Tarih: 01.01.2018 00:00

Çiller neyse, Recep Tayyip aynisi

Facebook Twitter Linked-in

BDP Igdir Milletvekili Pervin Buldan’in ayagi kanlar içindeki bu fotografi Diyarbakir’da yasananlarin adeta bir özeti gibiydi. Aci içindeki bu yüzü daha önce Sevahir Bayindir, Ayla Akat Ata’da da görmüstük. Onlar da farkli zamanlarda ayni minvalli saldirilarin sonucunda yaralanmislar ve uzun süreli tedavilerle ugrasirken bir yandan da vekilligin sorumluluklarini yerine getirmeye çalismislardi. Kendisini 6 hafta yataga baglayacak alçisiyla biraz yorgun ama oldukça iyi bir biçimde bizi hastane odasinda karsiladiginda: “Bilerek ve isteyerek hedef aldi polis” diyor Buldan: “BDP’li kadin milletvekilleri olarak Türkiye’deki sorunlarin çözümüne yönelik attigimiz adimlar ve kadina yönelik siddetin ve baskinin ortadan kaldirilmasina iliskin yürüttügümüz çalismalar zaman zaman basbakanin da gündemine geliyor ve basbakan bizi hedef olarak da gösteriyor. Özellikle Bölge’de yaptigimiz eylemler, etkinlikler, cenazelere katilmamiz, morglarin önünde beklememiz bizzat basbakanin agzindan hedef gösterecek sekilde ifade ediliyor.”

Emek Partisi Genel Baskani Selma Gürkan ile hastanede kendisini ziyaret ettigimizde Cihan Sincar da yanibasinda oturuyordu. Cihan Sincar, esi Mehmet Sincar’i 19 yil önce Batman’da faili meçhule kurban vermisti. Pervin Buldan da yattigi hastane odasinin penceresinden esi Savas Buldan’in kaçirilip katledildigi otelin isiklarini görüyor. Pencerenin perdesi tamamen açik. Selma Gürkan ona Kalanso çiçegi getirmisti, internete baktim; zarafet ve dayaniklilik sembolü imis. Sohbetimizin en sonunda Pervin Buldan’a “Kizgin misiniz?” diye sordugumda. “Hayir diyemem” dedi biraz rahatsiz olarak, biraz gülerek. “Böyle bir dönemde isimden gücümden, yapmam gerekenlerden kisa süre için bile olsa ayri tutuyorlar beni, ona biraz kiziyorum.”  

Diyarbakir’da yasananlarin ardindan kabineden kimse aradi mi, basbakan, bakanlar…?
Hayir, meclis baskani Cemil Çiçek’ten bir geçmis olsun dilegi aldim. Birkaç AKP’li vekil aradi. Fatma Sahin de aramadi. MHP’li vekiller aradi ve geçmis olsun dedi. Bunu ben önemli buluyorum. Ideolojik olarak, çizgi olarak çok farkli yerlerde duruyoruz ama insani bir duyarlilikla yaklasmis olmasini çok önemli buluyorum. Bunun AKP’li vekillere de örnek olmasini diliyorum.

Saldirinin ekranlara yansimamasi ve büyük bir suskunlukla geçistirilmesi bugün medya içinde olanlarca bile elestiri konusu haline geldi. Siz ne düsünüyorsunuz buna iliskin?
Gerçek gazetecilik Türkiye’de bana göre ölmüstür, gerçegi kamuoyuyla paylasmak bir insanlik görevidir, bu görevi yerine getiren çok az gazeteci var. Türkiye’de yasanan acilari, ölümleri vahseti kamuoyuna yansitmak çok önemli, bunu yaptiginiz oranda insan olabilirsiniz. Diyarbakir’da yasananlar tam bir vahsetti, iki gündür takip etmeye çalisiyorum, yasananlari gerçek anlamda kamuoyuyla paylasan çok az sayida gazeteciye rastlayabildim. Bunda da tabii ki hükümetin çok büyük bir misyonu var. Kendi yandas medyasini yaratti AKP. Bu da Türkiye’ye zarar veriyor, demokrasiyi çok geriye götürüyor. Eger gerçekler aktarilsa Türkiye’de demokrasi çok daha hizli bir sekilde vücut bulabilir, Kürt sorunu daha hizli çözülebilir. Hukuk devleti diyoruz, insan haklari diyoruz, demokrasi diyoruz, bütün bunlarin olabilmesi için gerçeklerin yansitilmasi gerekir.

Bu yasananlar ve arkasindan gelen sessizlik karsisinda Kürt halkinin duygulari nasil özetlenebilir?
90’li yillarla 2012 yillari arasindaki tek fark su; o zaman insanlar tek tek kaçiriliyordu, bugün toplu halde katliamlar var. Roboski örnegi var, Çukurca olayi var, Bitlis’te katledilen genç kizlar var… Her ne kadar yöntem degismis olsa da zihniyet ayni, yöntemin degismesi çok bir sey ifade etmiyor. Tansu Çiller dönemi Kürt halki için neyse, Recep Tayyip dönemi aynisidir. Baski var, siddet var, gözyasi var, aci var… Çünkü Kürt sorunu var, sorun gerçekten çözülürse bunlar çözülür. Kürt halkinin taleplerinin mutlaka yerine getirilmesi gerekiyor. Kürt halki 30 yildir sürekli bedel ödedi. Insanlar canlarini feda ettiler, çocuklarini yitirdiler, benim bacagimin kirilmasi hiçbir sey degil. Son 30 yildir yasanan acilar çok büyük. Kürt halkinin ödedigi bu bedellerin artik Türk kamuoyu tarafindan da bilinmesi gerekiyor. Acilari eslestirmek çok dogru degil, ölen her çocuk bizim çocuklarimiz. Bunlarin arasina bir çizgi koyarsaniz, “sizin taraf, bizim taraf” derseniz sorun çok daha agirlasir. Artik soruna gerçekten her iki taraf açisindan da tek gözle bakmak gerekiyor. Anayasa yazim sürecindeyiz, çok önemli bir süreç bu, çok büyük bir firsat ve bunu degerlendirmemiz gerekiyor. Haklarin güvence altina alinmasi gerekiyor.
(Istanbul/EVRENSEL)


DÖVÜLEN VEKILLER, YARGILANAN AVUKATLAR, YAZILAN ANAYASA...

