Iskenceyi örtbas plani yapilmis

Iskenceyi örtbas plani yapilmis

Genelkurmay Baskanligi`nin 12 Eylül iskencelerini gizlemek için psikolojik harekât plani hazirladigi ortaya çikti.

ANKARA - Genelkurmay Baskanligi, 12 Eylül askeri darbesi döneminde cezaevinde yasanilan iskence ve kötü muamele olaylariyla ilgili 3 çuval belgeyi, Kenan Evren ve Tahsin Sahinkaya ’yi yargilayan Özel Yetkili Ankara 12. Agir Ceza Mahkemesi ’ne gönderdi. Gönderilen belgeler arasinda Diyarbakir Cezaevi’ndeki açlik grevi ve ölüm olaylarina iliskin belgeler de yer aldi. Belgelerde cezaevindeki kötü kosullari protesto etmek için kendini yakan Ferhat Kurtay ve arkadaslarinin ölüm olayi da anlatildi. Belgelerde, dönemin askeri yönetiminin cezaevindeki iskence ve kötü muamele olaylarini gizlemek için de bir psikolojik harekâta giristigi anlasiliyor. 
Diyarbakir Sikiyönetim Komutanligi tarafindan 12 Ocak 1984 tarihinde Genelkurmay Baskanligi’na gönderilen raporda kötü kosullari protesto etmek için yapilan açlik grevi söyle anlatiliyor: 
“Aralarinda Kemal Pir, Hayri Durmus gibi PKK (APO) adli yasadisi örgütün üst düzey yöneticileri ilk olarak 7 Mart 1981 tarihinde Diyarbakir Cezaevi ’nde açlik grevine baslamislardir. Eylemci saniklar ikaz edilmistir. Tutuklularla yapilan görüsmede özellikle Istiklal Marsi söylemek istemediklerini, istedikleri kitap ve yayinlarin verilmedigini beyan etmislerdir. 30 Mart 1981 tarihinde açlik grevi sona ermis Ali Erek isimli tutuklu gerekli tedavisi yapilmasina ragmen vefat etmistir. Savcilik yaptigi sorusturma sonucunda kovusturmaya yer olmadigina karar vermistir.” 

Dörtlerin gecesi 
Ayni tarihli raporda, ‘dörtlerin gecesi’ olarak anilan, Ferhat Kurtay ve arkadaslarinin cezaevi kosullarini, baskici uygulamalari protesto etmek için kendi bedenlerini atese verme olayina yer verildi. Resmi belgelerde söz konusu tarihi olay söyle anlatildi: 
“PKK (APO) örgüt üyesi saniklar Ferhat Kurtay, Esref Anyik, Nemci Üner ve Mahmut Zengin 17 Mayis 1982 tarihindeDiyarbakir Sikiyönetim Özel Askeri Ceza ve Tutukevi’nde 96 kisilik kogusta 4.30- 5.00 siralarinda kendilerine yakmak suretiyle eyleme girismisler, ‘Kahrolsun sömürgecilik, fasistler ve biji Kürdistan’ seklinde sloganlar ve Kürtçe marslar söylemislerdir. Kogustaki diger arkadaslari söndürme islemine çalisirlarken saniklar kendilerine müdahale edilmemesini, yanmak istedikleri belirtmislerdir. Görevlilerce olaya müdahale edilerek yanan saniklar Diyarbakir Askeri Hastanesi’ne kaldirilarak tedavi altina alinmislar fakat kurtarilmayarak ölmüslerdir. Bu olayda Diyarbakir Sikiyönetim Askeri Savciligi’nca sorusturma baslatilmis ancak kovusturmaya yer olmadigi karari verilmistir.” 

Iskence soyutmus 
Ayni raporda saniklarin iskence iddialarinin amacinin cezaevinde tesis edilen disiplini bozma oldugu da savunularak “Saniklarin devlet otoritesini ve büyük çabalar sonucu tesis edilen disiplini bozmak ve yurtdisinda, ideolojileri dogrultusunda kamuoyu olusturmak, idareyi ve görevlileri yipratmak amacindadirlar. Eyleme giren saniklarin istekleri incelendiginde, disiplin saglamak için alinmis olan tedbirleri, hatta cezaevlerinde bulunmayi dahi iskence ve baski olarak nitelendirdikleri görülmektedir. Savcilikça islem gören olaylarin dahi gerçek disi söz konusu edildigi, hatta daha da ileri gidilerek mahkeme heyeti önünde hâkim ve savcilarin dahi iskence yaptiklarinin iddia edildigi, soyut ve ciddi görülmeyen komutanligimiza ilgili merci ve yazilar ile intikal eden amaçli iddialar hakkinda herhangi bir sorusturma açmaya gerek görülmemistir” denildi. 
Mahkemeye gönderilen belgeler yurtiçi ve yurtdisinda iskence iddialarini azaltmak için ‘Psikolojik Harekât Plani’ hazirlandigini ortaya koyuyor. Söz konusu plana göre, iskence ve kötü muamele iddialarinin “sol kesime” mensup kisiler tarafindan kendi ideolojileri dogrultusunda ileri sürüldügünün yetkililerce anlatilmasi gerektigi belirtiliyor. Planda, iskence iddialarinin asilsiz ve mesnetsiz oldugu da savunularak “12 Eylül öncesi devleti yikmak için her türlü yikici bölücü eylemi gerçeklestiren uluslararasi terörizmin masalari asiri solcu anarsist ve teröristlere karsi insan haklarina saygi adi altinda asilsiz ve mesnetsiz iddialarla kamuoyu acindirilmaya çalismakta, iç ve dis kamuoyunun baskilariyla adalet sistemine tesir edilerek alacaklari cezalar hafifletilmeye çalisilmaktadir” deniliyor. 

‘Rütbeleri söylemeyin’ 
Genelkurmay tarafindan Jandarma Genel Komutanligi’na ve Sikiyönetim Komutanligi’na gönderilen 5 Mayis 1981 tarihli belgede ise sorgu sirasinda sorgucularin birbirine “Albayim, binbasim” diye hitap etmemeleri istenilerek “Sorgulama ile iskence iddialari birbirine karistirilmayacak” denildi.