Tarih: 09.10.2012 09:00

Her isçi sendikali olmali

Facebook Twitter Linked-in

“Hangi iskolu olursa olsun her isçi muhakkak sendikali olmalidir.” Bu sözler sendikali oldugu için isten atilan Teksim Triko isçilerinden Salih Yildirim’a ait.
Ilk bakista ilginç geliyor hiç süphesiz. Sendikaya üye oldugu için isten atilan bir isçinin hâlâ bütün isçileri sendikaya üye olmaya çagirmasi garip. Ama Salih Yildirim’in hakli nedenleri var. Gece gündüz demeden günde 12 saat çalisan, fazla mesai ücret almayan, sosyal haklari olmayan, sigorta primi bile aldigi ücretten degil asgari ücretten yatirilan bir isçinin sendikaya üye olduktan sonra, sendika yetki bile almadan bu kosullari degistirmesi, Salih Yildirim’i hakli kiliyor.  Teksim Triko isçilerinin insanca yasam ve çalisma kosullari için baslattigi mücadele 2,5 yil öncesine dayaniyor. 2,5 yil önce Teksif Sendikasina üye olan isçiler, çalisma kosullarinin degistirdiler. Patronlarinin çalisma yüklerini iki katina çikartmak istemesine tepki gösterince de bir ay kadar önce isten atildilar. Fabrika önündeki direnislerini sürdüren Teksim Triko isçileri, kazanacaklarina inaniyorlar.

SENDIKA ISÇININ ÇIKARINA

Bir aya askin süredir direnislerini sürdürdüklerini dile getiren Teksim Triko isçilerinden Salih Yildirim, “Çok güzel gidiyor direnis. Ilk günkü inanç ve kararliligimiz nasilsa bugünde ayni kararlilikla sürdürüyoruz” diyor. Hayati boyunca ilk kez sendikaya üye olan, ilk kez direnis yasayan Yildirim, isçi olarak haklari oldugunu sonradan ögrendigini, sendikanin isçilerin çikarlarini savunan bir kurum oldugu ögrendikten sonra TEKSIF’e üye oldugunu anlatti. Yildirim, “Ne olursa olsun, hangi iskolu olursa olsun bütün isçilerin sendikali olmasi gerekiyor. Çünkü baska türlü isçiler tek tek kendini savunamiyor. Isten atildik ama ben hâlâ bunu söyleyebiliyorum çünkü dogru olan bu. Ben kazanacagimiza sonuna kadar inaniyorum” diye konustu.  Anayasal haklarini kullandiklari için issiz kalmalarini anlayamadiklarini aktaran Yildirim, “Sosyallesmek, esimizi dostumuzu görebilmek istiyorduk, o yüzden sendikaya gittik. Anayasal hakkimizi kullandik. Çalisma saatlerini 8 saate indirdik. Sigortalarimiz asgari ücret üzerinden gösteriliyordu. Biz sendikaya sadece üye olduk, toplusözlesme bile imzalamadan bunu haklarimizi kazandik” dedi.

TRIKOCUNUNESI DOSTU OLMAZ

“Triko isçilerinin dügünleri, bayramlari, cenazeleri, çocuklari olmamasi lazim. Çünkü bunlara ayiracak zamanlari yoktur. Sabah 08.00’de is basi yaparlar aksam 19.00’da paydos ederler. Aksam 19.00’da ise basi yaparlar sabah 08.00’de birakirlar. Günlük 12 saat ortalamasi ile çalisirlar. Hesapta Pazar günleri tatildir ama ‘Pazar günleri ise gelmeyen pazartesi de ise gelmesin’ denir. Haftanin 7 günü çalismak zorunda kalir triko isçileri” sözleri ile basta Merter bölgesi olmak üzere triko isçilerinin çalisma kosullarini anlatan Saban Cömert, Teksim isçilerinin de bu kosullara isyan ettigini anlatti.
Teksim’in çok ünlü markalara fason üretim yaptigini söyleyen Cömert, “Yurt disina çalisiyor. Daha önceki çalistigimiz yerlerde de yabanci markalara çalisiyorduk ama bu kadar büyüklerine degil. Biz daha önce Hugo Boss’a çalisiyorduk. Makineler diger isleri yaparken yüzde 110 hizla çalisirken, Hugo Boss’un ürünlerini yapacagi zaman yüzde 60’a kadar düsüyordu. Daha kaliteli olmasi isteniyordu. 4 makineye bakiyorsan 2 makineye düsüyordu. Teksim bizden Hugo Boss’u da yüzde 110 hizla yaptirmak istedi ve kaliteden de ödün vermemek istemiyor.  Isten atilmadan önce fabrikada yapilan toplanti da ben müdüre, ‘Sen bizden merdiven altindaki atölyeler gibi çalismamizi istiyorsun ama ayni zamanda da kaliteli olsun istiyorsun’ dedim. Ikisi yan yana gelmeyecek seyler. Eger yanyana gelebilseydi Çin bunu yapardi” diye konustu.

ÇOCUGUN YÜZÜNÜ GÖREBILMEK IÇIN...

Teksim’deki sendikal mücadelenin basarili olmasi durumunda Istanbul’daki trikocular için güzel günlerin olacagini belirten Cömert, sendikal örgütlülük tamamlanmadan 20 tane isyerinde çalisma saatlerinin 8 saate düsürüldügünü kaydetti. Artik insan gibi çalisma ve yasamak istediklerini aktaran Cömert, “Ben 12 saat çalisirken, benim çocugum bana sunu söylüyordu, ‘Baba sen nasil bir babasin ya. Amcamlar bizi aksamlari parka götürüyor sen aksamlari ise gidiyorsun’ demisti. Maalesef çocuklarimla ilgilenemiyordum. Gece çalisip çiktigin zaman ise gidip gelme süreleri eklenince 15 saat oluyor, buna birer saat yemekleri dahil edince ancak 7 saatte uyuyordum. Çocuklarla ne zaman ilgilenebilirdim? Bu yüzden sendikali olmak zorundayiz, bu yüzden basarmak zorundayiz” dedi.

TEKSIM’DE ÖRGÜTLENME SAGLAM

Sendika ile ilk kez Teksim’de tanistigini söyleyen Ersin Güleç, “Sendikanin sayesinde Teksim’de çok ciddi bir birlik sagladik. Sendika bu birlige öncülük etti. Sesimizi daha genis yerlere duyuruyor. Sendikayi duymustum ama ne yapar, ne faydasi vardir bilmiyordum. Sendikanin isçiyi sattigini, isverenlerden yana taraf olduklarini da çok sik duyuyorduk diger isçi arkadaslarimizdan. Bu yüzden çok yanasmiyorduk sendika olaylarina. Ben buraya girdigim zaman bir çalisma vardi. Buradaki örgütlenmenin çok saglam oldugunu görünce bende katildim, haklarimizi alana kadar sendikanin arkasinda duracagiz. Bu konuda ailelerimizde bize tam destek veriyor” dedi. (Istanbul/EVRENSEL)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —