DEMOKRASIDEKI KÜRESEL EREZYON SÖMÜRÜYÜ ARTIRMAKTADIR

 DEMOKRASIDEKI KÜRESEL EREZYON SÖMÜRÜYÜ ARTIRMAKTADIR

Özgürlüklere ve demokratik degerlere inananlarin en fazla kaygi duyduklari konu, demokrasinin giderek zayiflamasidir. Bundan en fazla, basta genis halk kesimleri olmak üzere, sol parti ve siyasal örgütler zarar görüyor. Giderekte siyasete güven yitirmesi sonucunu dogurmaktadir. Demokrasinin önemli basamaklarindan birisi olan serbest seçimler sonucu seçilen vekilleri, seçenler tanimamaktadir. Demokrasinin zayiflamasi gençlerin siyasetle olan iliskisini zayiflamakta ve siyasal gelismeleri de dogru analiz edememeleri onlari sag partilere dogru itmektedir. Bu nedenle de, gençlerce sinif temelli siyaset ilgi görmemektedir. 

Geriye neoliberal ekonomik çerçevenin kabul gördügü gösteri temelli bir siyaset anlayisi öne çikiyor. Bu sonuç, sosyal demokrasinin zayiflamasina yol açiyor. Içinde bulundugumuz dönemde,  ülkemizde ve diger kapitalist ülkelerde siyasetçiler kendilerine verilecek destek karsiliginda özel sektöre kamu kaynaklari peskes çekilmektedir. Kamu kuruluslarini paylasan bu özel sektör elbette ki güçlü bir devleti savunmayacaklardir. Dar gelirliye yakin oldugunu savunan sosyal demokrat partiler dahi bu duruma gerekli ve yeterli karsi durus gösterememektedir. Çünkü, onlar da neoliberal politikalara karsi olmadilar. Süphesiz ki bu tür ekonomik politikalarin magduru güvencesiz çalisanlar, emekçi yiginlardir. Siyasal bilinçten yoksun olan bu öfke, sol’a degil sagdaki radikal partilere destek kaydirmaktadir. Gerek Avrupa da gerekse ülkemiz de merkez partileri bu sebeplerle zayiflamis, asiri sag partiler güçlenmistir.

Fransa da Sarkozy’nin partisi, Italyada Berlisconi’nin Isveç ve Avusturyadaki asiri sag partiler ile Türkiye de AKP’nin güç kazanmasi örneklerden bazilaridir. Güçlenen asiri sag partiler, büyük oranda oylarini yoksul ve güvencesiz çalisan kesimlerden aldigi tespitleri var. Büyük bir çeliski gibi görünse de sosyal demokrat ya da merkez partilerinin politika üretememeleri sonucu merkez oylari asiri sag partilere kaydigini görmekteyiz. Son derece sinirli durumdaki sosyal haklarin da ellerinden gidebilecegi korkusunu yasamaktadirlar. Asiri sag partiler bu imkanlari ancak kendilerinin garanti edecekleri propagandasi ile bu kesimin destegini almaktalar. Yoksullasan toplumun, egitim ve kültürel gelisiminin gerilemesi, baski guruplarinin artmasi ile halk giderek muhafazakarlasmakta oldugunu da gözlemliyoruz. Bu sebepledir ki, asiri sag partiler yoksullugu sadaka yöntemleri ile iyi yöneterek yoksul kesimlerden en çok oy olan partilerdir. Sosyal demokrat partiler esnek ve güvencesiz çalismaya gerekli tepkiyi vermeyip sadaka devletinin yoksullugu yönetmesine seyirci kaldilar. Artik isçi sinifi, esnek, yari zamanli, sendikasiz çalisma ve düsük ücretlerle çalismak zorunda kalmis, is güvencesiz ve sosyal güvencesiz kölelesmeye giden yolun yolcusu olmuslardir.

Kamu kurumlarinin, özel sektörce, ele geçirilmesi ayni zamanda siyasetin de piyasayi elinde tutanlarin kontrolüne girmesini saglamis ve yolsuzluklar dogal bir sonuç olarak karsimiza gelmektedir. Çünkü, bu sirketler kendilerine yapilan peskesin karsiliginda söz konusu partilere büyük bagislar yapiyorlar. Sonuç olarak, demokrasinin zayiflamasi sinifin daha da agir sorunlarla karsilasmasi, sömürünün büyümesi ve sermaye düzeninin kendisini daha fazla güvenceye almasi sonucunu dogurmaktadir. Çare, emekçi yiginlara güvence verecek bir siyasi partiyi örgütleyebilmekten geçiyor.    Iste yakin örnek, Yunanistan SYRIZA. Bu gün ülkemizde, bu manada birçok siyasal anlayisin bir araya gelerek olusturdugu bir siyasal çalismanin varligi, yeni dönemdeki umudumuzu artirmaktadir. Bu cehennem düzeninden kurtulusun yolu, emegi kutsal bilen ve sol’un büyük bir çogunlugunun ittifak ettigi bu çalismanin basarisina baglidir. 7 Haziranin emegin basarisi olmasi dilegiyle.

                                       Ismail Çinar   cinar-i@hotmail.com  Nisan 15