Devrimci Isçi Sendikalari Konfederasyonu (DISK) olarak demokrasi ve hukukun disinda hiçbir girisimi kabul etmelerinin mümkün olmadiginin altini çizen DISK Genel Baskani Kani Beko, seçilmis bir hükümetin zorla, silahla, darbeyle görevden uzaklastirilmasinin mümkün olmadigini belirtti.
DISK olarak demokrasiye ve hukuk devletine derinden bagli olduklarini vurgulayan Beko, her ne ad altinda olursa olsun; ne amaçla yapilirsa yapilsin askeri darbeye, seçimle gelenlere yönelik her türlü darbeye karsi tereddütsüz tavir alacaklarini ve aldiklarini dile getirdi.
Darbe sonrasi ilan edilen OHAL ve yasanan kayyim atamalariyla da magdurlar arasinda yer alan DISK Baskani Beko, gazetemizin darbe girisiminin nedenleri ve sonuçlarina iliskin sorularini yanitladi. Beko’nun verdigi yanitlari özetle söyle:
‘Darbeciler kollandi’
- Darbe ortamina nasil gelindi, neden fark edilemedi?
Bu konuda iki hususun önemli oldugunu düsünüyorum. Birincisi darbeyi yapan paralel yapinin, FETÖ’nün bugünkü siyasal iktidar tarafindan korunup kollandigi, devlete bizzat AKP tarafindan yerlestirildigi gerçegidir. Bunu sayin Cumhurbaskani da sayin Basbakan da açikça kabul ediyor. Devleti cemaate teslim edenlerin, Atatürkçü subaylar kumpaslarla tasfiye edilirken destek verenlerin, alkis tutanlarin sorumlulugu büyüktür.
Laiklik ilkesi çignenerek devleti bir cemaate teslim ederseniz olacagi budur. AKP cemaatle isbirligi yapmis ve ne istediyse vermistir. Darbeci subaylarin ezici çogunlugu AKP döneminde atanmistir. AKP sadece sivil bürokrasiyi degil silahli bürokrasiyi de bir terör örgütüne bilerek teslim etmistir. Bilerek diyorum çünkü ta 2004’ten itibaren Milli Güvenlik Kurulu’nda FETÖ ile ilgili karar alinmis ama geregi yerine getirilmemistir. Sadece laiklik degil sosyal devlet ilkesinin bertaraf edilmesi de cemaatin önünü açmistir. Ögrencilere yurt ve barinma imkâni saglayamayan hükümet gençleri cemaat yurtlarina ve evlerine itmistir. Vurgulamak istedigim ikinci husus 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasi hükümetin izledigi tutumdur. Türkiye 7 Haziran seçimlerinden sonra çok önemli bir toplumsal uzlasma ve demokratik yenilenme imkâni yakalamisti. Bu imkân Türkiye’nin demokratiklesmesi ve sorunlarinin çözümünde bir baslangiç noktasi olabilirdi. Ancak iktidar partisi AKP ve sayin Cumhurbaskani bu firsati elinin tersiyle itti. Bir koalisyon hükümeti kurulmasi engellendi. Türkiye yeniden terör, siddet, katliam ve kaos girdabina sokuldu. Bir yandan artan terör eylemleri öte yandan güvenlik güçlerinin özellikle bazi Güneydogu kentlerindeki hukuksuz ve keyfi uygulamalariyla korku iklimi yogunlasti. Terör, siddet, katliam gölgesinde ve baski ortaminda gidilen bu seçimden AKP tek basina zafer kazandi ancak Türkiye kazanmadi.
‘Girisimi firsata çevirdiler`
- Darbe girisimi sonrasinda OHAL gerekli miydi?
Korkunç bir darbe girisiminin ardindan olaganüstü bazi önlemlerin alinmasi elbette anlasilabilir. Ancak darbecilerin parlamentoyu bombaladigi kosullarda bu tedbirler parlamento isletilerek alinabilirdi. Meclis’teki tüm siyasi partilerin darbeye karsi ortak tutum aldigi kosullarda OHAL’e gerek olmadan darbeyle ve darbecilerle mücadele edilebilirdi. Meclis’i darbe sonrasi zorunlu BES ve yatirim fonu gibi sermayenin talep ettigi konularla mesgul etmek yerine darbeyle mücadele için isletselerdi bugün yasanan hukuksuzluklar ve magduriyetler söz konusu olmazdi. AKP hükümetinin darbe girisimini devleti yeniden yapilandirmak için bir firsata çevirdigi görülüyor. OHAL ve KHK’ler bunun için kullaniliyor. OHAL dönemlerinde dahi askiya alinamayacak haklar askiya aliniyor, ihlal ediliyor. OHAL ile fiili baskanlik rejimine geçilmis durumda. Darbe girisimi bir firsat olarak kullaniliyor. KHK’ler adeta bir ‘Anayasa Hükmünde Kararname’ haline geldi. KHK ile anayasayi ve hukukun temel ilkelerini ayaklar altina aliyorlar. Darbecilerle geçmis isbirliklerinin hesabini vermeyenler darbeyle mücadeleyi rayindan çikartiyor. Darbe girisiminin siyasi ayagina dokunamayanlar siradan memurlardan hincini aliyor.
DISK olarak darbecilerle ve darbenin suç ortaklariyla etkin bir sekilde mücadele edilmesini savunuyoruz. Darbecilerin ve destekçilerinin adil bir sekilde yargilanarak cezalandirilmalarini savunuyoruz. Ancak darbeyle mücadele hukuk disina çikilarak yapilamaz. Darbe girisimi dahil hiçbir gerekçe hiç kimseye hukuk disi davranma yetkisini vermez. Askeri darbe bahane edilerek sivil darbe yapilamaz.
- OHAL isçilere, çalisanlara nasil yansidi?
OHAL uygulamasi ve KHK’lerin en büyük etkisi çalisma hayatinda yasaniyor. Yüz bine yakin memur ya görevden uzaklastirildi veya açiga alindi. Bunlarin içinde asker, polis ve ögretmenler basi çekiyor. Darbeyle ve darbecilerle baglantili olanlarin, FETÖ’nün talimatiyla suç isleyen memurlarin görevlerinden uzaklastirilmasi tabiidir. Hiç kimsenin suç isleme imtiyazi yoktur. Ancak bu islerin hukuka uygun yürütülmesi sarttir. Suç ve cezalarda sahsilik ilkesi, kanunsuz suç ve ceza olmayacagi ilkesi, suç ve cezalarin geriye yürütülememesi ilkesi ve adil yargilanma ilkesi esas alinmadan darbeyle mücadele edilemez. Bu ilkeler çignenirse darbecilerle ayni sey yapilmis olur.
‘Memurlar da magdur’
OHAL sadece memurlari magdur etmiyor. Isçiler de magdur oluyor. Enerji- Sen Sendikamizin Meklerkez Yönetim Kurulu üyesi Tarik Yüce, isçi ölümlerine iliskin attigi bir tweet bahane edilerek ve OHAL gerekçe gösterilerek ISKI’deki isinden atildi. Nakliyat Is sendikamizin MSC/MEDLOG Lojistik’deki örgütlenmesi Bursa Valiligi tarafindan OHAL bahane ederek engellenmek isteniyor. OHAL’i devlete karsi ilan ettik demislerdi ama halka karsi kullaniyorlar.
‘Devlet intikam almaz’
- At izinin it izine karistigindan söz ediliyor. Yasanan magduriyetler ve çözümüne iliskin neler söylersiniz?
Siyasal görüsleri, üye olduklari sendikal örgütler ne olursa olsun haksizliga ugrayan herkes için adalet istiyoruz. Darbeyle mücadeleye evet ama hukuksuzluga hayir diyoruz. Kamu görevinden hukuksuz sekilde, haklarinda yeterince delil olmadan, adil yargilanma yapilmadan çikarilanlar göreve iade edilmeli. Baris bildirisine imza atan bir grup akademisyenin darbe, FETÖ, terör torbasina konarak üniversiteden atilmasi kabul edilemez. On binlerce ögretmenin somut delil ve yargi karari olmadan görevden alinmasi ve uzaklastirilmasi kabul edilemez. Devlet intikam duygusuyla hareket edemez.
Ayni sekilde darbeyle somut bir baglantisi olmayan, dahasi FETÖ ile uzaktan yakindan ilgisi olmayan gazetecilerin, yazarlarin, aydinlarin tutuklanmasi da hukuk cinayetidir. Bu uygulamalar toplumda darbe sorusturmalarinin sulandirildigi izlenimi yaratiyor. Darbe sorusturmasi darbeciler ve onlarin siyasal destekçilerine yönelmelidir. Bir zamanlar hükümetin koruma ve kollamasi altindaki cemaatin bankasina para yatirdigi, cemaat gazetesine abone oldugu için insanlarin hayati karartilamaz. Devletin tepesindekilerin “Allah affetsin” diyerek isin içinden siyrilmaya çalistigi kosullarda darbeyle somut bir bagi olmayan siradan memurlara fatura kesmek adil degil.
‘Kayyim sivil darbedir ’
- OHAL darbe girisimi ile sinirli kalmadi. Güneydogu’da pek çok belediyeye kayyim atandi. Kürt sorununda barisçi çözüm ümitleri azaldi. Bu süreci nasil degerlendiriyorsunuz?
Nasil halkoyuyla seçilenlere karsi silahli darbe kabul edilemez ise, halkin oyuyla gelenlerin yerine kayyim atanmasi da kabul edilemez. Bu sivil darbe olur. Hâkimiyet milletinse Ankara’da da Batman’da da milletindir. Ayni sekilde somut bir delil olmadan soyut “terör baglantisi” suçlamasiyla kamu çalisanlari görevden alinamaz. Bu uygulamalar sorunlarin çözümüne katki yapmaz. Eger belediye baskanlarinin ve memurlarin suç isledigi düsünülüyorsa bunun muhatabi yargidir. Kürt sorunu terörle, siddetle ve silah kullanarak çözülemez. Ayni sekilde sorun siddetle, keyfili ve baskiyla da yok edilemez. Örgüt giderek artirdigi saldirilara, terör ve siddet eylemlerine derhal son vermelidir. Hükümet de sorunun siddetle ve güvenlik politikalari ile çözülmeyecegini görmeli, hukuksuzluklara son vermeli ve sorunun siyaset zemininde çözümü için adim atmalidir. Akan kan durmali ve baris tesis edilmelidir.