HALK VE KAMUOYU YOLSUZLUKLARDA DUYARLI OLURSA
Son günlerde dünyanin dört bir yanindan istifa haberleri geliyor. Uruguay’da Ekonomiden, Çin’de Kamu Güvenliginden Sorumlu Bakanlar ve Japonya’da Tokyo Belediye Baskaninin istifa ettigine dair haberler. Hepsinin ortak yani, haklarinda çikan çesitli yolsuzluk, ya da basarisizlik haberleri ve iddialari. Peki ya Türkiye’de?
Türkiye’de ise yaklasik bir haftadir neredeyse yolsuzluk, rüsvet ve adam kayirma haberleriyle yatip kalkiyoruz ama bir tek istifa haberi bile yok. Kamu erkini, bazi kisi ya da sirketleri ayricalikli hale getirmek için kullanan Bakanlarin, Belediye Baskanlarinin ve Genel Müdürlerin, bu sahislarin birinci dereceden yakinlariyla is yapan isadamlarinin uluslararasi baglantilari hakkinda çarsaf, çarsaf haberler ve iddialar.
Bu iddialar ve hukuki süreçler hakkinda çok sey yazilip çiziliyor, ama ortada kimse kendisini hiçbir seyden sorumlu tutmuyor ve kusurlu bulmuyor. Sorumlu ve kusurlu bulsalar ne olacak ki? Bu kez de hakim siyaset anlayisi bu durumu farkli boyut ve içeriklere tasiyarak, yeni bir çatisma ve kamplasma zemini yaratarak dikkat dagitmaya çalisiyor. Sanirsiniz ki tüm dünya isi gücü birakmis, baskaca hiçbir dertleri kalmamis bu komployu kurmak için gece gündüz çalismislar. Ve bir kisim halk da bunlara inanarak desteklerini sürdürmektedir.
Bu yasanan gelismelerde kimsenin kendine göre bir sorumlulugu ve kusuru yok (!) dedik ya. Yine soruyoruz. Kusurlu ve sorumlu olsalar ne olacak ki? Bundan yaklasik bir yil önce Afyon’da askeri cephanelikte meydana gelen patlama üzerine yazdigimiz yazida (Kusursuz Sorumluluk ya da Istifa Sorumlulugu) bu konuyu ele almis ve kimsenin sorumlulugu üstlenmeyecegini yazmistik.*
Peki, sorun sadece muhataplarinin sorumluluklarini üstlenip üstlenmedikleriyle mi ilgilidir. Kamuoyu ve halkin sorumlulugu ne oranda önemlidir? Iste önemli olan da budur. Iktidarlarin ve kamu erki adina hareket edenlerin en büyük denetleyicileri olarak sesizce sadece sandigi mi beklemeliler? Tepkilerini demokratik ve mesru bir çerçevede dile getiremezler mi? Iktidara göre getirmeyip sandigi beklemeliler. Ama her türlü baski, tehdit ve engellemelere karsin halk yine meydanlarda yolsuzluklara karsi tepkisini dile getiren eylemler yaparak, sorumlularin hesap vermesini istiyor.
Yillar önce Istanbul’da “Uluslararasi Yerel Yönetim Birliginin düzenlemis oldugu bir seminerler dizisine katilmistim.** Konusmacilardan biri de Istanbul’un eski Belediye Baskanlarindan Ahmet Isvan’di. Kamu gücünün ve makaminin sahsi isleri için kullanilmasi ve kamuoyu duyarliligi ile ilgili çok çarpici bir örnegi anlatmisti bizlere. Kisaca özetleyerek hafizamizda kaldigi kadar anlatmaya çalisalim.***
Olayin geçtigi yer Almanya’da Sosyal Demokratlarin çok güçlü oldugu bir eyalet. Eyaletin Bassehrinin Belediye Baskani o kadar basarili ve o kadar çaliskandir ki halk onun eyaletin Basbakani olmasini ister. Seçim zamani geldigine baskan halkin istegini göz önüne alarak aday olur ve eyaletin Basbakanligina seçilir. O görevde de çok basarilidir. Ancak günün birinde gazetelerde Belediye Baskanligi döneminde Belediye Memurlarini sahsi isinde kullandigina dair bir haber çikar.
Haber kisaca söyledir. “Baskan ikamet ettigi sahsi konutunun bahçesinde bahçivan, ziraatçi, belki de peyzajcidan olusan bir belediye ekibine düzenleme ve bakim yaptirmistir. Olay bundan ibarettir. Ancak Basbakan bunun hesabini vermelidir.” Hakkinda çikan bu haberler üzerine Basbakan olayin nasil gelistigini söyle açiklamaktadir. “Kendi maddi durumunun iyi olmasi ve oturdugu konutunun kendisine yeterli olmasi nedeniyle mülkiyeti belediyeye ait olan baskanlik lojmanina (ki lüks bir villadir bu) bile tasinmamistir.
Dolayisiyla belediyeye yük olmak istememis, o konaga tasinmasi durumunda dogacak ilave bakim ve giderlerden belediyeyi de kurtarmistir.” Ama buna ragmen ‘yaptigim bir hatadir’ diyerek derhal muhasebeden kendisine bir hesap çikarilmasini ister. “Kaç kisi görevli idiyse fazla mesai bedelleri, görevli aracin yevmiyesi, her sey saati saatine ve kurusu kurusuna hesaplansin. Üzerine de gecikme faizi eklenerek kendisine bildirilsin.” Basbakanin istedigi hesap çikarilir ve o da bu miktari belediye veznesine yatirir.
Ama olay bununla kapanmaz. Eyalet kamuoyu ve halk “Basbakanin Istifasini” istemektedir. Tepkiler dinmek bir yana, aksine giderek daha da artmaktadir. Basbakan her ne kadar dogan kamu zararinin giderildigini söylese de halk ikna olmamaktadir. Halkin ve kamuoyunun ana gerekçesi sudur. “Degilmi ki sen o zaman Belediye Baskani idin ve birkaç belediye memurunu sahsi isinde kullanmaya tenezzül ettin. Bugün Basbakansin, elinde çok daha büyük imkânlar var, ya bugünkü imkânlarinla benzeri bir sahsi menfaate tenezzül edersen. Artik sana olan güvenimiz zedelenmistir. Istifa etmelisin.”
Kamuoyundaki bu baski ve elestirilere fazla dayanamayan Eyalet Basbakani çok kisa bir süre içerisinde istifa eder. Hem de bütün bu anlattigimiz gelismeler ne kadar bir zamanda olmustur dersiniz? Bir hafta gibi çok kisa bir süre olarak aklimizda kalmis.
Degerli okurlar; ‘orasi Almanya, burasi Türkiye, sen nelerden bahsediyorsun, burada öyle seyler olmaz dediginizi duyar gibiyim. Olur ya da olmaz ayri bir konu, ama kamuoyu duyarliliginin ve yolsuzluklara karsi mücadelenin önemine vurgu yapmak için bunu sizlerle paylasmak istedim.
*http://www.gazeteesenler.com/Yazar/Yunus-Turkolmez/KUSURSUZ-SORUMLULUK-YA-DA-ISTIFA-SORUMLULUGU.php ** IULA-EMME Uluslararasi Yerel Yönetimler Birligi. ***Konu 15 yili askin bir zaman dilimi öncesi katildigim ‘Kent, Yerel Yönetimler ve Demokrasi’ temali seminerden, tamamen hafizamizda kalan sekliyle anlatilmis olup, konu hakkinda gerçek yer, isim ve tarih bildirerek anlatidaki varsa yanlisliklarinda düzeltilmesine katki sunacaklara simdiden tesekkür ederim.