Bugün, 7 Aralık 2025 Pazar
Kentsel Dönüsüm vatandasi hizaya getirecek! Böyle magdur edecek!…
Kentsel Dönüsümü yanlis anliyoruz, galiba! Binalar yikilip yerine yenisi, daha iyisi yapilacak. Tamam. Sonra her sey degisecek! Eski sahipleri degisecek,mahalle degisecek,komsular degisecek!Komple bir degisim!Bir nüfus hareketi olacak! Kentin içinden dis mahallelere dogru süpürülecek!
Esenler’de durum ne?
Basbakan Esenler’e gelmeden 2 gün önce Havaalani Mahallesinde halk kazan kaldirdi. Gazete Esenler’de yaptigimiz haberde de göreceginiz gibi halk korku, telas ve panik içindeydi. Yillarin birikimiyle yaptiklari evlerinin ellerinden alinmasini, en iyi olasilikla 0.80 yüzde(100m2lik ev yerine 80 m2) ile yeni bir ev verilmesini, bu yastan sonra borç ödemeyi hazmedemiyorlardi. Onlar konustular biz dinledik. Bir kez daha gördük ve anladik ki sorun çok büyük ve çok can yakacak!
Belirsizlik,çözümsüzlük,söylenenlerin inandirici olmamasi tepki çekiyor.
Hemen hemen herkes ayni seyden dertli. Ortada ne olacagina, ne yapilacagina dair sadece ‘söz’ var bir de ‘resim’ var, diyorlar. Tam bir çözümsüzlük var.
‘Bize çocuk gibi resim gösterip kandirmaya çalisiyorlar.’
Kiraya çikin!
‘Kiraya yer yok. Kira fiyatlari firlayacak.’
Belediyenin verdigi kira bedelleri yükselen kira degerlerinin çok altinda kalacagi için ödeyemeyecekler, magdur olacaklar. Çogu emekli, issiz, asgari ücretli, dar gelirli insanlar korku içindeler. Bunlari öfkelerinden ve gözlerinden okuyabiliyorsunuz.
‘Bize kiraya çikin, diyorlar. Hani yer nerede? Herkes çil yavrusu gibi dagilacak! Bir daha toplayabilene ask olsun! Herkes yeniden hayata basliyormus gibi olacak. Herkesin düzeni degisecek! Bu o kadar kolay mi? Evimizden olacagimiz yetmiyormus gibi mahallemizden, komsularimizdan olacagiz.’
‘Oy verenler düsünsün!’
‘Oy vermeyenler etkilenmiyor mu?’
Adresimiz degisecek!
‘Bizi buradan söküp atacaklar. Bir daha buraya geri dönemeyecegiz. Buna izin vermeyecekler… Bütün mesele, bütün dertleri bunlari elimizden almak. Bizi düsünüyorlarmis. Buna kargalar bile güler be! Size yeni, depreme dayanikli ev yapiyoruz, diyorlar. Bunu diyelim kabul ettik. Bizi niye borçlandiriyorsunuz peki? Biz kiramizi ödeyemiyoruz, senin taksidini nasil ödeyecegiz? Bunlari hiç düsündünüz mü? Sonra ne olacak biliyor musunuz? Ben söyleyeyim. Öyle kolay kolay kimse parasini ödeyemeyecek, bunlar el degistirecek. Fiyatlar yükselecek. Olan bizim gibi garibanlara olacak! Içim kan agliyor. Senin anlayacagin adresimiz degisecek, hayatimiz alt üst olacak! Bunlari aynen böyle yaz. Ben dobra dobra konusan bir adamim.’
Esnaflar dertli, endiseli.
Esnaflar ne yapacaklarini bilmiyorlar. 3 aylik verilen sürede nereye gideceklerini, nereden yer bulup o eski müsterilerini oraya tasiyacaklarini bilemiyorlar. Ya kapatacaklar ya da yükselen kira bedellerini göze alacaklar. Onlar için yeni bir dönem bekliyor. Ya kirk satir ya kirk katir! Istemeyenin binasinda dönüsüm yapmiyoruz, diyorlar ama bal gibi yapiyorlar iste.
Bu bedeli; halk yapti halk ödesin!
Depremde zarar gören halk olacak. O zaman halk bu bedeli ödesin. Bu çürük binalari yaparken bunu düsünselerdi. Bütün fatura bina, daire sahiplerine çikariliyor. ‘Sanki burasi dag basi. Biz bu binalari yaparken,devlet,belediye yoktu..’ Diyorlar.
