“Kendisi Sorun Olan Bir Iktidar Türkiye’yi Yönetemez”
CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu 2016 Yili Bütçesi Tbmm Genel Kurulu’nda:
Kendisi Sorun Olan Bir Iktidar Türkiye’yi Yönetemez, Yönetemiyorlar
CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu:
- "Sayin Davutoglu’ndan iki soruya net cevap bekliyorum. Sarayin maliyetini ve Kaddafi’nin, dönemin basbakanina verdigi 250 bin dolarin hangi dernege, hangi vakfa bagislandigini ögrenmek istiyorum"
- "Bütçeler bu kadar önemliyken, parlamentonun, iktidar kanadi tarafindan kisir tartismalarin içine sokulmasi vahimdir"
- "Sayistay 2014’te bin 330 kamu kurumundan sadece 480’ini denetledi"
- "Yüzlerce insan öldü bir Allah’in kulu çikip, su kabinede bir yürekli adam çikip; ’Lanet olsun, ben istifa ediyorum’ demedi, diyemedi. Böyle bir kabine mi olur? Insanda biraz vicdan, ahlak olur. Sorumluluk ve görev atbasi gider. Bir kisinin görevi varsa, sorumlulugu da vardir"
- "2014 yilinda Türk Silahli Kuvvetleri 290 kez yazi yaziyor, ’Falan yerde silahli terör unsurlari var, bana yetki verin’ diye. 282’sinde diyorlar ki ’Dokunmayacaksiniz’. Bunun adi nedir? Bunun adi Türkçede, Ceza Hukuku’nda terör örgütlerine yardim ve yataklik yapmaktir"
- "Bir bela yetmedi, ikinci belayi da bunlar getirdiler, ISID terörü de geldi. 70 ilden, ISID’e eleman devsiriliyor. Hükumetin aklini basina almasi lazim. Burasi Vahhabi zihniyetinin, Ihvan anlayisinin at kosturacagi bir alan degildir. Anadolu Müslümanligi bizim neyimize yetmiyor?"
CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, Basbakan Ahmet Davutoglu’ndan iki soruya net cevap bekledigini belirterek, "Sarayin maliyetini ve Kaddafi’nin, dönemin basbakanina verdigi 250 bin dolarin hangi dernege, hangi vakfa bagislandigini ögrenmek istiyorum" dedi.
Kiliçdaroglu, TBMM Genel Kurulu’nda 2016 Yili Bütçe Tasarisi üzerinde yaptigi konusmada, 2002’den beri parlamentoda bulundugunu, ilk kez bir bütçenin bu kadar heyecansiz geçtigine taniklik ettigini belirtti.
Bütçeyle ilgili söz alan bir grup sözcüsünün, muhalefete muhalefet yaparak kendisini savunduguna ilk kez tanik oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, bunu anlamakta zorluk çektigini kaydetti.
Kemal Kiliçdaroglu, "Kendi yaptiklarinizi anlatin. Sizin göreviniz arkada oturan yürütme organini sorgulamak. Onlara övgüler düzmek degildir. Daha güçler ayriliginin farkinda bile degilsiniz. Böyle bir parlamento olabilir mi?" diye konustu.
Hocali katliaminin 24. yili oldugunu ve 613 soydasin katledildigini animsatan Kiliçdaroglu, 26 Subat 1992 tarihini unutmayacaklarini, bu tarihin, insanlik tarihinde kara leke oldugunu vurguladi.
- "Bizleri elestirmek yerine"
CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu, bütçelerin önemine isaret ederek, "Gönül isterdi ki akademisyen kimligi olan biri bu kürsüye çiktiginda bütçelerin neden bu kadar önemli oldugunu sizlere anlatabilseydi. Bizleri elestirmek yerine, bütçe kanununun önemini vurgulasaydi. Bütçelerin, demokrasilerin temel nirengi noktasi oldugunu anlatabilselerdi" diye konustu.
Vatandaslarin vergi ödedigini, Ermenekli Recep ustanin, taseron isçinin, mevsimlik isçilerin, sinirlari koruyan Mehmetçik’in, merdiven alti atölyelerde sigortasiz çalisanlarin hakki bulundugunu, bu nedenle bütçelerin önemli oldugunu anlatan Kiliçdaroglu, sözlerini söyle sürdürdü:
"Bütçeler bu kadar önemliyken, parlamentonun kisir tartismalarin içine iktidar kanadi tarafindan sokulmasi vahimdir. Daha olayin ciddiyetinin bile farkinda degiliz. Biz nerelere paralari kullanacagi konusunda yetki veriyoruz, ayni zamanda denetliyoruz. Bütçe hakki budur, bu asla devredilemez. Yasama organi, anayasanin kendisine verdigi yetkiyi bir baska organa ister yürütme, ister yargi olsun devredemez. Bu yetki millet adina parlamentoya verilmistir. Anayasanin bize, yani parlamentoya, yasama organina verdigi bir yetki var. Bu yetki açikça yürütme organina devrediliyor. Anayasaya açikça aykiri. Neden bunun üzerinde durmuyoruz? Hepimiz milletvekiliyiz, yasama organiyiz, denetleyiciyiz. Ebette ki ben iktidar kanadindan çikip bir muhalefet gibi elestirmelerini beklemiyorum ama en azindan yanlislarin bir sekliyle burada olmasa bile uzmanlik komisyonunda dile getirilmesi lazim."
CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu, Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu’na göre sinirlamalara tabi olmaksizin kurum bütçeleri arasinda aktarma yapmaya veya Maliye Bakanliginin bütçesinin yedek ödenek tertibini aktarmaya, Maliye Bakaninin yetkili oldugunu animsatti.
Kiliçdaroglu, bu yetkinin, anayasaya aykiri verildigini ileri sürerek, "Kamu idarelerinin bütçeleri arasindaki ödenek aktarimlari kanunla yapilir" düzenlemesinin bulundugunu animsatti.
- "Türkiye muz cumhuriyeti mi?"
Yedek ödenegin her bütçede bulundugunu isaret eden Kiliçdaroglu, konusmasini söyle sürdürdü:
"Olmasi gereken, parlamentoya gelir, rakami beyan edilir, ’Bizim su kadar yedek ödenege ihtiyacimiz var’ denir, biz de o yedek ödenegi veririz. Faciayi okuyorum size. 2012’de bu parlamentonun bu yürütme organina verdigi yedek ödenek miktari 665 milyon 250 bin lira. Ancak gerçeklesen 30 milyar 919 milyon 691 bin 928 lira. 45 kat... Bu parlamentonun iradesinin sifirlandigi anlamina geliyor. 2013’te 949 milyon 178 bin lira ödenek istemisler. 35 milyar 912 milyon 248 bin 988 lira harcamislar. 2014’te, ’1 milyar 199 milyon 178 bin lira yedek ödenek verin bize’ demisler, vermisiz. Kaç lira harcamislar? 1 milyar degil, 25 milyar 360 milyon 405 bin 215 lira harcamislar. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti muz cumhuriyeti midir? Bir yürütme organi parlamentonun iradesini nasil bu kadar ayaklar altina alabilir? ’Benim iradem var.’ Gel kardesim, o zaman de ki 30 milyara ihtiyacim var. Verelim 30 milyari."
- "Bunlar bilmezler"
CHP Genel Baskani Kiliçdaroglu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda, TBMM adina kamu harcamalarini denetleme yetkisinin Sayistaya verildigini animsatarak, söyle konustu:
"Bakanliklar dahil kamu kurumlarinin mal varliklari nedir? Ne ben ne siz ne de vatandas biliyor. Hangi kamu kurumunun ne kadar borcu var? Ne ben ne siz ne de vatandas biliyor. Bu kamu kurumlarinin yükümlülükleri ne kadar? Ne ben biliyorum ne vatandas biliyor ne de siz biliyorsunuz ama siz bu bütçeye ’evet’ demeye kendinizi hazirliyorsunuz. Bu ne demektir? ’Parlamentonun iradesini ben de yok sayiyorum’ anlamina gelir. Yürütme organi var, ister asarlar, ister keserler, ister harcarlar, ister yerler, ister yolsuzluk yaparlar. Bu o anlama geliyor. Hesap vermek onurlu insanlarin görevidir. Onurlu insanlar sunu söylerler: ’Bizim hesap veremeyecegimiz hiçbir konu yoktur.’ Onurlu insanlarin görevi budur. Bana hesap vermeyen bir çagdas demokrasi gösterin.
Kesin Hesap Kanununu görüsecegiz simdi. Kaç kamu kurumu var biliyor musunuz? Bunlar bilmezler, emin olun, bu yürütme organi bilmez ama ben size söyleyeyim. Bin 330 kamu kurumu var. 2014’te bin 330 kamu kurumunun kaçi denetlendi Sayistay tarafindan? Bunlar yine bilmezler. Sadece 480’i denetlendi. 2014’ün kesin hesabi geliyor, 850 kamu kurumunun hesabi denetlenmemis. Güzel bir söz vardir, ele verir talkini, kendi yutar salkimi."
- "Hangi vicdan kabul eder?"
Kiliçdaroglu, AK Parti’nin programinda, "Siyasetin kirlenmesini önleyen yasal düzenlemeler yapilacaktir" ibaresinin yer aldigini belirterek, bunun yapildigini ancak kimsenin uymadigini savundu.
Kemal Kiliçdaroglu, programda "Siyaset bir rant araci görüntüsünden kurtarilacaktir" yazdigini ifade ederek, parlamentonun rant araci görüntüsüne sahip olmadigini, hükümet siralarini gösterdi ve "Rant araci görüntüsüne sahip olan bu tablodur iste" dedi.
Programda, "Yolsuzluklarla mücadele için kapsamli program yapilacak" denilmesine ragmen böyle bir program duymadigini öne süren Kiliçdaroglu, yolsuzluklarin önlenmesi için koordinasyonu saglayacak bir birimin de bulunmadigini kaydetti.
Programda "Anayasanin Meclise verdigi Sayistaya denetim yaptirma yetkisi kanuni düzenlemeye kavusturulacak" denildigini de animsatan Kiliçdaroglu, degerlendirmelerine söyle devam etti:
"Kavusturduk da kimse uymuyor. Eger is bu noktaya gelmisse bunun nedeni 17-25 Aralik olaylari üzerine parlamentonun yeterince gitmemesidir. Bu parlamento ve Türkiye Cumhuriyeti, bir hükümetin bir devleti nasil soyduguna tanik oldu. Hangi vicdan kabul eder 750 milyarlik saati? Siz hepiniz akladiniz onlari. Parlamentonun üzerine agir bir gölge düsmüstür ve Türk siyasal tarihinde bu kara bir lekedir. Keske hep beraber üzerine gitseydik, onlar da aklansaydi varsa bir seyleri. Hesap vermekten kaçan bir siyaset bu ülkeye fayda getiremez."
Kemal Kiliçdaroglu, konusmasina söyle devam etti:
"Sayin Davutoglu’ndan iki soruya net cevap bekliyorum. Saray yapiyorsunuz, güzel. Ben vergisini ödeyen bir vatandas olarak o sarayin maliyetini ögrenmek istiyorum. Buraya gelin ve o sarayin maliyetini anlatin. Kendi grubunuza, tüyü bitmemis yetime, Ermenek’teki lastik ayakkabi giyen Recep amcaya sayginiz varsa onun maliyetini gelin, burada bana söyleyin, Meclis de ögrensin. Ben önemli mevkilerde bulunan kisilerin, devlet adamlarinin Türkiye Cumhuriyeti’nin çikarlarini her zaman korumalari gerektigini hep söyledim ve söylemeye de devam ediyorum ama bulunduklari konumun hakkini vererek. Ikinci sorum da su Sayin Davutoglu: Simdiki Sayin Cumhurbaskani, dönemin Basbakani Libya’ya gitti, Kaddafi kendilerine Insan Haklari Üstün Hizmet Ödülü’nü verdi. Hiçbir elestiri getirmedik. Ayrica 250 bin dolar para verdiler. Havuz medyasi yaziyor, ben söylemiyorum. Soruyorlar: 250 bin dolari ne yapacaksin? ’Bir sehit veya gazi dernegine verecegim.’ diyor. Dernekler masasi Içisleri Bakanligina bagli, siz de Basbakansiniz, bir telefonla bu paranin hangi dernege, hangi vakfa bagislandigini ögrenmek istiyorum. O para bir kisinin sahsina degil, onun sahsinda Türkiye Cumhuriyeti’ne verilmistir. O parayi hangi dernege verdiyseniz, ben sizden çok açik, çok net bir yanit bekliyorum veya hiç verilmedi."
- "Hedeften sapma yüzde 76"
Orta Vadeli Program yapildigini, bir hükümetin hedefini tutturmak için plan yaptigini, 2012’deki hedeften sapma oraninin yüzde 23, 2013’te yüzde 48, 2014’te yüzde 63, 2015’te yüzde 76 oldugunu belirten Kiliçdaroglu, "Gerçekten bunlar Türkiye’yi mi yönetiyor? Yönetme iradesini kaybetmis irade var. Program yapiyorsunuz hedeften sapma yüzde 76. Ahlaki degerleri yüksek bir ülke olsa istifa eder" dedi.
Türkiye’nin otomobili Güney Kore’den önce ürettigini, ancak Güney Kore’nin dünya çapinda 3 otomobil markasi bulundugunu aktaran Kiliçdaroglu, Türkiye’nin ise halen yerli otomobil yapip yapmamayi tartistigini elestirdi.
Kiliçdaroglu, AK Parti Grup sözcüsünün çikip, bunun sorumlusunun da CHP oldugunu söyleyecegini savunarak, "Bir düsman yaratmak zorundasiniz. Yeri gelince ’siz iktidar olmadiniz’, yeri gelince ’biz yapacagiz engel oluyorsunuz’ diyorsunuz. Siz otomobil yaptiniz, biz mi engel olduk, siz baris getirdiniz biz mi engel olduk?" diye sordu.
Kimsenin, "Issizlikle mücadele edecegiz" demedigini öne süren Kiliçdaroglu, issizligin 2000’de yüzde 6,5, 2001’de yüzde 8,4, 2002’de yüzde 10, bugün ise 10,6 olduguna dikkati çekerek, "Bu mu basari?" dedi.
Dünyada gida fiyatlarinin, petrol fiyatlarinin düstügünü ancak Türkiye’de arttigini anlatan Kiliçdaroglu, Türkiye nüfusunun 2002’de 67 milyon oldugunu, 19,5 milyon ton bugday ürettigini, simdi ise bu rakamin 19 milyon tona düstügünü bildirdi.
Kemal Kiliçdaroglu, "Saman ithal eden iktidara basarili mi diyecegiz? Etin kilosu 50 lirayi buldu. Sen neden üretime destek vermedin? CHP’li belediyelerin oldugu yerde süt üreticileriyle sorun yok. Onlardan sütü aliyoruz, yeni doganlarin oldugu evlere sütü bedava veriyoruz" diye konustu.
Vatandasin, kriz dönemi olan 2002’de bankalara borcunun 6,5 milyar lira, bugün ise 382 milyar lira oldugunu kaydeden Kiliçdaroglu, "Takipteki borç tutari 2002’de 278 milyon lira, bugün 16 milyar 800 milyon lira" ifadesini kullandi.
Bu hükümet döneminde icra dairesi sayisinin da arttigini bildiren Kiliçdaroglu, bu dairelerin törenle açilmasini elestirdi.
