Hilafet Karanligi ve ISID Kafalilar
Atatürk ve arkadaslari tarafindan kurulan Türkiye Cumhuriyeti yerine yeni bir devlet kurmaktan bahsedenleri, Atatürk’ün hatirasina yönelik agir hakaretlerde bulunanlari, cumhuriyetin kazanimlarini yok etmeye çalisanlari ve toplumumuzu yeniden saltanat ve hilafet karanligina sürüklemek isteyen ISID kafalari siddetle kiniyorum.
Erdogan’in talimati üzerine MEB, TEOG sinavini kaldirdi. Milli Egitim Bakani Ismet Yilmaz bu sene TEOG sinavinin yapilmayacagini aldigi talimatla söyledi. Bundan sonra tüm devlet imkânlari imam hatipler için seferber edilecek. Din devletinin temellerinin atildigi bugün bir devrim olarak hafizalara kazinacak. TEOG geldigi gün devrim, gittigi günde devrim, tipki 15 Temmuz gibi…
AKP iktidari, egitim sistemini kendi siyasal hedeflerine uygun, sindire sindire herkese kabullendirdi. Sindirilmis, tepkisiz toplumlarin ne egitimde basarisi nede bilimde bir siçramasi olur. Böyle toplumlarin sigindigi liman ise gericilik imani ise dincilik olur. Egitimde yasanan ticarilestirme ve ‘tek din, tek mezhep’ anlayisina dayanan dincilestirme politika ve uygulamalarini velilerin canini çikariyor, çocuklarimizin gelecegini karartiyor. 2016-2017 egitim yili baslar baslamaz egitime yönelik agir saldiri ve tehditlerle, hukuksuz ihraçlar ve açiga alma uygulamalarinin çok önceden planlandigi belli.
2017-2018 egitim ögretim yili, basta ögrencilerimiz, ögretmenler, egitim emekçileri ve velilerimiz için, agir sorunlar ve saldirilarin gölgesinde, her zamankinden daha zor kosullarda ve "CIHAT" ilan edilerek basladi.
Yeni egitim sezonunda hazirlanan yeni müfredat bilime meydan okuyor, ögrencileri yaris ati gibi sinavdan sinava kosturacak, ögretmenleri güvencesiz çalismaya mahkum edecek, sözlesmelileri ise aç, perisan, alinteri sömürülerek yoksullar vagonuna yerlesecekler. Egitimin karmasikligini daha karmasik yapacak. Egitimin niteliginin daha da kötülestirecek. Bu sistem asla vatansever nesiller yetistirmez, bu sistem geçmisine “ASI” bir nesil yetistirir.
Laik bilimsel egitim yanlisi olanlar ve karsiti olanlar diye yeni bir gündem olustu. Yeni müfredata karsi mücadeledenler bedellerini bugünden ödemeye basladilar, okullarin açilmasina sayili günler kala sesini biraz yükseltenler hukuk disi sürgünlerle yildirilmak isteniyor. Bilim düsmani egitim dayatmasina direnler yasamin her alaninda yalniz kaliyor, Atatürkçü geçinen siyasi partilerden destek bulamamalari ise isin baska bir boyutu. Sahi bu siyasi partilerin ilçe baskanlari ne ise yarar?
Diyanetin, dini vakif ve cemaatlerin belirleyiciligi ve etkinligi egemen olan yeni egitim döneminde, en alasindan büyük bir rezillik yasayacagiz. Geçmiste yaptiklari yanlislardan gerekli dersler alinmamis olacaklar ki, devlet içinde dini cemaatler merkezli yeni olusumlara zemin hazirlayan bir müfredat hazirladilar. Büyük çogunlugu dini cemaatlerin uzantisi olan kimi vakif ve derneklerle çesitli konu basliklari altinda imzalanan isbirligi protokolleriyle egitim sistemi tarihte hiç olmadigi kadar büyük bir kusatma ile karsi karsiya birakilmistir.
Egitimde 4+4+4 düzenlemesiyle daha da belirginlesen bu süreç, egitim biliminin en temel ilkelerine, laik-bilimsel egitim anlayisina meydan okurcasina hayata geçirilirken, egitimde hizla artan dinsellesme uygulamalari egitim sistemini büyük bir çöküsün esigine getirdigini herkes görüyor, ama bu halkin sesiz kalmasini nedenini sosyologlar bile bilmiyor. Sonuç bugünden belli “kandirildik, Allah af etsin” diyecekler. Yine kandirilan halkimiz olacak, yok edilen ise gelecegimiz olacak. Kayrilanlar ise yine yandaslar olacak.