Tarihin tecellisi mi? Post modern parti AKP, post modern darbe 28 Subat’in yakasina yapisti! Oysa AKP tam da bu darbe sayesinde post modern bir parti olarak sahneye çikabilmisti.
Simdi bünyesinde bir kisim 28 Subat saksakçilarini (yani potansiyel saniklarini) da barindiran haliyle, 28 Subat süreciyle hesaplasmaya koyuldu. Kötü mü oldu? Yoo, hayir! Üstelik pek de güzel oldu... 28 Subatçilardan er ya da geç mutlaka hesap sorulmaliydi. Çünkü 28 Subat dönemi kara bir lekeydi...
Peki 28 Subatçilar kimlerdir? 28 Subat`in yardim ve yatakçilari kimlerdir? 28 Subat nihayetinde kimin isine yaramistir?
Bu süreçte ABD ve AB’nin rolü çok önemliydi. ABD bir yandan “laikligi filan bos verin, Kemalizm dönemi bitti derken”, öte yandan 28 Subatçilarla neden asna fisne içindeydi?
Tarih bilinci, tarihi siniflar mücadelesi zemininde okuyabilme kabiliyeti iste burada devreye girince, cevabini çok net verebiliyoruz: Aslolan sermayenin vesayetidir!
Bu satirlarin okuyuculari, olayi basit sekilde sivil-asker çekismesi olarak almadigimizi, askeri vesayet olarak görmedigimizi bilir diye düsündügümden, kestirmeden söyle söyleyebilirim:
28 Subat zulmünü uygulayan her kurumdan ve kisiden hesabi teker teker sorulmali... Gerçi tecrübeyle sabit oldugundan, bu sorgulamanin hakkaniyetli, “hukuksal” bir zeminde geçmeyecegi simdiden öngörülebilir. Yine de, prensip geregi, “28 Subatçilar her halükarda hesap versinler” demek boynumuzun borcu.
Evet, 28 Subat tarihsel misyonu ve sinifsal muhtevasi itibariyla 12 Eylül`ün bir devamiydi. Fakat son günlerdeki 12 Eylül`ü yargilar-“mis gibi” yapmalari ile 28 Subat`i yargilamalarinin farkli olacagi belli. 28 Subat davasi en azindan mesela Ergenekonculari yargiladiklari siddette gündemde kalabilecek.
Çünkü 12 Eylül, simdiki 2. Cumhuriyete zemin hazirlamisti. Oysa 28 Subat, neo-liberalizm ve küresellesme (bölgesellesme) tutkusu hariç, simdiki muktedirlerin önünde (hâlâ) ideolojik çapaklar, engeller yaratan bir muhtevaya sahipti.
Amma ve lakin bu 28 Subat`in “yargilanmasi” kolay görülse bile, “sorgulanmasi” pek öyle kolay geçmeyecek, geçistirilemeyecek. Yukarida “saksakçilar” demistim ya...
Netekim Fethullah Pasa da isin içindeydi! Gerçi 12 Eylül’de de öyleydi, ama bu marifeti gargaraya getirilebildi. Simdi ise Fethullah Pasa’nin 28 Subat’i savunan kelamlari bir google aramasi ötenizde duruyor, sak diye karsiniza geliveriyor. Beyanlari çarsaf çarsaf gazete mansetlerinde... Cemaat 28 Subat’in da hizmetindeymis!
Hizmet’te sinir yokmus!
(Yahu, “cemaat”, “camia” kavramlari tutmayinca, “hizmet” adini almaya çalisip cinlik yapalim dediler; ama kendi ayaklarina siktilar... Kelime oyununa çanak tuttular. Hizmeti yapan kim? Hizmetkâr! Nerede yasiyorlar? Pensilvanya’da! O halde kime hizmet ediyorlar? Yahut, “polisiye” romanlarda, klise olarak “katil” kimdir? Fesuphanallah!)
Mahcup düseceklerini hiç sanmiyorum, piskince geçistirecekler, çünkü eyyamcilar... Benzer piskinlik 28 Subat ile ABD ve AB arasindaki iliskide geçerliydi. AB sözcüsü son 28 Subatçi operasyonunu takdir ettiklerini söyledi, iyi mi? Oysa 28 Subat rezaletinde her iki cenah da kanarya yutmus kedi gibiydi. Neden?
Çünkü 28 Subatçilar tam da onlarin istedigi bir dogrultuda Erbakan’in burnunu sürtmekte, radikal Islamcilari ilimli olmaya, sisteme entegre olmaya zorlamakta, bölgede ise kendileri adina at kosturmaktaydi. Genelkurmay Baskani Türkiye’yi bölgesel güç yapmaya soyunmus, disisleri bakani cakasiyla dolanip durmaktaydi.
28 Subat ve AKP iliskisi iste bu son cümleden itibaren yakinlasiyor. Her ikisinin de müttefiki ayni. Ikisi de neo-liberal, ikisi de emperyalizmin gözdesi...
Öyleyse post modern darbe ve sonrasinda post modern AKP’nin gelmesi sadece bir ironi mi?
Peki AKP neden post modern? Çünkü hem dogulu hem batili; hem küresel, bölgesel hem de milliyetçi... Isine geldiginde böyle, isine geldiginde söyle... Yani? Eyyamci!
Eyyamci ve bezirgân... Öyle ki, “öksürügü ben icat ettim” deyip bunun patentini almaya dahi yeltenebilir! Çünkü tarz olarak her firsati sonuna dek sömürebiliyor. Dinsel bakimdan siyasi avantajlarindan söz etmeye gerek yok. (Ama Tayyip’in yoldaslarinin da hakkini yemeyelim: AKP halkin afyonuysa, liberaller de mevcut rejimin müsekkinidirler. Bazen müshil olarak da kullanilabilirler... Simdi 28 Subat operasyonu vesilesiyle muhtemelen bu konuda tercih haklarini belirleyecekler.)
Amaaa... Sirf 28 Subatçilarin yakasina yapisti diye AKP’ye alkis tutmayalim.
Unutulmamali ki; yagmurdan kaçarken doluya tutulabilirsiniz, üstelik doludan kaçarken bu kez çamura da saplanabilirsiniz...
Öyleyse siz, siz olun: Doludan kaçarken bosa konusmayin... AKP darbecileri yargiliyor filan diye (yine!) sevinmeyin!
Çünkü tarihin indinde yargilayan da yargilanan da suçlu... Su farkla ki simdi kimileri hem suçlu hem güçlü!
MELIH PEKDEMIR