Çavusoglu`nun Avrupa Parlamentosu seçim degerlendirmesi.

Çavusoglu`nun Avrupa Parlamentosu seçim degerlendirmesi.

Avrupa Birligi Bakani ve Basmüzakereci Sayin Mevlüt Çavusoglu`nun Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarina iliskin degerlendirmesi.

Çavusoglu`nun Avrupa Parlamentosu seçim degerlendirmesi.

Avrupa Birligi Bakani ve Basmüzakereci Sayin Mevlüt Çavusoglu`nun Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarina iliskin  degerlendirmesi.

AVRUPA BIRLIGI BAKANI VE BASMÜZAKERECI SAYIN MEVLÜT ÇAVUSOGLU`NUN, AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇIMLERI HAKKINDAKI DEGERLENDIRMESI

22-25 Mayis 2014 tarihleri arasinda gerçeklestirilen Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlari sadece Avrupa Birligi’ni degil, katilim müzakerelerini yürüten bir ülke olarak Türkiye’yi de yakindan ilgilendirmektedir. Seçim sonuçlari degerlendirildiginde farkli tercihlerin sandiga yansidigi görülmekle birlikte asiri sag ve AB karsiti görüsleri temsil eden partilere verilen destegin ciddi bir sekilde arttigini görmekteyiz. Bu durum elbette Avrupa Birligi üyesi ülkeleri oldugu kadar bizleri de endiseye sevk etmistir. Marjinal siyasi fikirleri olan partilerin yükselisi, Avrupa Birligi’nin temelindeki evrensel degerlere karsi ciddi bir risk olusturmaktadir. Ikinci Dünya Savasi’nin küllerinden bir baris projesi olarak dogan Avrupa Birligi, irkçilikla, ayrimcilikla ve yabanci düsmanligi ile mücadeleyi kendine ilke edinmistir. Kurulus felsefesinde insanligin ortak degerleri ve idealleri bulunan bir Birligin, bu degerleri yok etmeye yol açacak bir egilim içerisine girmesi ne yazik ki Avrupalilarin etrafinda birlestigi degerleri tehdit etmekte ve bu durum tüm dünyayi kaygilandirmaktadir. 

Tarih bize açik bir sekilde göstermektedir ki irkçilik, yabanci düsmanligi, etnik ayrimcilik ve farkliliklara karsi hosgörüsüzlük, kriz dönemlerinde hep yükselise geçmistir. Bazi AB üyesi ülkelerde siddetli bir sekilde hissedilen ekonomik kriz, uçtaki partilerin yükselisini de beraberinde getirmistir. Ancak, baris ve hosgörü, dönemsel krizlere kurban edilemeyecek kadar önemli degerlerdir ve bunun böyle oldugunu bizlere Avrupa tarihi bizzat göstermistir. Avrupa’nin kalbinde Balkanlar’da yasanan Srebrenitsa katliami bu aci tecrübenin en yakin örnegi olarak hafizalara kazinmistir. Daha da gerilere gidildiginde, ekonomik ve siyasi krizlerle beraber güç kazanan radikal hareketlerin dizginlenemeyen maceraci tutumlarinin basat rol oynadigi II. Dünya Savasi’nin ve Avrupa’da yasanan diger felaketlerin acilari da henüz unutulmamistir. Bu savaslarin ve dönemsel krizlerin sonucunda, Avrupa halklari maalesef çok agir bedeller ödemistir.

Elbette bu noktada Avrupali politikacilara, özellikle merkezde yer alan partilere ve liderlerine büyük görevler düsmektedir. Avrupa bütünlesmesinin lokomotifi olan merkez partilerin, Avrupa Birligi’nin kurulus felsefesine uygun bir sekilde Avrupa`nin gelecek vizyonunu savunmalari büyük önem tasimaktadir. Avrupali liderler ve politikacilar Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarinin verdigi mesaji iyi degerlendirmeli ve Avrupa Birligi’nin kurulus degerlerine uygun, farkliligi kucaklayan politikalar gelistirmelidir.

Türkiye, Avrupa Konseyi kurucu üyesi ve Avrupa Birligi ile üyelik müzakereleri yürüten aday bir ülke olarak her zaman Avrupa’nin üzerinde yükseldigi evrensel degerlerin arkasinda olmustur ve olmaya devam edecektir. Türkiye`nin temsil ettigi hosgörüye dayali tarihi ve kültürel degerler, Avrupa`nin korkularini izale edecek mahiyettedir. Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlari, Türkiye`nin Avrupa Birligi üyeliginin kitanin gelecegi ve huzuru açisindan ne denli elzem hale geldigini açik bir sekilde ortaya koymustur. Umariz, Avrupali dostlarimiz bu mesaji dogru bir sekilde algilayarak, Türkiye’nin katilim süreci önündeki yapay engelleri bir an önce kaldirirlar.