Iste nükleer risk altindaki köyler

Iste nükleer risk altindaki köyler

Manisa Köprübasi`ndaki nükleer skandalla ilgili bölgede arastirma yapan Prof. Dr. Ahmet Sasmaz, bölgedeki Kasar, Killik, Kinik, Kemhalli, Çamyurdu ve Dögüsören köylerinin derhal rehabilite edilmesi gerektigini söyledi.

Iste nükleer risk altindaki köyler

Manisa Köprübasi’ndaki nükleer skandalla ilgili bölgede arastirma yapan Prof. Dr. Ahmet Sasmaz, bölgedeki Kasar, Killik, Kinik, Kemhalli, Çamyurdu ve Dögüsören köylerinin derhal rehabilite edilmesi gerektigini söyledi.

Evrensel’in gündeme getirdigi Manisa’nin Köprübasi ilçesindeki eski uranyum madeninde uzmanlar tarafindan normal degerlerin tam 140 kati radyasyon ölçümü yapilmisti. Ardindan, bölgedeki radyoaktif kirliligin 2008 yilinda TÜBITAK destekli arastirma yapan Firat Üniversitesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Sasmaz tarafindan belgelendigi ortaya çikmisti. Konuyla ilgili üst üste çikan haberlerimizin ardindan görüstügümüz Sasmaz, bölgedeki köylerin risk altinda oldugunu ifade etmisti.

KÖYLER REHABILITE EDILMELI

Prof. Dr. Ahmet Sasmaz, risk altinda olan o köylerin ismini de açikladi: “Köprübasi’nin kuzeyindeki Kasar, Killik, Kinik, Kemhalli, Çamyurdu ve Dögüsören köyleri. Bunlarin bir kismi mezra da olabilir. Bunlar uranyum yataginin üzerinde bulunuyorlar.”

Sasmaz, bu köylerin hem yer alti, hem de yüzey sularinin kirlendigini tespit ettiklerini söyleyerek, “Buralarda acil önlem alinmasi gerekiyor. Bu alanlarin rehabilite edilmesi gerek. Özellikle Kasar köyü civarinda yüzeyde yer alan uranyum nedeniyle risk daha da büyük” dedi.

RAPOR ÇOK ÖNLEM YOK

Manisa Köprübasi’ndaki eski uranyum madeninde yasanan nükleer felaketle ilgili ilk arastirmanin 1995 yilinda yapildigi ve o yildan bu güne bölgedeki radyoaktif kirlilikle ilgili tam 7 rapor yayinlandigi ortaya çikti. 
Ege Üniversitesi emekli ögretim üyelerinden Prof. Dr. Kayhan Kantarli, Manisa Köprübasi’ndaki nükleer skandalla ilgili olarak yaptigi literatür taramasindan elde ettigi bilgileri yayinladi. Kantarli, Evrensel’de çikan haberlerin yani sira, bölgede bilim insani ve uzmanlarin yaptigi arastirmalari derledi.
Kantarli’nin arastirmasina göre, bölgedeki ilk arastirma 1995 yilinda Prof. Dr. Rafet Kilinç tarafindan yapildi. Bu arastirmaya göre, Kasar köyü civarinda normalin 1 kati radyasyon tespit edildi. Sonraki yillarda yapilan ve tüm Gediz Havzasi’ni kapsayan arastirmalarda da Prof. Kilinç’in bulgularini destekleyen sonuçlar elde edildi. Arastirmalarda bölgeyle ilgili birçok önerinin ortaya atildigini vurgulayan Kantarli, son yapilan radyasyon ölçümlerinin, bu bilimsel önlemlerin hiçbirisinin dikkate alinmadigini gösterdigini dile getirdi.
Iste Köprübasi ile ilgili yayinlanan raporlar:

1995 YILINDAN BERI BILINIYOR

*R. KILINÇ (1995)
I.Gediz Havzasi Erozyon ve Çevre Sempozyumu Bildirileri, 10-11 Ekim 1995, Salihli-Manisa, 182-190. “Köprübasi Kasar köyünden alinan toprak örneklerinde normalin yaklasik 10 kati fazla radyasyon bulundugu saptanmistir.”

* M. BAKAÇ, M. N.KUMRU (1999)
Köprübasi ilçesi civarinda var olan uranyum yataklarindan dolayi ve bu bölgenin kuzey ve güneyinin gnays özellikli özellikli yapisina bagli olarak Gediz Nehrinin bulundugu havza içinde nehre dere, çay ve yeralti sulari sayesinde, tarim yapilan alanlara kadar tasinmasi söz konusu olabilir. Nehrin aktigi hat üzerinde özellikle Menemen, Manisa, Turgutlu ve Salihli yerlesim merkezleri arasinda yetisen tarim ürünlerine ve dolayisiyla insanlara transferi kaçinilmazdir. Dolayisiyla buradaki radyasyon sadece o yörede yasayan insanlari degil, ayni zamanda nehir boyunca yerlesik bulunan yerlesim alanlarini da etkileyebilmektedir.

*A.SASMAZ (2008)
Köprübasi uranyum yatagi ve yakin çevresi, hem dogal, hem de yapilan madencilik çalismalarindan dolayi bölge uranyum tarafindan kirletilmistir. Bu kirlenmeden, bölgedeki topraklar, yetisen bitkiler ve su kaynaklari oldukça fazla etkilenmistir. Bölgeden alinan çok sayida bitkinin degisik kisimlarinin uranyum analizleri yapilmistir. Topraktaki uranyum miktarinin çokluguna bagli olarak, bitkiler de dogrusal oranda bünyelerine uranyum almislardir. Bu bitkiler içerisinde hiperakümülatör özellik tasiyan bitkiye rastlanmamistir. Sadece Capsicum annium’ un kökü topragina göre 4.44 defa daha fazla uranyum toplamistir.
Özellikle uranyum yataginin bulundugu alan ve çevrelerden beslenen sularin, uranyum açisindan WHO kriterlerine göre en az on kat daha fazla kirlendigi saptanmistir. Bu sularin, yöredeki insan ve hayvanlar tarafindan içilmesi, sulama amaçli kullanilmasi, daha alt kotlardaki su kaynaklarini kirletmesi, çevre sagligi açisindan önemli riskler olusturmaktadir.

*M.N. KUMRU, B.AYDIN, B. BAKAÇ (2002)
Gediz Nehri’nden Ege Denizi’ne Tasinan Dogal Radyoaktivitenin (Radyum) Belirlenmesi Çalismamizdaki 5 örnekte radyum degerinin yüksek çikmasinin bir nedeni de nehrin geçtigi ova üzerinde orta bölümdeki Salihli-Köprübasi-Kula arasindaki metamorfik yapilarin ve gnayslarin yikanmasidir. Çünkü bu yapilar bünyelerinde radyoaktif elementleri çokça bulundururlar (Birsen, 1985). Demirci ve Salihli arasinda uranyum yataklarinin oldugu bilinmektedir. Ayni bölgede (Kasar köyü) yapilan baska bir çalismada da (Kilinç, 1995), su örneklerinde normal degerlerin çok üzerinde yaklasik 153 pCi/l lik radyasyon ölçülmesi bu bölgelerin gerçekten radyoaktivite açisindan nehrin diger kisimlarina oranla zengin oldugunun bir göstergesidir.

*C.SIMSEK (2008)
Çalisma alaninda yer alan uranyum cevherinin ince taneli olmasi nedeniyle su ve rüzgâr yoluyla çevreye kolayca tasinabilecek bir özellige sahiptir. Bu temel çalismalarin üzerine bölgedeki su ve topraktaki radyoaktif elementlerin insan sagligi üzerine etkisinin daha detayli bir çalisma ile ortaya konulmasi önerilmektedir

*Ö. ERDEM (2011)
Köprübasi uranyum yatagi ve yakin çevresi, hem dogal, hem de yapilan madencilik çalismalarindan (antropojen) dolayi kirletilmistir. Bu kirlenmeden, bölgedeki topraklar, yetisen bitkiler ve su kaynaklari oldukça fazla etkilenmistir.

*MTA’DAN BAYRAM ÇIRALI, NAZIM BILGEN, NECMI GÖNEN, UTKU SAGDIK

“Kolay ve ucuz üretim olanagi saglayan Köprübasi cevherlerinden, bir santralin yakit ihtiyacinin yarisini karsilayacak olsa bile, 50-60 ton U3 08/yil kapasiteli sari pasta tesisinin kurulmasi, bu teknolojiye giris ve güvence açisindan çok önemlidir. Böyle bir görevle yükümlü Etibank’m bütün girisimleri desteklenmelidir.”

EGEÇEP: YARGI SÜRECI BASLATILMALI

Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Manisa’da yasanan nükleer skandalla ilgili açiklama yapti. EGEÇEP, Köprübasindaki skandalin ülkeyi yönetenlerin aymazliklarini bir kez daha ortaya koydugunu belirterek, yöre halkinin yillarca radyoaktif kirlilikle iç içe yasamasinin tam bir skandal oldugu dile getirildi. EGEÇEP, bölgede genel bir saglik taramasi ve bilimsel arastirmalarin yapilmasini talep ederken, sorumlular hakkinda da bir an önce yargi sürecinin baslatilmasi gerektigine dikkat çekildi. (Izmir/EVRENSEL)

EMEP MANISA ÖRGÜTÜNDEN RADYASYON TEPKISI

Manisa Köprübasi eski uranyum madeninde ölçüm yapan bilim insanlarinin normalden 140 kat fazla radyasyon tespit etmeleri üzerine Emek Partisi Manisa Il Örgütü basin açiklamasi düzenledi. Burada konusan Emek Partisi Manisa Merkez Ilçe Baskani Mustafa Çeker, “Çernobil faciasinin izleri hâlâ silinmemisken, ilimizdeki bu korkunç olayin birakacagi etkileri kamuoyunun takdirine birakiyoruz. Yaklasik 200 kilometrelik alana sahip olan Gediz Ovasi radyasyonlu sularla sulaniyor. Gediz Nehri araciligi ile milyonlarca insan bu sulardan dolayli da olsa etkilenecektir. Bu sorun görmezden gelinirse dogamizi ve Manisa halkini geri dönülemez bir yola sürükleyecektir. Yetkilileri göreve çagiriyoruz” dedi. (Manisa/EVRENSEL)

www.evrensel.net