Binlerce evi, insani, toprak altlarini, kozmik odalari didik didik arayip hala bir hüküm bir yargi vermeye kanaat olusturacak, dise dokunur bir ‘hukuki belge’yi Türkiye halkina takdim edemediler.
Yarginin isine yarayacak tek bir belge bulamayacaklarini taa bastan beri onlar da biliyordu. Bütün bu aramalar sok sok flas flas gösterileri tam bir iftira suçlama operasyonu olarak düzenlenmis onca insanin içeri tikilmasina yetmisti. Ancak ayni flas flas sok sok operasyonlari içeri tikilan bu insanlarin yargilanmasina maalesef yetmiyor.
Ellerinde ‘yalanci, ne idigü malum’ uydurulmus sahitlerden baska ‘delil’ kalmadi.
Savcilar ve iddianameler çok ama çok büyük ‘itibar’ kaybetti, toplum nezdinde inandiriciliklari sifirlandi…
Iste toplumda olusan neden hala ‘yargi yok’ neden hala ‘bir hüküm’ yok neden hala ‘bir delil’ yok sorularina verilecek cevaplari da kalmadi.
Peki ne kaldi?
Basta yandas embesil yazarlar ekranlardan dillendirmeye basladi, sonra Mehmet Ali Birand açikça sordu! ‘-2007’den sonra faili meçhul cinayetler zink diye durdu, niye?’
Niyeymis, operasyonlar sayesinde faili meçhullerin önü kesilmis, artik faili meçhul cinayet islenmiyormus. mus. Buna sebep, operasyonlar faili meçhulleri yöneten mekanizmayi içeri tiktigi için, o halde, bir belge ortada yok ama, faili meçhuller kesildigine göre, savcilar dogru iz sürüyor, kökünü kazidilar, bravo alkislayalim.
Halki ve bizleri enayi yerine koyan elli yilin gazetecisine bakar misiniz?
Yani bu argümanla ekmek yiyip bu soruyla kitleleri ikna edeceklerini saniyorlar ve bu soruyla içeri haksiz hukuksuzca atilmis yüzlerce insani yeniden ‘saibe ve kusku’ altina sokmaya çalisiyorlar.
Sayin Birand bizi enayi yerine koyan sorunuza cevap veriyorum:
1. Faili meçhuller durmadi. Kaldigi yerden devam ediyor. 2007’den bugüne aklina geleni belge delil göstermeden içeri tikan bir iktidar gücü neden faili meçhul cinayet islesin?.
Faili meçhule kurban gitmekle içerde çürümek, etkisizlestirilmek, itibarsizlastirilmak, isinden gazetesinden ekmeginden olmak, daha ‘karli’ bir kiyim degil mi?
2. Iktidari elinde tutanlar ‘iktidar araçlariyla’ pekala gazeteleri yazarlari medyayi sindirme gücüne sahip ve eze eze yok ediyor, kaç tane TV susturuldu kaç tane yazarin isine son verildi.
Ancak bir gün olur ya ‘iktidar gücü’ ellerinden giderse, yani, sindirerek susturma mekanizmasini kaybederlerse, o zaman hep birlikte görürüz ‘faili meçhullerin’ yeniden baslayip baslamayacagini…
3. Bir gazeteci gerçek bir aydin kiyimina dönüsmüs bir operasyonunun saibeleri ortadayken tersine görmezden gelip kuskular üretip cahilce sorularla bu operasyonlari haklilastiran sorulari sorma hakkina sahip degildir, sorarsa, ‘taraf’tir.
Aksine gazetecilik ahlakina sahipse tarafsiz olmali saibenin yani belirsizliklerin üzerine sorular sormali. Mesela sadece su soruyu niçin büyütmüyor, Hrant Dink davasinda adi geçen ve avukatlarin yillarca israrina ragmen polis sefleri neden mahkemeye gelmedi.
Buradan soralim, madem, faili meçhuller konusunda iktidarin adaletin polisin eli tertemiz, neden ifade vermeye çekiniyor, gizli bir el polis seflerini neden koruyor? (Yüzlerce sorudan sadece bir tanesidir bu.)
Asil soruyu soralim, Birand, bunca faili meçhulün degil belgesine hala en küçük bir izine dahi rastlanmamasi sizi de kuskuya sürüklemiyor mu?
Mesela, Kanatoglu’nun evinden, gazetecilerin evinden, askerlerin evinden, kozmik odalara kadar, her yer arandigi binlerce insan sorgulandigi halde, sifir elde var sifir, o halde aranmayan yer baska neresi sorgulanmayan baska kim kaldi diye niye soramiyoruz, bizi soru sormaktan korkutan güç nedir?
Geriye sadece polis kaldi, mesela ‘polisi’ arasak?
Sayin demek artik suç degilmis, Sayin Birand, siyasi nefret kin tasidiginiz insanlarin içeri atilmasi sizleri fazlasiyla mesut bahtiyar etmis ve yillardir keyfini sürüyorsunuz.
Gicir keyfiniz bozulsun istemem, Allah daim etsin, ancak, keyfinizin hatirina olsun ‘belgelere’ ‘hukuki delillere’ de arada bir baksak ve bizleri ve halki ‘enayi’ yerine yeter artik koymasak diyorum.
Sayin Birand, Ugur Mumcular, Hablemitogullari, onlarcasi ve içeri tikilan Balbaylar Sonerler yüzlercesi. Ne kadar çok magdur mazlum haklari yenmis insanin hayatlarina ölümlerine acilarina kisiliklerine varoluslarina hukukuna dair bir kuskulu soruyu, bu denli simarikça ve densizce nasil sorabiliyorsunuz?
Ve bu içi bos saçma saibe kusku yaratan sorulari, evrensel etik degerler ve bilimsel ahlak’i hiçe sayarak bu denli cahilce bu kadar kolay size sordurabilen hangi dizginsiz kontrolsüz güç’tür?
Tam tersine sizin gibi elli yilin gazetecisine düsen görev, kardesim, bu kadar sahte belgeyi üreten kimdir, nerededir, niçindir nedendir. Gizli bir katil elin kafaya siktigi mermiyle, gizli bir çete tarafindan insanlari müebbet hapse sürükleyen uydurulmus belgeler arasinda bir fark var midir?
Haa söyle bir sevincimiz olabilir: eskiden faili meçhuller mermiyle bombayla is görüyordu simdi uydurulmus belgelerle. Güzel yurdum için bu da bir asama bir ilerlemedir. Eski faili meçhuller mezarlikta biterdi simdi gelistik hapishane gibi daha ‘insani’, hiç degilse bir sekilde yasiyorlar deyip hep birlikte göbek atabiliriz.
Sayin Birand, burasi büyük bir kent, mühendisi mimari partilisi sivil dernekleri sanatçilari var, ancak gördügüm Çubuk’un bir köyünde cemaatin kermesine katilmis köylülerle konusuyor gibi çok rahatsiniz çook…
Dogru söyleyin bu soru ne zaman geldi akliniza, gün battiktan, sehrin üstüne gazetelerin üstüne hukukun üstüne adaletin üstüne karanlik çöktükten sonra mi?
Malumunuz olmali esitligin bir de böylesi vardir, karanlik çökünce körler sagirlar maymunlar insanlar herkes karanlikla paralize olup esitlenir biliriz, degil, körler sagirlar karanlikta daha beceriklidir.
Nihat Genç
Odatv.com