Bugün, 12 Mart 2025 Çarşamba

 Erdogan`in hezimeti, Suriye muhalefetinin çöküsü

      Erdogan`in hezimeti, Suriye muhalefetinin çöküsü

Cografyamizdaki kritik önemdeki iki gelisme ayni döneme denk düstü. Bunlardan birincisi AKP Hükümeti`ne karsi süren gösterilerin ikinci haftasina girmesi, digeri ise Muhaliflerin Suriye`nin Lübnan sinirinda olan Kuseyr Kasabasi`ni kaybetmesi.

Cografyamizdaki kritik önemdeki iki gelisme ayni döneme denk düstü. Bunlardan birincisi AKP Hükümeti’ne karsi süren gösterilerin ikinci haftasina girmesi, digeri ise Muhaliflerin Suriye’nin Lübnan sinirinda olan Kuseyr Kasabasi’ni kaybetmesi.

BIRINCI GELISME ILE BASLAYALIM;

Geçen iki hafta Türkiye, Arap basininda hiç olmadigi kadar yer isgal etti.  Arap cografyasinda dikkatle takip edilen Rusya al Yavm sitesi ilk defa ön sayfada Türkiye dosyasi olusturdu. Ve gelismeleri düzenli bir sekilde aktarmaya basladi. Bu arada hatirlatalim site kritik gelismeler yasayan ülkelerin dosyalarina ön sayfasinda yer veriyor.

Arap cografyasinin önemli gazetelerinden Dar Al Hayat son gelismeleri “Erdogan Istanbul bahari karsisinda geri adim atti” basligi ile duyurdu. Al Arabiya Sanatçi Halit Ergenç’in yürüyüs esnasindaki fotografini yayinlayarak Sultan Süleyman’in haremi olmadan Erdogan’i protesto ettigini yazdi. Misir al Yavm; gösterilerdeki ölüm haberini  “Taksim; Istanbul’un kalbindeki kanli meydan”  ifadeleri ile duyurdu.

Taninmis Arap yazari Abdulbari Atwan “Suriye’nin laneti Türkiye’yi mi vurdu” baslikli makalesinde ironik bir duruma dikkat çekti. Atwan, Suriye Devlet Baskani’nin, Erdogan’in kendisine karsi kullandigi ifadelerin aynisini kullandigini yazdi.

Lübnan’da yayinlanan Assafir gazetesinin yazarlarindan akademisyen ve Türkiye’yi yakindan izleyen Muhammed Nureddin Taksim’deki direnisi  Erdogan’in siyasi olarak ilk yenilgisi olarak degerlendirdi. Arka arkaya yazdigi makalelerde Türkiye’deki gösterilerin nedenlerini irdelerken gösterilerin sonuçlarini irdeledigi son makalesine  “Taksim Meydani, Erdogan’in ilk siyasi hezimeti” basligini atti.

Dar al Hayat gazetesinden Zuheyr Kseybati’nin “Erdogan, kendi inatçiliginin bir günah keçisi” baslikli makalesinde oldugu gibi Türkiye’deki halk hareketini degerlendiren yazarlar farkli sonuçlara varsa da Arap cografyasindaki halk hareketlerine benzerlik ve farkliliklara dikkat çekildi. Erdogan ise Arap liderleriyle özellikle de devrilen Hüsnü Mübarek, bin Ali ve Ali Abdullah Salih ile karsilastirildi.  Kadri Gürsel ise Al Monitor’da yayinlanan makalesinde hükümetin bundan sonraki süreçte takinabilecegi tutuma dikkat çekiyor.

KUSEYR; MUHALEFETIN STALINGRAD’I

Kuseyr çatismalari, stratejik olarak tasidigi önemden dolayi Arap basininda “Muhalefetin Stalingrad’i olarak adlandirildi.  Genellikle Kuseyr yenilgisi Al Kuds Al Arabi gazetesinin bas yazisinda oldugu gibi sadece Suriye silahli muhalefetinin yenilgisi olarak degil, Türkiye’nin de içinde oldugu bütün Arap, batili ve diger destekçi ülkelerin yenilgisi olarak degerlendirdi.

Kuseyr yenilgisinin ardindan yayinlanan makalelerde yenilgi sonrasi durum üzerine tespitler yer aldi. Genellikle üzerinde birlesilen görüs; Suriye silahli muhalefetinin Kuseyr yenilgisiyle toparlanmasi zor bir darbe aldigi. Suriye rejiminin Cenevre Konferansi öncesi pozisyonunu güçlendirmek için kontrolü altinda olmayan Halep ve Sam’in çevresindeki yerlere yönelik operasyonlarini hizlandiracagi yönünde. Dikkat çekilen bir diger nokta ise silahli muhaliflerin intikam amaci ile çatismalari Lübnan’in içine çekebilecekleri.


ERDOGAN, INATÇILIGININ BIR GÜNAH KEÇISI

Zuheyr KSEYBATI – Al Hayat

Sokaktaki öfke dalgasi nedeniyle Türk Basbakani Recep Tayyip Erdogan tarafindan yaratilan çikmaz inkar edilse de muhtemelen ona, Arap devletleri liderlerini alasagi eden gösterilerin patlamasi sonrasi karsi karsiya kaldiklari çikmazi hatirlatti.
Istanbul’daki göstericileri,“yagmaci bir grup” olarak açiklayarak korkunç bir hata yapan Erdogan yine inkâr etse de, devrimle devrilen ve sokaklarda karsi koyanlara kibir gösteren, onlara meydan okuyan ve en kötüsü komplo mantigi arkasina saklanan bazi Arap liderlerini hatirlatti.
Kuzey Afrika’ya yaptigi bir turdan ülkesine dönen Basbakan, muhtemelen, Hüsnü Mübarek’e, Zeynel Abidin bin Ali’ye ve Kaddafi’ye bile atilan ‘birak’ sloganini hatirlayarak kendi evinin içindeki rüzgâri hissedecektir.
En önemli açmazlari; tökezleyen Israil’e meydan okuma diplomasisi süreci, Irak’ta Iran ile sessiz çatisma, Nuri Maliki Hükümeti ile gerginlik ve “Sam’da rejimin günleri sayili” sözleri gibi Suriye muhalefetine büyük vaatlerin verilmesi.
Gezi Parki, Sultan Erdogan Imparatorlugu’nu sarsti ve sonrasinda Abdullah Gül bile onu savunamadi. Istanbul Bahari; hükümetin basi, bir anayasa degisikliginin ardindan baskanlik görevini üstlenmeye hazirlanirken ortaya çikti.
Türkiye’nin Müslüman Kardesleri, Araplarin Müslüman Kardeslerinin tipa tip aynisi degildir. Ve bu durum nedeniyle, Istanbul Bogazi’ndaki öfkeyi yatistirmak için iktidardan bir günah keçisi ve polisin basi bir bedel ödeyecek. Ancak, dünyanin hiçbir yerinde muhalefet ilelebet ortadan kaldirilamayacagina göre ve Türkiye Gençligi, “Özgürlük olmadan bir altin kafes istemedigi” ayan beyan ortada iken protestocularin mesajini almamis olan bir iktidar partisinin inatçi lideri, buna izin verecek mi?


TÜRKIYE KENDI TAHRIR MEYDANI`NDA

Muhammed Nureddin/Assafir

Taksim ayaklanmasi kaçinilmazdi;
1. Erdogan’in on yil boyunca laiklere karsi uyguladigi kindar ve misilleme siyaseti önemli bir etkendi.
2. 1 Haziran gösterilerinden önce 20 milyon Alevinin öfkesinin belirtileri vardi. On yildan fazla süren iktidarina ragmen AKP, yükselttigi özgürlük, demokrasi siarlarina ragmen en küçük taleplerini bile gerçeklestirmedi.
3. Taksim ayaklanmasinin esas sebeplerinden biri,  gazetecilerin ve ifade özgürlügünün kisitlanmasidir. Türkiye tutuklu gazeteciler konusunda dünyanin ilk sirasindadir. Gazetecilerin ve muhaliflerin üzerindeki baski, isyerlerinden atilmalari ve TV ekranlarina çikarilmasinin engellenmesi ile sonuçlanmaktadir.
4.  AKP’nin askerlerin siyasi yasamdaki rollerini ortadan kaldirmak istedigi “Ergenekon konusu” Taksim ayaklanmasindan bagimsiz degildir. Hükümete karsi darbe ile suçlanan generallerin mahkemeleri, yillardan beri devam etmesine ragmen hâlâ yavas ilerlemektedir.
5. Hükümetin dis politikadaki yaklasimi özellikle de “Suriye dosyasi”  karsisindaki tutumu sebeplerden biri sayilabilir. Erdogan-Davutoglu’nun Suriye siyasetleri, sinirdaki illerin büyük ekonomik kayiplariyla sona erdi.  Reyhanli’daki patlamada 52 kisinin ölmesi sinir güvenliginin bittiginin açik ifadesi oldu. Suriye krizine mezhepsel yaklasim mezhepsel hassasiyetleri artirdi.


