Bugün, 22 Kasım 2024 Cuma
ÇÖKEN BINA, SEHRI KATLETMEK ve IMAR
Biz imar talani, imar yolsuzlugu, imar katliami, imar gaspi desek suç olur ama iktidar ve yandaslari mart kedisi edasi ile bunlari yapip, bunlari yaptigini söyleyince alkis alir!
Partili cumhurbaskani Sayin Erdogan bizatihi Temmuz 2016 tarihinde: “Çok yanlislar yaptik. ucube insaatlarla maalesef Istanbul’un güzelligine yanlislik yaptik” dedi. Ekim 2017 tarihinde ilçemiz sinirlari içinde yapilan Sehir ve STK zirvesinde " Biz bu sehre ihanet ettik, hala da ediyoruz, ben de bunda sorumluyum" dedi.
1994 ten beri Istanbul`u yöneten bu zihniyet, 2001 sonrasi girdigi fikri dönüsüm sonucu sehri kimliksiz ve beton yigini hale getirmeyi marifet sandi. Milli Görüs kimligi içinde iken hiç olmaz ise borçlanmaktan korkar ve gereksiz borçlanmalar yapilmaz iken AKP zihniyeti ile borç rekorlari da kirmaya basladilar!
Uzun yillar boyunca insaat sektörüne dayali ekonomi politikalari nedeni ile ihale yasasi, imar yasasi ve bunlara bagli yönetmelikler dikis tutmadigi gibi, kisiye bagli özel uygulamalar ile kamu yarari adina belli kurum ve kisilere taninan özel imtiyazlar ile sehrin ucube yapilar ile esir edilmesine izin verildi.
Kupon arazi yöneticilerin agzinda sakiz oldu!
Yapilan aslinda hukuksuzluk, kuralsizlik ve denetimsizlikten baska bir sey degildir! Devlet asli görevi olan vatandasin konut ve barinma hakkini is bitiricilik, hiz ve ekonomi politikasi olarak imtiyazli kisilere tevdi etmis gözükmektedir!
Her seyi özellestirmekten bahsedenler, insaat konusunda özellestirmeden yana tavir almamaktadir! Hisseleri özelin elinde olan kurumlara bile kamu yarari adi ile ihale yasasindaki seffaflik ve rekabet ilkelerini hiçe sayarak is verilmektedir.
Geçen hafta Sütlücede insa kazisindan sonra çöken bina sonrasi belediye baskaninin çöken bina hakkindaki "kaçak" açiklamasi bunlarin insafinin ve sehircilik anlayisinin çöktügünün en belirgin göstergesidir.
Vatandasa kaçak yapi yaptirarak göz yuman, bu arada daha büyük kaçak ve göçeklere imza atan zihniyet yüzünden, devlet otoritesi bozulmus, deprem için gerekli önlem alacak alan ve zaman kalmamis, sehir amiyane tabirle ucube yapilar ile isgal edilmistir.
Imar affi diye sunulan ama aslinda para toplamaya matuf imar barisi da, bunlarin bina emniyeti, deprem diye, kentsel dönüsüm diye dertleri olmadigini göstermektedir! Imar kanunu 16. Maddeye düzenleme olarak gelen imar barisinda binanin deprem açisindan güvenligini beyan sahibine yükleyen, çürük binaya bile iskân hakki veren bu düzenleme, bir deprem sonrasinda yöneticilerin sorumlulugu vatandasa yikma çabasindan baska bir sey degildir.
Imar barisi sonrasi olusacak piyasa sartlari da kentsel dönüsümü zora sokacaktir! Eski yapi da olsa iskânli hükmüne geçecek bu yapilar yüzünden imar stoklarindaki indirme oranlari uygulanamayacaktir.
Metropolitan ve deprem öncelikli planlama ilkelerin sadik bir plan sunamadan masa basinda plan hazirlayarak günü kurtaranlar, sehre ihanete devem etmekte bir beis görmeyecektir. Çünkü 1999 yilindan bu yana bina stoklarinin depreme dayanimi tespit edilip buna bagli imar planlari olusturulmamistir.
Ihanet edenlerin alkislandigi ve övgüye mazhar oldugu bu topraklarda halk suçludur, suçlu kalacaktir, kaçak yapi yapmistir! Peki, göz yumanlar, görevini yapmayanlar, halka kanunu delecek yolu yordami gösterenler suçlu degil midir?
Fetonun siyasi ayagini bulamayanlar bunlari da bulamayacaktir! Maalesef siyaset bu iliskilerden beslenmektedir. Bosu bosuna dünyanin en fazla müteahhidine ve müteahhit siyasetçisine sahip degiliz.Bir aylik imar aski sürecinde 30 katli bina dikmek varken, kervan yolda düzülüyorken kim ne yapsin plani!
