Izmir Gaziemir’deki bir kursun fabrikasinin yillarca arazisine gömdügü zehirli atiklari Radikal 3 Aralik 2012’de duyurmustu. Içinde radyoaktivite içeren atiklarin da bulunmasina ragmen atiklarin üzerine sadece yeni toprak atilmisti. Ancak aylar sonra atilan toprak da bir ise yaramadi. Zehirler kusmaya devam etti. Yeni atilan toprak aylar sonra simsiyah oldu. Uzmanlara göre, hem rüzgâr hem de yagislarla zehir çevreye yayilmaya devam ediyor.
Gaziemir’deki zehirli atiklar ilk kez 3 Aralik 2013’te ‘Izmir’in Çernobil’i haberiyle Radikal’in mansetine yansimisti. Daha sonra da radyasyon da içeren zehirli atiklara iliskin ilgili kurumlar sirayla açiklamalarda bulunmus, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) gibi kurumlar arazide incelemede bulunmustu. Izmir Valiligi, Çevre ve Sehircilik Bakanligi, TAEK’in içinde bulundugu bir koordinasyon kurulu olusturuldu. Incemeler yapildi. Bölge tel çitlerle çevrildi.
Akil alir gibi degil!
Ardindan zehirlerin gömülü oldugu araziye Subat 2013’te 10 bin 200 ton toprak atildi. Ancak aylar sonra atilan topragin bir ise yaramadigi anlasildi. Toprak altindaki zehirler yeniden reaksiyona geçti. Toprak zehir kusmaya basladi. Yeni atilan toprak da daha önce oldugu gibi siyaha döndü. Yildiz Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisligi Çevre Teknolojileri Ana Bilim Dali ögretim üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, zehirli atiklarin üzerine yeni atilan topragin siyaha dönmesinin atiklarin sizmasindan kaynaklandigini belirterek sunlari söyledi: “Sizma devam ediyor. Mutlaka içeride bir sivi birikintisi de var. Yagisa bile gerek yok. Böyle bir kapatma, önlem alma yöntemi dünyada yok. Zaten tehlikeli atik. Bunun tamamen ortadan çikarilmasi gerekiyor.
Tehlikeli atik sinifina göre de bertaraf edilmesi gerekiyor. Bu tamamen kaderine terk etmek demek. Üstelik yerlesim yerleri de alana çok yakin. Buradaki topraklar kontamine olmus topraklar. Kim bilir ne gibi toksitler de içeriyor. Bunlar mutlaka yeralti sularina siziyor. Iki sekilde de tehlike tasiniyor. Rüzgâr ve hava akimlariyla. Ulastigi her yere tehlikesini götürecek. Ayrica bunlar birlikte reaksiyon da olusturabilir. Kesin olan bir sey var ki, böyle yapilmamasi gerekiyor. Canlilar da burada dolasiyor. Hayvanlar var. Çoluk çocuk burada soluyor. Yerlesim çok büyük bir tehdit altinda. Bunun mutlaka kamuoyunun gündemine tasinmasi gerekiyor.
Tespitler için heyet olusturulmali. Burada mutlaka basin açiklamasi yapmak gerekiyor. Bu tam bir facia. Akil alir gibi degil. Dünyanin hiçbir yerinde yoktur herhalde. Tam bir vahsi gömme. Numune almak da çözüm degil. Bir an önce oradaki tehlikeli atiklar kaldirilmali.”
Yesiller ve Sol Gelecek Partisi Es Sözcüsü avukat Arif Ali Cangi: “Sorumlu kamu görevlileri ve sirket yetkilileri hakkinda suç duyurularinda bulunduk. Dosyalari ayrildi. Çevre Il Müdürlügü, Izmir Belediye Baskanligi, Izmir Valiligi, TAEK yetkililerinin yargilanmasini istedik. Kamu görevlileri hakkinda sorusturma izini verilmedi. Isleme konulmadi. Danistay’a itiraz ettik. Kursun fabrikasiyla ilgili yetkililer hakkinda da henüz bir dava açilmis degil. Parti olarak bunun takipçisiyiz” dedi.
Zehirlerin yeniden kusmaya baslamasi ile ilgili de Cangi söyle dedi: “Oraya ilk toprak atildiginda da söylemistik. Toprak atarak tehlikeli atiklardan, radyasyonlu atiklardan kurtulamazsiniz. Ne pahasina olursa olsun o atiklardan kurtulmak gerekiyor. Tehlikeli atiklar yeniden kusmaya basladi. Ciddi bir tehlike var. Ciddi bir halk sagligi taramasi yapilmasi gerekiyor. Havadan, sudan, topraktan numuneler alinip takip edilmesi gerekiyor. Atiklar dururken, civarinda yasayan insanlarin sagliklarinin güvencede oldugunu kimse söyleyemez. Türkiye nükleer santrali olmadigi halde atigi olan bir ülke haline geldi. Bu olay nükleer santral macerasinin da böylece ne gibi sonuçlari olabilecegine dair ipucu verdi. Vakit varken bu maceradan da vazgeçilmesi gerekiyor.”
Serkan Ocak/ Radikal