Demokrasiye degil, Türkiye`nin canina kastedildi

Demokrasiye degil, Türkiye`nin canina kastedildi

Zaten zorlu sorunlarla bogusan ülkede bu alçak kalkisma basarili olsaydi demokrasisi degil, ülkenin kendisi bir felakete sürüklenecekti.

Demokrasiye degil, Türkiye’nin canina kastedildi

Türkiye 15 Temmuz’da bir felaketin esiginden döndü. Zaten zorlu sorunlarla bogusan ülkede bu alçak kalkisma basarili olsaydi demokrasisi degil, ülkenin kendisi bir felakete sürüklenecekti.

“Demokrasiye degil, Türkiye’nin canina kast” diyorum çünkü ülkede demokrasi yok. Varmis gibi yapmak kendimizi kandirmaktan baska bir sey degil.  Bu nedenle daha ilk dakikadan itibaren sosyal medyada, “Bu aptalca kalkismanin demokrasiye degil ülkeye açilmis bir savas”olduguna vurgu yaptim.

Iktidarin tavri, halkin kahramanca durusu, muhalif kesimlerin darbeye prim vermemis olmasi bu lanetli saldirinin bir felakete dönüsmesini engelledi.

Demokrasi meselesine birazdan dönecegim. Önce olup bitenlerle alakali birkaç cümle etmek istiyorum.

Gerçek mi  oyun mu?

Bu kalkisma gerçek bir darbe girisimi miydi, yoksa iktidarin oyunu mu?

Daha ilk anindan itibaren kimileri sosyal medyada bunun bir oyun oldugunu dillendirmeye basladi.

Evet hepimizin kafasinda deli gibi sorular var.

Mesela yüzlerce rütbeli aylarca bir darbe plani yapiyor, fakat iktidarin bundan haberi olmuyor.

Üstelik bu rütbelilerin birçogu paralel yapi mensubu olduklari gerekçesiyle takip altindayken.

Diger taraftan darbe tesebbüsünün saati çok ilginç.

Gece yarisi herkesin evine çekildigi bir vakit degil, bütün halkin en yogun sekilde sokaklarda oldugu bir vakit seçiliyor.

Öncelikle internet, TV’ler gibi iletisim araçlarini kontrol altina almalari gerekirken iki köprüyü kapatarak darbe yapacaklarini düsünmeleri çok aptalca.

Darbe ülke yönetimine karsi yapilir. Yöneticilere, siyasi parti liderlerine dokunmayip halki hedef seçtiler.

Hem sayilari az hem de daha ilk andan itibaren bir çatisma ortami yaratmalari ayrica aptallik.

Diger taraftan darbeciler ele geçirdikleri jetlerle havada dolasirken, darbenin asil hedefi Erdogan’in da o saatlerde oradan oraya uçmasi fazlasiyla sasirtici.

Darbe sabahi binlerce yargi mensubunun ‘Darbeye destek verdiler’ suçlamasiyla tasfiye edilmesi ve göz altina alinmasi…

Bütün bunlar hepimizin kafasini fazlasiyla karistiriyor.

Ama bütün bunlara ragmen bu canice kalkismaya ‘iktidarin bir oyunu’ demek pek mantikli degil. Dogru da degil.

Hiçbir iktidar böyle bir felaketi göze alamaz.

Basarisiz olduklarinda vatan hainligiyle yargilanacak, ömür boyu o utanci tasiyacak hiçbir rütbeli, iktidarin böyle bir oyununa alet olmaz.

Peki ne oldu öyleyse?

Bir iki olasilik

Emin olmamakla birlikte aklima gelen bir iki olasilik var.

Yüzlerce subayin aylarca bir darbe plani yapmasindan iktidarin haberdar olmamasi gerçekçi degil.

Ya gerçekten haberdar olmadilar ki bu da zaten basli basina bir felaket, ya da oldular ama ordu içindeki paralel yapiyi bütünüyle ortaya çikarip tasfiye etmek için kontrollü bir kaosa müsaade ettiler.

Dedigim gibi emin degilim. Çünkü elimizde bunu gösteren hiçbir delil yok.

Diger bir ihtimal ise darbeciler ordunun içinde veyahut disindan farkli yerlerden destek sözü aldi, fakat halkin meydanlara inmesiyle o destek sözü verenlerden kimileri vazgeçince aptalliklariyla ortada kaldilar.

Aptalca yöntemlerle alçakça bir is

Aklimiza yatmayan bütün bu saçmaliklar darbecilerin basit aptalliklari da olabilir.

Hirslari akillarinin önüne geçtigi için, ellerindeki silahlara fazlasiyla güvendikleri için, halkin silahtan korkup kaçacagini sandiklari için, toplumun önemli bir kesimindeki Erdogan karsitliginin kendilerine destege dönüsecegini düsündükleri için, kendi çikarlarini ülke çikarinin önüne koyduklari için normal aklin asla yapamayacagi aptalca yöntemlerle alçakça bir ise kalkistilar.

Sonunda da intihar ettiler.

Saldiri demokrasiye degil Türkiye’ye

Gelelim demokrasi meselesine.

Bu saldiri demokrasiye degil Türkiye’nin hayatina yapildi.

Çünkü ülkede demokrasi yok. Bagimsiz yargi, bagimsiz medya, sivil toplum, özgür üniversiteler, adil seçimler, rekabete dayali seçim imkani olmayan bir ülkede demokrasiden bahsetmek için insanin aklini kaybetmis olmasi gerekiyor.

“Böyle yapmazsaniz daha iyi olur” diyen herkese “Kes lan sesini, sana da hesabini soracagiz” diyen bir yaklasimin hakim oldugu ülkede demokrasiden bahsetmek çok tuhaf. Hatta bu yaklasimi kendine yasam tarzi edinenlerin demokrasi diye ensemizde boza pisirmeleri ayrica ironik.

Bu nedenle olmayan bir seyin ortadan kaldirilmasi da düsünülemezdi.

Sivil bir otoriterlikten daha kötüsü olan askeri bir otoriterlige geçmek, ülke için onarilmaz felaketlere kapi aralayacakti.

Darbe girisimi basarili olsaydi ülke bir iç savasa girecekti.

Eli silahli akilsizlarin, birikmis bunca sorunun altindan kalkmalari mümkün degildi.

Türkiye’nin sorunlarinin çözümü daha fazla baskida degil, daha fazla demokraside. Çünkü demokrasi Türkiye için sadece bir yönetim seklinin adi degil, ayakta kalmasinin tek yolu.

Farkli yasam tarzlarinin, dünya görüslerinin, etnisite ve inançlarin bir arada huzur içinde hayat sürdürmelerinin tek yolu demokrasiden geçiyor.

Demokrasi taraftarlari için isler çok daha zor

Bu darbe kalkismasinda ortaya çikan tablo bize güçlü bir demokrasiye geçis için firsat yaratacak mi?

Bu konuda ne yazik ki pek umutlu degilim.

Çünkü devletin bütün kurumlari agir yara almis. Son olarak TSK, tarihinin en agir yarasini aldi. Bagimsiz yargi, bagimsiz medya, herkesin bagli oldugu ve uydugu bir anayasa, adil seçim ortami yok. Bütün bunlarin yeniden tesis edilecegine dair bir emare de yok niyet de.

Ve elimizde olan tek sey ‘Reis’in bir sözüyle herkesi, her seyi gözden çikaracak; yakacak, yikacak, linç edecek psikolojiye sahip bir kalabaligin etkin oldugu, gidisata yön verdigi bir Türkiye.

Din ile siyaset artik daha fazla iç içe.

Darbeye karsi halkin sokaga çikmasi için cami minarelerinden yapilan cihat çagrilari demokrasi için bize daha fazla umut vermiyor.

Din artik siyasetin göbegine oturtulmus. Ve üstelik olmazsa olmaziymis gibi hareket ediliyor. Bu durum hem din için hem de ülke için büyük bir tehlike.

Buradan saglikli bir demokrasiye geçmek için her zamankinden çok daha fazla çabaya ihtiyaç var.

Bu alçakça saldiriya karsi olusan ortak tepki umarim demokrasi için de bir ortakliga dönüsür.

Fakat üzülerek belirteyim ki demokrasi taraftarlari için, baris, huzur, dostluk, birlik, bütünlük isteyenler için isler her zamankinden çok daha zor.

Umarim daha büyük felaketler yasanmadan ülkede akliselim galip gelir.

Taziye: Bu alçakça saldirida birçok insanimizi kaybettik. Hepsi için çok üzgünüm. Ogluyla beraber öldürülen reklamci Erol Olçak ve Yeni Safak’ta 20 yil önce beraber çalistigim Mustafa Cambaz’i tanidigim için, yillarca bir arkadaslik hukuku paylastigim için çok daha fazla etkilendim.

Çok üzgünüm. Ölenlere Allahtan rahmet, yakinlarina bassagligi diliyorum.

acikcenk@gmail.com / @acikcenk LEVENT GÜLTEKIN