Bahsettiginiz tarihi anayasa yazim süreciyle siyasetçilerin tutuklanmasi, KCK davalari, Roboski, Pozanti, sizin Diyarbakir’da gördügünüz muamele iç içe geçmis süreçler. Bu iç içelige iliskin ne diyorsunuz?
Türkiye’de anayasayla birlikte tarih de yaziliyor, muhalifler, demokratlar, insan haklari savunuculari ve kendisine insanim diyen herkes açisindan bu çok önemli. Bir taraftan anayasa yazim süreci bir taraftan mitinglere yapilan saldirilar, milletvekillerine uygulanan siddet, tutuklamalar, cezaevleri, yargilamalar…. Dün milletvekilleri dövüldü, bugün avukatlar yargilaniyor, yarin anayasa yazilacak… Eger anayasanin gerçek bir anayasa olmasini istiyorsak bunlari göz önünde bulundurmak gerek. 8 bine yakin siyasetçinin cezaevinde oldugunu, Pozanti’da tecavüze ugrayan çocuklarin halen cezaevinde oldugunu, Roboski’deki 34 insanimizin katillerinin ortaya çikmadigini unutmamak gerekiyor, eger anayasa yazim sürecinde bunlar konusunda da adim atilabilirse gerçek anayasa o zaman yazilabilir. Bunlarla birlikte anayasa yazilirsa o zaman Türkiye bir tarih yazar, degilse yazilan yeni anayasa çok da bir sey ifade etmez Kürt halki için.


‘O, INSANLARI NASIL KATLETTIGINI AÇIKLASIN’

1990’li yillarda pes pese faili meçhullere kurban giden Kürt isadamlarindan biri de esiniz Savas Buldan. O dönem emniyet genel müdürlügü, Içisleri ve Adalet Bakanligi yapan Mehmet Agar’in öldürülen Kürt isadamlarinin listesini yazan kisi oldugu ifade ediliyordu. Bugünlerde ise kaldigi cezaevinde bir “Kürt Raporu” hazirladigi ve sorunun çözümü için katki sunmak istedigi konusuluyor…
Mehmet Agar’in ifade ettigi seylerin benim için önemi büyük. Su an yattigim hastanenin hemen yanibasinda esimin kaçirilip katledildigi otel var, Çinar Oteli. Ve Savas’in adi Mehmet Agar’in hazirladigi listenin içinde yer aliyordu. Agar, Kürt sorununun çözümünü isteseydi daha o zaman bu listeleri hazirlamazdi. Agar’in bugün yapacagi tek iyi sey o dönem katlettigi isadamlarinin listesini vermek, o listedeki insanlari nasil katlettigini açiklamak olur. O, simdi devletin korumasi altinda kaldigi cezaevinde devletin himayesi altinda olan bir insan. O, Türkiye’de 17 bin faili meçhulün sorumlusu ve oradan devlete su mesaji veriyor: “Eger ben konusursam bunun altinda herkes kalir. Tuglayi çekersem bu duvarin altinda herkes kalir.”

Ancak “ben asla böyle bir sey demedim” dedi… Hatta infaz edilen Kürt isadamlari listesine iliskin “öyle bir liste bizim zamanimizda olmadi” dedi...
Biz çok iyi biliyoruz, bizim kayitlarimizda arsivlerimizde var, o istedigi kadar inkar etsin, biz unutmayiz… Mehmet Agar’in Kürt sorununa katki sunacagi fikrinde degilim ben, öyle bir kisilik Kürt Sorunu’nun çözümünde katki sunmak yerine daha çok “bu cinayetler nasil islenir, bu cinayetlerin islenmesine nasil devam edilir” konusunda çaba sarfeder. Çünkü geçmisi karanlik olan bir insanin gelecege aydinlik tutmasi çok da mümkün degil. Mehmet Agar röportajini okuyamadim, elindeki listeyi de açiklamayi düsünüyor mu bilmiyorum. Ama yapacagi en iyi sey bu olur, onun emrinde ve onun listesiyle öldürülen binlerce insan var. Benim esim de onlardan bir tanesiydi. Bugün o yargilanmis ve cezaevine konmus olabilir ama Türkiye’de öyle bir hukuk sistemi var ki elleri kana bulanmis olanlar, insanlari katletmis olanlar ne yazik ki devlet tarafindan korunuyorlar, bazen de kahraman ilan ediliyorlar. Ama düsüncelerini açiklayanlar, Türkiye’de demokrasinin, insan haklarinin gelismesini isteyenler cezaevlerine tikiliyorlar ve yillarca hapis cezasina çarptiriliyorlar. Mehmet Agar çok komik bir cezaya çarptirildi, bütün yasananlardan sonra bu biçimde yargilanmasi ve cezalandirilmasi trajik birsey.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —