Dağ taş Deniz yegane velinimetim.
Velhasıl nereye olduğumu kimseler bilmeyecek
füzeler sallanırken Filistin semalarına isyan saklanmayacak
sayende biriciğim gizli sığınaklarım olmayacak.
Dahası hariçte dahilde zamanla yarışacağım Haliç'te
Gar'da patlatılmışken barış elden ne gelir demeyeceğim
her kanlı kulaçta genlerim teyakkuzda
kirli bir bombardıman bu yalanlara kanmayacağım.
Ortaya tek bir bomba bin bir parçayım
altın kafeste tutsak nefes alamıyorum
terk ediyorum dışımda pinekleyen bağlık araziyi…
Arazi arazan yokuşa vurmuşum
kurşun değil kuru üzüm taneleri gövdeme yapışan
şarapnel değil gözlerime tüneyen kuş
demir gibi ağırım hafiften yalnızlığıma vurulmuşum.
Yarı aralık gözlerimden fışkırır binlerce resim
kazan kaldıranların kazındığı nice operasyonlar.
Opal serinlikte hayallenirim yarınlara avuntularla
yanar da yanarım Gar meydanında yakut gözlüm.
Yahut muştularım gülü bülbüle diken derinliğinde
adı batsın ardıma takılan ne biçim savaş bu
gün gece denkliğinde uçuşur ölümler.
Güneş güdümlü coğrafyanın yumuşak karnı delinmiş
arz talep saf güzelliğe savrulan umut...
Kara paletli arıza tanklar ilerliyor bedenimde ilk
kulaklarımı tıkadım pamuk bombalarına çarpıldım
tek renk hakim gözlerimin en son algıladığına
can beyazı kan kırmızı.
Hal hal değil halden anlayanım ama bu halde nereye
surlu suallere aleni susturum patlaması
dört bir taraf kan gölü kirli savaş
aklımda sırrımda gelsem sana baskısı.
Şimdi ziftin peki günlere kapkara tanklar
gümüş tepsilerde sunulan gizli tanıklar
tapınak sunaklarına yatırılan gizli günahlar
hayata pembe gözlüklerle bakamam artık
kara paletliler ilerliyor bedenimde ilik ilik...
Un ufak kemiklerim üşüyorum donuyor kanım
savruk alevle sevişiyor genişleyen damarlarım
Gar meydanı patlıyor beynimden içeri.
Elimde afili kimlik belimde kabzası aynalı beylik
alem biliyor zor zanaat devrimcilik.
Kalem düşmek üzere yamuk illerde
kalem düşmek üzere yumuk ellerimden.
İçimde zerre korku yok korkusuzum
ekin tarlalarına asılı pırtı partal korkuluğum.
Kartal bakışlım koşu yolu tanklar güruhuna balans
kör kurşun vızıldayışları kulaklarıma avans
hıyanet kara kitapları deliyor hırs beylik hitapları.
Kalemci düştükçe düşüyor düş sızıyor gözelerden
gözlerde masmavi deniz
kızıl güneş renginde dehliz
ileri izleme yapıyorum yeşil gözlerinde.
Sürüyor sürgün günlerim
ayaklarımı sürüyerek ufka ilerleyişteyim.
İçimde isyanıma içerleyen içlendikçe ilerleyen tanklar
aklımda asla unutulmayacak katliamlar.
Kahrolası ilk hamle hamlığımı giderdi
asıl hasar ikinci hamle mevsim sonbahar.
Ekim on ileri izleme girişimine Gar temizliği
fırıldak füzeler yağarken Filistin kamplarına
resmen zaman sıçraması dağ taş Deniz tek tesellim.
Terk etmişim içimdeki dağlık arazı bağlık araziyi
Derdo Arafta nereye olduğum besbelli
adası dağlık edası bağlık arması el heykelli
sondan bir önceki adresim adıma kayıtlı sürekli…