Kiliçdaroglu, 2002’de 8 milyon 200 bin olan icradaki dosya sayisinin, 23 milyon 800 bine ulastigini, protestolu senet tutarinin 800 milyondan 10 milyar 100 milyona ulastigini, 2015’te 1 milyon 250 bin vatandasin borcu nedeniyle kara listeye alindigini açikladi.
CHP Genel Baskani Kemal Kiliçdaroglu, son günlerde yasanan terör olaylarina deginerek, "Yüzlerce insan öldü bir Allah’in kulu çikip, su kabinede bir yürekli adam çikip; ’Lanet olsun, ben istifa ediyorum’ demedi, diyemedi. Böyle bir kabine mi olur? Insanda biraz vicdan, ahlak olur. Sorumluluk ve görev atbasi gider. Bir kisinin görevi varsa, sorumlulugu da vardir" dedi.
Kiliçdaroglu, 2016 yili bütçesinin TBMM Genel Kurulundaki görüsmeleri sirasinda yaptigi konusmada, iktidarin sik sik olumsuzluklarla ilgili faiz lobisini isaret ettigini dile getirerek, bütçeden ödenen faizin 1980 ile 2002 yillari arasinda 135 milyar lira, AK Parti iktidarlari döneminde ise 649 milyar lira oldugunu söyledi.
"Faiz lobisinin yandasi kim? Bunlar" ifadesini kullanan Kiliçdaroglu, AK Parti iktidarlari döneminde faiz ve repo gelirinden vergi alinmamasina iliskin yasal düzenlemeler yapildigini, belirli süreler için çikarilan bu düzenlemelerin sürekli yenilerek uygulandigini anlatti. Kiliçdaroglu, "Kuru ekmek yiyenden, kefenden vergi aliyorsun ama diyorsun ki ’Faizci mi? Ben ondan vergi almam’. Söyleyen bu kadro, onay veren de sizlersiniz. O nedenle sizlere söylüyorum; elinizi vicdaniniza koyarak karar verin. Evet yönetemiyorlar bunlar. Yönetemezler Türkiye’yi. Kendisi sorun olan bir iktidar Türkiye’yi yönetemez. Kendisi sorun olmaya basladi" diye konustu.
Iktidarin yanlis politikalari nedeniyle Türkiye’nin enerjide disa bagimli hale geldigini belirten Kiliçdaroglu, "Türkiye’yi siz, Rusya’ya yüzde 55 oraninda bagimli hale getirdiniz. Yetmedi, övündügünüz nükleer santrali de ona verdiniz. Bagimlilik orani kaça çikacak biliyor musunuz? Yüzde 60, 70, 80’lere çikacak" dedi.
CHP’nin enerji konusundaki uyarilarinin dikkate alinmadigini ifade eden Kiliçdaroglu, "Bir yönetici en az 50 yil sonrayi düsünmek zorundadir. Bunlar üç adim ötesini bile göremiyorlar" degerlendirmesinde bulundu.
Kiliçdaroglu, Türkiye’de adaletsiz bir gelir dagilimi oldugunu ileri sürerek, sunlari kaydetti:
"Yil 2002, Türkiye nüfusunun yüzde 1’i, Türkiye’deki toplam servetin yüzde 34’üne sahip. Bugün, Türkiye nüfusunun yüzde 1’i toplam servetin yüzde 54’üne sahiptir. Kime hizmet ettiginizi, bu faiz lobisinin nasil kazandigini bu rakamlar gösteriyor. Tüyü bitmemis yetimden vergi alacaksiniz; trilyonlari kazanan faizciden, kanun getireceksiniz diyeceksiniz ki ’Senden vergi almiyorum’. Sonra dönüp CHP’ye ’Faiz lobisi bu hale getirdi’ diyeceksiniz. Insanda biraz insaf olur."
Türkiye’nin katmadegeri yüksek ürün üretemedigini, hükümetin arastirma gelistirme harcamalarina daha çok kaynak ayirmasi gerektigini dile getiren Kiliçdaroglu, insan aklinin özgürce düsünebilecegi, sorgulayabilecegi bir egitim sisteminin de uygulanmasinin zorunlu oldugunu vurguladi.
Kiliçdaroglu, Türkiye’de antidepresan ilaç kullaniminin 26 milyon kutuya çiktigina, uyusturucu kullanim yasinin 10’a düstügüne isaret ederek, bu durumun vatandaslarin içinde bulundugu sikintilarin göstergesi oldugunu savundu.
- "Iktidar siyasi sorumlulugu üstlenmiyorsa ben bu iktidarin etik degerlerini sorgularim"
Türkiye’de dinamitlenen bir baris oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, "Son 8 ayda 358 sehidimiz oldu. ’Biz sorunu çözecegiz’ dediler. Bu yöntemle bu sorun çözülmez dedik, ’Siz bilmezsiniz’ dediler. Eyvallah dedi. Siz çözün, vallahi gelip tebrik edecegim sizi. Kim bu ülkede kan akmasini ister? Hepimiz huzur içinde yasamak isteriz. Sadece içeride degil, disarida da bu hükümetin yapacagi hiçbir sey yoktur. Yönetemez artik Türkiye’yi. Yönetim gücünü, iradesini ve erkini kaybetmistir, gelecegi düsünemez, projelendiremez" diye konustu.
Son dönemde meydana gelen terör saldirilarina deginen ve Anayasa’nin 112. maddesinin Bakanlar Kurulunun görev ve siyasi sorumluluklarini düzenledigini aktaran Kiliçdaroglu, "Görev var. Peki siyasi sorumlu kim? Bu kadar masum insan öldü, bunun siyasi sorumlusu kim? Bir iktidar siyasi sorumlulugu üstlenmiyorsa ben bu iktidarin etik degerlerini sorgularim. Japonya’da 4 saat sular akmadi diye belediye baskani istifa ediyor. Yüzlerce insan öldü, bir Allah’in kulu çikip, su kabinede bir yürekli adam çikip; ’Lanet olsun, ben istifa ediyorum’ demedi, diyemedi. Böyle bir kabine mi olur? Insanda biraz vicdan, ahlak olur. Sorumluluk ve görev atbasi gider. Bir kisinin görevi varsa, sorumlulugu da vardir. Görev ama sorumsuzluk, dünyanin hiçbir ülkesinde yoktur. En ilkel kabilelerde bile yoktur ama bizde var" degerlendirmelerinde bulundu.
- "Mahkemeler kurdular, vergi daireleri kurdular, Hendekler kazdilar, bunlar seyretti"
Kiliçdaroglu, iktidarin terörle mücadelede yanlis yaklasimlar sergiledigini ileri sürerek, söyle konustu:
"Mahkemeler kurdular, bunlar seyretti. Vergi daireleri kurdular, bunlar seyretti. Hendekler kazdilar, bunlar seyretti. Trafik kontrolleri yaptilar, askere alma daireleri kurdular, yine bunlar seyretti. Hepsini seyrettiler. 2014 yilinda Türk Silahli Kuvvetleri 290 kez yazi yaziyor, ’Falan yerde silahli terör unsurlari var, bana yetki verin’ diye. 282’sinde diyorlar ki ’Dokunmayacaksiniz’. Bunun adi nedir? Bunun adi Türkçede, Ceza Hukuku’nda terör örgütlerine yardim ve yataklik yapmaktir. Sonunda su noktaya geldik; ’Terör örgütü bizi kandirdi’. Siz çocuk musunuz? Yeri geldiginde ’Bakanim’ diyorsunuz, kirmizi plakali araçlara biniyorsunuz. Sizi onlar kandirdiysa, siz bu ülkeyi nasil yöneteceksiniz? Sizin yönetim erkiniz kaybolmustur.
Ankara’da bomba patladi, yildirim hiziyla faili buldular, ’falan terör örgütü üyesi’. Peki kardesim bu adam bilmem kaç bin kilometre yol katetti, en az 10 vilayete gitti, trafik cezasi kesildi, 22 kez telefonda konustu, sen bu adami neden yakalamadin madem terör örgütü üyesiyse. Ismi açikladilar. Dogru ismi nereden ögrendik? Bir baska terör örgütünün yaptigi açiklamadan. Belki diyeceksiniz ki ’Ne fark eder, o da terörist bu da terörist’. Ama bu açiklamayi Yalova kaymakami, herhangi bir vatandas yapmiyor. Bu açiklamayi ülkenin cumhurbaskani ve basbakan yapiyor."
Emniyet Genel Müdürlügünün yazisinda örgütün adinin ve eylemin yerinin yer aldigini, ancak gerekli önlemin alinmadigini ileri süren Kiliçdaroglu, iktidarin yönetme gücünü kaybettigini öne sürdü.
- "Elli sefer söyledim, yangina benzinle gidilmez"
Iktidarin dis politikasini da elestiren Kiliçdaroglu, "Suriye’yle kavga ettik, durup dururken. Durup dururken Misir’la kavga ettik. Suriye’de bizim ne isimiz var? Niye Suriye’yle kavga ediyoruz, hangi gerekçeyle Suriye’yle kavga ediyoruz?" diye sordu.
Suriye’deki insan haklari ihlallerine Fransa gibi, Almanya gibi, ABD gibi karsi çikmak gerektigini savunan Kiliçdaroglu, sunlari kaydetti:
"Silah gönderdik oraya. Elli sefer söyledim, yangina benzinle gidilmez, silah gönderirseniz olmaz. Bakin orada Müslümani Müslümana kirdirirsiniz, yazik günahtir. ’Efendim, siz Baasçisiniz’. Ne Baas’i kardesim. Ben insani düsünüyorum. Bunlar yazik günahtir. Ne oldu, ne oldu sonunda? Emevi Camisi’nde bunlar namaz kilacakti, birkaç haftalik ömrü kalmisti. Tam camiye gidecekler, 2,5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Ve bir ayip daha; arkaniza bakmadan Süleyman Sah Türbesi’ni kaçirdiniz. Bu mudur büyük devlet ? Bir türbeyi koruyamayan devlet. Ne diyordu Sayin Davutoglu? ’Kimse Türkiye’nin gücünü test etmeye kalkmasin’. Eyvallah, güzel bir laf, kutlarim kendisini de ayrica ama bu laftan sonra Ortadogu’daki kabile seyhleri bile Türkiye’ye karsi söylem gelistirdiler. Simdi, buyurun bakalim gidin, ne yapacaksiniz? Türkiye’yi bu hale kim soktu? Yazik günah degil mi?"
Türkiye’nin Misir’la da yanlis politikalar nedeniyle kavgali hale geldigini, simdi de Bulgaristan ile kavgali oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, bu yaklasimlari anlamanin mümkün olmadigini söyledi.
Ankara’daki terör saldirisinin ardindan Basbakan Ahmet Davutoglu ile bazi bakanlarin yaptigi ilk açiklamalari ve sosyal medya paylasimlarini aktaran Kiliçdaroglu, bütün yasananlardan sonra Cumhurbaskani ve Basbakan’in, Türkiye için "Bu güzel ülke en güvenli ülkedir" dediklerine dikkati çekti.
- "Yasama organini bir kanun fabrikasi olarak düsünmek de dogru degildir"
Yasama faaliyetlerinde torba kanun ve temel kanun uygulamalarini da elestiren Kiliçdaroglu, Basbakan Ahmet Davutoglu’nun bir daha torba kanun uygulamasi yapilmayacagini söylemesine karsin 1 Kasim seçimlerinin ardindan Meclis’te kabul edilen 23 yasa tasarisindan 17’sinin uluslararasi sözlesme, 6’sinin da torba kanun oldugunu hatirlatti. Kiliçdaroglu, "Yasama organini bir kanun fabrikasi olarak düsünmek de dogru degildir. Burasi bir kanun fabrikasi degildir. Her olay için kanun çikmaz burada. Burasi yasama organidir, Türkiye’nin en önemli merkezidir burasi ve burada bütün yasalar, bütün ayrintilariyla tartisilir. Sayin Davutoglu böyle bir talimat vermisse her bakan o talimatin arkasinda durmak zorundadir" diye konustu.
Devlette liyakat sistemine dikkati çeken ve iktidarin bu sistemi sifirladigini ileri süren Kiliçdaroglu, "Eger bir bürokrat bakanini, müstesarini, basbakanini asip baska bir organa bilgi veriyorsa orada liyakat sistemi yoktur arkadaslar, orada çok baslilik vardir. Suriye uçagi düsürüldü, ilk açiklamayi kim yapti? Sayin Cumhurbaskani yapti ilk açiklamayi ’Rus uçagini vurduk’ dedi. Çünkü olur ya Sayin Davutoglu ya erken açiklarsa ne olur, ben ikinci plana mi düserim? Böyle bir devlet anlayisi olur mu? On dakika sonra, ayni saray ikinci bir açiklama yapti, ’Biz ’Rus uçagi vurduk dedik ama henüz kimligini tam tespit edemedik’. Olur mu arkadaslar bu? Devlet ciddiyetiyle bagdasir mi?" degerlendirmesinde bulundu.
- "Elbette birbirimizi elestirebiliriz ama sonuçta hepimiz ayni gemideyiz"
Kiliçdaroglu, Türkiye’nin basin özgürlügü açisindan son derece kötü bir durumda oldugunu ifade ederek, "Dün 2 gazetecimiz serbest birakildi, iki gazeteci de yari açik cezaevine geldikleri için, onlarla beraber oldugumuz için son derece mutluyum. Insallah, hiçbir gazeteci içeride kalmaz. Bakin, degerli arkadaslar, en sert elestirilen genel baskanlardan birisiyim, hakaret olmadigi sürece hiç ama hiçbir gazeteciye bir sey söylemedim çünkü onun kamu adina bizleri elestirme hakki vardir. Medya 4’üncü güçtür çünkü" diye konustu.
Türkiye’nin cinsiyet esitligi, küresel kölelik endeksi, demokrasi endeksi gibi verilerde bulundugu yerlere iliskin rakamlar veren ve giderek geriye giden bir tablo oldugunu söyleyen Kiliçdaroglu, "Bu manzara içinde biz görevimizi yapmaya çalisiyoruz. Eksigimiz olabilir, yanlisimiz da olabilir ama iyi seylerin hep yaninda olduk. Ne zamanki yanlis oldu, yanlisa karsi durduk" dedi.
Kiliçdaroglu, terörle mücadelede birlik olunmasi gerektigini de belirterek, sözlerini söyle tamamladi:
"Ülkenin birligi ve dirligi açisindan. Bütün siyasi partilerin teröre karsi açik ve net, amasiz, fakatsiz ve lakinsiz, teröre karsi açik ve net tavir takinmalari lazim. Terör bir insanlik suçudur, Türkiye’nin belasidir. Bir bela yetmedi ikinci belayi da bunlar getirdiler, ISID terörü de geldi. 70 ilden, ISID’e eleman devsiriliyor. Hükumetin aklini basina almasi lazim. Burasi Vahhabi zihniyetinin at kosturacagi bir alan degildir, Ihvan anlayisinin at kosturacagi bir alan degildir. Anadolu Müslümanligi bizim neyimize yetmiyor? Kendi ülkemizde huzur içinde yasamak istiyoruz. Açik ve net tavir koyalim derken hiçbir milletvekilinin bir teröristin taziye evine veya çadirina gitmesini de asla kabul etmiyoruz. Tarihi bir görev olarak ben bunu söylemek zorundayim. Hepimiz ülkemiz için çalisacagiz. Elbette birbirimizi elestirebiliriz ama sonuçta hepimiz ayni gemideyiz ve bu geminin hizli yürümesi lazim, beraber çalismamiz lazim, bir seyler yapilmasi lazim ama bu Hükumet’le mi? Bunlardan umudunuzu kesin."