Emek Gençliği’nin çağrısıyla, 68 kuşağı gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin 52. yılında 6. Filo'nun denize döküldüğü Dolmabahçe'de anıldı.
Emek Gençliği’nin çağrısıyla Taksim AKM önünde toplanan yüzlerce yurttaş, “Emperyalistlere işbirlikçilere işgalcilere geçit yok! Denizlerin yolunda Filistin’in yanındayız”, “Emperyalistler ve işbirlikçiler yenilecek. Türkiye gençliği kazanacak”, “Savaşa, sömürüye karşı geleceği birlikte kazanmaya”, “Emperyalistlere, işbirlikçilere işgalcilere geçit yok! Denizlerin yolunda Filistin halkının yanındayız” yazılı pankartlarla 6. filonun denize döküldüğü Dolmabahçe’ye yürüdü.
Gençler yürüyüş esnasında Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in fotoğraflarını taşıyarak, “Barbarlık yenilecek direnen halklar kazanacak” “Emperyalistler işbirlikçiler 6.filoyu unutmayın”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi, “Denizlerin yolunda Filistin yanında” sloganı attı. Ellerinde Ankara Katliamı’nda hayatını kaybeden Şebnem Yurtman, EMEK Partisi MYK üyesi Metin İlgün, EMEP kurucularından işçi önderi Mehmet Kılıçarslan’ın fotoğrafları da kortejde yer aldı.
Gençler boyunlarına Filistin direnişi sembollerinden biri olan, siyah-beyaz renklere sahip kefiyeler taktı. Gümüşsuyu yokuşuna kadar yürüyen Gençler, 6. Filo’nun denize döküldüğü Dolmabahçe sahili göründüğünde ellerinde meşalelerle koşmaya başladı. Yürüyüşün ardından Yusuf, Hüseyin, Deniz şahsında, devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirilenler için Dolmabahçe’de 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu.
Emek Gençliği adına konuşan Berkay Morkan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, ve Hüseyin İnan’ın kendilerine nesiller boyu sürecek bir miras bıraktığına vurgu yaparak bugün İsrail işgali altında olan Filistin halkının mücadelesinin de kendilerine Denizlerden kaldığını söyledi.
Çok uluslu emperyalist tekellerin ülkenin dört bir yanını sömürdüğünü ve halklara ölüm ve acıdan başka bir şey bırakmadığını dile getiren Morkan, “Denizlerin mücadelelerinde ayırt edici olan Filistin, İstanbul, Kürecik gibi konumlar değildi. Asıl ayırt edici olan emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı mücadele etmek, işçilerin ve köylülerin insanca yaşaması için çabalamak, halkların kardeşliğini inşa etmekti. Tosyalı, Zorlu gibi işbirlikçi tekellerle İsrail’in çelik, enerji, çimento, hatta silah ihtiyaçlarını karşılarken bugün Türkiye gençliğine düşen Denizlerden devraldığı bu anti-emperyalist mücadele ateşini harlayarak yükseltmektir. Türkiye gençliğine düşen, Batı’da iktidarların çeşitli baskılarına rağmen eylemlerini sürdüren sıra arkadaşlarıyla dayanışma göstermek, İsrail’le ticarete ancak 7 ayın sonunda çeşitli mücadeleler sonucunda son veren tek adam iktidarının, işgalcilerle ilişkisini tamamen kesmesi için mücadele etmeye devam etmektir” dedi.
Dünyada on binlerce insanın bir avuç kapitalistin kâr hırsı için can verdiğini söyleyen Morkan, “Bugün Filistin’e destek olurken, yabancı maden şirketlerine karşı mücadele ederken, kampüslerde, fabrikalarda, mahallelerde demokratik haklarımız için mücadele ederken onların hayatları bize rehber oluyor. Bilinçlerini, azimlerini, dirayetlerini sahipleniyor ve geçmişin hatalarından ders çıkararak kendi geleceğimizi inşa ediyoruz. Denizlere sözümüz, tek adam yönetimine karşı Türkiye gençliğini işçi sınıfının mücadele saflarında örgütlemektir! Emek Gençliği’nde birleşmek, örgütlenmek, değiştirmek demek, Deniz’in son sözlerinde dahi yaşattığı mücadeleyi kendi mücadelemizde yaşatmak, Denizlerin yolunda Filistin halkının yanındayız demek, onların burada denize döktüğü 6.filoyu her an akıllarda tutmak demektir” diye konuştu.
Emek Gençliği’nin açıklamasının ardından Ashtar Tiyatrosu’nun tamamı Gazzeli çocuklar tarafında yazılan Gazze Monologları isimli oyunundan pasajlar sahnelendi.
Daha sonra söz alan sanatçı Nur Sürer, Can Yücel’in Deniz Gezmiş için yazdığı Bizim Deniz- Mars Nostrum şiirini okudu. Sürer okuduğu şiirin ardında, “Şimdi bizim önümüzden yürüyen gençleri görünce o kadar mutlu oldum ki sizler bizim geleceğimizsiniz. Sizler oldukça ne Deniz unutulacak ne Hüseyin ne Yusuf ne Erdal ne Mahir ne de İbrahim” dedi. Gazze’de ölen insanların hikayelerini anlatmaya çalışan “Sayılardan ibaret değiliz” projesinin kurucusu, Gazze İslam Üniversitesi profesörlerinden, yazar ve şair Refaat Alareer, yayımladığı son şiirinden kısa bir süre sonra öldürülmüştü. Refaat'ın anısına bıraktığı o son şiiri Berzan Bayhan okudu.
Ardından söz alan Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, “Denizler Filistin'de bağımsız, demokratik, laik bir Filistin devletinin kurulması için İsrail'e karşı, emperyalistlere karşı savaştılar. Bugün ülkeyi yönetenler tek adam iktidarı saray rejimi aylardır İsrail'e gemilerle kargo uçaklarıyla demirinden çimentosuna inşaat malzemelerine kadar İsrail ordusunun kullanabileceği her türlü yardımcı malzemeyi taşıdı. Bu katliamların sorumlusu emperyalistler ve onların işbirlikçileridir” diye konuştu. Filistin halkıyla dayanışma içinde olmadan bu savaşın durdurulamayacağını söyleyen Aslan, “Buradan bütün Türkiye'deki gençliğe, işçilere, emekçilere fabrikalarda, iş yerlerinde, hastanelerde, okullardaki herkese çağrı bu katliam karşısında sessiz durmayalım. Denizlerin göstermiş olduğu cesaret Filistin halkıyla birlikte sürdürdükleri mücadeleyi daha iyi yere taşımak için çağrılar yapıyoruz” dedi.
1 Mayıs günü Saraçhane’de kurulan barikatların işçilerin emekçilerin mücadelesiyle yıkılacağını vurgulayan Aslan, “1 Mayıs gösterilerine katılan kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, yoldaşlarımız gece evlerine baskın yapılarak gözaltına alınıyor. Ters kelepçeyle gözaltına alınarak işkenceye maruz bırakılıyorlar. Bunun hesabını er ya da geç mutlaka verecekler” diye konuştu. İktidarın 12. Kalkınma planı ve Orta Vadeli Program ile işçi ve emekçiler için yoksulluk ve sefalet planladığını söyleyen Aslan, “Bütün bu ekonomik politikalara karşı Erdoğan, Şimşek ekonomik politikalarına karşı hep birlikte dur diyebiliriz. Örgütlü bir gücümüzle örgütlü bir iradenizle bu saldırıları püskürtebiliriz. Yarından itibaren Filistin halkıyla danışmak için 12. Kalkınma Planını, OVP’yi yırtıp çöpe atmak için fabrika fabrika, semt semt, mahalle mahalle, örgütlenerek bu asalak takımını, sırtımızdan atacağız” dedi.
Aslan’ın ardından Filistin İngiliz mandası iken kadınlar tarafından direnişçiler için söylenen ve zaman içinde İsrail zindanlarındaki tutsaklar için de söylenmeye başlanan "Ya talêel al-jabal" şarkısını Yağmur Su seslendirdi.
Reklam