Vatandasi çok düsünen, cani için hassasiyet gösteren devlet, kar için yapmamali, tüccar mantigiyla hareket etmemelidir. Sosyal konut iddiasiyla ise baslayip insanlarin magdur olmasiyla sonuçlanan uygulamalar, ‘yuva yapacagiz’ söylemleriyle çelismektedir. Hep ayni nakarat. Biz yuva yikmayacagiz, yuva yapacagiz… Iyi tamam da nasil? Nasili yok!
‘Yuva yapacaksiniz ama kimin için? Bizim için mi?’ diye soruluyor.
Her sey belirsizligini koruyor. Ne gidecek yer gösteriyorlar ne ellerinde gösterecek bir sey var.
‘Deprem gelecek, can güvenliginiz önemli ama mülkiyet hakkimizi elden çikarmak bunun karsiligi mi?’
Caniniz mi önemli maliniz mi? Halk bu ikileme sokuluyor. Mal canin yongasi iken bu yonga, yonga yonga çikarilip can acitiliyor.
Anlasamadiniz mi? Magduriyet asil o zaman!
Afet Riski adi altinda çikan kanunun 6 maddesinin 2 bendine göre 2/3 çogunluk saglanmaz ise bu sefer devreye acele kamulastirma giriyor. Kamulastirma bedeli ise 5 yilda ödeniyor. Asil darbe o zaman…
Yasa böyle diyor, Bakan Bayraktar ise söyle diyor:
“Bizi elestirenlere soruyorum; Esenler’de dönüsüm yapiyoruz. Biz, istemeyen, gönlü razi olmayan hiç kimsenin yerinde, binasinda dönüsüm yapmiyoruz. Önce gönül rizasi gelir. Basarili olan, hazirlik olan belediyelerden –hangi partiden olursa olsun- kentsel dönüsüme baslayacagiz.”
”Simdi bu isi 3-5 kisi geliyor engellemek istiyor. ’Bizim evimizi yikmayin’. Kardesim biz kimsenin evini yikmayiz. Biz kimsenin evini yikmayacagiz. Biz yuva yapacagiz yuva”
Istediginize inanabilirsiniz! Uygulamalara bakin! Asil olan uygulamadir.
‘Ev yapmaya yapacaklar da biz oturamayacagiz. Bize burada yer yok! Bize yuva yapacaklarmis! Buna inanmayin! Bize yuva yapacak olanlar bizim halimizden anlarlar. Göstermelik üç bes kisiyi oturtacaklar. Iste, diyecekler.’
Sulukule’de belediye ne söz verdi, ne oldu?
-Kira farki ödediler.
-Sahiplerini bir daha geri dönmemek üzere Tasoluk’a sürdüler. Fatih Belediyesi Baskani Demir:“Proje, burada yasayan insanlarin baska yere tasinmasi projesi degildir”
-Belediye düsük bedelle aldi. ‘Fatih Belediyesi o dönemde 100 metrekarelik bir evi 50 bin lira saymisti. Belediye 50 bin, müsteriler 100 bin lira veriyordu.’
-Borçlandiklari yüksek rakamlari ödeyemiyorlar. ‘…yapilacak ev için üzerine 125 bin lira daha istediler. Bu parayi ödememiz mümkün degildi. Ödesek zaten Etiler’de otururduk.’
-Gününde teslim edilmedi.
-Daha küçük m2 daireler verilecegi iddia edildi.
-Sagliklari bozuldu. ‘Hepimiz pismaniz ama mecbur kaldik…Evlerin yikilmasindan korktuk ve sattik.’
-50-100-150 bin TL’ye ellerinden alinan yerler bugün 4 kati fiyatla 400-450 TL’ye satiliyor.
Isin özü?
Kurulan Sulukule Roman derneginin bir yetkilisi, “Kentsel dönüsüm evlerin degismesiyle mi olur yoksa sosyal olarak insanlarin kalkindirilmasiyla mi? Bizim alabilecegimiz, kültürümüze uygun fiyatlarla ev yapilmasini istedik. Zenginlere yapildigi resimlerinden belliydi. Brosürlerinde ellerinde laptop, yaninda çocuk arabasiyla gezenler vardi. Elinde laptoplu Roman mi olur? O dönem de burada romanlarin oturamayacagini söyledik” dedi.
06.09.2012
