvet’te olmadigim için göstericilerle dogrudan karsi karsiya gelmedim ancak olaylar sirasinda biz de uzun saatler görev yaptik. Istanbul’da çevik kuvvette görevli bir arkadasim 10 gün evine gidemedigini, 120 saat görev yaptiktan sonra temizlenip tiras olmak için 8 saatligine eve gittikten sonra yeniden mesaiye basladigini anlatti. 30-40 saat arasi araliksiz görev yaptigim zamanlar oldu ama 10 gün araliksiz görev yapanlarin halini tahmin bile edemiyorum.
Toplumla polis arasindaki gerilim hakkinda ne düsünüyorsunuz?
Polis hiçbir dönem sevilmemistir. Polisin yaptigi is bellidir; trafikte ceza yazar, sarhosla, hirsizla ugrasir. Kimsenin polisle iyi anisi yoktur. Ama bu son olaylarla birlikte taraflar arasinda büyük bir düsmanlik olustu. Hâlbuki polisin düsmani eylemciler degil, kendi müdür ve amirleri. Polislerin en büyük derdi teskilatin içindeki haksizliklar ve mobbing. Normal bir devlet memuru haftada 40 saat çalisirken biz özel bir durum olmadiginda 60 saat çalisiyoruz. Buna bir de ek görevler ekleniyor.
Gezi Parki direnisinin ardindan yapilan “iktidarin polisi” yakistirilmasina dair ne düsünüyorsunuz?
Kizilay’in isgal edildigi gün görevdeydim ve Kizilay’da bir savas manzarasi vardi. Polisin görevi iktidarin dedigini yapmaktir. Polis ilde valiye, EGM de Içisleri Bakanligi’na baglidir. Dolayisiyla iktidarin olmayan bir polis mümkün degildir. Polis memurlari muhafazakârlik baglaminda iktidara daha yakin kisilerden olusuyor.
Gezi Parki sürecinde insanlarin sokaklara inmesine yol açanlardan biri, dizginlenemeyen polis siddetiydi. Bu nefretin kaynagi ne?
Izmir’de göstericileri döven bir polisin, “Eve baygin gittim, televizyonda kendimi izlerken yaptiklarima inanamadim” dedigini gördüm. Öyle bir halde çalisiyorlar ki 7/24 cinnet halindeler. Kurum içindeki mobbingden, yatip kalktiklari yerlerden, eve gidecekleri saatin belli olmamasindan ötürü psikolojileri tamamen altüst olmus. Ama bunlar elbette bahane degil. Arada kötü niyetli insanlar var. Eylemcilerin içinde ne kadar ortaligi karistirmak, zarar vermek isteyen kisi varsa, polisteki oran da odur. Dolayisiyla tüm polisleri halk düsmani olarak tanimlamak yanlis. Genelinin bu kadar siddet göstermesinin sebebi ise çalisma sartlaridir. 10 polisin bir kadini dövmesini kimse onaylamiyor zaten…
Emir komuta zinciri belliyken, yalnizca emri uygulayanlarin sorusturulmasi ne kadar adil?
Emri veren de, emir de belli. Ama yerine getirenler açiga aliniyor. Iktidar hem halka yaranmaya, hem de polisi elinden kaçirmamaya çalisiyor. Birisi çikip, “Polis orantisiz güç kullandi” diyor, ardindan Basbakan “Gezi Parki’ni yarina kadar bosaltmazsaniz biz yapacagimizi biliriz” diyor. Bunun üzerine amir memuruna, “Burayi dagitin, yikin hepsini. Elinizden ne geliyorsa yapin” diyor. Sonra iktidar mensuplari, “Biz polise öyle demedik, ellerinin ayari kaçti” diyorlar. “Vur” emri verdikleri polisten ne bekliyorlar ki? Verilen emrin arkasinda durulacagini saniyorsun ama olay baslayip vukuat çikinca arkanda kimseyi bulamiyorsun.
Eylemler hakkinda siz ne düsünüyorsunuz?
Basindan beri eylemcileri destekliyorum. Iktidardan ben de hoslanmiyorum. Polis memurlarinin önemli kismi muhafazakâr kisiler olabilir ama teskilatin içinde de iktidardan hoslanmayan ama sessiz kalan pek çok insan var. Eylemlerin çikis noktalari çok hakli. Eylemler son derece zekice kurgulaniyor, bu kadar seyin içerisinde bile gülebiliyoruz. Yapilan eylem ve eylemciler kimseye dert olmuyor.
Emniyet mensuplari olaylarin büyümesinde, Basbakan ve iktidardakilerin payi oldugunu düsünüyorlar mi?
Bir basbakanin demokrasiye aykiri davranmamasi lazim. “Evlerinde zorla tuttugumuz yüzde 50 var” ifadesi demokrasiye aykiridir. Seni seçenlere kafa tutmak, diktatörlerin yaptigi bir seydir. Sen devlet degilsin, ordu lideri degilsin, seçilmis bir insansin. Teskilatta benim gibi düsünen pek çok insan var. Basbakani sevenler bile, “Bu inatlasma bitsin de evimize gidelim” dediler.
Ethem Sarisülük’ün öldürülmesiyle ilgili ne düsünüyorsunuz?
Görüntülerde polisle göstericilerin arasindaki mesafenin kayboldugu görülüyor. Oradaki insanlarin ellerinde taslar ve sopalar var, suratlari da kapali. Ethem’in çevresindekilerin çatismaya gelmis kisiler oldugunu düsünüyorum. Oradaki polisin de ates ettikten sonra kosarak kaçtigi, kendini kurtarmaya çalistigi gözüküyor.
Ethem’in ölümünden sonra savcilik talebine ragmen, emniyet olayin faili memurun ismini bir hafta kadar gizledi. O sirada memurun üstlerini, hukuksuz emirleri ifsa etmekle tehdit ettigi söylendi. Bunlar gerçekten yasanmis olabilir mi?
Bu senaryonun dogrulugunu varsayarsak; amirler ve müdürler oturup, “Bu adam bize ne kadar zarar verebilir?” diye düsünmüslerdir. Ugrayacaklari zararin yeterince büyük olmadigina hükmettikleri an ismini savciliga vermislerdir. Mutlaka bir pazarlik süreci olmustur; o polisi saklayip saklayamayacaklarini düsünmüslerdir. Ancak görüntüler ortada, memurun kask numarasi da gözüküyor…
Ethem Sarisülük’ün ölümünden sonra Melih Gökçek Güvenpark’a bir destek pankarti asti. Çevik kuvvet polislerine ise emniyet müdürlerinden destek ve tebrik mesajlari gönderildigi belirtildi. Personelin bu mesajlara tepkisi nasil oldu?
Istanbul çevik kuvvet personeline sube müdürü, “Çanakkale Zaferi’nden sonra ikinci bir zaferi siz kazandiniz” diye mesaj yolladi. O mesaji okuyan herkes sube müdürüne küfretti. Vatan-Millet-Sakarya olayi artik bitti. Polisin siradan bir memurdan hiçbir farki yoktur; isini yapip evine gider. Ortada bir savas yok, baska bir ülkeyle çarpismiyoruz. Madem bu kadar vataninizi seviyorsunuz, “Devletin verdigi arabayla, bedava benzinle devletin parasini niye sömürüyorsunuz?” diye sorarlar adama. Onlar arabalardan inmezken, polis kaldirimda yatiyor. Polis okulunda, “Polis uyumaz, yemez, içmez, dinlenmez” derler. En ufak bir insani tepkide vatan haini ilan edilirsiniz. Polis uyumazmis… Neden, polis insan degil mi? Polisler de böyle söylemleri yemiyorlar artik.
Protestolar boyunca emniyet içinde istifalarin, intiharlarin yasandigi konusuldu. Isin asli ne?
Bu olaylardan önce de memurlar arasinda en yüksek intihar orani polislerdeydi. Emniyet bu intiharlari kisisel psikolojik sorunlara, ailevi sikintilara, ekonomik problemlere bagliyor. Maliye’de çalisan memurlarin böyle sorunlari yok mu? Niçin onlar intihar etmiyorlar? Üstelik emniyet intihar edenlerin sayisini tam olarak açiklamiyor. Olaylar sirasinda 6 polisin intihar ettigi haberleri üzerine, emniyet asil rakamin 4 oldugunu söyledi. Ne yapalim, 6 degil de 4 kisi intihar etmis diye alkislayalim mi? Intihara cesaret edemeyen ama çoktan o raddeye gelmis binlerce polis var. Günlerce çocuklarini göremeyen, esiyle arasi bozulan, telefonunu bile sarj edemeyen polisler, amir baskisina daha fazla katlanamayip intihar edecek duruma geliyorlar.
`Bu saatten sonra is bulmam imkansiz`
Tüm bu sikintili çalisma ortamina ragmen neden polislik meslegini sürdürüyorsunuz?
Polis okuluna girerken, görevde 6 seneyi doldurmadan istifa edersem 97 bin lira ödeyecegime dair imza attim. Bu saatten sonra kalkip üniversite sinavina hazirlanmam, is bulmam imkânsiz. Kaldi ki ortada bir yanlislik varsa, o yanlisin düzeltilmesi için mücadele etmeliyiz.
`Sendikaya baski korkutuyor`
Emniyet çalisanlarinin Emniyet Sendikasi hakkindaki degerlendirmeleri ne yönde?
Kimse Emniyet-Sen’in kötü niyetli oldugunu düsünmüyor. Bir kismi bu isi bir umut olarak degerlendiriyor, bir kismi da “Onlar da bir sey yapamazlar, bu devran böyle geldi böyle gider” diyor. Ceza almayacagini, sürülmeyecegini, baski görmeyecegini bilseler, sendikali olmayan bir tane bile polis kalmaz.