Istenmeyen çocuk

Istenmeyen çocuk

Bugün sizlerle dünya çapinda derledigimiz bazi tanikliklari anlatiyoruz. Malum, kadin her yerde kadin? Sorunlarin nerede ne kadar oldugu degisse de varligi degismiyor. Bugün, dünyanin en refah ülkelerinden biri olarak bilinen Isviçre`den bazi hikayelerimi

Ilk çocuklugumda çok erken fark ettim annemle babamin birbirine düsman oldugunu ve benim bu savasta düpedüz bir alet durumunda oldugumu. Iki ablamin durumu benden de kötüydü.
Okuru ayrintilarla yormak istemiyorum. Ama her türlü siddet biçimini dahil etsinler tasavvurlarina. Istenmeyen çocuktum. Annem sürekli dansçilik kariyerini mahvettigimden yakiniyordu. Biyolojik babam igrenç bir insandi. Tüm insanlarin kötü oldugunu, benim sonumun evsizler gibi köprü altinda ölü bulunmak olacagini, söyleyip dururdu. Yasadiklarimizi kimse ögrenmesin diye ölmemizi diliyorlardi, biliyordum bunu. En büyük ablam, baska bir biyolojik babasi oldugu için her gün hakarete ugruyor, istismar ediliyordu. Babamiz olan o hasta adamdan korkuyorduk. Annem sessiz kalarak hiçbir sey görmemis gibi yapiyor, hatta bizi suçluyordu. Daha çok küçük yaslarda babamin dünya görüsünün dogru olamayacagini ve ablamin intihar girisimlerinin, davranislarinin bir yardim çigligi oldugunu kavrayabiliyordum.
Hep ölmeyi diledim ancak canimi alacak cesareti hiç bulamadim. Ayrica ablam için çare bulmak istiyordum. Öteki ablam daha farkli bir tutumda buldu çareyi. Her seye gülmeyi, aldiris etmiyormus gibi yapmayi tercih etti. Ayakta kalabilmek için zaman zaman bizzat “seytan”la is birligi yapmak zorunda kaliyordum. Bu anilar kendimden hâlâ nefret ettiriyor. Ülkemde kürtaj yasagi tartismalari basladigi sirada çok öfkelenmistim Katolik kampanyaya. Hayatta bir çocugu dünyaya getirmemenin daha iyi olacagi durumlar vardir. Ben bunu kendim yasadim ve bir psikopatin insafina birakilmanin ne demek oldugunu biliyorum. Ve bagirmalara, aglamalara, davranis bozukluklarina, intihara kalkismalara, hastaliklara ragmen çogu zaman hiçbir yardim gelmedigini çok iyi biliyorum. Çektigin acilarla, gördügün zararlarla, aldigin hasarlarla kendin basa çikmak zorunda kaliyorsun.
Bir kadin çocugunu bu kadar acilardan esirgemek isteyip istemedigi kararini verme hakkindan neden mahrum birakilsin?

*Joanna


Evlatlik verilmek…

Ben evlat edinildim. En derinimdeki en büyük dilek, biyolojik annemin bana isteyerek, sevinerek can vermis olmasini bilmek. Ama eminim ki durum bu degil. Hiç kimse, kimseyi böyle bir sevince mecbur birakamaz! Mutlak bir kesinlikle bildigim tek sey, annemin benim için yaptiginin razi gelinemez bir sey oldugudur. Bunu size evlat edinilmis bir çocuk olarak, bir anne olarak ve bir yurttas olarak söylüyorum.

*Nadine

 

Zoraki anne

Ben kürtaj olmadim. Ama istenmeyen bir hamilelik ve üzerinden dört yil geçmesine ragmen her gün yeniden ruhumu örseleyen ve zihnimde hiçbir insana reva görmedigim sahneler canlandiran travmali bir dogum yasadim. Esim yasadigim sikintilarla bas edemedigi için bugün çocugumla yalnizim. Üstelik sosyal ve ekonomik olarak en diplerdeyim. Bedensel ve ruhsal olarak gücüm tükenmis durumda, isimi kaybettim ve simdiye dek yeni bir is bulamadim.
Bütün bunlari kadin dogum doktorumun, “çocuk istemiyorum” dememe ragmen birkaç hafta daha beklememi, bir tatile çikip iyice düsündükten sonra karar vermemi söylemesi yüzünden yasadim. Bunlari söylerken, ilaçla bir kürtajin mümkün oldugunu söylemedigi gibi yasal kürtaj süresinin ne olduguna dair de bilgilendirmedi beni. Içinde bulundugum düsünsel ve duygusal kriz durumu zihnimi adeta felç etti. Baska bir doktora basvurmayi akil edemedim. Ayrica, esim çocugu dogurmam konusunda baski yapip duruyordu. Sonra, belirlenmis bir kürtaj randevusuna gittigim zaman karsimdaki kadin doktor bana ultrason görüntüsünü gösterip “Farkinda misiniz ne kadar büyük?” dedi. 12. haftadaydim.
O günden beri hayatimdan nefret ediyorum. Bir sürü saglik sorunu esliginde, 48 saat süren ve bir et parçasiymisim gibi muamele gördügüm dogumuma dair o korkunç duygudan ve zihnimdeki görüntülerden nasil kurtulabilecegimi bilmiyorum.
Kadinlara bu reva mi? Kürtaj yaptirmadigima pismanim.

*Paula


Evlatlik vermek…

20 yasimdayken evlilik disi bir çocuk dogurdum. Bu o zamanlar için büyük bir yüz karasiydi. Doktor kürtaji reddetmisti. Ailem bana maddi yardimlarda bulundu. Bunun disindaysa tek basimaydim. Çocugumu dogurup Isviçre’nin Fransiz kantonunda bir esirgeme yurduna birakmak zorunda kaldim ve Zürih’e döndüm. Bir süre sonra orada yeniden çalismaya basladim ve bebegime bir kres aradim. 1961 yiliydi; tüm aramalarim, ugrasilarim bosa çikti. Yakin çevrede bile yer bulamadim. Çocugumu 100 kilometre uzaktaki bir yurda yerlestirmek zorunda kaldim. Yetistirme yurdunu yöneten kari koca bana yardimci olmadilar. Kurumdaki tek bebek benimkiydi ve yurdu yöneten kadin kisirdi. Gerisini siz tamamlayin: 6 yil sonra pes ettim ve onlara çocugu evlatlik verdim!
Sonra 1963’te evlendim ve bir çocugum daha oldu. Ardindan, her ay jinekolog tarafindan rahmime pessar (rahim agzina konulan bir araç) yerlestirilmesine ragmen birçok kez hamile kaldim. O zamanki maddi durumumuz baska bir çocuk yapmamiza olanak vermiyordu. Bu yüzden birkaç kez kürtaj yaptirdim; ta ki dogum kontrol hapi çikincaya kadar. Ilk baslarda doktorum bana yardimci olmayi reddetti. Ben de kürtaji kendim yaptim. Hamileligimin ilk günlerinde, adetim kesilir kesilmez yaptigim bu “kürtajlar” psikolojimi bozmuyordu, tam tersine büyük bir rahatlama anlamina geliyordu.
Kesinlikle kimsenin bana çocuk dogurmami emretmesine razi olamazdim; bu benim sorumlulugumdu çünkü. Gerekirse örgü sisine bile basvururdum! “Yasama evet de” ne demek? Nasil bir yasam sözü edilen? Sevilmeyen, bakilamayan, korunup kollanamayan yeterince çocuk yok mu?
Evlatlik verme asla bir çözüm olamaz. Kürtajlarin aksine çocugumu evlatlik vermek zorunda kalisimin üstesinden gelemedim bugüne kadar.
Hiçbir anne çocugunu baskasina vermek üzere dogurmaz. Bu, insanlik disi bir uygulamadir ve bebek birakma noktalari gibi zirvalar duydugumda midem bulaniyor.

*Susanna