GÜN YÜZÜ GÖRMEDEN TÜZÜK KURULTAYLARI

GÜN YÜZÜ GÖRMEDEN TÜZÜK KURULTAYLARI

?Bir yanda kati bir bencillik, bir yanda isimsiz bir sefalet sürmekte? ise her degerlendirme dinamik sol bakis açisiyla yapilmalidir. Reform ise bilinçli bir pratikle ve düzeyli bir katilimla gerçeklesir. Hikâye nereye giderse biz de oraya gideriz mantigi

GÜN YÜZÜ GÖRMEDEN TÜZÜK KURULTAYLARI

“Bir yanda kati bir bencillik, bir yanda isimsiz bir sefalet sürmekte” ise her degerlendirme dinamik sol bakis açisiyla yapilmalidir. Reform ise bilinçli bir pratikle ve düzeyli bir katilimla gerçeklesir. Hikâye nereye giderse biz de oraya gideriz mantigiyla kurultay toplamak hayata mola vermek gibi bir seydir aslinda. Olagandisi yetkilerle donanmislik iktidara yürüyüsü periyodik olarak saglamadigi gibi akil ve irade duvarina çarpar tüm siyasal arayislar.

Bu baski ve kaos ortaminda da hiçbir tüzük, ardi ardina yapilacak hiçbir tüzük kurultayi da ilaç olmaz yaraya.  ‘Büyük demokrasi söleni’ adiyla genel merkez ve muhalefetin ayri ayri kurultay toplayacagi gibi garip bir durum var ortada. Delegelerin tek giris kartiyla seçecekleri kurultaydan birini veya her ikisini de onurlandiracaklari bir ilk yasiyor CHP. Hafta sonu yapilacak Tüzük kurultaylarina hazirlik olanca hiziyla sürerken CHP disinda bir sosyal demokrat partinin gereksinim olduguna inananlarin da orani maalesef yükseliyor.

Kilit isimlerle kilitli kapilari açmak gibi karmasik tasarimlarimi olan bir kurultaylar süreci açiliyor partililerin önüne. Öyle bir virüs bulasmis ki partinin tüzügüne degisimin gücü genelgelerle kovalaniyor ve böylece hedefler sasiyor. Oysaki meselenin özü tüzük degisikligi veya yeni tüzük degil aslinda. Parti içi adaylasma da oranlar, kotalar kalkar ve her türlü adaylikta ön seçim uygulanirsa bütün sorun kökünden hallolur.

“Evren sürekli bir degisimden geçmektedir” sözü bir deger ise eger; sira disi oyunlarla yapay gündemler yaratip, firtinalar koparmadan rüzgârin muazzam fisiltisini dinlemek gerekir. Dâhice planlarla, maddeler üzerinde anlasmaya dönük karmasik tüzük tartismalari da parti içi iktidar mücadelesinin bir ürünüdür sadece. Baska da bir sey degil.

Haziran ayinda yapilacak olagan kurultay öncesine sikistirilan bu iki tüzük kurultayi aslinda partide 360 imza verecek delegenin her zaman bulunacaginin kabullenilmesinden öte bir önem tasimiyor. Üstelik kipirdanmaya baslayan parti içi muhalefet kurultaylardan birini seçimli bir kurultaya dönüstürebilirse parti hiyerarsisi hepten bozulabilir. Seçimli olmasa bile bir veya iki yapilacak bu tüzük kurultaylari kim ne derse desin genel baskani yipratacak ve kurdugu kadrosuna güç kaybettirecektir. Altin damlasi da olsa bu sikisiklik bikkinlik verir. Bu nedenle; Degisim umudunu tasiyan kadrolarin yilginliga düstügü ve kongre süreçlerinin isledigi su günlerde delegelerin kurultaya nasil bir agirlik koyacagi hala belirsizligini koruyor. Ileri de bir hayal kirikligi yasanmamasi için, yitik hayatlardan ani derlememek için kemiklesmis imajlarin kirilmasi gerekir.

Bu hafta sonu klasik iktidar savaslari güncellenirse Genel baskanin etrafinin ayiklanmasi gibi bir sonuçla bitecek bir kurultay olmasi da mümkün. Açilim ve katilimlarla belirlenecek bir örgüt semasi çatisma yerine basariyi getirir. Degisik vitrin süsleri ile klüplesen bir parti tuzagina düsülmemelidir.

Ayrica Partide tasfiye sürecini baslatacak bir sürecin, kongre ve kurultaylarin baslangici bir kurultay da olabilir bu tüzük kurultaylari. Iki yapinin egemen oldugu kiliçlarin çekildigi bir bölünme sürecine de çekilebilir kadrolar. Bu nedenle genel baskan kilicini parti içi yarislarda degil, ülke siyasetinde kullanmali.

Bu is analitik tahlillerle olmaz. Tüzük kurultayi ve pesindeki kurultaylarin, içi disi kaynamayan, yerelde tek adres, genelde çok ses, bol renk ama tek yürek bir parti imaji atagina dönüstürülmelidir. Yoksa en büyük düslerimiz yine çalindikça çalinir…