Tarih: 05.05.2016 17:36

DEVRIMCI BELEDIYECILIK VE FATSA ÖRNEGI 1*

Facebook Twitter Linked-in

DEVRIMCI BELEDIYECILIK VE FATSA ÖRNEGI  1 

1976 yilinda daha çok CHP’li belediye baskanlarinin katilimiyla “Devrimci Belediyeler Dernegi”  kurulur. Dernegin amaci tüzügünün 3. Maddesinde “Çagdas belediyecilik anlayisini ülkemize yaymak, benimsetmek ve olusturmak ve yerel yönetimlerin etkinligini ve sorunlarini ortaya koymak” olarak özetlemistir. 

Dernek çikardigi ilk basin bülteninde ise Devrimci Belediyeciligi “Kent içi iktidara agirligini koyan emekçi halkin belediyesi” olarak tanimlar. Dernegin çikardigi dergide yayinlanan bir yazida ise su hususlara vurgu yapilmaktadir. 

  “Devrimci Belediye, burjuva yasalarina ragmen, burjuva devletinin siyasetine, engellerine belediyeyi talanciliklarinin bir araci olarak gören ve kullanan siyasi iktidarlarina ragmen, emekçi halk kitlelerinin ve onlarla birlesmesini bilen devrimci kadrolarin mücadelesiyle gerçeklesecektir. Yasalar Yerel Yönetimleri burjuvazinin çikarlari dogrultusunda biçimlendirmistir. Ama belediye yapacagi islerde, kentte yasayan emekçilerin görüs ve önerilerini, elestirilerini aktif desteklerini dogrudan dogruya almak konusunda hiçbir yasaklayici hüküm tasimamaktadir”(Devrimci Belediyeler Dergisi. Sayi 9-10. Eylül-Ekim 1977.sayfa 31.) 

Yerel Yönetimlerin nasil olmasi gerektigi konusunda yine su degerlendirmeleri de aktardiktan sonra her türlü güçlüge ve engellere/ engellemelere ragmen son derece basarili olmus bazi uygulamalari örneklemeye çalisacagiz. 

Yerel Yönetim olgusu yalnizca sehirlerin, köylerin imar ve iskânini, saglikli yasamini düzenleyen bir kurumlasma demek degildir. Yerel yönetimler bunun ötesinde siyasal katilimi, demokrasi bilincini gelistiren kurumlar haline getirilmelidir. Düzen partileri seçmenler, yani halk, oylarini verip yerlerinde otursunlar istiyorlar. Onlar en rahat çalisma ortamini böyle buluyorlar. Emekçilerin bizzat sürecin içinde olmasi onlar için yerel yönetim arpaligini dildigince kullanamamak demektir. 

Bu anlamda da devrimciler propagandalarini ‘sorunlarinizi biz çözeriz’ yaklasimiyla degil ‘sorunlarimiz birlikte mücadeleyle çözülür’ siari üzerinde sekillendirmelidir.(…) Devrimci bir yerel yönetim pratiginin örgütlenmesi taban örgütlenmeleriyle, yani halk komiteleriyle mümkün olacaktir. Mahallelere, sokaklara, kadar inen halk komiteleri devrimci bir yerel yönetimin isleyisinin temel gücünü olusturur. Bu komiteler esas itibariyla, talepleri belediyeye iletmekle sinirli bürokratik kurumlar degil, o talepler dogrultusunda bir mücadelenin örgütleyicisi ve yönlendiricisi olmalidir.”(Mücadele GazetesiSayi:86. 26 Subat 1994. Sayfa13)

 

Devrimci Belediyecilik tartisma ve uygulamalarinda, yerel ve kamusal hizmetlerin talep edilmesi veya sunumunda yerel yönetimlerin biçimsel (formel) örgütlerine yardimci olmak üzere gelistirilen biçimsel (informel) olmayan örgütlenme biçimleri de hep tartisilan konulardan biri olmustur. 

Bu anlamda ortada bir belediye örgütü olmadan, ancak halkin kendisinin kurdugu komiteler araciligiyla yönetmesinin yasandigi bir örnek olay da mevcuttur. Istanbul’da o yillardaki adiyla “1 Mayis” simdiki adiyla “Mustafa Kemal”  olan mahallede 1977-1980 arasi dönemde yasama geçirilen uygulamalardir. 

1 Mayis’tan Mustafa Kemal’e. Bir Gecekondulasma Öyküsü 

1 Mayis 1977’den sonra mahalleye yogun bir sekilde devrimciler ve demokratlar yerlesmeye baslamistir. Ilk gelenler, briketle çamurdan, arasina beton koymadan kulübeler yapmislardi. Buraya akin baslayinca arsa spekülatörleri de ortaya çikmis ve gecekondu yapip halka satiyorlardi. Devrimciler önderligi ele geçirince bu arsa ve gecekondu alip satanlarin ellerindekilere el konularak ihtiyaç sahibi halka dagitilmaya baslandi ve bedeli de alinmadi. Iste bu haberler duyulduktan sonra mahalleye özellikle isçiler agirlikli olarak yogun bir akim basladi. 

Esasinda, o yillarda mahallenin bulundugu alanda istimlâk yapilmis, arazi sahiplerine istimlâk bedellerini ödenmis ve arazinin tamami da imar kapsamina alinmisti. Yapilan bu yeni gecekondular iste bu devlet arazisi üzerine yapiliyordu. 

Çok geçmeden mahallede ardi ardina iki kere yikim yasanir. Ancak her yikim sonrasi mahalle yeniden imar ediliyor ve yikilan binalar kolektif bir biçimde yeniden yapiliyordu. Artik arsalar bir plan dahilinde ve genellikle 200-250 m2 olarak dagitiliyor, sokaklar 8 m’nin, caddeler ise 18 m’nin altina düsmemek kaydiyla evler ise bahçeli bir sekilde planlaniyordu. 

Sorun evleri yeniden yapmakla bitmiyordu tabi. Altyapi hiç yoktu. Hemen kolektif bir biçimde künkler dösenerek kanal yapilir. Ardindan da Milli Egitimle baglanti kurularak ayni sekilde dört adet ilkokul yapilir. Ulasim sorununu çözmek için belediyeden otobüs hatti talep edilir ve bu da basarilir. 

Giderek mahalleye yerlesen aile sayisinda da büyük bir artis yasanmaktadir. Bu arada çok yogun bir destek kampanyasi baslatilmis, yurtdisindan dahi (özellikle de Almanya’dan) çesitli yardimlar gelmeye baslamistir. Gelen tüm yardimlar, basta giysi, ilaç vb. olmak üzere adaletli bir sekilde dagitiliyordu. Gençlik ve ögrenci örgütlenmelerinden evlerin yapimina yardim için onlarca insan geliyordu. 

Tüm bu süreçler yasanirken her seyi organize eden halk tarafindan seçilmis bir komite vardir. Kahvede bir sandik kuruluyor, mahallede oturan herkes oy kullanarak bu komite üyelerini seçiyorlardi. Arsa dagitimi, hak ihlalleri, ortak alanlara tecavüzler, yeni gelenlere yer gösterme, ayrilanlarin haklari ödenerek evlerinin geri teslim alinmasi vb. hep bu komitenin isiydi. Alim satim kesinlikle yasakti. Yalan beyan vererek evi oldugu halde yer alanlar, aile bireylerini ayri ayri gösterip birden fazla yer alanlar tespit edildiginde evler geri aliniyordu. Yani orta yerde bir rant olayi yoktu. (Kent ve Politika Dergisi. Sayi 2. Nisan 1991 “1 Mayis’tan Mustafa Kemal’e. Bir Gecekondulasma Öyküsü” baslikli yazidan özetlenmistir.) 

Görüldügü üzere devletçe karsilanmayan bir toplumsal gereksinmeyi yani konut ve barinma gereksinmesini halk kendi gücüyle karsilamaya yönelmistir. Ancak bu girisim kamuoyuna gecekondu yapma yasagina uymayanlarla güvenlik güçleri arasinda bir çatisma niteligiyle yansitilmistir. Gerçekte ise, toprak isgalini önlemek isteyen güvenlik güçlerine karsi gelinmenin ötesinde bir durum söz konusuydu. 

Bölgeyi yöneten Halk Komitesinin görevleri 23 Mart 1978 tarihinde “1 Mayis Mahallesi Halk Odasinda” yapilan basin toplantisinda orada bulunanlarca söyle dile getiriliyordu. 

“Onlar sayesinde ruhsatli ev yapar gibi ev yaptik. Burada düzenimizi sagladilar. Halk Komitesi olarak seçtigimiz kisiler disaridan kisiler degildir, onlar buranin halkidir. Yaslilardan olusan yedi kisilik bir üst komitemiz vardir. Bunlar bir yerde Ihtiyar Heyeti görevi yaparlar. Bu üst komiteye bagli olarak yine bizim seçtigimiz çesitli konularda alt komiteler vardir. 

Seçtigimiz bu halk komitelerinde görev yapanlar parasal hiçbir yardim almadan sorunlarin çözümü için çalisirlar. Gerektiginde de fiilen çalisirlar. “HALK MAHKEMESI” diye yazdiginiz yer burasidir. Ne halk mahkemesi vardir, ne de kurtarilmis bölge” (24 Mayis 1978 Milliyet Gazetesi. Aktaran.  Rusen Keles. Kent ve Siyaset Üzerine Yazilar. IULA – EMME Yayini. S. 264. Istanbul 1993) 

Mehdi Zana ve Diyarbakir Belediyesi 

Devrimci Belediyecilik örneklerinden biri de 1978 –80 arasi Mehdi Zana’nin Diyarbakir Belediyesi yönetimidir. Niçin aday oldugunu ve yaptiklarini yillar sonra söyle ifade etmistir.

“Aday olmamdaki amaç bir kere soylu aile olayini kirmak, halkin içinden gelmis insanlarin halkin sorunlarini daha iyi anla




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —