Tarih: 01.01.2018 00:00

Irakta yalan üzerine kurulu 10 yillik yikim

Facebook Twitter Linked-in

Irak isgali 10. yili geride birakti. Isgal, 100 binden fazla sivilin hayatini kaybetmesi, 1.6 milyon Iraklinin yerinden edilmesi ve isgal askerlerinin yaptigi iskence görüntüleri ile akillara kazindi. ABD ve müttefiklerinin 20 Martta kimyasal silah yalanlari ve düzmece senaryolarla baslattigi isgal, 15 Aralik 2011’de ‘bitti’. Geçen 10 yilda aranan kimyasal silahlar hâlâ bulunamadi, geriye isgalin derin izleri, bombali saldirilar ve savasin korkunç yüzü kaldi.

KIMYASAL SILAH OLMADIGI BILINIYORDU

BBC`de yayinlanan Panaroma programina göre, Irak isgali öncesinde `Saddam Hüseyin rejiminin kitle imha silahlarina sahip oldugu` kanisina varilmasinda iki Irakli ajanin yalanlari etkili oldu. Ancak arastirmaya göre, isgal baslamadan önce üst düzey kaynaklardan alinan istihbarat, devrik Irak liderinin kitle imha silahlarina sahip olmadigina isaret ediyordu. Isgalden alti ay önce, dönemin Ingiltere Basbakani Tony Blair ülkesini Saddam Hüseyin`in elindeki kitle imha silahlarina karsi uyarmis, silah programinin sona ermedigini iddia ederek, savasi mesru göstermek için kullanmisti.

ISGAL IÇIN SÜPHELI DOSYA HAZIRLANDI

Ayni gün, 24 Eylül 2002’de Ingiliz hükümeti Saddam Hüseyin`in elindeki kitle imha silahlarina dair tartismali dosyayi yayimlamisti. Blair, kamuoyunu ikna için tasarlanan dosyaya bir önsöz yazmis ve Saddam Hüseyin`in kitle imha silahlari üretmeye devam ettiginin `süphe götürmez` oldugunu söylemisti. Ancak dosyada süpheler vardi. Dosyanin temel aldigi, Ingiliz dis istihbarat servisi MI6 ve diger istihbarat kuruluslarinin istihbaratina açikça serh düsülmüstü. Ortak Istihbarat Komitesi, orijinal degerlendirmesinde istihbaratin "düzensiz, derme çatma ve kisitli" oldugunu söylemisti. Ingiliz basbakanlik konutu Downing Street ve Beyaz Saray`in kullandigi baslica istihbarat, uydurmaya, hüsnü kuruntulara ve yalanlara dayaliydi.

DÜNYAYI KANDIRAN CASUSLAR

Dünyayi kandiran casuslarin en ünlüsü, Irakli siginmaci Rafid Ahmed Alvan el Cenabi. Cenabi`nin uydurmalari ve yalanlari yakin tarihin en tartismali savaslarindan birinin mesru gösterilmesinde hayati önemde bir rol oynadi. Ayrica, tarihin en büyük istihbarat fiyaskolarindan birine de katki sagladi. Cenabi, 1999`da bir Alman siginma merkezine iltica basvurusunda bulundu. Kimya mühendisi oldugunu söyleyen Cenabi, Alman Istihbarat Teskilati BND`nin ilgisini çekti. Cenabi, tespitten kaçinmak için kamyonlara baglanan, hareketli biyolojik laboratuarlardan bahsetmisti. Almanlarin Cenabi`nin anlattiklariyla ilgili süpheleri vardi. Süphelerini Amerikalilar ve Ingilizlerle paylastilar. Ingilizler de, Amerikalilar da Curveball`in anlattiklarina inanmaya karar verdi. Daha sonraysa, yalan söyledigini itiraf etti.

Ikinci casus, eski bir Irakli istihbarat subayi Binbasi Muhammed Harith idi. Harith, hareketli laboratuarlar gelistirmenin kendi fikri oldugunu ve bunlari yerlestirmek için Renault marka yedi kamyon siparis ettigini söyledi. Ürdün`e gitti ve sonra burada Amerikalilar ile konustu.

Red River, kamyonlarin üzerinde mayalandirma cihazlari gördügünü söylemisti, ancak hiçbir zaman bunlarin biyolojik maddelerle ilgili oldugunu iddia etmedi.

SORUSTURMA RAPORUNDA YER ALMAYAN BILGILER

Saddam Hüseyin`e yakin istihbarat kaynaklarindan ikincisi Irak Istihbarat Örgütü Baskani Tahir Celill Habbus El Tikritiydi. Üst düzey bir MI6 yetkilisi, El Tikriti`yle Ocak 2003`te, savastan iki ay önce Ürdün’de bulustu. El Tikriti`nin yaklasan isgali durduracak bir anlasmayi müzakere etmek istedigi düsünülüyordu. El Tikriti de Saddam Hüseyin`in faal bir kitle imha silahi programina sahip olmadigini söylüyordu. Ingilizler‘in kendilerini basbakanlari tarafindan aldatilmis hissetmekte hakli oldugunu söyleyen Lord Butler, sasirtici bir biçimde El Tikriti`nin verdigi bilgilerden, sorusturma raporu basildiktan sonra haberdar oldu. Lord Butler, "Bunun nasil oldugunu açiklayamam. Ama sordugumuzda, bunun o kadar da önemli bir bilgi olmadigi, MI6`in bu bilgileri Saddam Hüseyin`in aldatma çabasi olarak siniflandirdigindan görmezden gelindigi söylendi" diyor.


TÜRKIYE, IRAK’TAKI PAZAR SAVASININ GALIBI!
   
Irak’a Amerikan-Ingiliz müdahalesinin onuncu yilina ayrilan Financial Times gazetesi mansetinde “ABD savasi, Iran barisi, Türkiye ise ihaleleri kazandi.” dedi. Haberde, gazetenin Türkiye’deki muhabirleri tarafindan derlenen veriler aktariliyor. Financial Times, bu verilerden hareketle, su gözlemi aktariyor: “Bugün Irak’taki en etkili dis güç olarak Iran görülse de, alisveris merkezlerinden mobilya magazalarina ve kaldirim taslarina kadar her seyin üzerinde Türk markalari bulunan Bagdat’in sokaklarinda, hiçbir ülkenin varligi Türkiye’ninki kadar göze çarpmiyor.”

Bu verilerden bazilari söyle:
   - Türkiye’nin Irak’a ihracati 2003’ten bu yana her yil ortalama % 25 artis gösteriyor.
   - 2012’de Türkiye’nin Irak’a ihracati 10,8 milyar dolari buldu. Böylece Irak, Almanya’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük ihracat pazari oldu.
   - Irak’in petrol gelirleri arttikça, Türk mallarina talebin her yil yaklasik 2 milyar dolar artmasi bekleniyor.
   - Türk insaat sirketleri geçen yil 3 buçuk milyar dolarlik insaat projeleri üzerinde çalismaktaydi.
   - Çalik grubu; Musul ve Kerbela’daki gaz türbini tesisi ihalelerini alarak 800 milyon dolar kazandi.
   - Türkiye’nin en bilinen banka, perakendeci ve otel markalarinin da oldugu bin civarinda isletme, Kürt yönetimi sinirlari içinde faaliyet gösteriyor.


BLAIR PISMAN DEGILMIS

Irak`in isgalinin onuncu yildönümün arifesinde konusan Eski Ingiltere Basbakani Tony Blair, isgal kararindan pismanligi olmadigini söyledi. Blair, isgal olmasa da Iraklilarin Saddam Hüseyin rejimine karsi ayaklanacagini ve durumun bugünkü Suriye`den `çok daha kötü` bir hale gelmis olabilecegini söyledi. Blair, Iraklilarin isgalden önce de `büyük bir kitle halinde ayaklandigini ve büyük kitleler halinde öldürüldügünü` söyledi. Blair, herhangi bir pismanligi olup olmadigi soruldugundaysa, "Dev katliamlar yapan bir canavari devirmekten nasil pisman olabilirsiniz ki?" dedi. Blair, "Suna kesinlikle inaniyorum; Saddam hala iktidarda olsa bile, çevresinden kendisini devirmeye yönelik bir hareket olacakti. Ama durum, simdiki Suriye’ye benzeyecekti, büyük olasilikla da Suriye`den çok daha kötü olacakti" dedi.


TECRÜBELI ISKENCECILER KULLANILDI

ABD, Irak`ta yüksek rütbeli ve iskence konusunda tecrübeli eski askerleri kullanarak iskence hapishaneleri kurdu. Su anda 20 yil hapis cezasi ile yargilanan Amerikan askeri Bradley Manning`in, WikiLeaks`e sizdirdigi belgelere göre, Pentagon ve Latin Amerika`da paramiliter gruplara danismanlik yapan ABD özel kuvvetlerinde görevli Albay James Steele`i Irak`ta gizli gözalti ve iskence merkezleri olusturan komanda birliklerini denetlemesi için görevlendirdi. Bu birimlerin Irak`taki en agir iskence vakalarindan sorumlu oldugu iddia ediliyor. Irak`a gönderilen danismanlardan bir digeri James Koffman`in da bu gözalti merkezlerinde çalistigi belirtiliyor.

Bu is için görevlendirilen James Steele ve James Coffman, çalismalari hakkinda dogrudan ya o zamanki ABD Savunma Bakani Donald Rumsfeld`e, ya da General David Petraeus`a rapor veriyorlardi. Bu iki eski askerin, daha önce Güney Amerika`da 80`li yillarda ABD tarafindan yapilan ve `kirli savas` olarak adlandirilan askeri hareketlerde ele geçirilen direnisçilere agir iskenceler yapmisti.


ISGALIN YIL DÖNÜMÜNDE BOMBALI SALDIRI

Irak isgalinin 10. yildönümünde Bagdat bombalarla sarsildi. Baskent Bagdat’in güneyi ve Sii bölgelerinde meydana gelen patlamalarda en az 50 kisinin hayatini kaybettigi, 160 kisinin ise yaralandigi belirtiliyor. Saldiriyi henüz hiçbir grup üslenmedi. Araçlara yerlestirilen bombalarin Bagdat’in en islek Pazar yerine ve baskent çevresinde en iyi korunan yerlerden biri olan Yesil Bölge’ye yakin yerlerde patlatildigi ifade edildi.


ASIL GEREKÇE PETROL PAYLASIMI

Ingiliz Independent gazetesi, Irak`in isgalinden önce, ülkenin petrol rezervlerinin isletilmesinin Ingiliz hükümeti ve dünyanin önde gelen petrol sirketleri tarafindan görüsüldügünün ortaya çiktigini yazmisti. Söz konusu habere göre, 2003 yilinin Mart ayinda Ingiltere Irak savasina girmeden önce petrol sirketleri Shell ve BP`nin, Ingiltere Basbakanligiyla Irak petrolüyle ilgili herhangi bir görüsme yapmadiklarini söyledigi ancak yazismalarin bunun dogru olmadigini ortaya koydugu kaydedildi. Ingiltere Disisleri Bakanligi yetkilileri ile petrol sirketi BP`nin temsilcileri arasinda 13 Kasim 2002`de yapilan görüsmeye ait bakanligin bir diger iç yazismasinda ise su satirlar yer aldi: "Irak büyük bir petrol madenidir. BP de, bu pazara girmek için her seyi göze almis durumdadir. Sirket ayrica, siyasi anlasmalarin kendisinin esit kosullarda yarismasini önlememesi gerektigi konusunda çok hassastir." Independent bu belgelerin, ülkede Irak savasinin masaya yatirildigi ve sona eren Chilcot sorusturmasinda ortaya konulmadigina dikkati çekti ve Ingiltere`nin savasa dahil olma karariyla ilgili yeni sorulari gündeme getirecegini belirtti.


ARTIK BINLERCE DIKTATÖR VAR

Irak’in baskenti Bagdat’ta Firdevs Meydani’nda bulunan Saddam Hüseyin heykelini yikan adam Kadum el Caburi “Keske hiç öyle bir sey yapmasaydim” dedi. Aradan geçen 10 yilda “Balyozlu Adam” o ögleden sonrayi ve yarattigi sembolizmi öfkeyle ve pismanlikla hatirliyor. 52 yasindaki el Caburi, “Bes yil boyunca o heykeli devirmeyi diledim. Ama sonrasinda olan bitenler büyük bir hayal kirikligi oldu. O zamanlar sadece bir diktatörümüz vardi, simdi yüzlercesi var. Hiçbir sey iyiye gitmedi.” dedi. (DIS HABERELER)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —