Bir adam sokakta insanlara “Dodo sosisleri” diye bir şey ikram ediyor. Millet de bir güzel tadına bakıyor, kimse sorgulamıyor. Ama ne oluyor? Sonra adam pat diye söylüyor: “Bu sosisler domuz etinden yapılmış.” Bir anda herkesin yüzü asılıyor, sosisler ağızlardan fırlıyor! Millet şoka girmiş durumda. Kardeşim, millet ne yediğini bilmeden nasıl rahat olsun?
Şimdi dönüp bakıyoruz, bu olay aslında gerçek bir sorunun temsili. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan taklit ve tağşiş listesinde neler yok ki! Domuz eti, tek tırnaklı hayvan eti, bir de üzerine kanatlı hayvan ürünleri… Resmen milletin sofraya koyduğu ürünler tam bir muamma! Sanki bir türlü rahat yemek yiyemiyoruz, her lokmada şüphe var.
Ya kardeşim, bu millet markete gidip cebindeki üç kuruşla helalinden, temizinden ürün almaya çalışıyor. Ama işin içinde başka şeyler var. Yediğimiz sucuk mu, sosis mi yoksa adını bile duymadığımız başka bir şey mi belli değil. Bir de durumu öğrenince midemiz bulanıyor, güven diye bir şey kalmıyor. Her lokmada "Acaba ne yiyorum?" diye düşünmekten bıktık artık.
Hadi denetim yapılıyor, liste açıklanıyor ama mesele bu kadar basit mi? Değil tabii. Kardeşim, ceza vermek lazım, ciddi bir yaptırım şart. Yoksa bu iş böyle devam eder gider. Biz de YouTube’da izlediğimiz gibi her gün şaşırmaya devam ederiz. Adam gibi yemek yemek istiyoruz ya! Temiz, helal, ne yediğimizi bildiğimiz bir sofra istiyoruz. Bu kadar zor olmamalı!
Vatandaş artık haklı olarak her ürüne şüpheyle bakıyor. Yediğimiz içtiğimiz şeyler hayatımızın en basit ama en önemli parçası. Soframıza koyduğumuz şeyin ne olduğuna güvenmek zorundayız. Hem cebimiz yanmasın hem de midemiz bulanmasın. Bu işler böyle gitmez. Sağlam bir sistem, dürüst üretim şart. Yoksa daha çok dodo sosisi vakası izleriz biz!