Marmara`yi Büyük Felaket Bekliyor...DEPREM
Son zamanlarda Türkiye’de meydana gelen yagislarda binalarin yikilmasi, istinat duvarlarinin çökmesi “depreme hazir miyiz” sorusunu bir kez daha gündeme getirdi. Geçen 19 yilda depreme yönelik sayisiz çalisma yapildi ancak uzmanlar Istanbul’un hâlâ depreme hazir olmadigina ve seçim öncesi uygulamaya sokulan imar affiyla da tehlikenin artacagina dikkat çekiyor. Biz de bu yazi dizisinde büyük bir depremle yüz yüze olan Istanbul’un ve bizlerin afetlere ne kadar hazir oldugunu masaya yatirdik.
CUMHURIYET SORDU, UZMANLAR YANITLADI
1 -Büyük deprem yaklasti mi? Istanbul’daki hasar ne boyutta olacak?
2 -Çarpik yapilasma ve imar affi ortadayken Istanbul’u ne bekliyor?
3-Depreme hazir olmak için birey ve devlet olarak ne yapilmali?
4- Istanbul yesilini yitirdi. Her yesil alan toplanma alani olabilir mi?
CHP eski Istanbul Milletvekili PROF. DR. HALUK EYIDOGAN Deprem plani rafta duruyor.
1. 1999 depreminden sonra Istanbul’un deprem tehlikesi ve deprem kayiplari için çok sayida bilimsel çalisma yapilmis ve deprem tehlike boyutu tescillenmistir. Önümüzdeki 25 yilda 7.0 ve daha büyük bir depremin olma olasiligi yüzde 65’e varmistir. Tehlike her yil daha da artmaktadir. Ancak garip bir sekilde hâlâ Istanbul’un nüfusunu ve yatirimlarini artiracak projeler üretilmekte, beklenenin tam tersine risk azaltilacagi yerde daha da artirilmaktadir. Bu anlasilabilir ve sürdürülebilir bir yönetim tarzi degildir.
En son 2009’da revize edildi
2. Istanbul deprem kökenli kayip risklerinin tespiti ve bu riskleri azaltma stratejilerini belirlemek için birçok bilimsel çalisma yapilmis, Istanbul Deprem Ana (Master) Plani olusturulmus ancak uygulanmamistir. Istanbul için olasi büyük deprem kayiplari senaryolari en son 2009’da revize edilmistir. Istanbul ic¸in yapilan tahminlere göre toplam 3 bin 500 ile 5 bin bina göçecektir. 20 bin ile 30 bin binanin ag?ir, 90 bin ile 110 bin binanin orta hasar go¨receg?i tahmin edilmektedir. Diger bir deyisle 113 bin 500 ile 140 bin bina kullanilmaz duruma gelecektir. Yapisal hasar kaynakli mali kayiplarin 26 milyar lira, toplam mali kayiplarin ise 80-100 milyar lira civarinda olacag?i anlasilmaktadir (2009 yili için). Can kaybi tahminleri 15 bin ile 35 bin arasinda deg?is¸mektedir. En az 1.5 milyon kisi barinma isteyecektir. Bu sonuçlar Istanbul’un 2009 yilindaki durumuna göredir. Sonuçlarin 2018 yilina göre revize edilmesi gerekir.
Çözüm öncelikle Istanbul’un nüfus artisinin durdurulmasi, yikilma ve agir hasar alacak binalarin acilen güçlendirilmesi, güçlendirilemeyenlerin yikilmasi, orta ve uzun vadede çagdas yaklasim ve anlayisla toplu kentsel dönüsümü gerçeklestirmektir. Imar barisi olarak tanitilan kanun maddeleri bugüne kadar yerlesme ve sehirlesme sürecinde yapilan hatalarin ve yönetimlerin beceriksizliklerin hali altina süpürülmesidir. Yapi üretim sürecindeki eksiklikler, ülkemizdeki kentlesme ile ilgili yanlis politikalar, afete hazirlik konusu, ilgili mevzuatlardaki yetersizlikler ve hatalar sürerken, çagdisi kalmis bir imar kanununa ekler yaparak ülkemizde saglikli, yasanabilir, güvenli yerlesmeler yaratilamaz. Böyle aflar, barislar sürer gider.
3. Istanbul’u depreme hazirlayacak, planli ve güvenli bir sehir olmasini hedefleyen Istanbul Deprem (Ana) Master Plani ve Istanbul Çevre Düzeni Plani önerileri iskalanmis ve rafta beklemektedir. Sehir bu degerli raporlardaki önerilerle alakasi olmayan biçimde ve riskleri arttiracak sekilde büyümektedir. Kentsel dönüsüm uygulamalarinin bu raporlarda gösterilen yol, yöntem ve stratejileri dikkate almamistir.
2012 yilinda çikarilan ve zaten yetersiz bir hukuki metin olan 6306 sayili “Afet Riski Altindaki Alanlarin Dönüstürülmesi Hakkinda Yasa” uygulamalari amacindan sapmistir. Dönüsüm isleri, kentsel tasarim planlari olmayan, afet riskleri yüksek alanlarin göz ardi edildigi, en sorunlu sahil ve dere yataklarinin dahi rant için imara açildigi gayrimenkul gelistirme projelerine dönüsen müteahhitlik isi kimligi kazanmistir. Plansiz ve denetimsiz sekilde büyütülen bu kadim sehir için bugünlerde duydugumuz cümlelerden biri “Istanbul’a ihanet ettik” cümlesidir.
Ulusal ve yerel bazda çagdas bir afet yönetim düzenini olusturmada atalet sürüyorken, riskleri azaltacak sakinim plani iskalaniyorken parçaci yaklasimlarla afet risklerini azaltma çabalari ile basta deprem olmak üzere olasi afet risklerini azaltabilir miyiz? Insaat ve yatirim yigilmalari yaparak yarattiklari cazibeyle nüfus patlamasi yasattiklari Marmara bölgesinde ve Istanbul’da depremden korkan kimdir acaba?
HER MAHALLEDE AÇIK ALAN OLMALI
4. Sehrin merkezi alanlarindaki veya mahalle içlerindeki birçok yesil alan deprem toplanma alanlari olarak tasarlanacak yerde rant hirsiyla çogu imara açilarak yapilasmistir. Istanbul gibi yogun yapilasma ve yogun nüfus barindiran yerlerde mahallelerden uzak toplanma (tahliye) alanlari yapmanin çok faydasi olmayacaktir. Çözüm, her mahallede açik alanlar yaratip bu alanlarin afet sonrasi ihtiyaçlari giderecek altyapi ve donaniminin maksimum sekilde hazirlanmasidir. Bu alanlar normal zamanlarda yesil alan, rekreasyon alani olarak kullanilabilir. Büyük depremden sonra yüzde 65’i tikanacak yollardan insanlari uzaklara tahliye edemezsiniz.
Inandirici girisimler yapilmiyor
Mevcut imar ve afet mevzuati ve kurumsal yapilanma degerlendirildiginde Türkiye’nin, özellikle uluslararasi imar ve afet politikasini anladigi, mevcut mevzuati gelistirdigi ve risk azaltma hedeflerine ulasmak için inandirici girisimlerde bulundugu söylenemez. Afet mevzuatinin taranarak çelisen konularin giderilmesi, sadelestirilmesi ve bürokratik islemlerden arindirilarak, çagdas, ekonomik ve katilimci bir yönetim düzeni saglanmalidir. 1985 tarihli Imar Yasasi ile yol alinamaz.
PROF. DR. MIKDAT KADIOGLU: Büyük kiyameti yasayacagiz
1.Marmara Bölgesinde her an deprem olabilir. Bunun için bulutlara ya da karincalara bakarak deprem tahmini yapmaya da gerek yok. 7.2 üzeri büyük bir depremde büyük acilar, kayiplar ve kaos beklememiz gerek. 20 milyona dayanmis büyük bir sehirde herkese kisa bir sürede ulasmak mümkün olamayacaktir... 16. yüzyilda Istanbul’da olan deprem “küçük kiyamet” olarak adlandirilmisti. Bugün Istanbul’da büyük bir deprem olursa etkilenecek nüfus ve bina sayisina bakildiginda “büyük kiyameti” yasayacagimiz kesin. Hasarin boyutuna yönelik ve giderek daha iyimser rakamlara sahip senaryolar yayimliyoruz ama depremin bu senaryolardan haberi oldugunu hiç sanmiyorum. Bu nedenle en kötü senaryoya karsi ve daha kapsamli hazirlanmayi esas almaliyiz.
Seferberlik baslatilabilirdi
2. Istanbul’da pek çok okul, hastane, köprü ve viyadük vb. kamu binasi ya yikilarak yeniden yapildi ya da güçlendirildi. Imar affiyla kayit altina alinan yapilar da dahil olmak üzere fakir ve orta gelirli kesimin oturdugu konutlar büyük ölçüde kentsel dönüsüm, güçlendirme gibi çalismalarin disinda kaldi. Mühendislik hizmeti görmemis meskenler içindekilerle beraber depremde yikilmayi bekliyor. Halbuki afet sonrasi kalici konutlar için saglanan pek çok kolaylik afet öncesi de verilebilir, ulusal bir seferberlik baslatilabilirdi.
Halk paydas olarak görülmeli
3. Bütün Istanbullular depreme hazir olunca Istanbul ancak depreme hazir olacak diyebiliriz. Uzay üssü gibi afet yönetim merkezleri kurmak yerine toplum tabanli afet yönetimi seferberligi baslatmaliyiz. Deprem öncesinde tüm binalarimiz saglam olacak, esya ve teçhizatlar sabitlenecek, aileler dahil afet planlarimiz ve sigortamiz olacak. Depremle beraber herkes pencereden filan atlamadan bulundugu yere göre çök-kapan-tutun hareketini yapacak. Deprem durdugunda basit ilk yardimi yapabilecek ve yanginlari söndürebilecek. Sonra da konu komsu hem kendini hem de yardim ettigine zarar vermeden çevresine müdahale edecek. Devletin de toplumun bütün bunlari yapabilmesi için gerekli her türlü egitimi ve liderligi yapmasi sart.
Halki paydas olarak görmeyen hiçbir devlet büyük afetlerle bas edemez.
4. Olasi bir depremde yesil alanlar sahra hastanesi, yarali toplama, triaj ve tahliye merkezi olarak kullanilabilir. Ayrica binasi hasarli olsun olmasin binalara güvenini kaybeden travma geçirmis insanlarin binalardan uzakta bir yere durup bekleyecegi yerler olarak islev görebilirler. Yesil alanlar kendi basina deprem sonrasi toplanma alani olamaz. Soguk ve sicak, günesli ve yagisli havalarda insanlarin açik alanlarda korumasiz bir sekilde günlerce durmasi mümkün degildir. En azindan bu alanlarda barinma, su, yemek pisirme, tuvalet gibi en temel ihtiyaçlari da saglamak için gerekli altyapi bulunmasi gerekir. Gerekli altyapisi olmayan yesil alanlar deprem sonrasinda toplanmadan daha çok zorunlu bir bekleme alani olur. Afetlerde esas toplanma alani saglam okullar, spor salonlari, vb’dir. Bu tür kamu binalarinin gerçek anlamda saglam yapilmasi birincil önceligimiz olmali.
Güvenlik ve kalkinma için tehdit
Afet yönetiminde önemli olan afet olmadan önce afet riskini yönetilebilir seviyeye indirmektir. Son bir senaryoya göre Istanbul’da 34 bin agir hasarli bina olmasi bekleniyor. Örnegin her bir bina için yani yirmiser kisilik 34 bin adet (20x34000) arama kurtarma ekibi kurmak mümkün degil. Bu ekiplerin ulasacagi az sayidaki binada olan ölümler ve sakatlanmalar da geri getirilemez. Türkiye’nin gayri safi hasilasinin da üçte birinin yok olma tehlikesi, olasi depremin ülkemiz için aslinda büyük bir güvenlik ve kalkinma problemi oldugunu göstermektedir.
‘Erken uyari sistemi kurduk’
Fay hatti üzerine kurulan sismik hareket algilayici istasyonlarla öncü deprem dalgasini tespit edebilen “7TP Deprem Erken Uyari Sistemi ve Uygulamasi” gelistirildigi açiklandi. 7TP Bilisim tarafindan gelistirilen proje dün Etiler’de düzenlenen toplanti ile tanitildi. 7TP Bilisim firmasinin kurucusu Alper Göknar, Kuzey Anadolu Fay hattinin Marmara’ya kiyisinda olan yaklasik 200 km’lik hatti boyunca en yüksek riskli bölgelerde hassas ve gelismis P-Dalgasi algilama sensör istasyonlari kurduklarini anlatti. Göknar, “Bir depremde, önce sesten 20 kat hizla ilerleyen ve P-dalgasi olarak adlandirilan öncül yüzey dalgasi yayiliyor. Ardindan yer yüzeyinde dalgalanma yaratarak ilerleyen yikici S-dalgasi geliyor. Iste fay hatlarina kurdugumuz istasyonlardaki sensörler, öncül P-dalgasini algilayip, milisaniyeler içinde analiz ediyor ve merkezi sunuculara iletiyor” dedi. Uygulama, Marmara Depreminin 19. yildönümünde, hayatini kaybedenlerin anasina yarin gece 03.01 itibariyla indirilebilecek.
AFAD`dan korkunç senaryo: Istanbul`da 30 bin ölü
Istanbul Büyüksehir Belediyesi (IBB) ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Baskanligi ( AFAD) tarafindan düzenlenen “Istanbul’un Afetlere Hazirlik Çalismalari Çalistayi” basladi. Çalistayda bir konusma yapan AFAD Deprem Dairesi Baskani Murat Nurlu, AFAD’in Istanbul için hazirladigi depremle ilgili acil durum senaryosunu anlatti.
Nurlu, “Yapmis oldugumuz senaryoya göre Istanbul’da Marmara Denizi’nde Kuzey Anadolu fayinin ortasinda meydana gelebilecek 7.5 büyüklügündeki bir deprem sonucu Istanbul kent merkezinde yaklasik 26 ile 30 bin arasinda vatandasimiz hayatini kaybediyor. Yaklasik 50 bin vatandasimiz agir yarali olacak... 44 bin 802 binamiz yikilacak. Açikta kalacak insan sayisi 2 milyon 374 bin. Biz en kötüye göre hazirliyoruz. Bunlar Istanbul için verdigim degerler. Marmara Bölgesi’nde olacagi için genelde 28 bin, 30 bine yakin bir can kaybimiz söz konusu” diye konustu.
Depremin siddeti 7.7 olabilir
Yildiz Teknik Üniversitesi Doga Bilimleri Arastirma Merkezi Baskani Prof. Dr. Sükrü Ersoy da “Yabanci ve yerli yer bilimcilerinin ortak fikri, gelecekte Marmara Denizi içerisinde 7’den büyük bir deprem olabilecegi ve beraberinde yikici bir tsunami dalgasi olusabilecegidir. En kötü senaryoya göre deprem büyüklügü 7.7’ye bile varabilir. Marmara’daki deprem sorunu bir milli güvenlik sorunu gibi ele alinmalidir.
Yalova hazir degil: Toplanacak alan bile yok / FARUK KIRTAY
Yalova Mahalle Afet Gönüllüleri Dernegi Baskani Sabri Karaçam, Yalova’nin depreme hazir olmadigini ve olasi bir depremde Istanbul kadar zarar görecegini söyledi. Karaçam, “Istanbul Depremi’ne nüfusundan dolayi Istanbul Depremi deniliyor ama ana fay Yalova’ya daha yakin. Yalova esasinda riskin ortasinda. Yeni olabilecek bir deprem Yalova’yi Istanbul kadar etkileyecek” dedi. Yalova’da depremde toplanma alanlarinin olmadigini söyleyen Karaçam, “Halkin toplanacagi alanlar kâgit üzerinde belirlenmis, ama altyapilari yok. Çogu kimse de yerini bilmiyor; bir tabelasi bile yok” diye konustu.