KUSURSUZ SORUMLULUK YA DA ISTIFA SORUMLULUGU
Geçtigimiz günlerde Afyonda bir Cephanelikte meydana gelen patlama ve 25 insanimizin hayatini kaybetmesi ile tekrar gündeme getirilen “Sorumlulari Istifa Etmeli” söylemlerinin yine sonuçsuz kalacagi gün gibi asikârdir. Çünkü ülkemizde meydana gelen bu ve benzeri birçok olayda bugüne kadar hiç bir kimse / yetkili sorumluluk almamis, kendilerinde hiçbir kusur görmemis ve istifa etmemistir. Aksine kusurlu bile olsalar “ben adamimi yedirtmem” anlayisiyla bir üstleri tarafindan hep korunmus, bazen terfi bile ettirilmislerdir.
Biz olayin nasil meydana geldigi, hangi saatte oldugu veya kaç kisiyle yapilmaliydi gibi yönlerine girmeden, bu sonucun dogmasinda kurumsal olarak bir sorumluluk ya da sorumsuzluk varsa bunun bedelinin kimler tarafindan ve nasil ödenmesi konusundaki tartismalara kisaca bakmak istedik. Bu anlamda yillar önce Yönetim Hukuku dersinde ögrendigim bir kavram ile konuyu ele almaya çalisacagiz.
Kusursuz Sorumluluk (1) “Yönetimin bazi davranislarindan dogan zararlarin, yönetimin kusurlu olup olmadigina bakilmaksizin, karsilanmasi yoluna gidilebilir. Iste yönetimin bu tür sorumluluguna kusursuz sorumluluk denilmektedir. (…)Kusursuz sorumluluk daha çok yönetimin tehlike tasiyan etkinlikleri dolayisiyla ortaya çikmaktadir. (…)Yönetimin kusursuz oldugu kanitlansa bile sorumluktan kurtulamaz.”
“Askerlik hizmeti için denilebilir ki, tehlike hizmetin niteliginde vardir. Askerlikle ilgili etkinlikler ve seyler hem ilgililer, hem de üçüncü kisiler için tehlike tasirlar.” Bu tür ekinliklerden dogan kimi sonuçlar için sayisiz yargi kararlari mevcuttur. (Cephaneligin patlamasi, askeri uçagin düsmesi, helikopterin veya hücumbotunun patlamasi, uçaksavar mermisinin havada patlamayarak yere düsmesi vb. konularda) Bu kararlarin hemen hepsinde dogan zararlarin tazmin edilmesine karar verilmistir. Muhtemelen Afyon örneginde de olusan zararlar yönetimce karsilanacaktir. Bizim dikkat çekmek istedigimiz husus konunun bu yani degildir.
Ülkemizde meydana gelen büyük küçük bu tür olaylarda, hiçbir yönetici kendiliginden sorumluluk üstlenmez. Birakiniz yukarida tanimladigimiz kusursuzluk durumunu, apaçik kusurlu olsalar, haklarinda hukuki süreçler isletilse bile istifa örnegine pek rastlanilmaz. Çünkü böyle durumlarda dahi siyaseten o kisileri oralara tasiyan birileri, genellikle de en üst yetkililer adamimizi yedirmeyiz diyerek sahip çikabilmektedir. Bu konuda yakin tarihimizden pek çok örnek vermek mümkündür. Hizlandirilmis Tren Faciasi, Sel Baskinlari Sonrasi TOKI’nin hatali yer seçimi tartismalari gibi.
Yasadigimiz son olaylarda da bu böyle olmustur. YÖK ve ÖSYM Baskanin durumu, iskence yaptigi ve tecavüz suçu isledigine dair hakkinda açilmis davalarin/sikâyetlerin var oldugu kamuoyunca bilinen polis müdürleri, Uludere Bombalarinin Sorumlulari, Afyon Valisi’nin toplumda tepki veren hediyelesmesi. Bu gibi konularda muhalefet hep sorumlularin istifasini istemis, ancak yönetimce sahip çikildigi ya da konu istifa edilecek kadar önemli bulunulmadigi için sorumlulari hep yerlerinde kalabilmislerdir.
Aslinda bizim üzerinde durmak istedigimiz sey, yazimizin basligindan da anlasilacagi üzere bu tür olaylarda basinda bulunduklari kurumun ya da hizmet biriminin hiçbir kusuru olmasa dahi, toplum vicdaninda yaratigi etkiler ve sonuçlari itibariyla bundan sorumluluk duyarak kendiliginden bir istifaya pek rastlamadigimiz gerçegidir. Oysa çogu zaman istifa da kisileri onurlandiran bir durumdur.
Dünya’ya baktigimizda ise bu gibi durumlarda sorumlularin kendiliginden ya da kamuoyu baskisiyla istifa ettiklerine dair pek çok örnek saymak mümkündür. Yakin geçmiste Rusya’da Yasanan Sel Felaketi sonrasi sorumlularin istifa etmesi, Afyon’daki olay sonrasi her kesimce örnek gösterilen Güney Kibris’ta ki patlamanin ardindan, basta Genel Kurmay Baskani olmak üzere Sorumlu Iki Bakanin istifa etmesi örnegini hatirlatmak sanirim yeterli olacaktir.
Dostlukla.
17.09.2012
(1)-Konuyla ilgili daha genis bilgi için Prof. Dr. Seref Gözübüyük’ün “Yönetsel Yargi” isimli eserine bakilabilir. (s.277-286)