Tarih: 01.01.2018 00:00

`GDO`nun etkisini torunlarimizda görecegiz`

Facebook Twitter Linked-in

Önce Türkiye Gida ve Içecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) 29 adet gida amaçli GDO için ithalat basvurusunu, ardindan Ünak Gida üç soya geni için yaptigi basvuruyu çekince GDO’lu gida konusu Biyogüvenlik Kurulu’nun gündeminden çikti. Ancak firmalar GDO’lu gida basvurusundan simdilik vazgeçmis olsa da GDO’lu hayvan yemi ithal etmek serbest. 

Ziraat Mühendisleri Odasi Baskani Ahmet Atalik, “Baliklar bile GDO’lu soyayla besleniyor. Türkiye ’de bu yemlerin kullanimi ne kadar yaygin bilemiyoruz çünkü rakamlar bizimle paylasilmiyor” diyor. Türkiye ’nin tarim politikasini degistirerek misir ve soya ihtiyacini karsilar hale gelebilecegini söyleyen Atalik’la Türkiye ’nin GDO’yla sinavini anlatiyor. 

Firmalar basvurulari geri çekti. GDO’lu soya için izin isteyen Ünak Gida, “Biz zaten GDO istemiyorduk, derdimiz bulasiklik” diyor. Ne demek ‘bulasiklik’? 
Diyelim ki bir firma yurtdisindan misir siparisi veriyor. Misirin getirildigi geminin ambarinda daha önce GDO’lu misirtasinmissa bu GDO’suz misira ‘bulasabiliyor’... Yapilan testlerde ürün GDO’lu çikiyor ve firmaya ceza veriliyor. Bu çok sik karsilasilan bir durum. Iste firmalar bu konuda ellerini rahatlatmak için bir esik belirlenmesini istiyor. AB ’de kullanilan esik binde 9, yani GDO kullanmayan firmalarin ürünlerinde binde 9’a kadar bulasiklara izin veriyor. Türkiye’deyse su an biyogüvenlik kurulu ‘önce gen için basvurun esik sonra belirlenecek’ diyor. Firmanin iddiasi bu sorunu çözmek için basvurduklari. 

‘GDO tam bir Rus ruleti’ 
AB ’de kullanilan binde 9 esik neye göre belirlenmis? 
Tam bir yazi tura. Tarim Bakanligi ve AB komisyonu uzmanlariyla bir toplantida ben de kendilerine “Hangi bilimsel çalismaya göre binde 9 esiginde karar kilindi” diye sordum. Hiçbir sey ifade etmeyen, ticari kurallar için rastgele belirlenmis bir rakam. ‘’Binde 9’dan düsük GDO insana zararli degil, fazlasi zararli’’ diyen bir çalisma yok. Zaten GDO tam bir Rus ruleti. Bize muhtemelen bir sey olmayacak, çocuklarimizin, torunlarimizin yasamlarinin sonuna dogru etkileri ortaya çikmaya baslayacak. Türkiye ’de bebek ve çocuk besinlerinde GDO yasaklandi ama anne karnindaki çocuk anne ne yerse onunla beslenir. Iste bu noktada neler olacagini bilemiyoruz. 

Peki bu firmalar neden misir ve soya ithal etme ihtiyaci duydular? 
Sorun Türkiye ’nin yanlis tarim politikasi. Devlet tarimi yeterince desteklemedigi için yerel üretim yetersiz kaliyor, ithal ürünler daha ucuza geliyor ve yurtdisina bagimli hale geliyoruz. Örnegin misir ... Türkiye dünya ortalamasinin üzerinde misir verimi olan bir ülke. Dünyada misirin hektara verimi 5 ton kadarken Türkiye ’de 7 tonun üzerinde. Ama son 5 yildir misira tesvik için verilen prim kilogram basina 4 kurus. Su durumda misir ekmek yeterince kârli degil çiftçi için.Türkiye primleri biraz yükselterek misirda kendine yeterligi saglayabilir ve GDO’lu misir ithalatina gerek duymaz. 

Ne kadar misir ithal ediyoruz? 

Yilda 4.2 milyon ton misir üretiyoruz. 1 - 1.5 milyon ton arasinda da ithalat yapiyoruz. Aslinda sorunun göz ardi edilen bir unsuru kekten meyve suyuna binlerce gidada kullanilan nisasta bazli seker (NBS) sanayii. 2011 yilinda NBS sanayi 1 milyon ton misir kullandi. Aslinda NBS’nin toplam seker üretiminin yüzde 10’unu asmamasi gerekiyor ama bakanlar kurulu her yil yetkisini kullanarak kotayi yüzde 15’e çikariyor. 

Basvurularda 1 adet de GDO’lu sekerpancari vardi. 
2001’de çikartilan seker yasasiyla Türkiye ’nin seker üretimine kota getirildi, bu da hammade olan seker pancari üretimini 18 milyon tonlardan 11 milyon tona düsürdü. Simdi artan nüfus ve artan seker ihtiyaci karsisinda üretim tekrardan 17 milyona çikti. Mantiginiz alamaz, yasayla seker pancarinin üretimini azaltip sonra GDO’lusunu ithal etmek için basvuruyoruz. 

Basvurulan gidalar onaylansaydi GDO karsimiza nerelerde çikacakti? 
Sadece soya ve misir binlerce gida maddesinin içinde kullaniliyor. Türkiye misiri en çok NBS, glukoz, fruktoz ve fruktoz surubu yapiminda kullaniyor. Yani pastaneden aldigimiz kekten meyve sularina, gazli içeceklere, hazir çorbaya kadar her yerde karsimiza çikabilir bunlar. GDO’lu soyalar için yalnizca ‘rafine yag’ kullanimina izin verilecek gibi gözüküyordu, bu da sanayii gida üretiminde çok kullanilir. Yani kizartmalarda, yemeklerde... 

Bunlari etiketlerden anlayabilecek miyiz? 
Hayir. Etikette glukoz, fruktoz, fruktoz surubu veya sadece ‘seker’ bile yazabilir... 

Yem olarak sokulan GDO karsimiza gida olarak çikabilir mi? 
GDO girdi mi ne olacagini takip etmek mümkün degil. Isyerimde karpuz yedigimiz masanin 2 metre ötesinde karpuz büyüyor... Kanada ’da GDO’lu kanola ekilmeyen bir bölgede yol boylarindaki kanola tarlalarindan numune aldilar, ürünlerin çogu GDO’lu çikti. Kamyonlardan dökülen tohumlar oralara yayilmis. Gün gelecek “Biz ne kadar dikkat ettiysek de bulasmadigi yer kalmadi bari tohumunu ekelim” diyecekler. 

GDO’lu yemle beslenmis hayvan ürünleri tüketmenin sagligimiza nasil bir etkisi olabilir? 
Bu konuda çok sinirli arastirma var. Tohum firmalari ürettikleri tohumun bagimsiz çalismalarda kullanilmasini istemedikleri için de lisans anlasmasi yapilmasini zorunlu kiliyor. Bu sirketlerin tazminat davasindan tutun üniversiteden attirmaya kadar korkunç bir lobi faaliyeti var. Buna ragmen yapilan bagimsiz arastirmalarin sonuçlari son derece endise verici. Italya ’da Catania Üniversitesi’nden arastirmacilar marketlerden topladiklari 60 süt örnegi üzerinde yaptiklari çalismada, her 4 örnekten birinde GDO’lu misir veya soyaya ait gen parçalari tespit ettiler. Bu çalisma pastörizasyonun dahi GDO’yu parçalayamadigini gösteriyor. Geçen seneKanada




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —