7 HAZIRANDA TAKIYYE SONA ERECEKTIR
Din siyasetinin sona ermesine günler kalmistir. 13 yildir sürdürülen takiyye siyasetinin tüm makyaji dökülmeye baslamistir. Cemaatçiler ile gömlek degistiren milli görüsçülerin koalisyonu çöküse geçmistir. Devletin kurumlarinin bagimsizligini sonlandirarak yandas kurumlar haline gelmesi böylece hukuksuzluklarin ve yolsuzluklarin sorgulanamaz duruma gelmesi otokratik bir sisteme dogru hizla ilerlenmesi tepkiyi büyütmüstür.
2002 den beri bir tiyatro oynanmaktadir, artik oyun bitiyor. Demokrasi sloganlari ile iktidar olup, yine ayni söylemlerle iktidarlarini sürdürdüler. Sürekli bir ileri iki geri sistemi ile oyalamayla asil olan kendi kafalarindaki dine dayali otokrasiyi kurmak için ilerlediler. Devletin silahli ve silahsiz güçlerini tamamen kontrollerine aldiktan sonra asil niyetlerini ortaya koymaya basladilar.
Ülkeyi ideolojik olarak Suudi Arabistan’a benzetmek, ülkenin nimetlerini de yalnizca kendi çevresi ile birlikte paylasmakti. O nedenle sormayan sorgulamayan ve her zaman biat eden , sömürünün adeta Allahin takdiri olduguna inanan bir toplumu tesis etmek esas amaçlari oldu. Belli ölçüde basardilar. Bu projenin çalismasi, 12 Eylül darbesi ile baslayip günümüze kadar gelmistir. O sayede AKP, iktidar olmus ve iktidarlarini sürdürmüslerdir. Basta TSK olmak üzere yargi ve diger kurumlarin içerisinde muhalefet yapabilecek olanlar tamamen sindirilmis, tasfiye edilmis ya da görevlerinden uzaklastirilarak etkisiz duruma getirilmislerdir. Kirli oyunlar ortaya çiktiginda ise, “kandirildik” diyerek kendilerini masum göstermeye çalismislardir. Gerçek niyetlerini sürekli gizlemis masum talepleri kötü niyetlerine kilif yapmislardir. Bunun adi “takiyye” dir.
Deniz feneri yolsuzlugu bu sayede örtülmüstür. Bakanlarin yolsuzluklari bu yöntemle örtülmüstür. Diger yolsuzluk ve hukuksuzluklarin da hesabi sorulamamistir. Iste bizi bu ümmet toplumu ile yönetmeye çalismislardir. Oynanan tiyatroyu Frederic Nietzsche söyle izah ediyor; “Cahil bir toplum, özgür birakilip kendisine seçim hakki verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptigini zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabi okuyacagini sormak kadar ahmahliktir! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkin egemenligini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir”, diyor.
AKP, 12 Eylül darbesinin yarattigi bu cahil toplum sayesinde iktidar olmus, darbe yasalarinin verdigi avantajlarla da iktidarlarini sürdürmüslerdir. Artik bu oyun bitiyor. Bir yandan pastanin paylasim kavgasi diger yandan “takiyye”nin yavas yavas anlasilmasi ile 7 Haziranda oyun bozuluyor. Nihayet muhalefet partilerinin halkin can yakan sorunlarini gündemlerine almalari ve yoksullugu yöneterek iktidarlarini sürdüren AKP’nin sonu gözükmüstür. Bu sonu ülkenin her yaninda oldugu gibi egede de bu sonuçlari görür gibiyiz.
Balikesir HDP birinci siradan MV. adayi olan Divrigili hemserim Cafer Çelik’in seçim gezilerinden de anlasiliyor. Halkin, genel olarak muhalefet partilerine, özelde ise HDP’ye olan ilgisinin arttigini ve ön yargilarin azaldigini gözlemliyoruz. Ülkemizdeki birçok sol ve sosyalist guruplarla birlikte emek cephesi ile “yeni büyük insanlik yasam projesini” tesis etmek amaci ile olusturulan HDP projesi giderek güç kazanmakta ve halkin umudu olmaya baslamistir. Emegin ve yoksulun otokrasiye geçmeden önce son çikis olan 7 Haziran seçimleri bir provokasyona kurban edilmezse emekçiler ile özgürlük ve demokrasi yanlilari 8 Haziranda günesin sicakligini bir baska hissedeceklerdir.
Ismail ÇINAR