ERDOGAN KAVGAYI MI SEÇTI

Kadri Gürsel / Al Monitor

Türkiye Basbakani Recep Tayyip Erdogan, Istanbul’da 31 Mayista büyük bir sosyal patlamaya dönüsen “Gezi Parki direnisi”ne karsi söylem ve tavirlariyla, yumusama ve uzlasma yerine kavgayi seçtigi mesajini veriyor.

Bunun en açik örnegi Basbakan’in çiktigi Magrip ülkeleri turundan 7 Mayis sabahinin erken saatlerinde döndügü Istanbul’da, kendisini karsilamaya gelen binlerce taraftarina hitaben Atatürk Havaalani’nda bir otobüsün çatisindan yaptigi konusmaydi. Erdogan, coskulu ve öfkeli taraftarlarina sunlari söyledi: “Polis görevini yapiyor. Artik demokratik gösteri hüviyetini kaybeden, vandalliga, artik tam anlamiyla hukuksuzluga dönüsen bu eylemler derhal son bulmalidir. (...) Ne diyorlar? ‘Polisi çekin’, Ne olacak? Burasi yol geçen hani degil, bu ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir”. Erdogan’i ellerindeki Türk bayraklarini sallayarak dinleyen ve ekranlara yansidigi kadariyla tamami erkeklerden olusan taraftarlari, Basbakan’in sözlerine “Allahuekber” nidalariyla eslik etti ve “Tayyip’in askerleriyiz” seklinde slogan atti.

Erdogan taraftarlari, Taksim’deki direnisçileri de “Azinlik sasirma, sabrimizi tasirma” ve “Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” sloganlariyla hedef aldi. Erdogan bu sloganlarin hiçbirine olumsuz tepki göstermedi. Basbakan’in Gezi Parki direnisi karsisinda, iyi bilip uyguladigindan kimsenin süphesi olmadigi kutuplastirici siyaseti izlemeye karar verdigi anlasiliyor.
Bu maksatla “komplo teorileri”nden de fayda umuluyor. Gezi Parki direnisinin Erdogan’a karsi tezgahlanan bir uluslararasi komplonun parçasi ya da sonucu oldugu yolundaki iddialar su siralarda iktidar medyasinda gayet yaygin.

Uluslararasi güç odaklari, neo-conlar, Yahudi lobisi, ana muhalefet CHP, milliyetçi Isçi Partisi, marjinal gruplar, bazi gazeteciler, bazi sanatçilar, asker, velhasil “Erdogan’i sevmeyenler” sanki bir karanlik komplonun ortaklari imis gibi bir manzara sunularak, Erdogan’i sevenlerin savunma içgüdüleri harekete geçirilmeye çalisiliyor. Böylece Erdogan etrafinda saflarin sikilastirilmasi kadar Gezi Parki direnisinin de gayrimesru kilinmak istendigi anlasiliyor. Erdogan bu krizin son derece kötü yönetilmesi neticesinde, Basbakan olarak siyasi kariyerinin ilk büyük yenilgisini zaten almistir. Bundan sonra rasyonel bir lider olarak yapabilecegi ancak “yenilgi kontrolü”olabilir. Ve bunun için de tek seçenegi var. Müzakere etmek, direnisçilere kulak kabartmak ve en kisa zamanda Gezi Parki’na Topçu Kislasi görünümlü bir bina yapma projesinden vazgeçildigini açiklayarak krizi baslangiç noktasinda çözmek, direnisin altindan zemini çekip almak. Erdogan su an, hem kendisinin dünyadaki imaji, hem de Türkiye’nin toplumsal barisi için en kötü seçenege egilimli görünmektedir. Fazla vakit geçirmeden büyük bir güvenlik gücüyle saldirip, can kayiplari pahasina meydani direnisçilerden geri almak. Ve ardindan eylemcilere, medyaya, çesitli sermaye gruplarina, sivil topluma velhasil bu eyleme sempatiyle bakan her kesime karsi bir cadi avi baslatmak. Bu seçenegin kendisi, partisi ve Türkiye için bir faciaya yol açacagi kesindir. Bu facianin neye benzeyecegini simdiden tasvir etmeye gerek yok.



  • Çarşamba 17.6 ° / 10.2 ° Güneşli
  • Perşembe 18.8 ° / 11.9 ° Güneşli
  • Cuma 19.3 ° / 13.2 ° Güneşli