Tarih: 11.12.2014 11:08

Kentsel Dönüsüm: Ates ve Sürgün

Facebook Twitter Linked-in

 

Kentsel Dönüsüm: Ates ve Sürgün

Gülsen Iseri,  geçen günlerde yayimlanan ikinci kitabi Atesin ve Sürgünün Gölgesinde- Kentsel Dönüsüm`de `dönüsümün` nasil sürgüne ve aciya döndügünün hikâyesini yazmis.

Gülsen Iseri kitabinda yasadigi yer olan Küçükarmutlu’dan baslayarak Istanbul’da Beyoglu, Sulukule, Gülsuyu, Basibüyük, Alibeyköy, Küçükpazar, Balat, Sarigöl, Ankara’da Dikmen Vadisi, Izmir’de Narlidere, Limontepe, Yesildere, Kadifekale, Diyarbakir’da Hevsel, Van’da konteyner kent, Mardin’de Nusaybin’deki dönüsümün darmaduman ettigi mahalleleri, yasamlari aktariyor. Her mahallede bir aci kahvesini içtigi insanlar baslarina gelenleri bir bir anlatiyor ve hikâyeleri okudukça insan, hepsinin birbirine ne kadar benzedigini, ne kadar iç içe oldugunu anliyor. Bayrak kosusu gibi... Izmir’de baslayan cümleyi, ayni cümlelerle Mardin’deki  yikim magduru tamamlayabiliyor. En nihayetinde her birinin yuvasi alinmis elinden...

Senaryo degil gerçek

Iseri, kitabin basinda Orhan Gencebay’in basrolünde oynadigi gecekondu mahallesinde yikimin anlatildigi  “Derdim Dünyadan Büyük” filminde mahallelinin dozerlerin önüne oturdugu sahneyi anlatiyor. Kitabi okudukça  batinin iliman ikliminden, dogunun dondurucu soguna kadar binlerce insanin hayatini hiçe sayarak o dozerin önüne neden oturdugu çok iyi anlasiliyor. 2014 Türkiye’sinde 1970’lerde çekilen Yesilçam filminin o sahnesi senaryo geregi degil gerçek acilarla tekrarlanip duruyor. Ve Gülsen Iseri’nin kitabi “kentsel dönüsümün” kapsamindan, “Ama onlar da devletin arazisini isgal ettiler”, “O harabelerin yerine havuzlu site yapilacak” gibi kliseleri çikariyor, yerine bir çay bardagi kadar somut, elle tutulabilen yasamlari, gerçekleri koyuyor. Sirf bu sebepten Gülsen Iseri’nin kitabi alinip okunmali.  Kisa haberlerle geçistirilen “kentsel dönüsümün” iki kitaba degil, bir külliyata bile nasil sigamayacagini anlamak için... 

“Kentsel dönüsüm kapsaminda....” Son yillarda ne kadar duyduk, okuduk bu cümleyi. Gazetelerde ve televizyonlarda bir yikim haberinin ilk cümlesiydi bu. Eslik eden görüntüler çok benzerdi birbirine.  Kentin bir bölgesinde yasayan insanlar evlerinden çikariliyor, evler yikiliyor, yerlerine yenisinin yapilacagi söylenirken, çikarilanlar da baska bölgelere  gönderiliyordu. Elbette  bu kadar basit ve kisa degildi  olan biten. Haberlerde yer verildigi kadar degildi kentsel dönüsümün kapsami. Idarecilerin, “Günün kosullarina uygun yasam yerleri insa ediyoruz” diye özetledikleri kadar siradan da degildi. Çünkü “yasam”di söz konusu olan...

Bunu da en iyi bilenlerden biridir gazeteci Gülsen Iseri. Kentsel dönüsümü anlattigi ikinci kitabi  Atesin ve Sürgünün Gölgesinde- Kentsel Dönüsüm geçen günlerde yayimlandi. Uzun lafa gerek yok, çocuklugundan beri mahalleden sürülmenin, yikimin, dozerin önüne oturmanin, bir cani kaybetmenin ne oldugunu bilen bir yazar Iseri. Kitabini ithaf cümlesi anlatiyor her seyi: “Bana güç veren abim Mustafa Iseri ve yikimlarda polis kursunuyla vurulan amcam Hüseyin Iseri’nin anisina...”

Iseri kitabinda yasadigi yer olan Küçükarmutlu’dan baslayarak Istanbul’da Beyoglu, Sulukule, Gülsuyu, Basibüyük, Alibeyköy, Küçükpazar, Balat, Sarigöl, Ankara’da Dikmen Vadisi, Izmir’de Narlidere, Limontepe, Yesildere, Kadifekale, Diyarbakir’da Hevsel, Van’da konteyner kent, Mardin’de Nusaybin’deki dönüsümün darmaduman ettigi mahalleleri, yasamlari aktariyor. Her mahallede bir aci kahvesini içtigi insanlar baslarina gelenleri bir bir anlatiyor ve hikâyeleri okudukça insan, hepsinin birbirine ne kadar benzedigini, ne kadar iç içe oldugunu anliyor. Bayrak kosusu gibi... Izmir’de baslayan cümleyi, ayni cümlelerle Mardin’deki  yikim magduru tamamlayabiliyor. En nihayetinde her birinin yuvasi alinmis elinden...

Senaryo degil gerçek

Iseri, kitabin basinda Orhan Gencebay’in basrolünde oynadigi gecekondu mahallesinde yikimin anlatildigi  “Derdim Dünyadan Büyük” filminde mahallelinin dozerlerin önüne oturdugu sahneyi anlatiyor. Kitabi okudukça  batinin iliman ikliminden, dogunun dondurucu soguna kadar binlerce insanin hayatini hiçe sayarak o dozerin önüne neden oturdugu çok iyi anlasiliyor. 2014 Türkiye’sinde 1970’lerde çekilen Yesilçam filminin o sahnesi senaryo geregi degil gerçek acilarla tekrarlanip duruyor. Ve Gülsen Iseri’nin kitabi “kentsel dönüsümün” kapsamindan, “Ama onlar da devletin arazisini isgal ettiler”, “O harabelerin yerine havuzlu site yapilacak” gibi kliseleri çikariyor, yerine bir çay bardagi kadar somut, elle tutulabilen yasamlari, gerçekleri koyuyor. Sirf bu sebepten Gülsen Iseri’nin kitabi alinip okunmali.  Kisa haberlerle geçistirilen “kentsel dönüsümün” iki kitaba degil, bir külliyata bile nasil sigamayacagini anlamak için... 

Hayata 1-0 yenik baslamak

Iseri, Istanbul’a gelisini ve yasadiklarini söyle anlatiyor: “(...) Henüz alisamadigim bu mahallede iki elimin arasina aldigim yüzüme keder düsmüstü. Yikim olacak söylentileriyle geçen onca zaman… Yikim ne? Neden insanlarin evlerini yikiyorlardi? Bunca açlik ve sefalet içinde yasayanlar çok mu merakliydi burada bu çileyi çekmeye? Bunlarin bir açiklamasi olmaliydi degil mi? Bu sorularimin cevabi o büyük yikimla geldi. Pencereleri naylon kapli kulübe gibi evleri yikmaya gelmislerdi. Insanlarin kosusturmalari arasinda silah sesleri duyuluyordu. O zamanlar adi TOMA degil panzer olan polis araçlarinin mahalleyi kusatmasiyla baslayan o agir yikimda amcam Hüseyin Iseri’yi kaybetmistik. Umut biçtigimiz Istanbul’da ilk kaybimizi vermistik. 1990’li yillarda hayata 1-0 yenik baslamistik. Kimilerinin gelecegi hapishanelere atildi, kimilerinin ki mezara! Geriye kalanlar ise hem yas tuttu hem de gidenler için yasamayi seçti.”

Direnisin  çocuklari

Iseri kitabinda Gezi direnisine de özel bir bölüm ayirmis: “Kentin hafiza kaybi meydanlarindan baslar, eger bir meydani kaybederseniz belleginizi de kaybetmis olursunuz! Türkiye ilk kez bellek kaybina karsi sokaga çikmisti 31 Mayis’ta..  Istanbul’un kalbi Gezi’ydi, yani Taksim Meydani... O kalbe dokundular ve Türkiye 15 gün ayakta mücadele etti. Bir arada yasamayi ögrendi. Ancak bunun da bedeli agirdi; 8 kisi yasamini yitirdi,...” Burada bitmiyor cümle, Iseri, Berkin Elvan’in, Ali Ismail Korkmaz’in, Hasan Ferit Gedik’in, Medeni Yildirim’in,  Ethem Sarisülük’ün, Mehmet Ayvalitas’in, Abdullah Cömert’in, Ahmet Atakan’in aileleriyle konusmus ve acilarini, yasadiklarini anlattiklari cümlelerine yer vermis kitapta.

Eyüp çocugu Nejat Isler

Kitapta röportaji yer alan isimlerden biri de oyuncu Nejat Isler. “Eyüp çocugu” Isler sunlari anlatiyor: Istanbul’da, Eyüp’te büyüdüm ben. Bir arada yasamanin en büyük pratiklerinden biriydi benim için. Kimse, Kimsenin nereden geldigine, kim olduguna bakmazdi hiç. Çünkü herkes ekmek kavgasindaydi... Emil Zola’nin Germinal romanindan uyarlanan ve bir madenci kasabasini anlatan flmde bir sahne vardir: Bütün aile banyo gününde yikanirlar ve kapi açiktir. Sokaktan geçen kimse içeriye bakmaz... kutsal olan budur iste; ‘emek”... (...)  Gezi direnisinden sonra forumlar, her yerde aslinda bunun için çalisiyor...”baska bir dünya mümkün”... Bunlara halk meclisleri de diyebiliriz...”beyin firtinasi”, bizi bir yere götürecek. Çünkü birbirinin fkrine saygili insanlar, yeni ve sivil bir çözüm için tartisiyorlar ve bence gerçek “âkil adamlar” o forumlara katilanlar...Çünkü bir yaniyla bir arada yasamayi kalici kilmaktir tüm bunlar... (Radikal-Kitap/Cihan Erken)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —